Sevim Belli Türkiye sosyalist hareketi içerisinde işçi sınıfı mücadelesine büyük emekler vermiş bir devrimciydi. Ömrünü devrim ve sosyalizm mücadelesine adamış bir değer olarak geçtiğimiz günlerde ölümsüzlüğe yürüdü. Sevim Belli onu tanıyan yoldaşların belirttiği ismiyle Sevim Abla, 1951 tevkifatından bugüne uzanan sosyalizm mücadelesinde devrimcilikte ısrar eden bir isimdi.
Kendisi sınıfsal köken olarak zengin bir aileden gelmekteydi. Aynı zamanda babasının emniyet müdürü olması onun sosyalizm mücadelesi nasıl bilinçli bir tercihte bulunarak tercih ettiğinin kanıtıydı. Kendisi bir doktor olarak enternasyonal bir devrimcilik anlayışıyla Cezayir’de doktorluk yapmıştır. Sürgün hayatı döneminde de ülke ile olan bağlantısını her zaman korumuştu.
Sevim Belli’nin bir diğer önemli yönü aynı zamanda bir çevirmen olarak birçok Marksist, Leninist klasiği Türkçeye kazandırmış olmasıydı. Bu konuda yaptığı çalışmalarla birçok genç devrimcinin Marksist, Leninist klasikleri okumasını sağlamıştı. Özellikle Sol yayınlarında yayınlanan birçok eserin çevirisinde onun emekleri vardır.
Yine “boşunamı çiğnendik” adlı anı kitabında kendisi yaşadığı devrimci mücadele hayatını neler yaşadığını ayrıntılı bir şekilde ifade etmekteydi. Özellikle gözaltı, işkence süreci ve tutukluluk süreçlerine dair ayrıntılı bilgiler vermektedir.
Şimdi onun ölümsüzleştiği haberini alınca SDP ve Sosyalist Parti döneminde onun omuz omuza mücadele etme olanağı bulduğumuz için kendisiyle olan ortak hatıralarımız gözlerimin önünde canlandı.
Mihri Belli ile birlikte ortak mücadele hatıralarını dinlemek ve onların uzun yıllara uzanan yoldaşlığından önemli tarihsel tecrübeleri birinci ağızdan dinlemek önemli bir deneyimdi birçok genç devrimci açısından.
Şimdi Sevim Abla’nın ardından, 100 yıla uzanan bir hayatta, örgütlü mücadelede her zaman var olmuş bir sosyalist çınarı uğurlamanın hüznünü ve gururunu bir arada yaşıyoruz.
Sosyalist mücadele içerisinde sınıf mücadelesinin yoğunluğu içerisinde erken yorulanlar ve geri duranların olduğu tarihsel dönemleri yaşıyoruz. Böylesi bir dönemlendirmelerin yaşandığı mücadele hayatı içerisinde Sevim Abla’nın enerjisini ve mücadele etmedeki ısrarını onunla yoldaşlık ederken her zaman hissettik.
Sosyalizm mücadelesinin uzun bir tarihsel sürekliliğe sahip olduğunu ve bu mücadelenin içerisinde her zaman dik durmanın ve kararlı olmanın doğru olduğunu Sevim Abla gibi devrimciler öğretti biz onlardan daha genç kuşaktan olan devrimcilere.
Bugün AKP iktidarının bütün baskıları devrimcileri yaşamın her alanında hedef alıyor. Devrimcilik için mücadele etmenin örgütlü olmanın bedel ödemeden mümkün olmadığı bir dönemden geçiyoruz. Böylesi bir dönemde ömrünü devrim ve sosyalizm mücadelesine adamış bir devrimci olarak Sevim Abla bizlere yol göstermeye devam edecektir.
Sevim Abla bir sosyalist olarak uzun mücadele vererek devrim ve sosyalizm mücadelesine emek verdi. Belki verdiği emeklerle yaşadığı ülkede sosyalizm mücadelesinin zaferini görmek ona nasip olmadı. Ama gelecek kuşaklar açısından onun mücadeleye verdiği emekler Türkiye’de sosyalizm mücadelesinde yaşamaya devam edecek ve genç kuşak devrimciler tarafından zafere kadar taşınacaktır.
Devrimci mücadele açısından fırsatların ve tehlikelerin bir arada yaşandığı bir dönem içerisindeyiz. Böylesi bir dönem bizler açısından devrimci mücadelenin tarihsel kişiliklerini daha güçlü bir şekilde sahiplenme görevini de vermektedir. Geçmişini bilmeyen ona sahip çıkmayanlar geleceğine de doğru temelde sahip çıkamayacaktır.
Devrimcilikte ısrar etmek bir ömrü inandığı davanın arkasında sürdürmek geçmişten bu güne uzanan devrimci mücadele açısından önemli tarihsel kararlaşmalardır. İçinde bulunduğumuz post modern kapitalist dönemde her şeyden çok kolay vazgeçildi. “Eski solcu” “eski .. örgütlü” olmanın çok kolay olduğu bir tarihsel dönem içerisindeyiz. İçinde bulunduğumuz tarihsel dönemde yaşanan bütün ideolojik zayıflıklara ve örgütlü mücadelenin terk edilmesine dönük pasifistlik eğilimlerine rağmen devrimcilikte ısrar tarihsel anda günün mücadele ihtiyaçlarına cevap veren tarihsel bir tutumdur.
Devrimcilikte ısrar etmenin, ömrünü devrim ve sosyalizm mücadelesi için adamanın önemli bir değere sahip olduğunun bilincindeyiz. Bu tercihi sadece sözde değil pratikte de yapan devrimcilerin aziz hatıraların önünde saygıyla eğilmek bizlerin boynunun borcu olmalıdır.
Sevim Abla’da böyle bir devrimciydi. Ömrünü devrim ve sosyalizm mücadelesine adamış mücadele için yaptığı tercihlerde bir kez bile tereddüt etmeyen bir devrimciydi. Kapitalist sömürü düzeninin yaratmaya çalıştığı bütün değer erozyonuna rağmen onun gibi devrimcilerin varlığı bizlerin mücadeleye olan inancını daha da güçlendirmektedir.
En son hatırladığım onun İbni Haldun’un Mukaddimesini çevirmek için, her gün düzenli bir şekilde çalıştığıydı. Bu yönüyle ilerlemiş yaşına rağmen devrimci görevleri ısrarla ve disiplinle sürdüren bir devrimci olarak onu hep kararlılıkla gülümseyişiyle hatırlayacağım.
Son olarak onun şahsında ailesine ve yoldaşlarına baş sağlığı dilerken onu tanımış olmanın verdiği gururla mücadele de onun gibi kararlı ve inançlı bir şekilde görev almak biz ondan yaşça daha genç devrimciler açısından tarihsel bir görevdir.