En Çok Okunanlar, Umut Keçer, Umut Yazıları, YAZARLAR

Özgürlük sokakta kurtuluş kavgada – Umut Keçer

AKP-MHP iktidarının 19 Mart tarihinde gerçekleştirdiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve ilçe belediyelere dönük gözaltı operasyonu Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrasında iktidar tarafından adım adım genişletilerek devam edecek gibi görünüyor. 

Gelişmelerin hızı düşünüldüğünde birçok açıdan hızlı tahminler yapmakta zorlandığımız bir süreç içerisindeyiz. Kelimenin gerçek anlamıyla anı yakalamak oldukça zor. Ama şimdiden bakarsak olayların seyri CHP’yi hedefleyen bir politikadan daha ileriye doğru gidiyor.

AKP-MHP iktidarı İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne operasyon yaparken aynı süreç içerisinde İstanbul Barosu’na kayyum atamakta, akademisyenlere soruşturma açmakta, öğrencileri okuldan atmakla ve bütün topluma parmak sallayarak onları tehdit etmektedir.

AKP-MHP iktidarının en büyük korkusu sokakta ona karşı çıkan devrimci bir halk muhalefetinin gelişmesidir. İktidar devletin bütün kurumlarına hakim olmasına rağmen sokakta gelişecek halk hareketi karşısında büyük bir korku duyması esasen sokağın yaratacağı devrimci dinamizmden korkmasından kaynaklanmaktadır.

İktidarın bütün baskı ve yasaklarına rağmen sokaklara çıkan halk hareketi, CHP’nin ufkunu aşan pratikler sergilemiştir. Son 10 yıllık süreç düşünüldüğünde ilk defa bu kadar yaygın ve sürekli bir şekilde sokağa çıkılıp faşist iktidarın baskıları protesto edilmiştir. Bu yönüyle artık hareketin kendisi CHP’nin belirlediği sınırları aşan bir nitelik yaratmıştır.

Sokaklarda polis barikatları yıkılmış, saldırılar karşısında devrimci direnişler gösterilmiştir. Aslında meselenin en temelinde toplumun üzerinde bulunduğu ölü toprağı atılmış ve gençlik başta olmak üzere kitleler faşist iktidarın baskıları karşısında sokağa çıkmıştır.
Bu gelişmeler içerisinde özellikle üniversite gençliğinin militan mücadelesinin ön plana çıktığını görebiliyoruz. Faşist iktidarın bütün baskılarına ve teslim alma siyasetine rağmen üniversite gençliğinden böylesi bir devrimci dinamizmin açığa çıkması çok önemli bir gelişmedir. AKP-MHP iktidarı üniversitelere dönük faşist baskıları derinleştirme konusunda özel bir politika izlemiştir. Bu yönüyle üniversite gençliğinde yaşanan büyük bir patlama olmuş adeta faşizmin yarattığı korku duvarları yıkılmıştır.

AKP-MHP iktidarı önümüzdeki dönem açısından sokakları daha da baskı altına almaya çalışacaktır. Bu yönüyle Saraçhane’de gelişen muhalefetin CHP sınırlarını aşarak tüm Türkiye’nin toplumsal dinamikleriyle buluşması iktidarda büyük bir korku yaratmaktadır.
Üniversite öğrencilerinin başlattığı süreç, avukatların, öğretmenlerin, işçilerin ve kadınların katılımıyla daha da gelişerek büyümektedir. Bu gelişmeler Türkiye devrimci hareketinin mücadele tarihinde görüldüğü gibi daha şimdiden önemli bir enerji yaratmış ve devrimci saflara güçlü bir moral vermiştir.

İktidarın bu saldırıları karşısında özellikle ekonomik alanda büyük bir sarsıntı yaşanmış döviz fiyatları tarihinin en yüksek seviyesine ulaşırken, borsa adeta çökmüştür. İktidar bu gelişmeler karşısında TUSİAD başta olmak üzere sermaye çevrelerine dönük büyük bir tehdit savurmaktadır. Faşist iktidarın uyguladığı ekonomi politikaları ve ülkeyi yönetim şekli, toplumun büyük kesimi tarafından desteklenmemektedir. Yoksulluk ve yolsuzluk düzeni AKP iktidarıyla özdeşleşmiş bir yönetim şekli haline gelmiş bulunuyor. Bu koşullar altında Erdoğan’ın bizzat dile getirdiği “siz ne istediniz de vermedik” söylemi TUSİAD ile iktidar arasında ki ortaklığı ve bu ortaklık içerisinde AKP-MHP iktidarının sermaye sınıfına verdiği desteği gözler önüne sermektedir.

Sonuç olarak toplumsal muhalefetin zayıfladığı ve sınıf mücadelesinin yürütücü örgütlenmelerin iktidar tarafından baskılandığı bir dönemde sermaye sınıfları bu süreçten en büyük kazançla çıkmıştır. Özellikle 15 Temmuz 2016 sonrası süreçte, faşist rejim, sermaye sınıfını gözeten, emekçi kesimleri baskılayan politikalara özel bir yönelim içerisine girmiştir. Bugün gelinen noktada bu ilişki içerisinde belirli gerilimler yaşandığı ve sermaye sınıfı içerisinde de iktidarın yönetim şekline dair itirazlar gelişmeye başladığı daha güçlü bir şekilde gözlemleniyor.

AKP iktidarı 23 yıllık yönetim süreci boyunca sermaye sınıflarıyla zaman zaman gerilimler yaşasa da bu gerilimleri bir süre sonra sermaye sınıfının ihtiyaçları temelinde uyumlu tavizler vererek karşılıklı uyum temelinde çözmüştür. Ancak bugün yaşananlar esasen kapsamlı bir sistem krizi ve güçlenen bir halk muhalefetiyle yeni bir dönemin işaretlerini vermektedir. Son 10 yıllık dönem düşünüldüğünde kitleler sokaklara çıkmakta ve faşist iktidardan hesap sorma arayışı içerisindedir. Faşizmin korku duvarları yıkılmaya başlamıştır.

Böylesi bir dönemde devrimci siyaset açısından da önemli olanaklar açığa çıkmaya başlayacaktır. Bu olanakları doğru değerlendirmek kritik bir öneme sahiptir. Geniş emek kesimlerin sokağa çıkması ve faşist iktidardan hesap sormaya yönelmesi devrimci siyasetin içinde bulunduğu zeminde kendini tahkim etme olanaklarını güçlendirecektir.

Sokaklarda özgürlük mücadelesinin büyümesi, beraberinde faşizmden hesap soran bir mücadele hattının meşruiyetini daha da güçlendirecektir. Burada konumlanmamızı esasen faşizme karşı ve ondan hesap soran bir anlayışla gerçekleştirmek kritik öneme sahiptir.
Geniş halk kitleleri sokaklara çıkmakta faşist iktidardan hesap sormaktadır. Son 10 yıllık muhalefet sürecinin aksine çözümün sandıkta değil sokakta olduğu bilinci adım adım daha geniş emekçi kesimlerde güç kazanmaktadır. Faşist iktidarın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne dönük yürüttüğü operasyon “faşizmin sandıkla gideceği” yönünde iyimser beklentileri yerle bir ederken aynı zamanda gücünü sokaktan alan ve kurtuluşun sandıkta değil sokakta özgürlük ve devrim mücadelesinin yükseltilmesinde olduğu bilinci daha geniş kesimlerde daha güçlü bir şekilde hissedilmektedir.

Gün, Saraçhane’den Newroz alanlarına, fabrikalardan üniversite kampüslerine kadar uzanan bir özgürlük mücadelesini düzen sınırlarını aşan bir perspektiften hayata geçirme günüdür.

Gün, sokağa çıkma, faşizmden hesap sorma, ‘özgürlük sokakta kurtuluş kavgada!’ şiarını yükseltme günüdür.

Paylaşın