Umut Yazıları

Cemre’den yazılar: Kadın ellerimizle direnişi öreceğiz (2. Sayı)

Yürüyoruz yürüyoruz, yan yana, güzel günler adına

Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz

Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa

Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe, yaşamın sundukları

İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden

Bu ekmek ve gül türküleri

Ve yineliyoruz hep bir ağızdan

“Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!”

 

Cinsel saldırılara maruz bırakılan, tekme atılan, işten atılan, sahnede görülmeye tahammül edilemeyen, grev hakkı engellenen, emeğinin karşılığında eşit ücret alamayan, evde emeği görülmeyen, evlere hapsedilmek istenen, evinde polislerce katledilen, cenazesi haftalarca sokakta, cansız bedeni 101 gün boyunca sınırda bekletilen kadınlar… Hepsinin hikâyesi farklı olsa da faili aynıdır.

Erkek egemenliğinin kadınlar üzerindeki tahakkümünün temelinde kadınların emeğine karşılıksız olarak el konulması yatarken, diğer bir taraftan da kadın bedeni ve kimliği kapitalizmde ‘evlilik sözleşmesiyle’ erkeğin denetimine tabi kılınır. Gerek patriyarkal ideoloji gerekse erkekler, kadın bedeni üzerinde tahakküm kurarak politikalarını biçimlendirir, iktidarlarını güçlendirirler.

Toplumsal muhalefeti püskürtmenin, geriletmenin ya da ezmenin yolu, bir şekilde o muhalefette yer alan kadınlara yönelmekten geçer.” 

Bu sebeptendir ki OHAL ve işgal politikalarıyla birlikte yaratılmak istenilen Erkek, Türk, Sünni ortamda kadın kazanımlarına saldırılmakta; kadınlara yönelik sistematik erkek-devlet şiddeti artmaktadır. Kadınlar sosyal ve siyasal alanın dışına itilmek, evlere hapsedilmek isteniyor. Özel mülkiyetle birlikte ortaya çıkan, devletin en küçük yapı birimini oluşturan aile kurumunun propagandasının yapılmasıyla da kadınların eve hapsedilmesi meşrulaştırılmak isteniyor.

Kaç çocuk yapacağımıza, hamileyken gezip gezmeyeceğimize, nasıl kahkaha atacağımıza, ne giyeceğimize kısacası nasıl yaşayıp yaşayamayacağımıza karışma yetkisini(!) kendisinde görenler; Meclis’te kadınları sahneden indirme cüretinde bulunmuşlardır.

Oysa bugün Meclis sahnesinde kadınları görmeye tahammül edemeyenler bilsin ki, bizler tarih sahnesinde Amazonlardan cadılara; Roza’lardan Clara’lardan Ulrike’lere; İdil’lerden Cemre’lere göğün yarısını oluşturanlar olarak, göğe doğru, göğü fethetmek üzere yola çıktık.

Patriyarkal kapitalizmin, faşizmin ve işgal politikalarıyla birlikte en üst düzeye varan erkek egemenliğinin vahşi saldırılarına karşı kurtuluşumuz direnişte!

Bugün dünya çapında kadın eylemleri ve kadın grevleri; şiddete, çalışma yaşamının güvencesizleştirilmesine, ağırlaşan yaşam koşulları ve ücret eşitsizliğine karşı mücadeleyle birleşiyor. Aynı zamanda homofobi, transfobi, ırkçı göç politikalarının reddedildiği, ırkçılığa, emperyalizme, işgale, faşizme, patriyarkal kapitalizme karşı çıkan bir zeminde mücadele eden kadınlar, kadın elleriyle direnişi örüyor.

Kadınların kurtuluş yolunun işçi sınıfının ve ezilen halkların kurtuluş yolundan geçtiğinin bilinciyle, bu var olma kavgasında “Vardık, varız, var olacağız!” şiarıyla yerimizi aldık ve bu var olma kavgasında eşit, özgür, sınıfsız ve sınırsız dünyayı devraldığımız mücadeleyle, kadın ellerimizle kuracağız!

 

Paylaşın