Gündem

Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi’nden basın açıklaması

Düzenlediği basın toplantısıyla kuruluş amacını ve hedeflerini açıklayan Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi, tüm kamuoyunu kuyu tipi hapishanelere karşı ortak dayanışma ve mücadeleye çağırdı.

Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi, Taksim’de bulunan Önder Babat Kültür Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla kuruluşunu duyurarak, mücadele amaçlarını açıkladı. Basın toplantısına, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü, sendika temsilcisi katıldı.

Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi adına basın metnini Uğur Ok okudu. Ülkenin dört bir yanında inşa edilen Y, S, R tipi ve yüksek güvenlikli hapishanelerde insanı toplumdan koparan, iletişimi daraltan, yaşamı sınırlayan bir tecrit düzeni olduğunu ifade eden Ok, hiçbir tecridin dayanışmanın sesini boğamayacağını dile getirdi.

Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi olarak karanlığın karşısına kolektif bir itiraz ve insanlık onurunun sesiyle çıktıklarını belirten Ok, “Bugün, bu zindanlarda toplumun her kesiminden, iktidara karşı ses çıkaran herkes tutuluyor. Bu hapishanelerin asıl hedefi her zaman olduğu gibi devrimciler olsa da, toplumsal mücadelenin kapsamı genişledikçe, farklı düşünen, farklı yaşayan, itiraz eden ya da iktidar için ‘tehlike’ olarak kodlanan tüm kesimler hedef haline getiriliyor.”

Kuyu tipi hapishanelerin toplumsal muhalefetin tamamına yöneltilmiş bir tehdit mekanizma olduğunu dile getiren Ok, “Bu nedenle mücadelemiz yalnızca bir hapishane mimarisine karşı değil; toplumun örgütlü gücünü hedef alan bir siyasal rejime karşıdır” dedi.

19 Aralık’tan bugüne inşa edilen yüksek güvenlikli hapishanelerin, iktidarın tecrit rejiminin somut bir göstergesi olduğunu belirten Ok, şu ifadeleri kullandı: “TBMM’ye verilen onlarca soru önergesine rağmen Adalet Bakanlığı; tecridi gizlemeye çalışmakta, hak ihlallerini çarpıtmakta, kimi zaman yalan söylerken çoğu zaman sessizliğe sığınmaktadır. Bu sessizlik, bürokratik bir hata değil; tecrit politikasının bilinçli bir devlet stratejisi olduğunu kanıtlamaktadır. Hapishanelerin mimarisinden disiplin cezalarına, sağlık hakkının gasbından keyfi infaz yakmalara kadar yaşanan her ihlal, bakanlığın dolayısıyla iktidarın bilgisi ve onayıyla gerçekleşmektedir. Adalet Bakanlığı, hukuk maskesi takmış bir infaz mekanizmasının siyasal sorumlusudur.”

İktidarın topluma “Sus, yoksa sıra sende” mesajı verdiğini kaydeden Ok, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ama biliyoruz ki; halk en umutsuz görünen anlarda bile direnmeyi bilmiştir. Bugün içerideki tutsaklar, tecridi yarıp çıkan iradeleriyle bizlere yol açmaktadır. Biz de onların dışarıdaki sesiyiz. Ve biliyoruz ki birlikteyken güçlüyüz. Tecrit karanlığına karşı halkın dayanışması her zaman bir çıkış yolu yaratmıştır ve yine yaratacaktır. Bu nedenle çağrımız nettir: Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın. Tecrit politikası tüm biçimleriyle son bulsun. Hapishaneler bağımsız insan hakları kurumlarına açılsın. Adalet Bakanlığı işlenen ihlallerin hesabını versin. Siyasal tutsaklara özgürlük!”

Basın toplantısında, kuyu tipi hapishanelere karşı ölüm orucunun 371. gününde olan Serkan Onur Yılmaz ve ölüm orucu ile açlık grevindeki diğer devrimci tutsakların durumuna da işaret edilerek, tutsakların taleplerinin kabul edilmesi istendi.

DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, sistemin kendini korumak için hapishaneler inşa ettiğini belirterek, tarihin farklı dönemlerindeki hapishane katliamlarını ve sistematik hak ihlallerini hatırlattı.

Kuyu tipi hapishanelerin tecrit, irade kırma, teslim alma zihniyetinin ürünü olduğunu söyleyen Olan, “Bu faşist iktidarın bize uyguladığı baskılara karşı direnmekten başka çaremiz yok” dedi. Dışarıdakiler olarak, hapishanelerdeki tutsaklara sahip çıkmaları, sesleri olmaları gerektiğini vurgulayan Olan, bunun için bir araya gelmenin çok kıymetli olduğunu ifade etti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmetçiler Sendikası (SES) adına alınan sözlerde, kuyu tipi hapishanelerin insan sağlığını tehdit ettiği vurgulanarak, kuyu tipi hapishanelere itiraz etmenin sağlık emekçileri için de mesleki bir sorumluluk ve toplumsal bir görev olduğu dile getirildi.

İşçi Emekçi Birliği adına basın toplantısına gönderilen mesajda ise, “Bu ülkeyi yönetenler hapishanelerde yapılan katliamdan sonra ‘Hapishaneleri kontrol altına almadan IMF’nin ekonomi politikalarını uygulayamazdık’ demişlerdi. Bugün de OVP ya da adı ne olursa olsun işçi-emekçilere sefalet dayatılırken hapishanelerdeki direniş kuşatılmakta, Kuyu tipleri ile tüm topluma da gözdağı verilmek istenmektedir. Kuyu tipi hapishaneler işçi sınıfı mücadelesine de saldırıdır. Direniş tarihimizden güç alarak, saldırılara karşı direniş ve dayanışmayı büyütelim” denildi.

Suruç Aileleri İnisiyatifi adına söz alan Murat Budak, kuyu tipi hapishanelerle devrimcilerin iradesinin teslim alınmaya çalışıldığını belirtti. Budak, “Bizlere düşen faşist iktidara karşı birleşerek, kuyu tipi hapishaneleri başlarına yıkmak. Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın. Tüm devrimci tutsaklara özgürlük” ifadelerini kullandı. Suruç katliamı anmalarına katılan devrimcilerin de kuyu tipi hapishanelerde tutsak edildiğini hatırlatan Budak, “Suruç anmaları bir suç değil onurdur” dedi.

İnisiyatif bileşenleri şu şekilde: Alınteri, Devrimci Kurtuluş Platformu, Devrimci Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Kaldıraç Hareketi, Kızıl Parti, Komün, KÖZ, Mücadele Birliği, Proleter Devrimci Duruş, Partizan, Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri, SPOD, Partizan, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Sosyalistler Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Sosyalist Mücadele İnisiyatifi (SMİ), Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP), Yeni Demokrasi Aileleri Derneği

Kaynak: Etha

Paylaşın