En Çok Okunanlar, Slider, Umut Keçer, Umut Yazıları

Rojava’da direnişin tarihi yazılıyor – Umut Keçer

AKP-MHP faşist iktidarı Rojava Devrimi’ni boğmak için bütün olanaklarını seferber ediyor. ABD ve Rusya arasında oluşan değişken hatta Erdoğan iktidarının ağırlıklı tercihini ABD ekseninden yana yaptığı, Suriye’de yaşanan son gelişmelerle daha net bir şekilde gözler önüne serilmiş bulunuyor.

Rusya ve İran, bizzat AKP-MHP iktidarı tarafından manipüle edildi ve cihatçı çetelerin İdlip’te Esad rejimini yıkmak için gerekli zamanı kazanmaları için oyalandılar. Bu yönüyle Erdoğan Astana sürecinin hem çözüm olanaklarını hem de maddi zemini temellerinden infilak ettirdi. HTŞ’nin dağıtılmasını görevini Astana’da Erdoğan rejimi almıştı. Erdoğan bu görevi tam tersi şekilde HTŞ’nin önce Halep sonra Hama sonrada Şam’ı fetih etmesi için fırsata çevirdi.

Tıpkı Ukrayna konusunda 2014’de Rusya’nın Minsk Anlaşmasıyla kandırılıp oyalanması gibidir. Sonrasında süreç bugün 3. Yılına girmiş olan bir savaş sürecine evrildi. Burada Rusya oyalanırken Ukrayna cephesine Lunask ve Donesk halk cumhuriyetlerine saldırmak için zaman kazandırdı. Bu süreçte Ukrayna ordusu sıkı bir eğitimden geçirilerek NATO tarafından hazırlandı.

Astana sürecinde de Erdoğan’ın misyonu Rusya ve İran’ı oyalayarak Esad rejimini yıkabilmek için cihatçı çetelere zaman kazandırmaktı. Bu konuda özellikle Halep’in sonrasında da Serakib’in rejim ve destekçileri tarafından ele geçirilmesi sonrasında yaşanan süreçte, İdlip İslam Emirliği’nin sonu yaklaşırken Erdoğan onları Astana süreciyle kurtardı. Sonrasında onları Suriye rejimini yıkmak için hazırladı. Bu plan Erdoğan’ın tek başına yapabileceği bir plan olamaz. ABD ve İsrail’in doğrudan onayından geçti. Aynı zamanda İngiltere ve Fransız istihbaratı bu sürecin örgütlenmesinde bir fiil görev aldı. Ukrayna istihbaratı da HTŞ’ye FPV (First Person View) kamikaze dron sistemi eğitimi ve temini desteği verdi. Bu sayede Esad’ı devirecek pazılın bütün parçaları birleşmiş oldu.

Şimdi Astana sürecini dağıtan ve Esad’ı iktidardan düşüren en büyük destekçi olarak Erdoğan iktidarı pastadan en büyük payı istiyor. Paylaşım masasında Suriye ve Rojava var. Erdoğan iktidarı Rojava Devrimi’ni fırsat bu fırsat diyerek boğmak istiyor. Özellikle Kürt Özgürlük hareketini yalnızlaştırarak “muhalif” denilen çetelerin de desteğini alarak bu planı hayata geçirmeye çalışıyor.

Kürt halkına dönük bir soykırım planı bizzat Erdoğan ve onu destekleyen emperyalist odaklar tarafından hayata geçiriliyor. Emperyalist odaklar bu planı onaylıyor ya da görmemezlikten gelerek ona yol veriyorlar. Rojava Devrimi’ni boğmak için her türlü ittifakın içine giren Erdoğan iktidarı bugün gelinen nokta da bölge halklarının geleceği için bir güvenlik tehdidi haline gelmiş bulunuyor.

Erdoğan Rojava’da ki özerk yönetimi yıkıp, Afrin’den Kerkük’e kadar uzanan bir hatta işgal hedeflerini hayata geçirmeye çalışıyor. Özellikle Kürt özgürlük hareketiyle mücadele adı altında yürüttüğü esasen işgal siyasetidir. Burada Türkiye sermaye sınıflarının da desteğiyle Suriye ve Rojava topraklarında sömürgeci siyasetini hakim kılmak isteyen bir faşist Erdoğan gerçekliği var.
Kürt halkının yalnızlaştırmak ve onun Rojava’da elde ettiği kazanımları yok etmek faşist iktidarın temel hedefidir. Aynı zamanda Arap halkı, Kürt halkı, Ermeni halkı, Aşuri, Süryani ve diğer halklarla oluşan kardeşlik ortamı tasfiye edilmek istiyor. Faşist Erdoğan Rojava’da Kürt halkının elde edeceği bir statünün Kuzey Kürdistan Kürtleri içinde teşvik edici olacağını düşünmektedir. Bu yönüyle faşist Erdoğan iktidarı Orta Doğu’da her türlü özgürlük ve eşitlik mücadelesinin doğrudan düşmanıdır.

Türkiye devrimci hareketi de önemli bir sınavla karşı karşıyadır. Kürt halkı 21.y.y.’da büyük bir soykırımla karşı karşıyadır. Bu tablo içerisinde Kürt halkının yanında olanlar kadar karşısında olanları da bu tarih yazacaktır.

Bizler açısından Kürt halkının haklı mücadelesinin yanında olmak bir turnusol kağıdı işlevi görecektir. İşçi sınıfı ve emekçileri zehirleyen şovenizm zehrinin panzehri Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle omuz omuza enternasyonal bir devrimci dayanışma gösterme görevidir.

Rojava Devrimi Orta Doğu’da ezilenler için umut oldu. Türkiye’li devrimcilerde Rojava Devrimi’nin kritik bir anında, Kobani IŞİD çeteleri tarafından işgal edilmeye çalışılırken, direnişe omuz vererek bu devrime katıldılar. Rojava Devrimi Kobani’de önemli bir sınav verdi ve kritik bir eşikten zaferle çıktı.

Bugün yine Kobani düğümün çözüleceği yer konumuna gelmiş bulunuyor. Faşist Erdoğan rejimi Kobani’yi işgal etmek için bu kez SMO adlı çetelerle birlikte saldırmaya hazırlanıyor. Zamanı yakalamak özellikle de arada uzak mesafeler varsa zorlayıcı olabilir. Zamana yön vermek bu yönüyle çok mümkün olmuyor genel olarak. Ezilenlerin mücadelesi açısından zamana yön veren her zaman direniş ve kararlılıkla yürütülen mücadele olmuştur.

Bugün Rojava Devrimi topraklarında enternasyonal devrimciler olarak Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle omuz omuzayız. Meselenin esası burada yürüttüğümüz mücadeleyi ülke topraklarında ezilenlerin özgürlük mücadelesinde filizlendirmektir.

Bugünden yarına ölümsüzleşen yoldaşlara ve kendi devrimci mücadele tarihimize borcumuz bu yolda var gücümüzle çalışmak, devrim ve sosyalizm bayrağını daha yukarılara yükseltmektir. Kobani’nin, Tişrin’in ve Tabka’nın mücadele kararlılığını Türkiye metropollerine taşımaktır. Bu amaç için mücadele etmek ve geleceği kazanmaktır.

Mesele çok net bir şekilde bu mücadele içerisinde Rojava topraklarında direniş tarihi yazılırken bizlerin nerede durduğumuz, ne için çabaladığımızdır. Tarih direnleri, mücadele edenleri yazdığı gibi, bu mücadeleye destek olanları da yazacaktır. Bugün ödediğimiz bedeller büyük küçük demeden yerine getirdiğimiz devrimci görevler bizleri geleceğe taşıyacaktır.

Gün bu tarihsel sorumluluğa omuz verme ve enternasyonalizm bayrağını daha yukarılara yükseltme günüdür.

Paylaşın