Gündem, Slider, Umut Yazıları

Petro-doların gücü ve Suriye – Haber Yorum

Trump’ın şatafatlı Körfez yolculuğu ABD’ye yatırım olarak akacak milyarlarca dolar anlamına gelirken, Filistin direnişinin yok edilmesi ve bölgenin İsrail için dikensiz gül bahçesine dönüştürülmesi tüm aktörlerin ortak hedefidir

Suriye devlet başkanı olarak ilan edilmiş Cihatçı katil Ahmed el-Şara, Suudi Arabistan’da Riyad’da katıldığı toplantıda Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ve ABD devlet başkanı Donald Trump’la bir araya geldi. Riyad’daki görüşmeye Tayyip Erdoğan’ın da görüntülü olarak katıldığı açıklandı. Görüşmenin fotoğrafları basına servis edildikten sonra Körfez İşbirliği Konseyi toplantısına katılan Trump, burada konuya ilişkin açıklamalar yaptı.

Körfez liderleriyle yapılan toplantıda, “Bu odadaki büyük liderlerin desteğiyle şu anda Suriye’nin yeni hükümetiyle ilişkileri normalleştirmeyi değerlendiriyoruz” diyen Trump, Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması yönünde adımlar atmaya hazırlandıklarını ifade etti. Trump Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ve Tayyip Erdoğan’ın yaptırımların kaldırılmasını talep ettiklerini, bunun “Suriye’ye yeni bir başlangıç sağlayabileceğini belirtti.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Trump’ın El-Şara’dan neler istediği açıklandı. Trump El-Şara’dan, “Terörist Filistinlileri sınır dışı etmesini”, İsrail ile İbrahim Anlaşmalarını imzalamasını, Kuzeydoğu Suriye’de bulunan IŞİD’lilerin tutulduğu hapishanelerin sorumluluğunu almasını” istemiş.

Basına düşen haberlere göre, Trump’ın Suriye’ye dönük yaptırımların kaldırılacağını duyurmasının ardından, ülkenin ekonomi bakanı Nidal el Şar canlı yayında gözyaşlarına boğulmuş. El-Şara’nın Trump ile görüştüğü saatlerde İsrail Gazze’ye yeni hava saldırıları düzenliyordu. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, bu saldırıda 22’si çocuk olmak üzere 60 Gazzeli yaşamını yitirdi.

Şam’daki Cihatçı hükümet Riyad’da gerçekleşen bu görüşmeden bir süre önce, Suriye’de bulunan Filistin direniş örgütlerine yönelik tutuklama operasyonları başlatmıştı. Şam’daki Cihatçı hükümet ülkesinde genişleyen ve kurumsallaşan İsrail işgaline karşı herhangi bir hamle yapmazken emperyalizme bağlılığını göstermek için Suriye’deki Filistin direniş örgütlerine saldırıyor.

Suriye’de bulunan Filistin direniş örgütlerinin mensupları, 1948’de Siyonist çeteler tarafından topraklarından kovulan Filistinlilerin yeni kuşaklarındandır. Siyonist İsrail’in yıkılması ve Özgür-demokratik Filistin’in kurulması için kuşaklardır mücadele etmektedirler. Şam’daki Cihatçı katillerden istenen, bölgede İsrail hegemonyasının genişletilmesi ve kurumsallaştırılmasına destektir. Bugüne dek emperyalizme tek mermi sıkmayan bu katillerin gerçek işlevleri Suriye’de yaşanan gerçeklerle birlikte en kör göze batacak kadar netleşmiştir.

Bu çetelerin dillerinden düşmeyen Cihat’ın esas olarak emperyalizmin çıkarları için Cihat olduğu en net görüntülerini kazanmıştır. Türkiye’de iktidar borazancısı medya hep olduğu gibi, bu yaşananları “büyük lider Tayyip Erdoğan’ın” yeni bir başarısı olarak sunuyor. Ortaya çıkan nesnel tablonun net olarak işaret ettiği unsur, AKP-MHP faşist iktidarının bölgede emperyalizmin gönüllü aparatı olduğudur. Bu durum o kadar öyledir ki, kurulan masada bu aparatların yeri ancak görüntülü katılım kadardır.

Masa Riyad’da kuruldu çünkü bu yolculukta Trump’ın yanında BlackRock yöneticisi Larry Fink, Elon Musk, Open AI CEO’su Sam Altman ve gelişmiş çip üreticisi Nvidea’nın CEO’su Jensen Huang ve ABD’nin en büyük 10 şirketinden temsilciler bulunmaktadır. Trump ve Muhammed Selman’ın imzaladığı silah satış anlaşması 142 milyar dolar tutarındadır. Suudi yönetimi ABD’ye önümüzdeki dört yıl içinde 600 milyar dolar tutarında yatırım yapma vaadinde bulunmuştur. Masayı Riyad’da kuran ve aparat Tayyip Erdoğan’a Ankara’dan baktıran petro-doların gücüdür.

Trump’ın şatafatlı Körfez yolculuğu ABD’ye yatırım olarak akacak milyarlarca dolar anlamına gelirken, Filistin direnişinin yok edilmesi ve bölgenin İsrail için dikensiz gül bahçesine dönüştürülmesi tüm aktörlerin ortak hedefidir. Kısa bir süre öncesine kadar ABD’nin terör listesinde bulunan ve başına milyonlarca dolar ödül konulan El-Şara’nın bizzat ABD başkanıyla görüşmesi ve bir bakıma “sistem içi bir aktör olarak kabul edilmesi” bölgede inşa edilmek istenen “yeni düzen” hakkında son derece açıklayıcı bir çerçeve sunmaktadır.

Bölgede kurulmak istenen “yeni düzen” esas olarak emperyalizmin ve Siyonist İsrail’in çıkarlarını önceleyen ve buna uyum sağlayan aktörleri “sistem içi” kabul eden, uyum sağlamayanları dışına atacak bir tasarımdır. Suriye halkları kuşaklardır birlikte yaşadıkları Filistin direnişçilerinin ülkelerinden dışarı atılmasını kabul etmeyecek, buna direnecektir.

Paylaşın