Kimi kesimlerin başlattığı İstanbul Sözleşmesi’nin “Aile yapısını sarstığı” tartışmalarının ardından sözleşmeden çekilme kararını değerlendiren feminist avukat Meriç Eyüboğlu, “Bu aile aile diye anlattıkları şey, bizim tecavüz edildiğimiz, dayak yediğimiz ve öldürüldüğümüz yer. Korunmaya çalışılan aile de bu” dedi. Meriç, toplumsal muhalefetin sözleşmeyi sahiplendiği bir süreçte çekilme kararının toplumu yok saymak olduğunu kaydetti. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 20 Mart gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararı alındı. Tek kişinin kararıyla uluslararası sözleşmeden çıkılmasının hukuka aykırı olduğunu belirten barolar ve kadın örgütleri Danıştay’a başvuru yaptı. Her ne kadar sözleşme hukuken yürürlükte olsa da Cumhurbaşkanı kararı hukuksal mekanizmaların üstünde yer alarak şiddete maruz bırakılan kadınların şikayetleri, emniyet güçleri tarafında işleme alınmamakta ve failler cezasız bırakılmakta. İyi hal ve haksız tahrik indirimleri ardından failler mahkemeler tarafından serbest bırakılarak bir bir ödüllendiriliyor.
Çekilme kararı sonrası 33 kadın erkekler tarafından katledildi
İktidar cephesinin, İstanbul Sözleşmesine yönelik saldırıları sonrasında ajansımızın verilerine göre 2020 yılında 332 kadın erkekler tarafından katledildi, 110 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. 2021 yılının ilk haftasında 6 kadın erkekler tarafından katledilirken sözleşmeden çekilme kararı ardından 7 günde 12 kadın erkekler tarafından katledildi. 20 Mart’tan bugüne 33 kadın erkekler tarafından katledildi.
Kadınlar sokakta yanıt veriyor
Artan kadın katliamları ve kazanımlarına dönük haklarının gasp edilmesine karşı kadınlar sokakta iktidara yanıt vermeye devam ediyor. Fesih kararını tanımadıklarını haykıran kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını kendilerine açılan bir savaş olarak değerlendirirken bir yandan da Sözleşmenin hala yürürlükte olduğu ve uygulanması gerektiğini vurguluyor. Konuya ilişkin ajansımıza konuşan feminist avukat Meriç Eyüboğlu, fesih kararının faillere cesaretlendirici bir mesaj niteliğinde olduğunu vurgulayarak, kadınları katletmenin hala suç sayıldığını hatırlattı.
‘Korumaya çalışılan aile bu’
İstanbul Sözleşmesi’nin aile kavramı üzerinden tartışmaya açıldığını hatırlatan Meriç, “Peki bu aile ne melem bir şeydir? Öncelikle, kocamızdan, babamızdan, ailedeki erkeklerden şiddet görüyoruz. Dolayısıyla bu aile aile diye anlattıkları şey, bizim tecavüz edildiğimiz, dayak yediğimiz ve öldürüldüğümüz yer. Korunmaya çalışılan aile de bu. Tüm bu fotoğrafın ardından sözleşmeden çekilmek daha çok öleceğimiz anlama geliyor” dedi. Meriç, ayrıca toplumsal muhalefetin İstanbul Sözleşmesi’ni sahiplendiği bir süreçte çekilme kararının alınmasının toplumu yok saymak olduğunu kaydetti.
‘İstanbul Sözleşmesi olmasa da kadınları öldürmek suç’
Sözleşmeden çekilme kararının fail erkeklere mesaj niteliğinde olduğunu kaydeden Meriç, kararın ardından geçen 24 saatlik zaman diliminde 6 kadının katledildiğini hatırlattı. Sözleşmeden çekilmenin, faillere “Herhangi bir şey olmayacak. Cezalandırılmayacaksınız. Bunun temel dayanağını ortadan kaldırdım” anlamı taşıdığını vurgulayan Meriç, “ Bu mesaj alınmış ki 24 saat içinde 6 kadın cinayeti haberi ile sarsıldık. Oysa 6284 var, başka kanuni düzenlemeler var. Bir insanı öldürmek hala suç” ifadelerini kullandı. Meriç, erkeklere, “ Sayın erkekler! Hangi mesajı alırsanız alın bir kadına tecavüz etmek hala suç. Bunu için İstanbul Sözleşmesi’ne ihtiyaç yok. Dolayısıyla yanlış mesaj almışsınız” diye seslendi. Meriç, kadınların karşı karşıya kaldığı saldırıların politik olduğuna işaret ederek, haklarına ve kazanımlarına sonuna kadar sahip çıkacaklarını belirtti.
Jinnews – Sena Dolar Haberi
