İsmail Güldere, Umut Yazıları

Düşle gerçek arasında, Suruç/Kobane – İsmail Güldere

Suruç, Urfa’dan Kobane’ye açılan sınır kapısı bulunan küçük bir ilçedir. Aslında sınırla ayrılmamış olsa idi Kobane ile aynı kent olma özelliğini taşıyan bir il ya da yerleşim de olabilirdi. Kuşkusuz ulus devletlerin oluşmasından önce bu durum böyleydi. Bugün yüksek güvenlikli beton bloklar tarafından bölünmüş, sınır çizgisi belirginleştirilmiş olan bu bölge tarihin tanık olduğu en büyük savaşlardan birine ve bu savaş etrafında canlanan birçok gelişmeye mekân oldu. Atmosfer basıncı, yer çekimi kanunu, atom hızı bu bölgede nötrleşti. Mermi ve bomba sesleri kanunları yeniden belirledi. İnanç ve irade, cesaret ve fedakârlık kök tutmuş taşları yerinden oynattı, flulaşan devrim çizgisi yeniden çizildi.

9.yılını kutlayan Kuzey-Doğu Suriye devriminin, aşina olduk adıyla Rojava devriminin temellerinin atıldığı Kobane devrimler çağına bir adım oldu. IŞİD çetelerinin ilerleyişi burada durduruldu. Binbir emek ve mücadele sonucu özgürlük burada kazanıldı. Tüm dünyaya derin bir nefes olan Kobane, düş yolcularına ilham oldu. İtalyan partizanlarının, İspanyol anarşistlerinin, Rus devrimcilerin, Filistinli savaşçıların anısı, enternasyonalist kavgası burada yeniden canlandı. 

Kobane dünya halklarına devrimler çağının müjdeleyicisi olurken, özelde Türkiye ve Kürdistan halklarına kendi devrim fişeğinin ateşleyicisi olma sorumluluğunu yükledi. Türkiye ve Kürdistan devrimi onlarca savaşçısı ile yer aldığı Kobane direnişinde bu sorumluluğa uygun birer özgürlük gücü oldu. Kobane zaferinin ertesi İstanbul, Ankara, Adana, Mersin zaferinin öngünü olarak kabul edildi. Gezi’den başlayan ayaklanma dinamiği Kobane ile birlikte ayaklanma savaşının başka silahlı bir evresine dönüştü. Kobane zaferi ile “yenilmedi Moskova, düşmedi Stanligrad, düşmeyecek Kobane” diyerek göğe ULAŞ’anlar oldu.

Kobane, Suruç’a sınır kapısı olan Kuzey-Doğu Suriye’nin bir kasabasıdır. Kürtler, Araplar, Süryaniler, Ermeniler birlikte yaşarlar. Kobane bir direniş ve devrim kentidir. Kobane, kendisine düş olanların gerçek olduğu bir yaşamdır. Kobane sınırında binlerce devrimciye kapısını açmış bir devrim yatağı, KADER’i çizgide kalanların çizgiyi geçme ısrarıdır.

33 düş yolcusu, hayali devrim toprağına adım atmak olan devrimciler “Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz” diyerek çıktıkları yolda düşlerini Suruç’ta sonsuza dek bıraktı. Kobane ise 33’lerin düşlerinin gerçek olduğu kent olarak sonsuza dek bu düşün yıkılmaz kalesi olacağını devrimin 9.yılını kutlayarak bir kez daha ilan etti.

Türkiye ve Kürdistan devrim tarihinin dönüşüm aşamalarından biri olan bugün, 20 Temmuz, Suruç artık sadece Kobane’ye sınır komşusu değil aynı zamanda devrim komşusudur. 6 yıl önce devrimi boğma hedefi ile başlayan faşist saldırının ilk güçlü dalgası olan Suruç katliamı ile başlayan dönem artık tersine döndü. Suruç’un katilleri önce Kobane’de sonra tüm Kuzey-Doğu Suriye’de yenildi. Artık sıra katliamın faili faşist Erdoğan iktidarına geldi.

Faşist Erdoğan öncülüğünde çökertme olarak örgütlenen siyasal süreç yerini iktidarın çöküş sürecine bıraktı. Kuşkusuz Suruç için Adalet, faşizmin yıkılması ile sorulacak hesap ile gelecek.

On yıllardır birbirinden güç alan bu topraklar, halklar bu kez de bu güce ulaşacak ve yeni devrimlerin, 33’lerin hayalini gerçek kılacaktır. Suruç dün devrime açılan kapıydı, bugün devrime açılacak kapı olacak. 33’lerin düşü Kobane, Türkiye ve Kürdistan kentlerinin hepsinde yaşam bulacak.

Paylaşın