“Mızrağı yel değirmenlerine doğrultmak, mızrağı kaptırmaktan iyidir.”
31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde AKP-MHP faşist bloğunun büyük kentlerde başarı elde edememesi Türkiye de yaşayan halklarda zahiri bir mutluluk yaratmış, fakat sömürgeci kapitalist devlet egemenleri için ise hiçbir kaygı yaratmamıştır. AKP-MHP faşist bloğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçim sonuçlarını devlet kurumları içerisindeki hâkimiyetini kullanarak tekrarlatma kararı aldırmış ve kendileri için bir şans daha yaratmışlardır.
Alınan bu kararın ardından CHP-İYİ parti ittifakı hiçbir şey olmamış gibi tüm dünyanın gözü önünde bu hak gaspını onayladılar ve yeniden seçimi kabul ettiler. CHP ve İYİ partinin bu kararına rağmen binlerce insan İstanbul sokaklarına döküldü ve bu adaletsizliğe karşı durmaya çalıştılar. Ama AKP-MHP bloğunu “devletin bekası” adına koruma çabası içine giren CHP-İYİ parti bloku, devletin kurucu ve koruyucu partisi olduklarını yeniden göstermiş oldular. Biliyorum ki sokağa dökülen binlerce insanın sokağa çıkmasının asıl nedeni bu saçma “seçim oyunlarına” itirazdı.
Sandığa güvensizliğin doruk noktaya çıktığı Türkiye Halklarını yine bir oyalama ve aldatma ile İstanbul seçimine yönlendiren egemenler, sistem karşıtlığına ve sömürgeci kapitalist devlet anlayışını artık kabul etmek istemeyen milyonların öfkesini cılız bir AKP ve Erdoğan karşıtlığına sıkıştırarak hedef saptırıp, asıl büyük tehlike olan sömürgeci kapitalist işçi düşmanı devlet yönetimini devam ettirmeye çalışmaktadırlar.
23 Haziranda kurulacak sandık bunun bir aracı olacaktır. İstanbul’da AKP kaybetse bile kazanan halklar değil, yine değişmesi gereken bu sistem olacaktır.
Bu cılız AKP ve Erdoğan karşıtlığının ötesinde bugün ülkemizdeki ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar ortaya konulmalı ve devletin kurucu partisi dahil bu sistemi devam ettirmek isteyen tüm burjuva partiler ret edilmelidir. Türkiye de yaşayan halkların ekonomik, sosyal ve siyasal olarak nefes alamaz duruma geldiğini unutmadan, halklara ölümü gösterip sıtmaya razı etme anlayışı olan bu sürekli seçim aldatmacasından kurtulmalıyız.
Türkiye de yaşayan halklar AKP’yi de CHP’yi de iyi tanımaktadırlar. Bunların yanlarına aldıkları ittifaklar ise faşizm konusunda siyam ikizleridir. Bu açıdan bakmamız bile seçimlerde CHP ile AKP’yi aynı kefeye koymamızdaki nedenlerden biri olacaktır. Elbette ki tek neden değildir. Çünkü asıl neden halkları çaresiz bırakan sömürgeci kapitalist işçi düşmanı, kadın düşmanı, devlet anlayışının devam ettiricisi olma anlayışıdır.
Aslında her şey bu kadar açıkken, bize bunları toptan ret etmekten ve özgürlüğümüzü sokakta kazanmaktan başka bir yol olmadığı kesindir. O nedenle sokağa ve sokağın özgürlük gücüne inanmalı ve oradan yol yürümeliyiz.
Özellikle bu seçim aldatmacası devrim ve sosyalizm mücadelesinin ve halkların sömürüyü reddeden yeni bir dünya arzusunun önüne geçmektedir. Ne yazık ki birçok sosyalist grup bu havaya aldanmış, kitle ile bağları kopmaması adına sistemin dolaylı olarak devamına onay vermiş bulunmaktadır.
Bizler alternatifsiz değiliz! Tarihte birçok örneği bulunan direniş ve zafer geleneğinden geliyoruz! Hiçbir zaman çoğunluk olarak başlamadık. Ama çoğunluğun sesi olduk ve kitleler bu haklı mücadeleye dâhil oldular.
Bugün yapılması gereken yine budur. Birçok sosyalist, demokratik yapının CHP-İYİP’yi parti ittifakını desteklemesine rağmen bizler bunu ret etmeli ve sosyalizme giden yol olan sokakta ısrarcı olmalıyız. Çünkü bizim sorunlarımızın asıl çözümü ancak sosyalizmle mümkün olabilir.
Sesimin ulaştığı her yerde aynı şeyi tekrar edeceğim. Özellikle kurulan bu sandık, sandığınız gibi değildir. Yani gasp ve zorla tekrar edilen bu seçimde önümüze koyulacak sandık her zaman ki seçimlerden farklı olarak değerlendirilmelidir. Politik sıkışmışlıktan çıkmayı, CHP gibi devletin kurucu partisinden beklemek öfke ve kaygı dolu milyonların enerjisini sisteme akıtmaktan başka işe yaramaz. Birikmiş tüm öfkemizi geleceğimiz için sokağa taşımalıyız. Özgür yarınlara bu öfkeyi örgütleyerek birleşik bir mücadele ile varabiliriz.
Son olarak Fransız 68 kuşağının sloganı ile bitirelim “la beauté est dans la rue” “Güzellik sokaktadır”.