Türkiye devrimci hareketin tarihi, aynı zamanda bu mücadele için kendi canlarını feda ederek büyük değerler yaratmış devrimci önderlerin, ödediği bedeller sayesinde yazılmış bir tarihtir. Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya başta olmak üzere, 71 devrimciliğinin ölümsüzlüğe yürüyen devrimci önderleri böylesi bir yol ayrımı yaratmışlardır.
Ulaş Bayraktaroğlu’da kendi kuşağı açısından böylesi bir değer yaratmış ve ölümsüzler kervanına katılmış bir devrimci önderdir. Bugün onu ölümsüzlüğe uğurlamamızın 8. yıl dönümü. Onun fiziksel olarak aramızdan ayrılışı bizler açısından büyük bir kayıp oldu.
Onun şahsında partimiz gerçekten yeri dolduramaz bir önderini ve değerini fiziksel olarak kaybetmiş oldu. Geride bıraktığımız 8 yıl, kan ve barutla yazılan 8 yıl olarak yaşandı. Bu 8 yılda büyük ihanetler ve hainlikler de gördük. Aynı şekilde komutanın açtığı yolda ölümsüzlüğe yürüyen kahramanlarımızda oldu.
Devrimci siyaset önemli bir sınavdan geçti. Ulaş Bayraktaroğlu ölümsüzleşince bizlerin dağılacağını ve onun yarattığı değerlerin ortada unutulacağını düşünenler oldu çokça. Ama yaşam öyle gelişmedi. Devrimci siyaset büyük bedeller ödeyerek Ulaş Bayraktaroğlu’nun açtığı yolda kararlı ve ısrarlı bir şekilde yürümeye devam etti.
Elbette onun fiziksel olarak aramızdan ayrılmasının yarattığı zafiyetler ve eksiklikler oldu. Ancak bütün bu sorunlar artık geride bırakılmıştır. Geride bıraktığımız 8 yılda, Ulaş Bayraktaroğlu’nun bayrağı ve silahı onun ardından gelen yoldaşlar tarafından ortada bırakılmamış ve en güçlü şekilde sahiplenilmiştir.
Devrimci siyaset açısından zor bir sınavdan geçilmiştir. Ulaş Bayraktaroğlu’nun başlattığı devrimci arayışımız, bugün onun takipçileri tarafından devam ettirilmektedir. Türkiye devriminin ihtiyaçları temelinde görev ve sorumluluklar onun devrimci hatırasını daha ilerilere taşımak bizlerin sorumluluğudur.
Sınıf mücadelesinin tarihi her zaman düz bir çizgi şeklinde ilerlemez zaman zaman sıçramalı gelişmeler olur. Ulaş Bayraktaroğlu’nun içinden geldiği geleneğe kattığı da böyle bir sıçrama olmuştur. Tarihin tozlu raflarında bir kahramanlık mefkuresi anlatısı haline gelmiş olan bir gelenek onun şahsında yeniden devrimci savaş pratiğiyle buluşmuş ve sınıf mücadelesi içerisinde daha ileri bir konumlanma hamlesine girmiş oldu.
Ulaş Bayraktaroğlu, devrimci mücadele içerisinde her zaman ileri bir devrimcilik arayışı içerisinde olmuştur. Onunla tanışan ve birlikte mücadele eden herkes şunu net bir şekilde kabul etmektedir, Ulaş Bayraktaroğlu her zaman mücadelenin içerisinde en önemli riskleri alan ve anın devrimci ihtiyaçlarına cevap veren bir devrimci pratik içerisinde olmuştur.
Ulaş Bayraktaroğlu, YÖK protestolarından F tipi cezaevi protestolarına, oradan İMF protestolarına oradan 1 Mayıs direnişlerine uzanan süreçte, yaşamın içinde devrimci pratiğin yürütücüsü ve uygulayıcısı olarak yaşamın içerisinde sınıf mücadelesinin ihtiyaçları temelinde devrimci yaşamı hep daha ileriye taşımaya çalışmıştır.
Bugün onun ayak izlerinin takipçisi olan biz devrimciler açısından onun fiziksel eksikliğini yaşamın içerisinde hep hissedeceğiz. Onun varlığı bütün yoldaşlara güven ve enerji vermiştir her zaman. Bizler bu günün devrimci ihtiyaçları temelinde onun açtığı yoldan yürüyerek Türkiye devrimini zafere taşımak için canla başla çalışma görevini devralan devrimcileriz.
Ulaş Bayraktaroğlu’nun yaşamında Gezi Direnişi’nin büyük bir etkisi olmuştur. Gezi Direnişi, onun açısından içinde bulunduğu siyasi organizasyonun yapabileceklerinin sınırları görmek açısından büyük bir olanak olmuştur. Gezi Direnişi ve sonrasında gerçekleşen Kobani Direnişi, Kasım Atılımı’nın gelişmesi ve bu yönde fikirlerin olgunlaşması için büyük sıçrama yaratmıştır. Bu yönüyle Ulaş Bayraktaroğlu tartışmasız bir şekilde Kasım Atılımı sürecini örgütleyen ve onun yarattığı kazanımları oluşturan devrimci önderdir.
Şimdi geride bıraktığımız 8 yıla dönüp baktığımızda onun açtığı yolda kararlı bir şekilde yürüdük. Onun bayrağını yerde bırakmadık. Geleceğe yürürken onun hatıraları ve bizlere öğrettikleri her zaman bizlere yol göstermeye devam edecektir.
Bugün önemli bir tarihsel dönem içerisindeyiz. Dünya ve ülke planında önemli gelişmeler yaşanıyor. Emperyalizm ve faşizmin politikaları bölge halklarına dönük planlarını hayata geçiriyorlar. Böylesi süreçler aynı zamanda devrimci güçlerin önemli hamle yapma olanaklarına sahip olacağı dönemlerdir.
Türkiye siyasetinde birçok gelişme yaşanıyor. AKP-MHP faşizmi büyük bir sıkışmış içerisine girmiş bulunuyor. İçinde bulunan ekonomik kriz ve bu krizin yarattığı politik etkiler işçi sınıfı ve emekçiler saflarında yoğun bir şekilde hissediliyor.
Kürt sorunun içine girdiği yeni dönem ve bölgesel gelişmeler düşünüldüğünde Türkiye siyasetinin gündemi önemli bir yoğunluğa sahip durumdadır. Böylesi bir süreçte özellikle devrimci siyasetin kitlelerle doğrudan ilişki kurma olanaklarını değerlendirmesi ve bu temelde kendini örgütlemesi kritik bir yerde durmaktadır.
Ulaş Bayraktaroğlu ve bütün ölümsüzlerimizin aziz hatıralarına en güçlü şekilde sahip çıkmak devrimci siyasetin temel görevlerinden biridir. Bu görev, en başta işçi sınıfı ve emekçiler içerisinde var olan örgütlülüğümüzü daha ileriye taşımaktan geçmektedir.
Ulaş Bayraktaroğlu’nun en önemli özelliklerinden biri de, anı çok doğru okuyup, sürecin ihtiyacı olan devrimci görevleri çok hızlı bir şekilde hayata geçirebilmesidir. Bugün de anın ihtiyacını görerek devrimci mücadelenin ihtiyaçlarına cevap vermek görevleriyle karşı karşıyayız.
Devrimci görevleri kararlı bir şekilde yerine getirip anın ihtiyaçlarına cevap verebildikçe geleceği daha güçlü kazanacağız.