Emek - Sermaye, Gençlik, Gündem

Deprem bölgesinde tıp öğrencileri ve asistan hekimler de unutuldu

TTB’nin deprem bölgesinde tıp eğitimine ilişkin düzenlediği toplantıda, online eğitimde teknolojik aletlere ihtiyaç duyduklarını belirten öğrenciler, eğitim alabilmek için verdikleri mücadeyi anlattı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), deprem bölgesinde mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitimine dair kamuoyunu bilgilendirdiği basın toplantısını gerçekleştirdi. Pandemide olduğu gibi deprem sonrası da online eğitim almak için teknolojik aletlere ihtiyaç duyduklarını ifade eden öğrenciler, eğitim alabilmek için verdikleri mücadeleyi anlattılar. Bölgede tıp öğrencisinden asistan öğrenciye; uzman hekiminden öğretim üyesine kadar ciddi bir kriz sarmalının yaşandığı konuşulan toplantıda söz alan TTB MK Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, yarın görülmeye devam edilecek olan TTB MK Görevden Alma Davasına da değinip, “Belki yarın görevden alınıp artık TTB’nin birer seçilmiş merkez konseyi üyeleri olmayabiliriz. Ancak insanı özne kılma mücadelemiz devam edecek” diye konuştu.

“ZORLA EĞİTİM ALMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Açılış konuşmasını TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut’un yaptığı toplantıda ilk sözü Tıp Öğrencileri Kolu (TÖK)’ndan Ahmet Bilge aldı. Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi olan Ahmet Bilge, depremin ardından öğrencilerin yaşadığı sorunlara dair konuştu. Bilge, “YÖK bizlere geçiş işlemleri için 3 hafta süre tanıdı. Ancak arkadaşlarımız eğitim alabilmek için barınma yerleri aramak zorunda kaldılar. YÖK arkadaşlarımıza ailelerin ikamet ettiği yerlere geçiş hakkı tanıdı. Ancak bazı arkadaşlarımızın aileleri zaten depremin yaşandığı Hatay, Adıyaman ve Maraş. Diğer üniversitelere başvuru yapmak isteseler dahi barınma sıkıntısı çekiyorlar. Ancak bunu halledebilecek koşulları yok. Kimi üniversitelerde yüz yüze başvuru istiyor. Bu kez arkadaşlarımız şehir değiştirmek zorunda kalıyorlar. Klinik öncesi online eğitime katılmak isteyen arkadaşlarımızda bunun alt yapısını oluşturamıyor.Çünkü bizim teknolojik aletlerimiz evlerimizde, yurtlarda kaldı. Kimimizin ise bu aletleri hiç yoktu. YÖK bununla da ilgili bir açıklama yapmadı. Biz zorla eğitim almaya çalışıyoruz” diye konuştu. Bilge, TÖK olarak bu sürece dair çözüm önerilerini de sıralayıp; barınma koşullarının sağlanıp yüz yüze tıp eğitimi almak istediklerini, depremzede öğrencilerin gidebilecekleri üniversitelerde misafir öğrenci statüsünde kabul edilmesini istediklerini ifade etti.

“SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ ÖĞRENCİLERE BIRAKILMAMALI”
Bilge’nin ardından Tıp Eğitimi Kolu’ndan Prof. Dr. Raşit Tükel söz aldı. Benzer bir dönemin pandemide de yaşandığına dikkat çeken Tükel, “Online eğitim gerçekten büyük bir sorun. Bugün tıp öğrencileri eğitim alabilmek için gerekli koşulları kendisi yaratmak zorunda kalıyor. Bu sorunların çözümü öğrencilere bırakılmamalı. Bir takım üniversitelerin birbiriyle eşleşmesi yapılıyor. Eğitim programları dikkate alınarak yapılmalı. Devletin veya öğretim kurumunun sağlaması gereken koşullar öğrencilere bırakılmamalı. Özellikle bu süreçte akranları birbiriyle olan iletişimi oldukça önemli. Bu düzenlemeler öğrencilere haklarını kaybettirmeyecek şekilde yapılmalı” diye konuştu.

“ASİSTAN HEKİMLERİN ÖĞRENCİ OLDUĞU UNUTULDU”
TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu’ndan Fatma Naime Kırlı da söz alarak; bu süreçte uzmanlık öğrencilerinin birer çalışan olarak görüldüğünü ve bulundukları alanlarda çalışmaya zorlandıklarına dikkat çekti. Uzmanlık öğrencilerinin eğitimlerinin unutulduğunu ifade eden Kırlı, eğitim alınan hastanelerin bir çoğunun ağır hasar aldığını söyledi. Kimi asistan öğrencilerin kendi imkanları ile geçiş yapma uğraşları verdiğinden de bahseden Kırlı, bazı branşlara talebin çoğaldığını bazı bölümlerde de talebin azaldığını da ifade etti.

“BELİRSİZLİĞİ GİDERECEK OLANLAR SUSKUN”
Kırlı’nın ardından söz alan Prof. Dr. Orhan Odabaşı deprem bölgesinde bulunan hekimlerin bir yandan yaraları sarıp bir yandan da hizmet veremeye devam ettiklerini ifade edip, yıkımın şiddetinden bağımsız tüm meslektaşlarının bu süreçten etkilendiğini belirtti. Odabaşı, tüm deprem bölgesinde 2135 öğretim üyeleri ile 3685 uzmanlık öğrencisinin bu süreçten etkilendiğini ifade etti. Kendilerine ulaşan bir diğer olumsuz durumun ise “belirsizlik” olduğuna değinen Odabaşı, “Belisizliği giderecek olanlar suskun. Daha anlaşılır ve daha açıklayıcı bir yaklaşım bu süreçte önemli” diye konuştu. Öte yandan bu süreçte deprem bölgelerinde sağlık hizmetini yürütemediğini beyan eden hekimlerin 6 aya kadar geçici görevlendirme ile görevlendirilebildiğini ifade eden Odabaşı; can güvenliği mazereti ile yer değişikliği yapılmasının mümkün olduğunu ifade edip; deprem bölgesindeki meslektaşlarına bir an önce yardımcı olunması gerektiğine çağrı yaptı.

“ÖZNE OLAMADIK AFETİN ALTINDA KALDIK”
Odabaşı’nın ardından söz alan TTB 2. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten bölgede ihtiyaç durulan eksiklerinin halen giderilmediğine dikkat çekti. Ökten Kızılay’ın çadır satmasıyla kamuoyunda tepki toplamasına da değinip; “Yardım amaçlı kurulan Kızılay deprem zamanında çadır vermedi. Gerçekten bunlardan nasıl bir ders çıkarırız, kocaman bir soru işareti” diye konuştu.

Ökten’in ardından söz alan TTB Merkez Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı “Bizim nesneleştiğimiz bu koşullarda ne yazık ki o afetin altında kaldık” diyerek söze başladı. Ankara Tabip Odası’ndan Dr. Ali Karakoç’la birlikte geçen hafta deprem bölge il ve ilçelerine dair yapmış olduğu ziyarete ilişkin konuşan Fincancı, sağlık kurumlarındaki yıkım sebebiyle birçok yerde ihtiyaçları gözlemediklerini ifade etti.

“HASAR TESPİTİNİN YAPILMADIĞI BİNALARDA SAĞLIK HİZMETİ VERİLİYOR”
Sağlık Bakanlığının birçok yerde hizmet sunmakta geride kaldığını dikkat çeken Fincancı, “Samandağ’da İBB ile birlikte oluşturduğumuz ve sağlık hizmeti vermek üzere kurduğumuz çadıra kollukları yerleştirmeler. Şunu ifade etmek isterim; Sağlık Bakanlığı çadır hastane kuramıyor, İçişleri Bakanlığı da kolluğu yerleştirecek yer bulamıyor. Ve bizim sağlık hizmeti için oluşturduğumuz alanlara el koyuyorlar. Bu da bizim neden özne olamadığımızı anlatmamız açısından kıymetli” dedi. Örneğini gördükleri Gölbaşı’nda halen hasar tespit çalışmasının yapılmaya devam edilen kurumlarda sağlık emekçilerinin çalışmaya zorlandıklarını da gözlemlediklerini ifade eden sağlık çalışanlarının endişe taşıdıklarını da sözlerine ekledi.

Türk Eczacı Birliğinin (TEB) 28 mobil eczane ile bölgede hizmet veremez devam ettiklerini ifade eden Fincancı, TEB’e teşekkür ederek; “Bölgede şunu gördük. Örgütlü olduğumuz yerlerde tabip odalarımızla birlikte biz her yere yetişebildik. Kamu otoritesinin yetemediği yerlere de yetebildik” dedi. Fincancı son olarak yarın TTB’nin kapatılma davasının görülmesine devama deceklerini sözlerine ekleyip; “Yarın dava devam edecek. Bizler yarından itibaren TTB’nin seçilmiş üyeleri olmayabiliriz. Ancak insanı özne kılma mücadelemiz devam edecek.”

Paylaşın