Yoldaşlar, İşçiler, Kadınlar, Gençler ve Ezilen Halklar!
Bugün, tüm dünya emekçileri için bir dönüm noktası olan Ekim Devrimi’nin 108. yıldönümünü selamlıyoruz. 7 Kasım 1917’de Petrograd’ın kışlık sarayını sarsan top sesleri, yalnızca Çarlık Rusya’sının tahtını devirmemişti; dünya burjuvazisinin kabusu, proletaryanın umudu olmuştu. Bolşevik Parti’nin önderliğinde, Lenin öncülüğünde, bayrağında “Bütün İktidar Sovyetlere!” şiarıyla yükselen Ekim Devrimi, insanlığın kurtuluş yolunu aydınlatan bir meşale olarak hala yanıyor. Ekim Devrimi, kapitalizmin barbarlığına karşı, emperyalist paylaşım savaşının enkazı içinden doğan proleter bir ayaklanmaydı. O, yalnızca bir iktidar değişikliği değil, aynı zamanda zihniyetlerde ve toplumsal ilişkilerde köklü bir devrimdi.
Ekim Devrimi’nin 108. yıldönümünde, emperyalist-kapitalist sistemin yeni bir dünya savaşına doğru sürüklediği ve savaşı topyekün tüm araçları ile katılımıyla derinleştirdiği bugünlerde emperyalizme, kapitalizme ve faşizme karşı mücadele bayrağını daha kararlı yükseltmek zorundayız.
Bir tarafta emperyalist-kapitalistler arası hegemonya savaşları, diğer tarafta kapitalizmin “önlenemez” krizleri burjuva sermayenin çöküşünü hızlandırıyor. ABD-NATO bloku ile Çin-Rusya ekseni arasındaki rekabet, Ukrayna’dan Tayvan’a, Ortadoğu’dan Afrika’ya uzanan sıcak çatışma hatlarında kendini gösteriyor. Bu, kapitalizmin can çekiştiğinin en açık göstergesidir. Her gün yeni cepheler açılıyor ve sözde “ateşkesler”, daha büyük bir savaşa hazırlıktan başka bir şey değildir.
Emperyalist güçler, faşizmi de yeniden ve yeniden diriltiyor. Sermaye sınıfı, kriz ve savaş dönemlerinde iktidarını korumak için faşist çeteleri ve diktatörlük rejimlerini her zaman bir can simidi olarak kullanmıştır. Avrupa’da AfD’den Le Pen’e, ABD’de Trumpçı çetelerden Hindistan’daki Modi rejimine, faşist hareketler burjuvazinin krizine çözüm üretmek adına sahaya sürülüyor. İşçi sınıfının kazanımlarına, ezilen halkların kimliklerine, kadınların özgürlüğüne, gençlerin geleceklerine, göçmenlerin haklarına saldıran bu gericilik, devrimlerin önünü kesmek için palazlandırılıyor. Faşizm, emperyalizmin en çıplak yüzüdür; ona karşı mücadele, emperyalizme-kapitalizme karşı verilen mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır.
Emperyalist savaşların diğer yüzü, derinleşen ekonomik krizlerdir. Kapitalizm, üretici güçlerin önünde en büyük engel haline gelmiştir. Finans kapitalin spekülasyon balonları, işsizlik, yoksulluk ve enflasyon, emekçi sınıfların sırtına bir kambur gibi yüklenmiştir. Burjuvazi, krizin faturasını emekçilere ödetmek için sosyal hakları, ücretleri, insanca yaşam koşullarını birer birer gasp etmektedir. Ekonomik kriz ve emperyalist savaş, aynı kanserli urun, kapitalizmin iki ayrı tezahürüdür.
Faşizm, Türkiye ve Kürdistan’da da özel savaş politikalarını derinleştiriyor. İşçi sınıfına ve emekçilere, ezilen halklara, kadınlara ve gençlere dönük amansız bir özel savaş politikası yürütüyor ve bütün gerici araçları devrede. İşçi grevlerine dönük saldırılar gerçekleştiriyor, sendikalara yönelik baskınlar düzenliyor, gençlik hareketlerine gözaltı ve tutuklamalar yapıyor ve zindanlara dönük yeni biçim tecriti (Y ve S tipi Zindanlar) yürürlüğe sokuyor. Faşizm içerde faşist tahkimatı sürdürürken, dışarda NATO’nun taşeronluğuna soyunuyor. Bütün bu bahsettiğimiz somut koşullar devrim cephesi büyütüyor, genişletiyor. Metal işçilerinin grev çadırlarından, Cumartesi Anneleri’nin beyaz tülbentlerine, Filistin dayanışması için meydanları dolduran gençlikten, yaşamak için isyan eden kadınlara kadar, cephe genişliyor. Kapitalist sistem ve gerici unsurları kendi isyancısını yaratıyor, mutlak sonunu hazırlıyor.
Kurtuluş yolu, Ekim Devrimi’nin işaret ettiği devrimci çizgidir. Bugün, Ekim Devrimi’nin güncelliği her zamankinden daha açıktır. Savaşların, ekonomik krizlerin ve faşist diktatörlüklerin tek panzehiri, Ekim Devrimi’nin yolunda, proletaryanın iktidarını kurmaktır. Bu, Lenin’in işaret ettiği gibi, proletaryanın öncülüğünde ve onun örgütlü iradesiyle mümkündür. Halkların Birleşik Devrim Hareketi olarak, bu bilinçle, Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfını ve ezilen halklarını birleşik cephede mücadeleye, savaşa, yeni Ekim’leri yaratmaya çağırıyoruz. Ekim Devrimi, insanlığın kurtuluş umudunun sönmeyen meşalesidir. Bu meşaleyi geleceğe taşımak, hepimizin ortak tarihsel görevidir.
YAŞASIN BÜYÜK EKİM SOSYALİST DEVRİMİ!
YAŞASIN HALKLARIN BİRLEŞİK DEVRİM HAREKETİ!
HBDH Yürütme Komitesi
7 Kasım 2025
