1985 yılında kurulan ve protest müziğin Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden biri olan Grup Yorum,
müziğiyle yalnızca notaları değil, direnişi de dile getirdi. Sansüre karşı başlattıkları #GrupYorumBenim
kampanyası, albümlerinin Spotify ve YouTube gibi dijital platformlarda sansürlenmesine karşı halkın
desteğini kazanarak büyük bir yankı uyandırdı. Binlerce kişi tarafından sahiplenilen bu kampanya,
sanatın özgürce icra edilmesi gerektiğine dair güçlü bir mesaj verdi. Sansür girişimlerine karşı koyan
Grup Yorum, X hesabı üzerinden tüm albümlerini ücretsiz erişime açarak müziğini susturmaya
çalışanlara karşı meydan okudu.
Grup Yorum’un doğuşu, 1980 darbesinin ardından yaşanan baskı günlerinde gerçekleşti. Üniversite
öğrencilerinin bir araya gelerek oluşturduğu grup, halkın mücadelesinin sesi oldu. Grev çadırlarından
gecekondu mahallelerine, fabrika önlerinden dev meydan konserlerine kadar uzanan bu müzik
serüveni, milyonlara ulaştı. Ancak Grup Yorum, yalnızca bir müzik grubu olmadı; bir direniş
sembolüne dönüştü.
Yıllar içinde grup üyeleri defalarca gözaltına alındı, tutuklandı ve baskıya maruz kaldı. Hapishane
hücrelerinde, yokluk içinde, kap kacakla ritim tutarak şarkılar söylemeye devam ettiler. Bazıları açlık
grevlerine katıldı, bazıları ölüm oruçlarıyla mücadele etti ve bazıları bu uğurda ölümsüzleşti. Helin
Bölek ve İbrahim Gökçek, açlık grevleri sonucunda yaşamlarını yitirerek mücadele tarihine kazındı.
Onların fedakârlıkları, Grup Yorum’un direniş ruhunu daha da güçlendirdi ve halkla olan bağını
kopmaz bir hale getirdi.
Türkiye’de muhalif sanatçılar her dönemde baskılara uğradı. Ancak özellikle AKP-MHP iktidarı,
sanata ve sanatçılara yaklaşımını yalnızca kendilerine yakın olanlarla sınırlı tuttu. Son 10 yıl içinde
birçok sanatçı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı, ya da fiili olarak işsiz bırakıldı. Oyunları yasaklandı,
şarkıları sansüre uğradı, konserleri iptal edildi, linç kampanyalarına maruz kaldılar. Kimileri kabuğuna
çekildi, kimileri güce boyun eğdi, kimileri ise alternatif yollar bularak sanatlarını icra etmeye devam
etti.
Tüm engellemelere rağmen Grup Yorum yoluna devam etti. Yokluk, baskı ve zorlukların içinden
süzülerek, her ne pahasına olursa olsun ezilen, sömürülen halkın ve sınıfın sesini duyurdu.
Anadolu’dan Ortadoğu’ya, oradan dünyanın dört bir yanına yayılan bu ezgiler, halkın mücadelesine
umut ve ilham verdi. Bugün sansür ve baskılar artsa da Grup Yorum’un mücadelesi durmaksızın sürecektir, çünkü bu müzik halkın özünden doğdu ve halkla, halkın direnişi ile birlikte yaşamaya
devam edecektir.
