Devrimci Komünarlar Partisi Avrupa, resmi hesapları aracılığıyla Newroz bildirisi yayımladı. Bildiri, Kürt halkının Newroz’u bu yıl ağır baskı ve savaş koşullarında karşıladığı tespiti ile başlıyor. Bildirinin devamında Kürt halkının mücadelesinin en yoğun olduğu Bakur ve Rojava’da bütün dünyanın zulme sessiz kaldığı ifade ediliyor.
TC/AKP sömürgeciliğinin hem Afrin’de hem de yakın tarihte Cizre’de, Nusaybin’de, Sur’da katliam yapmasından hareketle “çözüm süreci” ve “müzakere” beklentilerinin yersiz olduğu vurgulanıyor.
“Dün Kobane’nin çeteler karşısında Amerikan uçağına muhtaç kalınmasının muhasebesi doğru yapılamazsa bugün Afrin savunması için Rus hava gücünden çare beklemek kaçınılmaz olur.” denen bildiride, Afrin işgali boyunca yalnızca Rusya’yı suçlamanın hatalı bir tavır olacağından söz ediliyor.
Türkiye devrimci hareketinin, Afrin direnişine ortak olduğu ve büyük bedeller ödediğinin ifade edildiği açıklama, önümüzdeki süreçte görevi bu Newroz’u emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı devrim kılmak olarak tarif ediyor.
Yayımlanan bildirin tam metni ise şöyle:
NEWROZ ŞOREŞ BE!
Kürt halkı bu Newroz’u ağır baskı ve savaş koşullarında karşılıyor.
Dört parçaya dağılmış Kürt halkının özgürlük mücadelesinin en ileri olduğu iki sahada, Bakur’da ve Rojava’da sömürgeci baskı ve savaş en yüksek derecede yaşanıyor. Kürt halkı uluslararası ve bölgesel planda yüksek derecede bir inkâr ve imha siyasetinin tehdidiyle karşı karşıya.
Bakur’da: Bütün Kürt siyaset ve toplum temsilcileri zindanlara atılmış durumda. Bütün Kürt kentleri faşist sömürgeci OHAL uygulamalarıyla, sürekli sokağa çıkma yasakları ve operasyonlarla zulme uğruyor. Bütün dünya bu uygulamaları görmezden geliyor.
Rojava’da: Cenevre’den Astana’ya kadar bütün uluslararası platformlarda Rojava’lı Kürt halkı temsil edilmiyor, Kürtlerin kaderini başkaları tayin etmeye kalkıyor.
Yetmiyor; bugün Afrin’de, TC/AKP sömürgeciliği sivil halk yerleşimlerini ağır bombardımana uğratarak, silahsız köylüleri kurşuna dizerek, sivil yardım konvoylarını hedef alarak gene Kürtleri katlediyor. Ve gene Amerika, beni ilgilendirmez, diyor; Rusya seyrediyor; Almanya Türkün silahını temin ediyor.
Ama bir yere kadar… Dehak Erdoğan, Afrin’de Avesta’yla Kawa’laşan Kürt direnişinin zaferinde kendi ölümünü gördüğü için savaş ahlakı ve uluslararası hukuk dinlemeden saldırırken, o dâhil bütün emperyalistler ve sömürgeciler Bakur’da ve Rojava’da devrim ve direniş gücünü göstermiş olan Kürt halkının nihai olarak zafere ulaşacağını çok iyi biliyorlar.
Buna rağmen, Kürt halkının bugün içinde bulunduğu zor koşullar bize gösteriyor ki, mücadele tarihimizin geleceğindeki zafer için 2018 Newrozu bir muhasebe, bir özeleştiri platformu haline getirilmelidir.
Örneğin, bugün Afrin’de Kürt katliamı yapan Dehak’la, dün Cizre’de, Nusaybin’de, Sur’da gene tankıyla, topuyla, uçağıyla, askeri, polisi ve çetesiyle kadın, çocuk demeden halkı katleden aynı Dehak’tır. Aynı TC/AKP sömürgeciliğidir. O halde bugün gözü hâlâ “çözüm-müzakere”de olan sivil “Ankara” siyasetçilerinin Kürt halk muhalefetini bundan daha ileriye götürmeleri beklenemez, daha kötüye götürecekleri ise sanki mutlaktır. Kürt halkının çözüm-müzakere platformu Mehmet Tunç’ların, Çiyager’lerin platformudur. 6-7 Ekim serhildanlarını söndürenlerin, özyönetim direnişlerinde Diyarbakır halkını Sur’a seyirci kılanların bugün Bakur halkını Afrin için sokağa dökmesinin koşulu yoktur.
Örneğin, dün Kobane’nin çeteler karşısında Amerikan uçağına muhtaç kalınmasının muhasebesi doğru yapılamazsa bugün Afrin savunması için Rus hava gücünden çare beklemek kaçınılmaz olur. Dün Amerikan-TC dengesi için Cerablus’ta, El Bab’ta Türk işgaline sessiz kalıp devrimin gücünü Rakka’ya, Deyr Zor’a taşırken bugün aynı sömürgecinin Afrin’i işgali için Rusya’yı suçlamak ne kadar doğru olabilir? Bu teknik olarak yanlıştır, çünkü Rusların, çete ve Amerikan saldırılarından kendi güçlerini, uçaklarını ve üslerini bile korumakta yeterli olmadığını olaylar göstermektedir. Bu taktik olarak da yanlıştır, çünkü 30 bin kişilik Amerikan donanımlı bir askeri yapı oluşturmaya çalışıldığında Rusya’dan ve rejim’den destek beklemenin geçerli bir mantığını kurmak oldukça zordur.
O zaman bu Newroz’un muhasebesi nasıl kurulmalıdır?
Birinci olarak; Afrin ve Rojava gerçeği sadece Türk sömürgeciliği ve Kürt özgürlükçülüğü çelişkisi üzerinden gelişmemektedir. Genelde Ortadoğu ve bu süreç itibariyle Suriye emperyalist yeniden paylaşımın sahasıdır ve sömürge bir halkın özgürlük gerçeği ve ittifaklar politikası ancak anti-emperyalist temelde çatılabilir. Rojava Kürt devrimi kendi topraklarında Amerikan emperyalizminin üslenmesine müsaade etmemelidir.
İkinci olarak; Bir halkın anti sömürgeci kurtuluş mücadelesi bir bağımsızlık ve özgürlük stratejisidir. Sömürgeciye karşı çözüm ve müzakere mutlaka bir bağımsızlık gücüyle yürütülmek zorundadır. Bağımsızlığı ve özgürlüğü askıya alan bir çözüm ve müzakere süreci sömürgecinin dayattığı koşullarda uzlaşma ve teslimiyet tehlikesi içerir.
Bunlar Kürt devriminin, devrimin öncüsü PKK’nin kuruluş ve kurtuluş paradigmalarıdır; bunlar Kürt devriminin 2004 Haziran kararlılığı ve Kürt halkının 6-7 Ekim serhildan coşkusudur.
Newroz Dehak’lara karşı Kawa’ların devrimidir.
Görev bu Newroz’u emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı devrim kılmaktır.
Sömürgeci zincirin zayıf halkası Bakur’dur. Kürt halk gerçeği ve PKK çizgisi Bakur’da yükselmiştir. Ve Kürt devriminin sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı en yılmaz müttefiki, Türkiye devrimci hareketi hemen yanı başında kardeş topraklardadır. Türkiye devrimci hareketi Rojava’da çetelere, Afrin’de TC’ye karşı verdiği şehitleriyle Kürt halkının ve onun özgürlük mücadelesinin bilinçli ve kararlı bir yoldaşı olduğunu göstermiştir.
Türkiye devrimci hareketinin gücü sadece mevzilere giren savaşçılarının sayısında değil TC’nin kalbi olan büyük şehirlerdeki milyonlarca proleter, kadın ve gencin oluşturduğu devrim potansiyelindedir. Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin birleşik mücadelesi Gezi Haziranlarını 6-7 Ekim serhildanlarıyla buluşturduğunda bu gücün karşısında ne atom çağının emperyalizmi ne çürümüş TC’nin sömürgeciliği durabilir. Özgür ve demokratik Kürdistan’la devrimci ve sosyalist Türkiye’nin kardeşliği insanlık tarihinin yeni ve ileri bir aşamasının kapısını açacaktır.
Bugün Newroz…
Bugün Kawa’nın ateşine devrimci ve sosyalist bilincimizi ekleme günüdürl
Bugün geçmiş muhasebelerimizin ve özeleştirilerimizin yol göstericiliğinde yeni bir başlangıç olsun.
Newroz devrim olsun.
Newroz Şoreş Be!.
An Azadi, An Azadi!..
Yaşasın Türkiye ve Kürdistan Devrimlerinin Kardeşliği!..
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!..
NEWROZ ŞOREŞ BE!
Gelên Kurd îsal di rewşa şer û zordestiyê de pêşwaziya Newroz’ê dikin.
Şoreşa azadiya gelên Kurd ku li Bakur û Rojavayê Kurdistanê di asta herî bilind da ye, zordestî û şerên desthilatdaran jî di van qada her ku diçe girantir dibe. Gelên Kurd di nexşeyên sîyaseta herêmî û navnetewî bi gefên qirkirinê re rû bi rû dimînin.
Li Bakur; bi giştî siyasetmedar û nûnerê civakê di girtîgeha de ne. Li temamiyên bajarê Kurdan di bin navê OHAL’ê bi qedexeya derkeftina kolanan û operasyonên leşkerî li gel zext tê kirin. Û temamiya cihanê van kiryaran pişte çav dike.
Li Rojava;Li Cenevre’yê heya Astana’yê di giştiya platformên navnetewî gelên Kurd nayên temsîlkirin û ji bo qedera Kurdan dijî tavlîbuna wan biryar tên dayîn.
Îro jî li Efrîn’ê desthilatdariya TC/AKP qadên jiyana sîvîlan bombebaran dike, gundîyen bê çek dikuje û kerwanên alîkariyê dike hedefên bomba û qetlîama li ser gelên Kurd berfirehtir dike. Li dijî van kiryara dîsa Amerîka dibê ev yek ne karê min e, Rûsya temaşe dike, Elmanya çeka difiroşe Tirkan.
Lê heya qadekê… Dehaq Erdoğan di serkeftina berxwedana Kawa’buna Kurdan de mirina xwe dibîne. Ji ber vê yekê exlaqa şer û zagonên navnetewî bin pê dike. Ew û desthilatdarên emperyal baş dizanin ku gelên Kurd ku li Bakur û Rojava hêza şoreş û berxwedanê ispatî cihanê kiriye dê ser bikeve.
Di gel vê yekî rewşa ku îro gelên kurd rû bi rû maye nîşanî me dide ku ji bo serkeftina tekoşîna azadiyê dibe ku Newroz’a 2018 bibe platforma xwerexnekirine û muhasebeya dema derbasbuyî.
Mînak, Dehaqê ku îro li Efrînê qetîlama Kurdan dike, duh jî li Cizîr’e Nisebîn’ê Sûr’ê
bi tankan , topan, balafiran, leşkeran, polêsan, û çeteyan qetlîama jin zarok û gelan dikir. Desthilatdariya TC/AKP neguheriye. Bi vê sedemê gotinên “çareserî-muzakere” ku hîna ji aliyên siyasetmedarên “Enqerê” tên pêşwaz kirin hêviyên muxalefeta Kurd pêş ve nabe, paşvetir dibe. Platforma çareseriya gelê Kurd, platforma Mehmet Tunç’a ne, Çiyager’a ne. Ên ku serhildana 6-7 Cotmehê aramkirin,di berxwedanên xwerêveberiye de gelên Amedê kirin temaşavanê Surê ne xwdiye şert û mercên li kolan weşandina gelan ji bo Efrînê ne.
Mînak , duh ku li Kobanê xwerexnekirina muhtaciya balafirên Amerîka’ye rast neyê kirin, iro ji bo parastina Efrîn’ê hêviya hêzên hewayî yê Rûsya’yê neçar e. Duh ku ji bo parsenga TC-Amerîka yê li dijî dagirkirina Cerablus’ê , El Bab’ê bê deng man û hêzên şoreşger ber bi Reqqa’yê , Deyr zorê ve hilkişandin Îro çi qas rast e ku Rûsya ji ber dagirkirina Efrînê bê tewanbar kirin? Ev yek di aliye teknîk de şaş e. Ji ber ku tê dîtin hêzên Rûsî li dijî êrîşên çete û Amerîkayê nikare hêzên xwe, balafir û bargehên xwe biparêze.Di aliyê taktîk de jî şaş e. Ger ku bi piştgîriya Amerîkayê hêzek 30 hezar leşkerî tê bi rêxistinkirin, di heman demê de hêviya piştgîriya Rûsya û rejîme ne mumkûn e.
Li gorî van bûyeran muhasebeya Newrozê dibê çawa bê kirin?
Pêşîn, rastiya Efrîn û Rojava’yê tenê li ser aloziyên dagirkerên Tirk û Azadîxwazên Kurd bi rê ve naçe. Bi giştî Rojhelata Navîn û li gorî pêvajoya îro Surîye di nexşeya ji nû ve parvekirina emperyalîsta de ciyek girîng digire. Û azadiya gelên bindest tenê bi îttifaqên dijî emperyalîzmê dikarin bingeh peyda bikin. Şoreşa li Rojava , dibe destur nede bi cîbuna empreyalîzma Amerîkayê li ser axa Kurdan.
Dûyem, berxwedana li dijî emperyalîzmê, stratejiya azadî û xweseriye ye. Çareserî û muzakereya li gel desthilatdaran dibê bi hêzên serbixwe bê rêveberin. Hilawestina serbixweyî û azadiyê di demên çareserî û muzakeran de razîbuna şert û mercên desthilatdaran e.
Ev yeke paradîgmaya şoreşa Kurdan, paradîgmaya rêveberiya şoreşa Kurdistanê PKK ye. Eva biryardariya şoreşa Kurdan a Xizîran a 2004 a ne, coşa serhildan a 6-7 Cotmehê ne.
Newroz şoreşa Kawa’yan li dijî Dehaq’a ne.
Peywir şoreşkirina Newroz’ê li dijî emperyalîsta ne.
Zik êşiya desthilatdariye li Bakur’e.Ji ber ku rastiya gelê Kurd û xeta PKK li Bakur ava bûye. Û her wiha tevgera şoreşa Tirkiyê li dijî desthilatdar û emperyalîsta rêhavelê tevgera azadiya Kurd e û di heman axê de ye. Endamên Tevgera şoreşa Tirkiye li Rojava dijî çeteyan, li Efrîn’ê dijî TC gihîştine şehadetê û ev yek jî rêhevaltiya bibiryar û zanayî bi gelê Kurd re baş nîşan dide.
Hêza tevgera şoreşa Tirkiyê ne tenê bi hejmara tekoşerên di nav şer de ye. Di dilen Tirkiyê, di bajarên mezin de bi milyonan karker, jin, ciwan hêzên veşartiya şoreşê ne. Ger ku tekoşîna Tirkiyê u Kurdistanê, Xizirana Gezî’yê û serhildanên 6-7 Cotmeh’ê bîne cem hev , li dijî vê hêzê ne emperyalîzma demsala atomê, ne jî desthilatdariya TC nikare bisekine. Rêhevaltiya Kurdistan’a azad û demokratik bi Tirkiye ya sosyalîst re derekî nû di diroka mirovahiye de pêşiya me diveke.
Îro Newroz’e..
Îro roja bi hev hatina agirê Kawa û hişmendiya şoreş û sosyalîzmê ye..
Îro bila bibe destpêka rêyek nû bi ronahiya xwerexnekirin u muhaseba demên derbas buyî.
Newroz bibe şoreş..
Newroz Şoreş Be!.
An Azadî , An Azadî!.
Bijî Rêhevaltiya Şoreşa Tirkiyê û Kurdistanê!.
Bijî Şoreş û Sosyalîzm!.