Yerel seçimler gündemde, yerini almaya başladı. AKP-MHP faşist partileri, CHP, HDP ve bir bütün sol, seçimlere ilişkin değerlendirmeler yapıyor, taktilerini ve ittifak arayışlarını sürdürüyor, yönelim belirliyor. AKP-MHP faşizmi için seçimin kazananı 24 Haziran seçimlerinden farksız bir şekilde bugünden belli. Olmamış seçimin, alınmamış belediyenin kayyumunu atamaya hazırlar. Kürtler açısından bu hazırlığın anlamı seçim sonuçlarının bir hükmünün olmayacağıdır. Bir diğer taraftan CHP ise net olmayan muhalefet yapısı ile kafası karışık ve seçimlerde halkların umudunu beyhude tüketme çabası içinde, kendi siyasal rant pazarını korumaya çalışmaktadır. AKP-MHP faşizminin sistemin tüm kurumları ile hazırlandığı bu seçimlerin, sol açısından değeri ise bir siyasal manevra alanı yakalama şansının olmasıdır.
Genel olarak ele aldığımız bu değerlendirmede kısaca şu sonuçları ortaya koymak gerekir. Birinci olarak her ne kadar bugün itibari ile yerel seçimlerde ittifak yapmayacaklarını ilan etseler de, sermaye ve devlet yönelimi olarak bu seçimlerin de AKP-MHP faşizminin egemenliği ve kontrolünde, hırsızlıklarla dolu geçecek sonucu bellidir. AKP-MHP faşizmi bundan önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimin de demokratik bir seçim olmasına izin vermeyerek, sonucunu garantilemediği hiç bir seçime girmeyecek ve hiç bir seçimi yaptırmayacaktır. İkinci olarak her ne kadar kredilerle, kalkınma programları ile esas kıyamet-i krizi yerel seçim sonrasına ertelemeye çalışsalarda, bir boyutu ile ekonomik kriz artık sokağın gündemi ve öfkesine nail olmuştur. Bu öfkenin sermaye açısından likide edilmesi, faşizme yedeklendirilmesi bekaları için esastır. Bugün, yerel seçimlerde AKP-MHP ittifakının olmayacağının ilan edilmesi, bir yanı ile öfkenin kontrolü ve faşizme yedeklendirilmesi açısından MHP’ ye verilen yeni muhalefet rolü olarak da görülebilir. Tarihsel örneklere bakıldığında böylesi yapısal krizlerle sarsılan toplumlar, ya burjuvaları ile sınıfsal ayrımlarını koyarak hesaplaşmalara gitmiştir. Ya da daha fazla ırkçılaşarak, krizin nedenlerini başka göçmen sömürge halklara yükleyerek faşizme yedeklenmiştir. Meseleye buradan yaklaşım gösterdiğimiz de HDP ve sosyalist sol açısından salt muhtelif sayıda belediyeyi kazanmaya yönelik yapılacak planlar, başlarken kaybettirecek planlar olarak kalacaktır. O nedenle faşist kuşatmayı kıracak, faşizmi kuşatacak örgütlenme zeminine çevirmek sosyalistler ve Kürtler açısından başat görev olmalıdır. 24 Haziran seçim sürecinde bu örgütlenme zemini doğru bir şekilde kullanılamamıştı. Sandığa kitlenen muhalefet AKP-MHP faşizminin hile ve dalavereleriyle sandığa gömüldü. Burada CHP’nin sokağa çıkardığı milyonları bir gecede ‘adam kazandı’ diyerek silmesi ve HDP’nin seçim sonuçlarına razı olması sonucu sokak pasifize edildi. Sokağın ön plana çıktığı, siyasal faaliyet alanının genişlediği bu dönemde işçi sınıfı ve ezilen halkların örgütlülüğünü aynı sandık beklentisine düşmeyecek şekilde faşizmi geriletecek, yenebilecek bir noktaya taşımak bu görevin temel gerekçesi yapılmalıdır.
Bu gerekçelendirme doğrultusunda HDP ve sosyalistlerin örgütlenme alışkanlıklarında, mücadele pratiklerinde bir dizi değişiklik yapması gerekmektedir. Genel bir seçim tartışmasının içinde boğulan bir HDP ve sol bu örgütlenme çalışmasından başarı elde edemez. Bu tam olarak AKP-MHP faşizminin dizaynını yaptığı seçimlerin gidişatına yol vermek olur. Burada yapılması gereken şey faşizmin seçimler yolu ile yıkılamayacak olduğunu işçi sınıfı ve ezilen halklarda bilince çıkartmak ve örgütlülük zeminini buradan doğru kurmak olacaktır. Seçimlerin sonucu ne 3.Havaalanı işçilerini tutsaklıktan kurtarabilir ne de çalışma koşullarını iyileştirebilir. Bu farkındalıkla sokakta sergilenecek direnişin, AKP-MHP faşizmini doğrudan hedef alan bir çalışmanın başarıyı ve zaferi getirebilecek bir halk örgütlenmesinin zemini yaratılmalıdır. Dolar 6 lira, 457 milyar dolar dış borç olan bir ülkenin battığı gerçekliği net anlatılmalı, bu ekonomik krizin faturasının daha da ağırlaşacağı bilinçlere çıkarılmalıdır. Aynı zamanda batmakta olan bu ülkenin alternatifi net konulmalı, iktidar perspektifi olan bir gücün kendi özgürlüğünde olduğunun da bilince çıkartılması gerekmektedir. Öncelikle bu bilinç AKP-MHP faşizmi karşısında konumlanan HDP ve sosyalistlerin içerisinde güçlenmelidir. Buna uygun konumlanan HDP ve sosyalistler faşizmi yıkacak örgütlenmelere yönelebilir ve emekçilere, ezilenlere umut taşıyabilir.