Kadın - LGBTİQ+

‘Kız kardeşliğimizle güçleniyor, isyanımızla özgürleşiyoruz!’

‘Dünyanın her yerinde kadınlar şiddete, tacize, emek sömürüsüne karşı özgür ve eşit yaşayabilecekleri bir dünya için sokağa çıkmaktan bir adım geri atmıyor.’

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Türkiye’de ve dünyada kadınlar maruz kaldıkları eşitsizlikler ve şiddete karşı tepkilerini gösterip, taleplerini haykırmak üzere bugün sokaklara, meydanlara çıkmaya hazırlılanıyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dair Avrupa Devrimci Demokratik Komün İnsiyatifleri’nden kadınlar da yazılı bir açıklama yaptı.

ADDKİ’li Kadınlar açıklamada şunları kaydetti;

Kız kardeşliğimizle güçleniyor, isyanımızla özgürleşiyoruz!

8 Mart 1857 tarihinde New York`ta 40 bin dokuma işçisi kadının daha iyi çalışma koşulları talebiyle fabrikada greve çıkması sonrası polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, sonrasında da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde polis tarafından kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 işçi kadın can verdi. Yıllar sonra 26 -27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

ADDKI`li Kadınlar olarak, erkek-devlet şiddeti tarafından katledilen tüm kadınları saygıyla anıyoruz…

O tarihte kadın işçileri diri diri yakan egemenler bugün Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her coğrafyasında öldürmeye ve sömürmeye devam ediyor. Kadınlar hâlâ fabrikalarda, hapishanelerde yakılıyor, sokaklarda taciz-tecavüze uğruyor ve katlediliyor. Erkek egemenler tarafından üzerlerine bombalar yağdırılıyor. Hayatlarımızın her alanını ele geçirmeye çalışan eril tahakküm faşizm ve yeni sömürü düzeniyle birleşerek en üst seviyelere kendini taşımış ve varlığını korumakta. Egemenler sırtını dayadığı erkeklik ideolojisi ile kadınları hayattan koparmaya, tecrit etmeye çalışırken öte yandan kendi yarattıkları krizin de faturasını kadınlara ödetmektedir. Dünya üzerinde pandeminin başlamasıyla kadınlara dönük ev içi emek sömürüsü ve şiddet artmıştır. Bilindiği üzere her kriz-kaos, savaş ve seferberliklerde en önce kadınlar hedef alınmıştır. Böylesi durumların günah keçisi ne yazık ki biz kadınlar olmuştur. Sonucunda yaşam alanlarımız talan edilmiş ve hiçe sayılmıştır. Dönemin koşullarını kendine maske edinen erkek egemenliğin, pandemi de beraberinde her şeyden daha öldürücü olduğunu biliyoruz.

Bizler; kadın düşmanlarından insaf beklemedik, beklemiyoruz.

O yüzden unutmuyoruz kocası tarafından katledilen kadınları ve akladıkları katillerini…

Unutmuyoruz sokak ortasında çıplak bedeni teşhir edilen Ekin Wan`ı, cenazesi 101 gün boyunca sınırda bekletilen Eylem`i, Emine Bulut`u, Pınar Gültekin`i…

Unutmuyoruz hapishanelerde bedenine işkence ettiğiniz kadınları, transfobik cinayetlerinizi, zulüm ettiğiniz Cumartesi Annelerini, nefret söylemlerinizi…

Unutmuyoruz Kobane`de üzerine bombalar yağdırdığınız kadınları, panzerle ezdiğiniz Jale Yeşilnil`i ve daha nicelerini…

Biz kadınlar unutmuyoruz, sizler de unutmayın. O gün geldiğinde biz de hiç insaf etmeyeceğiz!

Dünyanın her yerinde kadınlar şiddete, tacize, emek sömürüsüne karşı özgür ve eşit yaşayabilecekleri bir dünya için sokağa çıkmaktan bir adım geri atmıyor. O tarihlerde fabrikada çıkan yangın, bugün kadınların özgürlüğü uğruna verdikleri mücadelede birer alev topu haline geliyor. Özgürlüğü için meşaleyi taşıyan her kadın kızkardeşleriyle yan yana gelerek faşizme, tecride, patriarkaya karşı direnişi büyütüyor. Derinleşen kriz ve faşist-erkek devlet karşısında kadınlar sokaktan işyerlerine, mahallelerden üniversitelere kadar  birleşerek var oldukları her yerde patriarkaya karşı mücadelenin, özgürlüğün tek yolunun, toplumsal cinsiyet eşitliği kazanımının kadınların birlikte gücüyle olacağını biliyor ve mücadele hattını bu yönüyle belirliyor. 8 Mart`a hazırlanırken ve önümüzdeki süreçlerde kadın özgürlüğü mücadelesinde bu hattı esas alıyor. Kadınlar dünyayı değiştirecek güç olduğunun farkına varıyor. Büyük bir değişim gücü olmamızdaki farkındalık biz kadınları güçlendiriyor ve bizlere moral veriyor. Bizler güçlendikçe erkek egemenliğe ve her kurumuna karşı mücadelede daha da cesaret alıyoruz. 2021 yılında kadın düşmanlarının şüphesiz saldırılarını sürdüreceği bir yıl olacaktır. Bunun için de her düzlemde her yerde direnişin örgütlendirilmesi, demokratik siyasal alandan zindanlara, toplumsal alandan genç kadınlara kadar en küçük imkan değerlendirilerek kadın düşmanı egemenleri kahreden bir duruş açığa çıkarılabilmelidir. Kahreden bu duruş kadınların örgütlenmesiyle olacaktır.

Selam olsun sırtında dünyayı taşıyan kadınlara!  Selam olsun göğün yarısına! Selam olsun kavganın gülen yüzüne! Kadın özgürlüğü mücadelesinde yüzünü kavganın sıcağına dönene! Selam olsun bu uğurda düşene, dövüşene!

Paylaşın