Dünyanın “Gelişmiş ekonomileri ile gelişmekte olan ekonomilerini” bir araya getiren organizasyon olarak adlandırılan G20 Arjantin’ de toplandı. Türkiye’ nin de “gelişmekte olan ekonomiler” arasında katıldığı toplantıyı bu yılda her zaman ve her yerde olduğu gibi Erdoğan temsil ediyor. Bu toplantıda bir araya gelen ülkeler, dünya ekonomisinin yüzde 85′ ini, yatırım akışının yüzde 80′ ini, nüfusun üçte ikisini oluşturan ülkeler. Doğaldır ki bu ülkelerin siyasal temsilcileri aynı zamanda dünya emperyalist-kapitalist rejimlerin sürdürücüleri ve yaşanan barbarlığında baş sorumlularıdır.
Dünya bir barbarlık dönemi yaşıyor. Bu barbarlığın nedeni bugün G20 adı ile toplanan devlet başkanları ve onların temsil ettiği holdingler, tekellerdir. Bir zenginleşme olarak gösterdikleri gelişmiş ekonomiler kavramının altında gizlenen gerçekler, sömürünün, petrollerin ve savaşın gerçekleridir. Örneğin dünyanın sürüklendiği bu yıkım politikalarında, savaşlarda kendi sorumluluklarını gizlemek için, toplantıya “insani” sorunları çözme başlıklı gündemler eklemeleri buzdağının görünen yüzüdür.
Bugün başlıyan toplantının ilk oturumu “insanları ilk sıraya koymak, küresel ekonomi, çalışma hayatının geleceği ve kadının güçlendirilmesi” başlıklarından oluşmakta. Sadece bu başlıklar için dünyada ki verili durum ve devlet başkanlarından bazılarının söylemleri dahi konu edilse, bırakın “insanları ilk sıraya koyma” tartışmasında bir fikir oluşturmalarını, insan içine çıkamaz hale gelmeleri gerekir.
Onların bezirgan saltanatı sürsün diye, bugün 7,5 milyar insan nüfusunun 1 milyarı aç. Aç kalan nüfusun yoğunlaştığı yerlerde, G20’nin temsil ettiği şirketler yer altı ve yer üstü kaynaklarını talan etmekte. Bu yıl yaklaşık 10 milyon insan açlıktan öldü. Bunların çoğunluğu “gelişmekte olan ekonomiler” olarak kabul edilen ülkelerin sınırları içerisinde ya da “gelişmiş ekonomilerin” sermaye ithal ettikleri yerlerde. 900 milyon insan için dünyayı kerbelaya dönüştürdüler, neredeyse her yedi kişiden biri günde bir bardak su bulamıyor. Halen “insanları ilk sıraya koyma” tartışmalarının, insanlığı nereye sürükleyeceğini siz düşünün.
Onların sömürü saltanatı sürsün diye bu yıl yaklaşık 3,5 milyon insan, şirketlerin maliyetlerinden kaçındıkları iş güvenliği teknik araç gereçleri, iş güvenliği eğitimi ve tedbirleri ve daha fazla kar için uyguladıkları fazla çalışma saatleri vb. nedenlerden dolayı bir daha evlerine dönemediler. İşçilerin önemli bir kısmı patronlar için yapılan yasalara dayanarak kusurlu bulundu, geride kalanları için tazminat ve diğer hakları ya verilmedi ya da kuşa çevrildi. Dünyada 1 milyar insan, köle olarak günde 1 doların altında çalışıyor. İşte bu nedenle onların “Çalışma hayatının geleceği” başlığında, patronların geleceğini düzenlemekten başka bir amaçları olamaz.
Onların erkeklikleri sürsün diye, sadece Erdoğan’ın dizayn ettiği “dindar” toplumda geçen yıl 409 kadın katledildi. Yine devlet destekli kurumlarda ve okullarda, çocuğa yönelik cinsel istasmar rakamları 10 yılda 10 binleri buluyor. ABD’de yıl da 90 bin civarında kadın tecavüze uğruyor. Ve onlar bugün “Kadının güçlendirmesi” ni tartışıyor. Kadını yok sayarak, kadına hakaret eden siyasetçiler olarak, Onlar sadece sömürüyü değil, erkek egemen dünyayı da üretiyor, yaratıyorlar.
Arjantinli emekçiler, ezilenler bugün sokaklarda bu gerçekliği onlara haykırıyor.
“G20 Açlıktan ölüm demektir. Hesap kimden sorulacak, biz gayet iyi biliyoruz”