Pandemi aynı zamanda emperyalist-kapitalist üretim ilişkilerinin bir sonucu olarak dünyayı felaketin eşiğine sürüklerken bir yandan da hükümetlerin insan sağlığını ve yaşamını değil şirketlerin çıkarlarını korumakla mükellef olduklarını ortaya serdi. Bu görevi icra eden hükümetten milyonlarca insan adına adım atması beklenemez. Buna rağmen hükümetten istenen talep listeleri ise bir deklarasyon enflasyonu yaratmanın ötesine geçememektedir. Toplumların değiştirici öncüleri örgütlü güçlerdir. Bu temelde kurumunuz, ezilenlerin, emekçilerin insanca yaşam yolunu açacak, güçlü bir odağın inşası için demokrasi, emek ve özgürlük güçlerine nasıl bir çağrı yapmaktadır.
Dünya halkları; “her şey kar için” diyen kapitalizmin yarattığı felaketle, Koronavirüs salgını ile yüz yüze. Ülkemiz; derdi başkanlık, savaş ve patronların çıkarı olan iktidarın kötü yönetimi ile karşı karşıya. Koronavirüs salgını, virüsün ortaya çıkma ve yayılma süreci ve devletlerin, sermayenin politikalarıyla kapitalizmin vahşi, insanlık düşmanı yüzünü bir kez daha ortaya serdi.
Sağlığın piyasalaşması, ilaç üretiminin şirketlere terk edilmesi, koruyucu, önleyici halk sağlığını esas alan önlemlerin alınmaması, kar odaklı kapitalist üretim; neoliberal politikalarla insanların sağlıktan gıdaya, sudan enerjiye temel haklarının gasp edilmesi, ağır güvencesizlik ve sömürü koşulları, koronavirüs salgınının yaşanma, yayılma ve sonuçlarının sınıfsallığını açığa çıkarıyor. Salgının ağır sonuçlarını öncelikle emekçiler, ezilen toplumsal kesimler, “yük” görülen yaşlılar, bakım emeği üstlerine yıkılan kadınlar yaşıyor. İnsanlığın ve doğanın var olabilmesi, “yaşamın sürmesi” için bu sisteme son verilmesi gerek. Ve açık ki toplumsal eşitliği, bilimi, insanı, doğayı temel alan bir sistem ekmek ve su gibi bir ihtiyaç. Bu sistem de elbette sosyalizm.
Salgının ülkemizde görüldüğü resmi olarak açıklandıktan sonra (resmi açıklamadan daha önce yayılmaya başlamış olduğunu düşünüyorum) toplumsal muhalefet örgütlerinin hemen hepsi açıklamalarını, taleplerini dillendirmeye başladılar. Muhalefet güçlerinin yaptığı açıklama ve dile getirdikleri talepleri açıkçası ben enflasyon olarak değerlendirmiyorum. Ortak ya da benzer taleplerin olabildiğince her kanaldan yaygınlaştırılması önemlidir. Eksiklik bu yeni durum karşısında toplumu hareket ettirecek eylem ve mücadele programının hayata geçirilememesidir. Diğer yandan tüm muhalefet güçleri olarak salgın meselesinde çok daha erken davranmalıydık. Halkın salgından korunması için alınması gereken önlemleri somut talepler somut olarak toplumsallaştırılmalıydı.
Halkevleri olarak en başından beri merkezi olarak tüm talepleri en somut haliyle ifade etmeye çalıştık. Yalnızca basın açıklaması ve sosyal medya çalışmaları olarak değil, salgın koşullarına uygun bir biçimde afiş, bildiri gibi araçlarla da yaptık. Bulunduğumuz her yerde yan yana gelebiliyorsak muhalefet güçleriyle, gelemiyorsak kendi olanaklarımızla dayanışma ağları kurduk. Oluşan yeni duruma göre bulunduğumuz her alandaki örgütlü mücadelenin aksamaması için düzenlemeler yaptık. Sınırlı insanın katıldığı toplantılar yaptık, yapmaya devam ediyoruz. İnternet üzerinden geniş katılımların olduğu toplantılar düzenliyoruz. Böyle zamanlarda bir kişinin bile ne kadar önemli olduğu tekrar görülmüş oldu. Sosyalistler ilişkide olduğu herkesin çok önemli bir toplumsal kanal olduğunu unutmamalı ve herkesin büyük küçük demeden sorumluluk aldığı bir çalışma sistemi hayata geçirmelidir.
Elbette şimdiye kadar yapılanlar iktidarın sermaye ve kendi çıkarına dönük uyguladığı politikaları durdurmaya yetmedi. Ve salgın katlanarak sürüyor. Salgına yakalanmayan milyonlar da sefaletin büyüdüğü koşullara sürükleniyor. Bunun karşısında toplumsal muhalefet halkın gözünü diktiği, sözüne güvendiği bir odak haline gelmeyi başarmalıdır. Buna dönük adımlar atmaya çalışıyoruz, önerilen her adımı dikkate alıyor değerlendiriyoruz, atılan her adımı güçlendirmeye çalışıyoruz
Emperyalist- kapitalizm kendini yeniden inşa edebilir mi? Bu büyük kriz içerisinde sosyalizm ufukta mı? Bu “son kavga” mı? Devrimci siyaset açısından bu kriz içerisinde örgütünüzü neye hazırlıyorsunuz?
Bu tür salgın vakalarının daha önce dünyanın gidişatını etkilediği, değiştirdiği çok defa görülmüş. Salgında ve sonrasında herkes sınıfının ihtiyacı neyse ona göre hareket edecek. Şüphesiz emperyalist-kapitalist sistem salgın öncesinde zaten var olan ekonomik durgunluğu ve salgınla oluşan koşulları kendi lehine çevirmeye çalışacak. Bunun için yeni stratejiler oluşturacak, yeni planlarını devreye sokacak. Egemenler açısından da ezilenler açısından da yeni bir dünya kurmanın olanaklarının ortaya çıktığı bir kriz durumundan bahsediyoruz. Bizler için kapitalizmin tükenmişliğini, sağın ve faşizan iktidarların esas yüzünü çok net biçimde gösterebileceğimiz, anlatabileceğimiz bir zaman. Ama en önemlisi dünyayı ve insanlığı çöküşe sürükleyen sistemin karşısında sosyalizm mücadelesini somut olarak dikebilme. Evet, halkı koruyan bir sağlık sistemi mümkün. Gelir adaletsizliğinin giderildiği, toplumsal eşitliğin sağlandığı bir sistem mümkün. Ve makul, mantıklı, insani olan da bu. Dünya ve ülkemiz böyle bir sisteme bugün çok daha fazla hazır. Devrimcilerin bu koşullarda mücadeleyi yükseltmeleri ve yenilemeleri o yüzden oldukça hayati.