Umut Yazıları

Çete başı ne mesaj veriyor? – M. Beşe

Egemenlerin devleti; iktidarını koruma, tahkim etme ve sürdürme adına tüm zor araçlarını hiçbir ahlaki ölçüt tanımadan kullanır. Demokrasicilik oyunu yalnızca egemeni meşrulaştırmak için vardır. Türkiye’ de bugün halkın seçtiği belediyelere yönelik “saray memuru atama” eylemi de bu çerçeve içinde değerlendirilmelidir.

AKP-MHP faşist iktidarı için sandık, seçim, halk iradesi gibi kavramların hukuk, yasa, gibi yaptırımların hiçbir anlamı yoktur. Herhangi bir hak ve özgürlüğün “yasal” güvencesi olamaz. Kurallar belirlenir, oyun başlar ve oyun içerisinde tüm kurallar değişebilir. Golü atarsınız galip geldim zannedersiniz, çete başı kuralı değiştirir golü atan mağlup sayılır.

Elbette ki egemen istemediği/istediği sürece; -evrensel değerlerce onaylanmış, her türlü meşruiyete hatta yasallığa dayansa bile- her türlü muhalif eylemi/eylemleri terörize edebilir. Suçsuzluğunu, dürüstlüğünü, masum olduğunu, haklılığını kanıtlama şansın yoktur. Çünkü buna karar verecek bir mekanizma yoktur, olan mekanizmayı da “o” çalıştırır.

Egemen; silahlı ve silahsız zor aygıtlarıyla (ordu-polis-yargı-diyanet-saray memurları-milis kuvvetler-yandaş yürütücüler…) demokrasi adına en küçük bir kırıntıya bile izin vermez. Bu izin vermeme durumunun hangi coğrafyaları, hangi boyutta ve ne vakit etkisi altına alacağı AKP-MHP faşist iktidarı ve onun çete başı açısından yalnızca bir zamanlama sorunudur. Bu nedenle öncelikle bu stratejiyi doğru çözümlemek ve ona göre taktik-politik bir tavır üretmek zorundasınız. AKP-MHP faşist iktidarı her türlü zor aygıtını kontrolünde tutuyor olmasına rağmen “kitle ruhu desteği” ve kendi anlayışı çerçevesinde kabul edilebilir bir “toplumsal meşruiyet” düşüncesinden henüz tam olarak uzaklaşmış değildir. Bu bağlamda varlığını ve varlığının devamını sandık ile sağlama-pekiştirme ve bunu en azından kendi çerçevesiyle -ki keyfine göre bu çerçeveyi de değiştirmekte- kabul ettirmenin önemli olduğunu iyi biliyor. Yakın bir tarihte gerçekleşecek erken/baskın seçimde AKP-MHP faşist bloğu “sandıktaki kurtuluşunu” Kürt düşmanı bir politika üzerinden inşa etmeye çabalıyor. Bu düşmanlığı hangi ölçüde yükseltebilirse o ölçüde kendisine bir biçimde oy vermiş tabanı pekiştirme ve kitleleri uyutma taktiğini uygulayabileceğini düşünüyor. Bu taktikle yalnızca Kürt halkının iradesini değil aynı zamanda o iradeyi tanımayan-ayrışan AKP-MHP karşıtı tüm güçlerin (AKP’li olmayan faşist, şoven, milliyetçi unsurlar) desteğini amaçlıyor.

Kayyum atama-saray memurlarını göreve getirme eylemleriyle demokratik yolun tıkandığı mesajını bizzat iktidar veriyor. Burası dikkat çekicidir ve özenle değerlendirilmelidir. Kürdistan’da Kürt halkına karşı yürütülen soykırım ve imha savaşını bir şekilde halk nezdinde bir bilgisayar algısıyla canlandırma, tarihsel dolduruş üzerinde yükselen milliyetçilikle şoven duyguları kamçılama ve bu savaştan devşirilecek hamaseti sandığa havale etme çabası göz ardı edilemez. Bu bağlamda öncelikle Kürt halkına yönelen soykırım ve imha savaşı tüm kirliliğiyle açıkça teşhir edilmeli, AKP-MHP çetesi karşıtlarının bu durumu “asgari demokratlık ölçüsü” olarak benimsemeleri sağlanmalı ve çetenin elindeki şoven-ırkçı argümanlar çürütülmelidir.

AKP-MHP çetesi; kendi zoruna karşı, taarruz-yani karşı zor harekete geçmediği sürece, her coğrafyada elini kolunu sallayarak egemenliğini pekiştirecek adımlar atmaya devam edecektir. Zorun tek alternatifi karşı zordur. Çünkü zor; bırakın oyunu bozmayı, istemediği hiçbir oyuna izin vermez. Savunma bile yapacaksan en iyi yol taarruzdur. Bu gerçeğin bilincinde adım adım karşı zor ağlarını örmek asıl kurtuluş yolu olacaktır.  

Paylaşın