Kültür - Sanat

Umut Kitap Tanıtımı: Bir Kızıl Tugaylar romanı: Yoldaş P38

Dario Morgante “Yoldaş P38” romanıyla, İtalya’nın yakın dönemine damgasını vuran, şehir gerillacılığının önemli örgütlerinden olan Kızıl Tugaylar’ı ve onun en militan bölge yapılanmalarından biri olan Primavalle Tugay’ını soluk soluğa bir olay örgüsü içinde anlatıyor.

İtalya’nın 1970’lerden 80’lere doğru giden siyasi tarihi içinde yaşananları konu alan “Yoldaş P38”i okurken bir an gözünüzü kapattığınızda Sinan Cemgil’i, Mahir Çayan’ı, Ulaş Bardakçı’yı, Orhan Yılmazkaya’yı ya da İstanbul’u, Gazi’yi, Bağcılar’ı görebilirsiniz.  Okuyucuyu bir anda mahalle direnişleri, soygunlar, cezalandırma eylemleri ile içine çeken roman, silahlı mücadelenin uygulanışına dair birçok örneği ardı ardına okuyucuyla buluşturuyor. Eylemlerin hedefi olan devletin üst düzey yöneticilerinden polis gücüne ve sokak çetelerine kadar geniş bir yelpazesi bulunan Kızıl Tugaylar etkili eylemleri ile hem seslerini duyurmaya hem de haklı mücadelelerini zafere taşımaya çalışıyor.

İşte hepimize tanıdık bir paragraf ile başlıyor “Binanın en üst katından eski çarşafları birbirine tutturarak yapılmış bir afiş açılıyor. BUNU SADECE MÜCADELE ÇÖZER, ELLERiNiZi PROLETERLERiN EVLERiNDEN ÇEKiN! Afiş, sağ alt köşeye yerleştirilmiş bir orak çekiç sembolüyle son buluyor.”

Bu direniş sadece bir başlangıcını ifade ediyor. İtalya’nın Hristiyan demokrat başkanını Aldo Moro’yu kaçırarak cezalandıran Kızıl Tugaylar, emekçi sınıflar ile hapishanedeki yoldaşları için bir yol arıyor. Devletin en üst kademesinde olanların dokunulmazlığının olmadığını ve devrimcilerin taleplerinde ciddi olduklarını vurguluyor. Ve bu eylem:

-Radyo şimdi söyledi. Moro’yu kaçırmışlar. Moro’yu kaçırmışlar!

– Ama . . . nasıl. . . kim?

-Kızıl Tugaylar! Kızıl Tugaylar olduklarını söylüyorlar!

cümleleriyle tüm İtalya’da Kızıl Tugay’ların adınının yankılanmasını sağlıyor.

Roma’nın semtlerinden biri olan Primavalle işçi sınıfı yaşantısının en yoksul, en zor olduğu bölgelerden birini temsil ediyor. Primavalle’de doğup, büyümek oranın koşullarına göre olgunlaşmak anlamına geliyor. Bu mahallenin sert koşulları devrimcilerini de sertleştiriyor, gözü pek yapıyor ve bu onları çelikleştiriyor. Bu semtin devrimcileri bu sebepten Kızıl Tugayların en acımasız, en militan grubu haline geliyor.

Varoş semtte büyümenin yarattığı argo kültürün de açık bir şekilde yansıdığı “Yoldaş P38” sadece şehir gerillacılığının maceraperest eylemsel yönleri ile değil aynı zamanda uyulması gereken, dikkat edilmesi gereken kurallar bütünüyle de hem eksikleri açık bir şekilde gösteriyor hem de yaşanan sıkıntıların çözümüne dair küçük ipuçları veriyor. Yaşanmış bir anlatı olması sebebiyle kurgusal yönü güçlü olan bu romanda silahlı mücadeleye dair olan inanç “Yeni bir aşamadayız, kolektif silahlı ayaklanmanın ön aşamasındayız, proleterlerin Kızıl Tugaylar’la net bir bağlantısının olması gerekiyor.”cümlesiyle ideolojik bir derinlik kazanıyor.

Silahlı mücadelede kararsızlık anlarının ve silahı ilk eline alan insanda yaşanan duygu dünyasının da anlatıldığı bu roman:

-Ya silahlı mücadele?

-Sence ona göre mi? diye soruyorum.

Bunu söylerken içimden hiçbirimize göre olmadığını ama aynı zamanda herkese göre olduğunu düşünüyorum, çünkü tüm varlığımla gökyüzüne çıkmayacaksan ne anlamı var ki?

Sorusuyla okuyucuyu da içinde bulundukları duruma dahil ediyor ve özgürlüğün yolunu tartıştırıyor.

Günümüzde de çokça tartışılan silahlı mücadelede önemli bir tarihsel kesite sahip olan Kızıl Tugaylar, devrimci örgüt için yoldaşlığın, örgüte bağlılığın, işçi sınıfı ve ezilen halkların çıkarını korumanın ve hesap sormanın örgütü olarak ün yapıyor. Bugün devrim tarihinde isimlerini anıyor olmak onların hem İtalya devrim mücadelesi içinde hem de dünya devrim tarihinde bıraktıkları mirasları ile alakalı bulunuyor. Zafere çok yaklaştıklarını düşündükleri andaki ihanetler pahasına da olsa devrimci mücadeleyi en ileri militan düzeyde yaşayan bu devrimciler kendilerini yargılamak isteyen tüm devlet kurumlarına tek bir cevap veriyor:

-Kızıl Tugayları yargılamak mı istiyorsunuz?

-Güzel, rahatınıza bakın ama sizin de yargılanacağınız günler gelecektir.

…Parkanın iç cebinden P38’i çıkarıyorum. Primo’yu düşünüyorum, diri diri Trani’ye gömüldü. Cezaevlerine tıkılan yoldaşları düşünüyorum. Başına nişan alıp ateş ediyorum.

İşte kararlılıkları, yoldaşlıkları ile göz dolduran, silahlı mücadele ve şehir gerillacılığı üzerine cevapları ile düşündüren bu roman: ZAFERi ALANA KADAR, KURŞUN YAGMURLARIYLA ADlNI DUVARLARA YAZACAGIZ! sloganı ile görevini tamamlıyor. Bir solukta okuyacağınız “YOLDAŞ P38” yoldaşınız olsun, devrimci okumalar.

Paylaşın