Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul şubesinden avukatlar, Urfa’nın Halfeti ilçesinden izlenimlerini paylaştı. Halfeti’nin Dergili Köyü’nde köylülere toplu gözaltı ve işkence gündeme gelmişti
Urfa’nın Halfeti ilçesinde yaşanan toplu gözaltı ve işkenceye ilişkin Dergili Köyü’ne Çağdaş Hukukçular Derneği’nin tüm şubelerinden avukatların katılımıyla bir ziyaret düzenlendi. Hem işkenceyi yerinde görmek hem de meslektaşlarıyla dayanışma göstermek için ÇHD İstanbul şubesinden Halfeti’ye giden avukat Tamer Doğan ve Emre Erdal açıklamalarda bulundu.
Avukat Emre Erdal, Halfeti’de yaşananlara ilişkin ön raporda şunları kaydetti:
“Urfa Baro Başkanı ve şüpheli müdafileri ile yapılan görüşmelerde de savunma görevini yaparken büyük engeller ile karşılaşıldığı ve yer yer meslektaşlarımızın tartaklandığı ifade edilmiştir.
Meslektaşlarımızın işkenceye karşı yürüttükleri mücadele sırasında çeşitli tehditler aldıkları, vatandaşlara avukatlarınıza da sıra gelecek gibi sistematik bir şekilde tehditlere maruz kaldıkları gözlemlenmiştir.
İşkenceler zapta geçirilmemiş
Meslektaşlarımıza dosyada gizlilik kararı olduğu gerekçesiyle, dosyadaki sağlık raporları verilmemektedir. Savcılık, mevzuata aykırı hareket etmektedir.
Mağdurlara yönelik işkencede kadınlara ve erkeklere cinsel bölgelerinden elektrik verildiği, dayak izlerinin aşırı belirgin olduğu, hakaret ve küfürlerin edildiği, erkeklerin eşleri ve aileleri üzerinden tehdit aldıkları tespit edilmiştir.
Belirgin işkence izlerine rağmen savcılık işkenceleri zapta geçirmemiş, ifade alma esnasında işkenceyi beyan edenleri yeniden gözaltına göndereceği şeklinde bir yol izlendiği, kolluk kuvvetlerince şüphelilere işkenceye uğramadıkları, avukatları tarafından manipüle edildiği yönünde beyanda bulunmaları için ısrar edilmiştir.
Adli Tıp’a sevkleri sağlanmamış
Serbest bırakılan ve tutuklanan şüphelilerin belirgin işkence izlerine rağmen Adli Tıp Kurumu’na sevki sağlanmamıştır. İşkencenin üzerinin savcılık tarafından örtülmeye çalışılmakta olduğu açıktır. Kamu görevlerilerine işkencenin insanlık onuruna karşı bir suç olduğunu, zamanaşımı olmadığını hatırlatmak isteriz.
Olayın yaşandığı Derto köyündeki incelemeleri Urfa Barosu İnsan Hakları Merkezi, Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi, İnsan Hakları Derneği Urfa Şubesi, Hak İnsiyatifi Antep ve Urfa şubeleri ile birlikte gerçekleştirdik.
Köy girişinde Jandarma Özel Hareket ve Polis Özel Hareket tarafından ağır silahlar ile yolumuz kesildi. Sürekli olarak video kaydına çekildik. Bizlere gbt yapmak istediler. Kabul etmemiz üzerine isimlerimiz alındı.
Her evin bahçesine yığınak
Köyde yaşayan işkence mağduru ailelerden edindiğimiz bilgiler doğrultusunda olay gecesi yaklaşık 1000 tane güvenlik gücü mensubunun köyde olduğunu ve her evin bahçesine askerlerin yığınak yaptığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Vatandaşlara ait bir evin bahçesinde kurumuş kan lekelerinin olduğu gözlemlenmiş ve fotoğraflanmıştır. işkence mağdurlarının saatlerce evin bahçesinde ters kelepçe yapılarak tutulduğu ve sürekli darp edilerek yaklaşık 6-7 saat kanlar içinde bekletildiğini ve bir işkence mağdurunun bilinci kaybettiğini ifade etmişlerdir.
Çatışmanın yaşandığı iddia edilen eve incelenmeye gidilirken köy içerinde sivil ve resmi kolluk kuvvetleri tarafından sürekli olarak takip edildik.
Görüşmelerimizi ve incelemelerizi bitirdikten sonra köyden hareket ettiğimizde yakın mesafeden siyah araçlarca Urfa’ya kadar takip gerçekleştirilmiştir”
Avukatlar tehdit altında
Ön raporun açıklanmasının ardından söz alan avukat Tamer Doğan, bölgede görev yapan avukatların tehdit altında olduğunu ve Türkiye’deki tüm baroların buna ilişkin harekete geçmesi gerektiğine vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı:
“Kürdistan’ın bir bölgesinde gerçekleştirilen, 2015 yılından beri sistematik olrak uygulanan bir işkence sürecinden bahsediyoruz. Tesadüf eseri sosyal medyada yere ters kelepçeli olarak yere yatırılan insanların fotoğraflarının ortaya çıkardığı işkenceden söz ediyoruz. Bu, buranın rutinine dönüşmüş durumda. İstanbul’dan bir heyetin oraya gidiyor olması çok önemli. Gerek Urfa Barosu gerek Urfa Barosu’na bağlı avukatlar gerekse de devletin aldığı önlemler açısından bu böyleydi. Batı’dan doğru bu işin kamuoyuna yansıtılması istenmiyor.
‘Çok yakın bir tarihte bu avukatların başına bir şey gelebilir’
“Yoğun bir baskı sadece işkence mağduru ya da köylüler üzerinde dğil. Avukatlar üzerinde de ciddi bir baskı var. “Bizi ne ilgilendirir?” diyebilir barolar. Çok yakın bir tarihte bu avukatların başına bir şey gelebilir. Biz bunu gmrdük. Orada rutin hale gelmiş işkenceleri Batı’nın gündemine taşımayı başardılar. İşkenceyi engellemeye çalıştılar”
Elektrik verme, Filsitin askısı, yoğun darp, tecavüz tehdidi…
Doğan ayrıca, bölgedeki izlenimlerini şöyle aktardı:
“Yaşananlar şöyle: Elektrik verme, Filsitin askısı, yoğun darp, tehdit, tecavüz tehdidi. Buna benzer işkencelerb ir yana erkekleri eşleri üzerinden tehdit etme. Bu insanların başına ne geleceğini bilmediğimiz için isimleri açıklayamıyoruz ama kadınlar eşleriyle bir odaya kapatıldıklarını ve bir ev vaadinde bulunulduğunu söyleyerek ifadeye zorladıklarını öğrendik. Tutuklanmadan bir gün öncesinde bile işkence yapıldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bir kadının günde üç kez işkenceye çıkarıldığını, kolunu artık kullanamadığını, artık en ufak bir kapı sesinde çığlık atmaya başladığını biliyoruz. Kafasında zımbalarla dikiş olan insanlara sağlam raporu verilmiş. Bir an önce tutuklu/tutuksuz hala izlerini taşıyan işkence mağdurlarının Adli Tıp’a sevki yapılmalıdır. Barolara düşen iş, bizim meslektaşlarımız olmayan bir işkenceyi varmış gibi göstermekle itham ediliyor. Bizim meslektaşlarımızın üzerinde bir tehdit var. Her an onlara bir şey olma endişesi yaşıyoruz”
İşkencesiz gözaltı yok!
Son olarak söz alan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil, “İşkence ve kötü muamele rutin hale gelmiş durumda. Son yıllarda Urfa’da yaşananları göz önüne aldığımızda buranın bir proje şehir olduğunu söyleyebiliriz. Dün bir Yargı Strateji Belgesi yayınlandı. Bu raporda “işkenceye sıfır tolerans” deniyordu. Bizler yoğun şekilde gözaltı takibi yapan hukukçular olarak söylüyoruz: İşkencesiz gözaltı neredeyse sıfırdı. Bu sadece siyasi dosyalarda değil; her tip dosyada biz bunları görüyoruz. CMK kapsamında gittiğimiz dosyalarda görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Yeşil, sözlerini “5-10 yıl sonra yeni Ayhan Çarkınlar ortaya çıkacak. Bugün bu işkenceyi görenler, bunun acısını yaşamaya devam edecekler. İşkence talimatı verenleri gidin yargıya bildirin, kim işkence yaptıysa mutlaka yargı karşısına çıkacaktır” ifadeleriyle sonlandırdı.
Kaynak : Gazete Yolculuk