Türkiye kamuoyu “yenidoğan çetesi” olarak anılan suç örgütünün eylemlerinin ortaya çıkmasıyla adeta şok olmuş durumdadır. Daha çok para kazanmak için sağlıklı bebekleri önce yenidoğan ünitesine yatıran bu çete sonrasında bebekleri öldürüp bunlar için devletten alınan bebek başı 8.000 liralık ödeneği almaya devam etmiş. Bu olayla ilgili olarak şimdiye kadar 10 hastane kapatıldı. Bu çetenin lideri konumundaki isimler iktidar partisinin doğrudan destekçisi olarak bilinen isimlerdir.
AKP iktidarıyla birlikte en çok tartışılan meselelerin başında sağlıkta neo-liberal dönüşüm meselesi vardı. Bu yönüyle yaşanan durum esasen sağlıkta neo-liberal dönüşümün sonucudur. Daha fazla kar elde etmek için Yenidoğan çetesi her yolu deneyerek büyük haksız kazançlar elde etmiştir.
AKP iktidarı halk için ücretsiz bir hak olması gereken sağlık hakkını büyük bir rant alanına çevirmiş bulunuyor. İktidarın sağlık bakanlığı yıllarca kaç tane hastanesi olduğuyla anılan bir isim olmuştur. Aynı zamanda Menzil olarak bilinen tarikat örgütlenmesi sağlık bakanlığında özel bir kadrolaşmaya gitmiş bulunmaktadır.
Devlet açtığı hastanelerle halkı müşteri gibi görmekte ve büyük kazançlar elde etme çabasına girişmiş bulunmaktadır. Yaşanan gelişmeler düşünüldüğünde Türkiye sağlık sisteminin iflas ettiği bir kez daha ispatlanmış oluyor.
Milyonlarca işçinin, emekçinin ve ezilenin ödediği yüksek vergilere rağmen Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi vatandaşlarına ücretsiz ve güvenli bir sağlık hizmeti sunamamaktadır. Bu yönüyle Türkiye kapitalizmi her alanda çürüdüğü gibi sağlık sistemi olarak da büyük bir çürüme içerisindedir.
Gözleri kar hırsıyla dolu sermaye çevreleri insanların hayatlarını hiçbir şekilde önemsememekte ve kapitalizmin kendi yasalarını bile hiçe sayarak sömürü çarkını en acımasız bir şekilde işletmeye devam etmektedirler.
Yaşanan gelişmeler düşünüldüğünde meselenin esasen bir sistem sorunu olduğunu görmek gerekiyor. İnsan yaşamını önemsemeyen ne olursa olsun daha fazla kar elde etmek mantığı üzerinden işleyen sömürü düzeni çarkları içerisindeki tek tek insanların ahlaksal düşkünlüğüyle mesele açıklanamaz. Elbette insanların yaptıkları yolsuzluklar, çocukların hayatına kast edecek kadar alçalmaları büyük bir problemdir. Ancak bu yolsuzluk ve sömürü ilişkisinin esas dayanağı kapitalist sömürü düzenidir.
Sosyalist bir toplumda ücretsiz ve güvenilir sağlık hizmeti temel şartlarından biridir. Ancak kapitalizmde insanın temel yaşam hakkı olan sağlık bir ticari faaliyet alanı haline gelmiş bulunuyor. Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı bile kesmektedir. Bu yönüyle sağlık hakkı bir meta haline gelmiş bulunmaktadır. Bu yönde gelişmeler içerisinde devlet kendi yapması gereken görevleri iktidara yakın özel sağlık kurumlarına yaptırmaktadır. Bu, AKP-MHP iktidarının en karlı yandaş kayırma yöntemidir. Daha fazla kar elde etmek için sağlık sektörü ranta açılmaktadır. Aynı zamanda iktidara yakın sermaye çevreleri sağlığın özelleştirilmesi sürecinin en aktif taşeronları olmuşlardır.
İktidar olmanın bütün nimetlerinden yararlanan AKP-MHP iktidarı döneminde yaşanan yolsuzluk ve rüşvet çarkı aslında bu toplumda ne kadar kapsamlı bir çürüme yaşandığının kanıtıdır. Rüşvet ve haksız kazanç elde etme o kadar çok yaygınlaşmıştır ki AKP-MHP faşist bloğuna yakınsanız bu çarkı sorunsuz bir şekilde işletebilmektesiniz.
Yenidoğan çetesi esasen buzdağının görünen yüzüdür. Asıl sorun çok daha derin sistemin temelinden kaynaklanmaktadır. Sömürü düzeni kendini sürdürmek için bütün çalışma yaşamı içerisinde işçi ve emekçilerin aleyhine ve patronların lehine bir hukuk işletmektedir.
Ala bildiğince acımasız bir şekilde işleyen sömürü çarkı yaşamın her alanında yolsuzluk ve hak ihlalleri üretmektedir.
Gelinen aşamada tuz çürümüştür. Dünyaya yeni gelmiş bir bebek bile bu sömürü çarkının dişleri arasında ölebilmektedir. Bu ölüm bir katliamdır bile isteye dünyaya gözlerini yeni açmış olan çocuklar katledilmektedir. Kapitalist sömürü düzeni insan hayatını hiçe saymakta, her türlü yöntemle karına kar katmaktadır.
Faşist düzeninin sözcüleri yıllarca devrimcileri ve Kürt özgürlük mücadelesinin yürütücülerini bebek katili olmakla suçlamıştır. Bugün gelinen aşamada görülmüştür ve ispatlanmıştır. Asıl bebek katili olan kapitalist sömürü düzeni ve onun yürütücüleridir. Yenidoğan çetesini yaratan sağlık sisteminde kar ilişkilerini hakim kılan ve ücretsiz olması gereken sağlık hizmetlerini iktidar yandaşlarına rant alanı haline getiren kapitalist sömürü düzeni ve onun yürütücüleridir.
Bu sömürü düzeninden işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların ve bütün ezilenlerin alacağı vardır. Sömürü çarkının yürütücüleri halka karşı işledikleri suçlarının hesabını vermelidir.
Bu zalimlerden ve sömürücülerden sorulacak olan hesap asla mahşere kalmamalıdır. Onlardan hesabı sormak ve onların düzeniyle hesaplaşmak biz devrimcilerin tarihsel ve politik sorumluluğudur.
Gün bu temelde örgütlenme, bebek katillerinden ve onların sömürü düzeninden hesap sorma günüdür.