Hüseyin Ataş

Sabit ve Emin Yaşatılmalı – Hüseyin ATAŞ

Ankara’nı sert, dişleri kıran ayazına rağmen Çukurova’nın sıcağını yüreğinde taşıyan, inatçı bir devrimci adımlıyordu geceyi. Ankara Gülveren’e inceden bir kar yağıyordu. Sokağın başında ki merdivenlerden usul usul iniyordu Sabit ve arkadaşları. Ve işte o an, gecenin karanlığını faşist bir namludan çıkan mermi sesleri yardı. Sabit, ulu bir çınarın devrilişi gibi düştü yere. Takvimler 18 Ocak 1980’i gösteriyordu. Gecede yankılanan mermi seslerinin yanında, yürekten çıkan bir türkü sesi geliyordu kulaklara; “Altın hızmav Mülayim/ Seni haktan dileyim/ Yaz günü temmuzda/ Sen terle ben sileyim/ Gün gördüm günler gördüm/ Seni gördüm şad oldum

Bundan tam 4 gün sonra 22 Ocak 1980, Ankara Balgat’ta beyaz büyük bir duvarı fırçayla kostikleyen Emin, arkadaşından aldığı afişi duvara yapıştırdı. Afişin üzerinde “Sabit Torun Ölümsüzdür / KURTULUŞ” yazıyordu, Emin tekrar okudu ve yemin etti; “Bu kavga bitmeyecek”.  Ve o an,  gecenin karanlığı 9 defa daha yarıldı. Dokuz el silah sesi duyuldu ve bu sefer 22 yaşında genç bir devrimci yığıldı yere. Belki aynı silahın mermisiydi Eminle Sabiti buluşturan, kim bilir belki de aynı ağızdan çıkmıştı katledilme fermanları.

Zorlu bir yolda ilerlediğimiz kesin. Yüzlerce değerli yoldaşımızı bu zor ama muhteşem yolda yitirdik, yitireceğiz belki de. Bütün kaybettiklerimiz, bir kor gibi yüreklerimizde. Emin ile Sabit’i kaybedişimizde 39 yıldır sönmeyen yangınımızdır. Bugün tekrar anılarını yad ettiğimiz, hatırladığımız ve hatırlattığımız da, bu acıların en trajik ve önemli yanının altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Emin ASLAN, 4 gün önce yitirdiği yoldaşının hesabını soracaklarını ve onu unutturmayacaklarının afişini yaparken katledilmesi, yoldaşlık bilincinin ne olduğunu ve bedelinin ne olması gerektiğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Sabit Torun’u mermilere hedef yapan ise Alevilere dönük gerçekleştirilmek istenen katliamı engellemek ve mahalle de yapılan örgütlenme ve bilinçlenme çalışmasında ki başarılardır.

Yoldaşlık deyince aklıma ilk gelenler arasında her zaman Sabit ve Emin vardır. Ölümüne bağ ve ısrardır bu devrimcilerde vücut bulan. 4 gün önce pusuda yitirdiği yoldaşının cüretini de alarak tekrar sokağa çıkmaktır Emin. Tüm tehditlere rağmen bir an geri durmadan yürümektir Sabit. Bence bu özellikler hatırlanmalı ve hatırlatılmalıdır.

Sabit Çukurovalıdır. Çukurova Bölgesinde olan Antakya’dan 1978 de üniversite eğitimi için Ankara ya gelmiş ve burada devrimci mücadelenin kızgınlaşmasıyla birlikte okulu bırakmıştı mahalle çalışmasında görev almıştır. Sabit’in Çukurovalı olduğunu vurgulama nedenimse Çukurova topraklarını fokuslamaktır. Çukurova yoksul bir bölgedir. Yoksulluğunu, kültürel ve etnik harmanlamayla zenginleştirmiştir. Burjuva toplumun ilişki tarzında ki yapmacıklık, çürüme ve sahtelik Çukurova topraklarına özgü değildir. Proleter, yoksul kültüre ait dayanışma, inat ve kararlılık adım başı kendini hissettirir. Burjuva ilişkilerin temelinde karşılıklı çıkar ve fayda vardır. Fakat proleter, yoksul, etnik harmanlamanın olduğu topraklarda bunlara çok rastlanmaz. Sabit Torun’da bu kültürle yoğrulmuş, yoldaşlaşmanın ve örgütte ısrarın tıpkı ardından gelen Eylem, Görkem, Bedrettin Hüseyin, Özge gibi temsilcisi olmuştur. “Dostuna yarasını gösterir gibi/ Bir salkım söğüde su verir gibi, / Öyle içten/ Öyle derin / Türkü söylemek Çukurovalılara Mahsustur” der Ahmed Arif.

Bugün Sabit Torun ve Emin Aslan’ın Ölümsüzleşmesinin ardından tam 39 yıl geçti. O gün Sabit’e Gülveren’de, onca tehdite rağmen neyse sokakları arşınlatan ve o gün Emin Aslan’ı ölümü pahasına sokağa çıkartan duygu neyse, bugünde o duygu ile sarılmalıyız yoldaşlarımıza ve kavgamıza. Her ne kadar bugün yeni Sabitler doğmakta, adını ve kavgasını devralmaktaysa da onların rüyalarını gerçek kılmak için çoğaltmalıyız Sabitleri, Eminleri.  Eğer bir tarih yaşatılacaksa, o tarihi var eden devrimci proleter kişilikler anlatılarak ve örnek alınarak yaşatılmalı. Bundan gayrısı Laf-ı Güzaftır.    

Son olarak 39 yıldır kardeşinin mücadelesini bir gün bile terk etmeyen her alanda Sabit olan ve onun kavgasını hep daha ileriye götürmeye çalışan Kardeşi ve Yoldaşı Elif Torun Öneren’in de bizler tarafından örnek alınması gerekmektedir.

Paylaşın