İsmail Güldere, Umut Yazıları

Paris Komünü 150.yılında, Vive la commune*! – İsmail Güldere


Uyan artık uykudan uyan
Uyan esirler dünyası
Zulme karşı hıncımız volkan
Kavgamız ölüm-dirim kavgası
Mazi ta kökünden silinsin
Biz başka alem isteriz
Bizi hiçe sayanlar bilsin
Bundan sonra her şey biziz
.

Paris’te işçi, köylü, genç, kadın komünarlar tarafından ilk günden itibaren kurulan barikatlarda yükselen özgürlük ateşi bugün dünyanın birçok yerinde yanmaya devam ediyor. Tarihte ilk işçi iktidarı ve yönetimi olarak hayata geçen Paris Komünü öğretileri itibariyle bugüne ışık tutmayı, komün mirası komünar devrimciliğe ve devrimlere umut olmayı sürdürüyor.


Paris Komünü dünya devrimcilerine sadece devrime giden bir yolun nasıl yüründüğünü anlatmıyor aynı zamanda bir devrimin nasıl gerçekleştiği ve devrim yönetiminin, yaşamının nasıl olduğuna dair de muazzam sadelikte pratikler sergiliyor, bir devrim prototipi olarak devrimci mücadeleye tarihi eser niteliğinde köklü bir birikim bırakıyor. Lenin Komün Derslerinde “İlk proleter devrim, ilk -kuşkusuz eksik ve dayanıksız- proletarya diktatörlük biçimi, ilk sosyalist hükümetti Paris Komünü.” diyor. K.Marx ise Fransa’da İç Savaş adlı eserinde “Komün”ü “Özünde, bir işçi sınıfı hükümetiydi, üretici sınıfların ürünlerine el koyan, sınıfa karşı mücadelesinin bir ürünüydü, emeğin ekonomik kurtuluşunu gerçekleştirebilmek için en sonunda bulunmuş siyasi biçimdi” diyerek tanımlıyor.


1871 Paris ayaklanması gözünü sömürgecilik bürümüş olan burjuvazinin ulusalcı, şovenist kışkırtmaları ile emekçi halkları birbirine kırdırdığı yıllarda ulusal mücadelenin karşısına enternasyonal mücadeleyi çıkarıyor. Burjuva iktidarlar ise ülke içinde baskıcı ülke dışında ise işgalci hedeflerine işçi sınıfını dahil ederek sömürü çarklarını daha hızlı döndürmenin hayalini kuruyor. Paris halkı kendisinin dahil edilerek ezdirilmek istendiği savaşa ve işgale dur diyerek ve ayaklanmanın o şanlı günü olan 18 Mart’da teslimiyete karşı direniş bayrağını kurduğu 500 barikatta yükselterek kendi vergileriyle alınan topları şehrin en yüksek tepelerine çıkararak ayaklanmayı işaret ediyor. Lenin, Paris halkının bu onurlu duruşu için Komün Dersleri eserinde şu saptamayı yapıyor “Paris Komünü, proletaryanın yazgısı ile birlikte ulusun kendi yazgısını da eline alan ilk işçi hareketi” olmuştur diyor. Ayaklanmaya enternasyonal karakterini de veren bu mücadele tüm dünya işçi sınıfına umut oluyor, burjuvazinin kan emici gözlerini ise komünün üstüne yöneltiyor. 28 Mart 1871’de barikatlardan yükselen özgürlük ateşleri ile aydınlanan Paris’de ilan edilen Komün hem bir işçi sınıfı iktidarı kuruyor hem de burjuvazinin kuşatması altında bir devrim yönetimi örgütlüyor. Komüne katılan çoğu kişi için basit tarifleri de oluyor.

Paris komününü anlatan Vautrin kitabında komün için barikatlarda geçen şu diyaloğu anlatıyor:
“– Bu, devrim mi?
– Öyle gibi görünüyor.
– Kiminle çarpışıyoruz?
– Henüz bilmiyorum canım.
– Ama anne, kime karşı dövüşüyoruz?
– Nereden bileyim? Günde üç kuruşluk ücrete karşı! Dört franklık tereyağına karşı! Açlık ve adaletsizlikle geçen yıllara karşı!”


Komünün çok hızlı bir şekilde inşa sürecini başlatacak olan Merkez Komite, 23 Mart’da kendi programını ortaya koymak üzere bir bildiri yayınlıyor. Önce Fransa’yı yıkıma götüren bir iktidarın iflasını saptayan bu bildiriye göre otorite kavramı artık sokakta düzeni, atölyede çalışma etkinliğinin başlamasını sağlama gücünden yoksun oluyor. Öyleyse yeni bir düzen kurmak ve emeği, sınıf karşıtlığını ortadan kaldıracak ve toplumsal eşitliği sağlayacak yeni temeller üzerinde yeniden örgütlemek gerekiyor. Halk tarafından reformlar yapmakla görevlendirilen temsilcilerin etkili denetimini, emekçilerin özgürleştirilmesi ve komünal yetkilendirme sağlayacak bu toplumsal değişimler şöyle sıralanıyor.

a- Emekçiye emeğinin tam değerini sağlamak, yani kapitalist karı ortadan kaldırmak için kredinin, ticaretin ye ortaklaşmanın örgütlenmesi; herkes için parasız, laik ve tam eğitim; toplantı, dernek kurma ve basın özgürlükleri; polisin ve ordunun komünal düzeyde örgütlenmesi. Bu bildiriye göre dışardan hiçbir otorite kabul edilmiyor ve ister bir yöneticinin ister belediye başkanı ya da valinin olsun, tüm seçilenlerin seçen tarafından sürekli denetimi isteniyor. Emek sorunu, kadın sorunu, adalet, eğitim, maliye, kamu hizmetleri ve idare, çalışma düzeni gibi birçok başlık ele alınarak komünün işleyişi oluşturulmaya, yeni bir düzen kurulmaya çalışılıyor. Özellikle devlet olmayan devletin temelleri bu komün deneyinde açığa çıkıyor. Aynı zamanda demokrasinin en ileri örnekleri de bu komünde yaşanıyor.
Lenin Nisan tezlerinde Sovyet iktidarını anlatırken “Bu durum çoğunlukla göz ardı ediliyor, atlanıyor, oysa sorunun özü burada yatmaktadır. Bu iktidar, 1871 Paris Komünü’yle aynı tipte bir iktidardır. Bu tipin temel özellikleri şunlardır:İktidarın kaynağı parlamento tarafından tartışılan ve kararlaştırılan yasa değil, aksine ülkedeki halk kitlelerinin tabandan gelen doğrudan inisiyatifi, yaygın ifadeyle iktidarın doğrudan “ele geçirilmesidir;

b- Halktan ayrı ve halkın karşısına konmuş kurumlar olarak polis ve ordunun yerine tüm halkın doğrudan silahlanmasının geçirilmesi; devlet düzeni böyle bir iktidarda bizzat silahlı işçiler ve köylüler tarafından, bizzat silahlı halk tarafından korunur;

c- Memurların, bürokrasinin yerine yine bizzat halkın doğrudan egemenliğinin geçirilmesi ya da onların en azından özel bir denetim altına konması, sadece seçilen değil, aynı zamanda halkın ilk talebi üzerine görevden alınabilen basit görevlilere dönüştürülmesi; “postları” karşılığında yüksek burjuva maaşları alan ayrıcalıklı bir katmandan, ücretleri kalifiye bir işçinin normal ücretinden daha yüksek olmayan özel bir “sınıf’ işçiye dönüştürülmesi.”
Paris komünü aldığı kararlar itibariyle dünyayı sarsan başka bir devrime Sovyet devrimine ön hazırlayıcı oluyor. Komün’ün en devrimci atılımı bu anlamıyla devletin tüm işlevlerinin yalnızca seçimle gelen kurumlar tarafından yerine getirileceğini karara bağlaması oluyor. Komün;

d- Zorunlu askerliğe dayalı ve yöneticileri seçilmemiş bir kurum tarafından atanan sürekli orduyu lağvediyor ve yerine gönüllü ve seçime dayalı halk milisini getiriyor

e- Devletin yasama ve yürütme organlarını tek bir seçilmiş kurum çerçevesinde birleştiriliyor.

f- Bürokrasiyi ve tüm yöneticilik görevlerini seçime ve her an görevden geri alınabilme kararına bağlı kılıyor.

g- Yönetici maaşlarını en yüksek işçi ücretiyle sınırlıyor.


Paris komünü nasıl bir sosyalist devlet, nasıl bir işçi sınıfı iktidarı, nasıl bir devlet yönetimi sorularının en ilkel örneği olarak bugünün gelişkin siyasal yapılarından kat ve kat ilerde bir program ortaya koyuyor. Kendi tarihsel koşulları içinde insanlığa çağ atlatacak bir nitelik taşıyor.Bir devrim ve proletarya diktatörlüğünün bir ön izlemesi olarak Paris komünü eşitsiz sayıda insan ve silah gücü karşısında 72 gün boyunca tüm bileşenleri ile birlikte kahramanca direniyor. K.Marx, canları pahasına barikatlara koşan Paris komüncülerini “Gökyüzünü fethe çıkan komüncüler” diyerek selamlıyor.
Birçok hata ve eksikle birlikte yenilen Komün her şeye rağmen yenilmez bir fikrin gerçekleşebileceği olgusunu örgütlemiş oluyor. Paris Komününden sadece 46 yıl sonra Bolşevik devrimciler Sovyet iktidarını aynı kararlılık ve inançla kuruyor. 100 yıl sonra Sinan Cemgil’ler 71 devrimciliğin ülkemizdeki açılışını gerçekleştiriyor. Ve daha nice ülkede nice devrim mücadelesi ve devrimler gücünü komünden alıyor.


Bugün açısından komün, emperyalist-kapitalist dünyada sadece bir tarih değil, yeniden filizlenen bir tohum olarak tüm dünya proletaryasının ellerinde hak ettiği yere taşınmasını bekleyen bir mücadele mirası olarak duruyor. Komün mirasının proletaryayla buluşmasını sağlayacak öncüye ise onun öğretilerine sıkı sıkıya bağlılık ve uygulamadaki kararlılıkla burjuvaziyi alaşağı etmek düşüyor. Mahalle, sokak ve evlere kadar kurulan barikatlarla kazanılan komünün 72 özgür gününü bir devrim programı ve propagandasına dönüştürerek halk içinde faşist iktidarın karşısına devrim iktidarının yapacakları olarak koymak gerekiyor. Türkiye ve Kürdistan özgünlüğünde faşist iktidarın yıkımını, özgürlüğü kazanmak üzere örgütlemek gerekiyor.
*Yaşasın Komün

Paylaşın