Süreç kapsamında kurulan komisyon, İmralı Adasında Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmenin ardından toplandı. Toplantıda ilk sözü alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, 17 sayfalık bir rapor hazırladıklarını ve önümüzdeki günlerde sunacaklarını kaydetti.
Komisyon çalışmalarında partilerin ortaklaşmalarından yana olduklarını söyleyen Emir, Meclisin, Türkiye’nin en temel sorunlarına nasıl baktığını, nasıl yaklaştığını, nasıl çözeceğini gösterdiği bir perspektif metni, bir yol haritası, tarihi bir rapor olmalısı gerektiğini söyledi. Hazırlanacak raporun tüm partilerin oyunu alacak şekilde olması gerektiğini belirten Emir, şöyle devam etti: “Terörle Mücadele Kanunu’nda hukuki belirlilik ilkesine dayanılması. Yani hukuki belirlilik olmadığı zaman keyfi uygulamalar, günlük uygulamalar, o günkü siyasi rüzgara göre yapılan uygulamalar hepimizin şikayet etmesi gereken bir şey. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun yeniden düzenlenmesi. Bilindiği gibi bu madde duruma göre siyasi iktidarın birilerini cezalandırmak için kullandığı ama gerçekten halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenlerin cezasız kaldığı bir sürece yol açıyor. Halkın haber alma hakkı önündeki engeller kaldırılsın. Anayasa Mahkemesine bizim götürdüğümüz BTK’nın erişim engelleme yetkisi şu anda askıda. Umuyorum ki bu demokratik standartlarımızı örselemeyecek ve en azından yargı kararını bypass yapmayacak bir düzenleme olmalı. Sansür kanunu olarak bilinen 7418 sayılı basın kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunla getirilen düzenlemelerin yürürlüğe kaldırılması. Basın özgürlüğünün önündeki kurumsal ve yasal engellerin kaldırılması. Örgütlenme özgürlüğündeki kanun ve uygulamadan kaynaklı tüm engellerin kaldırılması, Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamının oluşturulması.”
Adalet Bakanlığı’nın açıkça hapishanelerdeki somut durumu, kaynağını aldığı yasal çerçeveyi ve bu yasal çerçevenin nasıl değiştirilebileceğini komisyonla ve halkla paylaşması gerektiğini söyleyen Emir, “Yerel yönetimlerde kayyım uygulamasına son verilmesi. Elinizi tutan nedir? Kayyum uygulamaları idari bir tasarruftur. Ve bu idari tasarruftan dahi bir milim geri adım atmayan bir siyasi iktidar hala Türkiye’de toplumsal barışı ve eşitliği getirebileceğini iddia etmektedir. Ve bu adımların da inandırıcı olmadığını ve umudu tükettiğini maalesef hepimiz görüyoruz. İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararlarının önüne geçilmesi, siyasi soruşturmalarda başsavcılığın yetkisi askıya alınan sonlandırılması, adil kararlar için yargı mensuplarının sorumluluğu, insanlığa karşı suçlarla ve işkenceyle etkin mücadele edilmesi. Biz toplumsal barış ve toplumsal eşitlik diyoruz. Toplumsal eşitlikten anladığımız sonuna kadar anayasadaki eşitliğin yaşama geçirilmesidir. Bu anlamıyla hepimize büyük görevler düşüyor. Bu komisyon Kürtle Türkün, Aleviyle Sünninin, kadınla erkeğin, çocukla yaşlının, gencin, eşit haklara sahip olduğu ve eşit hakları yaşadığı bir Türkiye’yi var etmek üzere yol almaktır” dedi.
AKP Milletvekili Mustafa Şen ise 50 sayfalık bir rapor hazırlıklarının olduğunu ve bu raporlarının aynı zamanda, “Siyasi tutum belgesi” niteliğinde olduğuna vurgu yaptı. Raporlarının 9 ana bölümden oluştuğunu belirten Şen, “130’dan fazla kişi burada dinlendi. Bize ne dediler? Bizim ne yapmamızı istediler? Bu sorun nasıl çözülür? Yani silahsızlanma, silahtan ayrılma… Diyelim ki genel kurul, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir konuyla ilgili bir kanun çıkarmak istedi. Ona ilham verecek bazı içerikler de bu metinde var. Yardım ve yataklık yapmıştır, örgüt üyesi değildir, örgütün kendisini feshettiği tescil de edildiyse o suçlama da düşer. Hüküm giymişlerde de bu suçlar düşer. Yardım yataklıktan ya da üyelikten yargılama süreci devam ediyorsa mahkeme düşer. Bunlara 5 yıllık adli takip önermekteyiz” dedi.
Dışarıda olan üyeler için TCK’nın geçerli olacağını belirten Şen, örgütün kendi varlığını feshetmesi sonrasında bu kişilere kamu vicdanını incitmeyecek cezalar verilebileceğini, silah bırakan örgüt üyeleri için iş, mesleki eğitim, psikolojik destek konusunda devlet desteği de sağlanması gibi önerileri olduğunu da söyledi. AKP’li Şen: “Kayyum uygulamasının düşmesi gerektiği kanaatindeyiz” dedi. AKP raporunda demokratikleşme adımlarının daha da ileri götürülmesine dair öneriler de olduğunu kaydeden Şen, “Seçim kanunu, siyasi partiler kanunu, yerel yönetimler kanunu ve ilgili idari birimler kanunlarının daha da demokratikleştirilmesi gerekmektedir” diye konuştu. Şen, bu bağlamda “Bir belediyeye kayyım atanmışsa artık o uygulamanın düşmesi gerektiği kanaatimizi paylaşıyoruz” diye kaydetti.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekilli Ahmet Şık, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye dikkati çekerek, sürecin en önemli, en kritik adımlardan bir tanesi olduğunu ve görüşmede tartışılan konuların komisyon ile paylaşılmadan rapor faslına geçilmesinin doğru olamayacağını söyledi. Şık, “Komisyonun işlevlerinin sadece toplumsal rıza üretmekten ibaret olmadığını kanıtlamak için yol alabilmek adına bu tutanakların şimdi okunması, bizlere dağıtılması, açılmasını talep ediyorum. Bu arada bugünkü söyleşimizden anladığım kadarıyla da kamuya açılmayacak” dedi. Tüm siyasi partilerin siyasi pozisyonunun farklı olduğunu belirten Şık, “Ama oradaki konuşmaları herkes kendi ideolojik ambalajını farklı bağlarına göre yorumlayabilir. Ben farklı yorumlayabilirim. Dolayısıyla biz izlenim dinlemekten ziyade tutanakların hepsini görmek istiyoruz ve aynı zamanda bunun kamu açıklanmasını talep ediyoruz” diye belirtti.
EMEK Partisi (EMEP) Milletvekili İskender Bayhan ise çatışmaların susması gerektiğini aynı zamanda operasyonların da durması gerektiğini belirtti. Barışın tesisi için komisyonun sorumluluk aldığı ve buna katkı sunmaya çalıştıklarını belirten Bayhan, “Buraya gelen bütün saray bürokratları, sivil, askeri ve istihbarat bürokratları bize İmralı’da bu sürecin mimarı olarak Abdullah Öcalan’ın oynadığı rolün önemini anlattılar. Şimdi biz o tutanak ve o bilgileri almadan rapor tartışmasını gerçekten çok anlamlı bulmuyoruz” diye konuştu. Bayhan, parti olarak 25 sayfalık bir rapor hazırladıklarını, raporu ziyarete dair bilgilendirme sonrası teslim etmenin daha doğru olacağını belirtti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, iç barışın can alıcı nokta olduğunu belirterek, bu hedefin sağlıklı esaslar üzerine kurulması gerektiğini ifade etti. Yıldız, “İçinde bulunduğumuz Türkiye Yüzyılı; aynı zamanda barış, diriliş, huzur ve kardeşlik yüzyılıdır. Hiç kimseyi ayrı görmeden, milletimizin her güzel insanıyla ortak kader, karar ve keder istikametinde ek vücut olmak mutlak sağlanacaktır. Provokasyon peşinde olanların hevesleri kursaklarında kalacak. Bu yüksek seviyeyi heba ve heder etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Aksi istikamette tavır tutumları millet ve devlete yönelik karşı direniş olarak yorumlamak kaçınılmaz olacaktır. Komisyonun kurulduğu günden beri daha doğrusu sürecin başladığı günden beri güvenlik güçlerimizden hiçbirinin burnunun dahi kanamaması en büyük kazançtır. Bunun karşılığı kelimelerle tarif edilemez” dedi.
Siyasi parti temsilcileri, yasal düzenlemeler için hazırlanacak olan rapora dair öneri ve görüşlerini paylaşmasının ardından, komisyon, Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşmeye dair gündem başlığına geçti. Başlık açılışında söz alan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, tutanakların açıklanmayacağına işaret ederek, bunun yerine görüşmeye dair bir özet çıkardıklarını ve bu özetin görüşmenin tüm başlıklarını içerdiğini ileri sürdü. Kurtulmuş, aynı zamanda ziyareti düzenleyen DEM Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve AKP Milletvekili Hüseyin Yayman’ın da söz alarak görüşmeye dair birer aktarımda bulunacağını ifade etti.
Kurtulmuş’un bu aktarımına Yeni Yol Grubu komisyonu üyesi Bülent Kaya itiraz etti. Kaya, tutanakların tam halinin açıklanmasını istedi. Söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de Kurtulmuş’un bu tutumuna itiraz etti. Bu durumun doğru olmadığını ve kabul etmediklerini belirten Emir, “Büyük bir açıklıkla, şeffaflıkla yapılmalı toplantı. Öcalan ile devletin konuştuğunu biliyoruz. Dolasıyla ham tutanak gelmelidir. Her bir arkadaşımızın giden arkadaşlar kadar görüşmenin içeriğini bilmesi gerekiyor. Hakkıdır, gereklidir. Tutanakların bir süzgeçten geçirmesi doğru değil, kaygıları büyütür. Süreç enfekte edilmesin. Eğer bir enfeksiyon istemiyorsak şeffaf olmalıyız. Mutlaka ham halde olması gerekiyor” dedi.
Söz alan DEM Parti komisyon üyesi Saruhan Oruç, sürecin magazinleştirilmeye çalışıldığını ve buna yol açacak adımların atılmaması gerektiğini belirtti. Oluç, “Görüşmenin çok iyi, başarılı geçtiğini biliyoruz. Tutanakların açıklanmaması sürecin gidişatı açısından sorun yaratır. Bu tür süreçlerde güven attırıcı adımların atılması gerekiyor. Bu güne kadar bu yapıldı. Güven kırıcı bir adım atılmamasının eşiğindeyiz, atmayalım lütfen. Bir görüşme yapılmış bu görüşmenin bir tutanağı var. O tutanağı biz komisyon üyeleri olarak dinleyemiyoruz, öğrenemiyoruz. Biz niye göremiyoruz? Gizli bir şey değil ki! Özetin paylaşılacağı ifade edildi. Özeti kim yazdı, hangi zihniyet ile yazıldı? Bunları da bilmiyoruz, kim imzaladı mı? Giden üyeler ‘Bu özet böyledir’ dedi mi? Komisyon üyeleri olarak bilmemiz gereken bir şey bizden saklanıyor, kamuoyundan saklanıyor” diye konuştu. Oluç, yapılacak özeti kabul etmediklerini söyledi.
Oluç’un konuşması sonrasında oturama ara verildi.
Kaynak: Etha
