Ali Saydam, Umut Yazıları

Ali Saydam yazdı; Kitle Çalışması ve Taktik Üretkenlik

Düzenin dolaysız zoru yaşam alanlarına nüfuz etmeye devam ediyor. Bu durum, açık alandaki imkânlar başlığını sıkıştırıyor. Özellikle alışılagelmişkitlesel etkinlikler ve çalışmalar neredeyse tamamen imkânsızlaşıyor. Kuşkusuz, Ulaş Bayraktaroğlu’nun deyişiyle “değişimin diyalektiğini kavrayarak” taktik yönetimden sıyrılmak ve yeni taktikler ile kitleselliğin imkânlarını yaratmak mümkündür. Zira hayatın diyalektiği -can sıkıntısına birebir olan- çocukluğumun en masrafsız oyunu taş-kâğıt-makasa benzer. Her tezin bir anti tezi; taşın kâğıdı, kâğıdın makası, makasın da taşı vardır… Egemenlerin yenilerininkarşısına, anti-tez niteliğindeki ezilenlerin yenilerinin çıkartılması sadece zaman meselesidir.

Zaman meselesi ifadesi ile kaba-determinist ve ilerlemeci anlamda “muhakkak gelecek bir anı beklemekten” bahsetmiyorum. Tersine, Marx’ın belirttiği gibi, mevcut koşullar altında, öncülerin iradi çabaları belirleyici olacaktır zamanhususunda…

Zamanı kısaltmak, taktik üretkenliğin verimine bağlıdır. Taktik üretkenlik ise; sıklıkla kıvrak zekâya, ilham perisinin ziyaretine ihale ediliyor ve bir anlamda iş yokuşa sürülmüş oluyor… Taktik üretkenlik noktasında parlak fikirlerin filizlenmesi oldukça kıymetlidir, ancak bunun için bile, sistematik bir düşünce mekaniği inşa etmek gerekir. Başka bir deyişle, bulmak istenilen şeyinkarakteristik-ayırt edici yönlerini bilince çıkartamadıysanız, işinizi şansa bırakmışsınız demektir…

Daha somut konuşacak olursak, örneğin stant-masa taktiğinin karşılıksız kaldığı momentte yeni bir taktik mi arayacağız? Hedef ne olacak? Masa vasıtasıyla geniş kitlelerle temas kuruluyordu… O zaman yeni taktik de geniş kitlelerle temas etme kabiliyetinde olmalı… Peki, masayı anda işlevsiz kılan koşullar nelerdi? Sabit olması, ilk aklıma geleni… Niceliğin tek noktada toplanması da sıkıntılı… O zaman sabit değil hareketli olmak yerine; niceliğin bir arada değil de, küçük niceliklerin asimetrik tarzda mobilizasyonu gibi iki yönde tutulması, yeni taktiğin bileşenlerinden olabilir. Şu anda tamamen beyin jimnastiği yapıyorum… Esas amacım bir noktaya varmaktan çok, noktaya nasıl varılabileceğini tartışmak/tartıştırabilmek… Devam edelim… Masalar işlek caddelere kuruluyordu. Bu, kitleyle temas alanını artırıyordu. O zaman yeni taktik de, kitleyle temas alanını geniş kılabilecek mekânları tercih etmeli… Mesela, lise masası liseli bir kitle arar. O zaman liselilerin bir arada bulunduğu alanları düşünmeye başlamalı… Atıyorum… Liselilerin turnuvalar düzenlediği bir salon olamaz mı? Ya da… Liselilerin yoğun olduğu bir semtteki en ucuz döner-ayran kampanyasını başlatan dönercinin önü ya da köşe başı… Şimdi; sabit olmak sıkıntılıysa, hareketli olunacaksa, materyaller de hareketli tarza uyumlu seçilecek demektir… Çünkü eskisi gibi, piknik yapar tarzda ağır ağır masa kurulmayacak… Evet, bir şekilde kitle ile temas alanını bulduk, uygun materyallerle teması sağladık, peki bu teması örgütlenmeye vardıracak kanalları nasıl yaratmalı? Çünkü eski tarzda hepsi iç içe, masa denen tarzda birleşmiş vaziyetteydi, artık öyle değil. Ne yapılabilir? Önce hareket alanı içerisinde kanallar yaratmalıyız, ayrıca internet vb. üzerinden dolaylı kanallar açarız. Hareket-aksiyon alanındaki kanallar, hem sabit olmamalı hem de filen kendini aksiyondan ayırmalı… Tek görevleri reaksiyonun ürünlerini toplamak, temastan örgütlenme çıkartmak olmalı… Bu noktada en görünmez-ele gelmez yöntem diyalogdur mesela… Ya da aksiyon adı ile temas-örgütlenme safhası arasına biraz mesafe konulabilir… Mesela TÜYAP salonunda aksiyon, dönüş metrobüslerinde temas-örgütlenme (imza toplama, dergi dağıtımı, birebir tanışma ve tartışma) gibi gibi… Bir durak sonra inilir, diğer metrobüse binilir, sabitlik de aşılmış olur vs…

Velhasıl… Sadece mesela dedik… Amaç, yakalanması gereken noktalara işaret etmekti.

Bitirmeden bir noktayı daha belirtelim… Karmaşıklaşarak gelişen mücadeleye, Keloğlan filmlerinde olduğu gibi, her zaman basitpratik karşılıklar vermek yeterli olmaz/olamaz. Çoğu zaman bu gelişkinlik seviyesini yakalamak, hatta aşmak gerekir. Bu noktada detaylı organizasyon, doğru görev dağılımı, belli pratiklerde uzmanlaşma (boş zamanlarda bu noktada çalışmalar yapma), koordinasyon ve doyurucu-titiz bir ön-çalışma hayati önemdedir…

Cüret ben buradayım diyor… Yanına taktik üretkenlik eklenirse, en az kuru-pilav kadar iyi bir ikili olacaklar. Denemeye değer…

Paylaşın