Alternatif bir tarih okuması ile karşı karşıyayız. Pentagon destekli “mağdur+kahraman” Amerikalı asker filmleriyle büyüyen kuşaklar için yeni bir soluk, Çin sineması. Hep Amerikalı askerlerin gözünden görmemiz istenen tarih kesitlerine ‘bir de bizim gözümüzden bakın’ diyor Çinliler adeta. Öyle ya, tarih yazanındır. Yükselen Çin sineması, tıpkı zamanında Sovyet sinemasının yapmış olduğu gibi ABD’nin kültür emperyalizmine karşı çıkıyor. Dünya Çin sineması ile birlikte bir kere daha, ABD’nin o kaslı, ölümsüzlük şifresi yazmış askerlerinin ölebildiğine, onlardan fiziki olarak daha güçsüz ve askeri olarak her manada donanımsız olan insanlara karşı yenildiğine şahit oluyor.
Zhang Yimou ve Zhang Mo’nun yönetmenliğini yaptığı ‘JU Jİ SHOU’ yani ‘Keskin Nişancılar’ filmi de bu filmlerden biri. 22 yaşında Kore Savaşı sırasında sadece 32 günde 435 atışla 214 Amerikan askerini öldürerek veya yaralayarak rekor kıran genç bir asker olan keskin nişancı Zhang Taofang’ın gerçek hikayesinden yola çıkılarak örülmüş olan film gerçek kişi ve olayları konu alıyor.
Çin’in tarihinde enternasyonal dayanışma ve anayurt savunması açısından çok önemli bir yere sahip olan Kore Savaşı gibi bir tarihi kesitte gerçekleşir olaylar. Soğuk Silahlar Hareketi’nin öncüsü olan Çinli birliklerden yalnızca biri olan 5. Manga’nın hikayesidir bu filmde anlatılan.
Bir keskin nişancılar birliği olan 5. manga askerleri, tüm imkansızlıklara rağmen ABD’nin tam teçhizat birliğine karşı amansız bir mücadele verir. Çoğu eğitimsiz köylü çocuklarından mürekkep 5. manganın, ABD’nin çeşit çeşit dürbünlü silahları, tankları,topları ve iyi beslenmiş iri askerlerine karşı verdikleri savaşta şansları yetenekleri dışında, onur ve irade sahibi olmaları, fedaice savaşmaları ve iyi bir komutana sahip olmalarıdır. Kısa namlulu, dürbünü dahi olmayan, etkili mesafesi yalnızca 600 metre olan Mosin-Nagant tüfekli Çinli keskin nişancılar, ABD’nin ileri teknolojisi karşısında her şeylerini ortaya koymaktan çekinmezler.
Amerikan askerleri Kore’ye öldürmeye gelmişlerdir, Çinli savaşçılar ise ölmeye. Bir dizi repliğinden de hatırlayacağınız üzere: ‘Öldürmek için gelen öldürmeden geri dönebilir ama ölmek için gelen öldürmeden geri dönmez!’. Filmin bir sahnesinde yaralı ve ölmek üzere olan bir yoldaşlarını ayık tutmak için söyledikleri marşlarında dedikleri gibi;
‘Yalu nehrini geçerken, başın dik olsun
Barış için, ülkemiz için savaşıyoruz, evlerimizi korumak için
Çin’in harika oğulları ve kızları
Birlik olalım.
ABD’ye karşı Kuzey Kore’ye yardım etmek ve şeytani Amerikalıları yenmek için.’
Asla yalnızca bir aksiyon filmi olarak görülemeyecek olan bu filme, devrimci-savaşçı bir gözle bakıldığında öğrenilecek çok şey var. Filmde Çinli askerlerin savaşın acımasızlığı karşısında yer yer duygusallaşıp iyi niyetle de olsa kural dışı davranışlara meylettiklerini görüyoruz. Onları durduran şey ise savaşta kuralsızlığın bir yoldaşlarının canına mal olabildiğini görmeleri oluyor. Yine filmin en önemli vurgularından biri ‘sabır’. Zaten sabır, bir keskin nişancının ya da suikastçinin sahip olması gereken hayati özelliklerden biri, belki de en önemlisi. Filmin kimi sahnelerinde yanlarındaki yoldaşları ölümle cebelleşirken askerleri en çok zorlayan şey sabretmek oluyor. Çünkü yoldaşlarının uğruna canlarını verdikleri bir hedefleri var. savaşçının kararlı bir şekilde görevini yerine getirebilmesi için gerekli olan ‘hedefe kilitlenme’ filmde göze çarpan bir diğer şey oluyor.
Başta da belirttiğimiz gibi, bu filmin karakterleri gerçek kişilere dayanıyor. Yani burada bir isim söz konusu. Ama birçok Çin ve Sovyet filminde yapılan ‘isimsiz kahramanlar’ vurgusuna bu filmde de yer verildiğini görüyoruz. Yani o keskin nişancı yaşamış, gerçek bir insan olmasaydı da gerçekti. Çünkü milyonlarca kahraman devrimci-savaşçı insanlık için, halklarının onuru için, geriye adlarını bile bırakmadan canlarını verdiler. Adlarına gelecek alkışı umursamadılar çünkü bilinmek, duyulmak için yapmamışlardı hiçbir şeyi. Mütevazılık devrimciliğin en güzel erdemlerinden. Birçoğu düştüğü yerde karıştı toprağa.
Onlar, okyanusta bir damla olmaya razı, bir damlada okyanus savaşçılardı.
