Kadın - LGBTİQ+

KKB: İsyanı kuşandık; 8 Mart’ta sınırları aşmaya çağırıyoruz!

8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile Kadın Komünarlar Birliği (KKB) yazılı açıklama yayınladı.

KKB açıklamasında; “Hesabını soracaklarımızın listesini yapmıyoruz! Hepsi aklımızda, hepsi attığımız sloganda, yürüdüğümüz meydandan, adımladığımız dağ patikasında, kitabımızda, şarkımızda, namlumuzun ucunda! Hiçbirini unutmadan yaşıyoruz! Aynur’u, Cemre’yi, İdil’i, Zahide’yi ve binlercesini bir an olsun unutmadan, yaşıyoruz! Bu inançla savaşıyoruz! Ve biliyoruz, milyarlarız! Yerkürenin yarısından fazlasıyız! Bu yerküreyi kadın düşmanlarına karşı savaşımımızın sonuna kadar mor isyanla kuşatacağız! Yıktığımız her barikatın, saraylarınızda zelzele yarattığını biliyoruz! Sarsılan erkekliğinizin korkusu ile kadın kazanımlarına saldırıyorsunuz. Nafile! Saraylarınızı yıkacağız. O barikatların yıkıldığı gibi saraylarınızı da yıkacağız!” ifadelerini kullandı.

Açıklama şöyle;

İsyanı kuşandık; 8 Mart’ta sınırları aşmaya çağırıyoruz!

Patriyarkal kapitalizme karşı direnişimizin gücüyle isyanı, mücadeleyi büyütmeye devam ediyoruz. Emperyal kapitalizmin büyük kriz sancıları içinde milyonlarca ezilen yoksulluğa, savaşa, göçlere mahkum edilmeye çalışılırken, patriyarkal kapitalizm kadınlara gün be gün yaşanmaz bir dünya dayatıyor. Dünya çapında yaşanan siyasal ve ekonomik kriz, egemenlerin emperyal hegemonya savaşlarıyla yeni bir aşamaya geldi. Yaşanan ağır buhran en çok kadınlar olmak üzere tüm ezilenleri hedef alıyor. Egemenlerin, geçmiş siyasal kriz dönemlerinde olduğu gibi bu süreçte de kadınlara yönelik baskı ve saldırıları patriyarkal kapitalizm eliyle yeniden örgütleniyor. Ukraynalı, Rusyalı, Ezidi, Kürt ya da Afganistanlı fark etmeksizin dünyadaki tüm kadınlar, egemenlerin haksız savaşlarının bedelini ödüyor. Bu saldırılar karşısında dünyanın her yerinde ezilenler ayaklanıyor, her yerden kadınların direniş sesleri yükselmeye devam ediyor. Evlerde, fabrikalarda, okullarda emekleri ve bedenleri erkekler tarafından sömürülen kadınlar, erkek-devlet şiddetine karşı yaktıkları mor ateşi harlamaya devam ediyor.

Diğer taraftan AKP-MHP faşizminin devam eden ağır siyasal-ekonomik krizi de kadınlara dönük çeşitli yaptırımlarla sürdürülüyor. Yaşanan ekonomik krizin sonucu olarak yoksullaşmanın en ağır bedeli kadınlara yükleniyor. Muhafazakar politikalarıyla kadın düşmanı siyasetini ısrarla icra eden AKP-MHP faşizmi, patriyarkal kapitalizmin temsilcisi olarak kadınları, LGBTİ+ların sömürüsünü ve erkek şiddetini derinleştiriyor. Evde erkekler tarafından emeği, bedeni sömürülen, denetlenen kadınların patriyarkal sömürüye, erkek şiddetine karşı her karşı çıkışları adeta “cezalandırılıyor.” Erkek şiddeti faillerine indirim dağıtan “adalet”, sıra kadınlara, LGBTİ+lara geldiğinde tersten işliyor! Ucuz emek gücü olarak sermaye tarafından sarmalanan kadınlar bir yandan da AKP-MHP faşizminin muhafazakar ve kadın düşmanı politikalarıyla mücadele etmek zorunda kalıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi, fail erkeklerin cezasızlıkla cesaretlendirilmesi, evden çalışma, Kod- 49 gibi uygulamalarla istihdamda/evde kadın emeği sömürüsünün artması ve erkek şiddeti arasında kadınlar bir bütün halinde hapsedilmeye çalışılıyor. İktidar sözcülerinin aile yüceltmesiyle erkek tahakkümü derinleşiyor. Hetero- patriyarkal saldırılarla, nefret suçları ve transfobi artıyor. Bizzat devlet yetkilileri tarafından kadınlar ve LGBTİ+lar hedef gösteriliyor. Kadın düşmanı iktidar; Deniz Poyraz, Garibe Gazer’i katlederek Kürt kadın direnişine karşı verdiği savaşı katliamlarla ve faşist/erkek ideolojiyle sürdürürken, başta Aysel Tuğluk olmak üzere kadın devrimcilere ve kadın temsilcilere verilen cezalarla yükselen direnişi kırmak istiyor. Patriyarkal kapitalizmin, kadınları sindirmeyi hedefleyen saldırılarına karşı kadın mücadelesi büyüyerek yükseliyor.

İktidarın baskı ve sindirme politikalarına karşı sürdürülen isyan bu sene işçi eylemleriyle, ayaklanmalarla kendini gösterdi. Grev alanlarından sesleri yükselen kadın işçiler; taciz faili patronlara , asgari ücretle, askıda emeğe, mahkum edilmeye karşı çıktılar. Sebze hallerinden, Oppo’ya, Migros Depo işçilerine, Farplas’a, Alpin Çorap’a pek çok işyerinde kadınlar greve çıkarak, patriyarkal kapitalizme meydan okudular. Direnişin gücüyle, cesaretle mücadeleye devam ediyorlar.

Savaşlarla işgallerle hedef alınan kadın bedenleri, patronların krizi aşmak için ağırlaşan kadın emeği sömürüsü, patriyarkal kapitalizmin temsilcisi iktidarın boşanmayı zorlaştıran, nafaka hakkına göz koyan, tecavüz faillerini aklayan, başta Kürt kadınlar olmak üzere kadınlara karşı açık savaş yürüten aile ve kadın politikalarına karşı; sokaklardan, iş yerlerinden, cephelerden inançlı bir isyan harmanlanıyor.

Bu isyanın sesleri; meydanlardan yükselen grev sesleriyle, erkek şiddeti faillerine karşı yükseltilen mücadeleyle, faşizme karşı atılan sloganlarla, heteronormativeyi reddedenlerin isyanıyla bütünleşerek; önlerine çıkan barikatları yıkıyor. Kadınlar, haklarını/yaşamlarını erkeklerden ve devletten “zorla” koparıp geri alıyor; Fransa’da, Polonya’da kürtaj yasağına karşı ayaklanan kadınların yasayı değiştirmesi, Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyen kadınların, LGBTİ+ların meydanları zapt etmesi, Gare’de işgalci saldırılara karşı kadın gerilla birliklerinin de dahilinde düşmanın tarumar edilmesi gibi.

Birlikte güçlüyüz, direnişle güçlüyüz!

Erkek- devlet şiddetine, emek sömürüsüne, faşizme, homofobiye karşı alanlarda, dağlarda, okullarda, fabrika ve hücrelerde isyanı büyütenler; erkek-devletten alacaklı olanlar, “kaderlerini” faşist iktidarlara, erkek egemenliğine, onların yargıçlarına- adaletlerine bırakmayanlar; evlere hapsedilmek istenenler sizi patriyarkal kapitalizme, faşizme karşı savaşa çağırıyoruz!

Bugün burjuvazinin ve erkek iktidarların, patriyarkal kapitalizmin bize açtığı savaşa karşı tüm kadın+lara çağrımız açıktır! Onların bugün kürsülerden bahşedercesine çığırtkanlıklarını yaptıkları barış, bizlere yönelik şiddet, sömürü ve saldırılar toplamıdır. Ezme ezilme ilişkisinin olduğu hiçbir yerde erkek şiddetinin yeniden üretildiği hiçbir savaşla “barışmayacağız”! Zengin olmak için sömürdükleri emeklerimiz, erkeklerin fayda sağladığı, egemenlerin çıkarları için sömürülen, gasp edilen, şiddete uğrayan bizleriz. Adliye saraylarının önünde koruma kararı elimizde katledilen, MİT bahçelerinde işkence gören, hapishanelerde tutsak edilen, Afrin’den kaçırılan, devlet-cemaat yurtlarında zulme uğrayan, atölyelerde/fabrikalarda/ ofislerde eşit işe düşük ücretle çalıştırılan, evlerde her biçimiyle emeği sömürülen, toplu taşımada, yollarda taciz edilen bizleriz! Erkeklerden, patronlardan, faşist iktidardan alacaklıyız! Savaşla, yoksullukla, emek sömürüsüyle bizi kuşatanlardan alacaklıyız!

Hesabını soracaklarımızın listesini yapmıyoruz! Hepsi aklımızda, hepsi attığımız sloganda, yürüdüğümüz meydandan, adımladığımız dağ patikasında, kitabımızda, şarkımızda, namlumuzun ucunda! Hiçbirini unutmadan yaşıyoruz! Aynur’u, Cemre’yi, İdil’i, Zahide’yi ve binlercesini bir an olsun unutmadan, yaşıyoruz! Bu inançla savaşıyoruz! Ve biliyoruz, milyarlarız! Yerkürenin yarısından fazlasıyız! Bu yerküreyi kadın düşmanlarına karşı savaşımımızın sonuna kadar mor isyanla kuşatacağız! Yıktığımız her barikatın, saraylarınızda zelzele yarattığını biliyoruz! Sarsılan erkekliğinizin korkusu ile kadın kazanımlarına saldırıyorsunuz. Nafile! Saraylarınızı yıkacağız. O barikatların yıkıldığı gibi saraylarınızı da yıkacağız!

Patriyarkal kapitalizme karşı her cepheden savaş açtık! Bizi hapsetmek istedikleri sınırların hepsini geride bıraktık. Erkek egemen dünyayı yerle yeksan edene denk sosyalist feminist mücadeleyi her yöntemle ve araçla, her alanda sürdüreceğiz!

Yaşasın 8 Mart! Yaşasın silahlı feminist direnişimiz!

Kadın Komünarlar Birliği/Kadın Özgürlük Gücü

Paylaşın