Aziz Güler bundan 10 yıl önce IŞİD çetelerine karşı savaşta Rojava topraklarında ölümsüzleşti. Cenazesi 59 gün sınırda bekledikten sonra, on binlerin katılımıyla Gazi Mahallesi’nde sonsuzluğa uğurlandı.
Aziz Güler ölümsüzleştiğinde, devrimci savaş alanlarında Birleşik Özgürlük Güçleri’nin komutanı olarak Rasih Kurtuluş ismini almıştı. Aziz Güler şahsında Rasih Kurtuluş ismini almak, gelenekten geleceğe devrim yürüyüşü açısından niteliksel bir sıçramayı ifade etmekteydi. Kasım Atılımı, Ulaş Bayraktaroğlu (Mehmet Kurnaz) yoldaş öncülüğünde gerçekleşti. Bu atılım içerisinde tereddüt etmeden devrimci görevlere talip olan, mücadele mevzilerine en önde giden ve atılımın yarattığı devrimci sıçrama hamlesini gerçekleştiren öncülerden biri de Aziz Güler yoldaştı.
Şimdi geriye dönüp baktığımızda, bu 10 yıl herhangi bir 10 yıl değildir. Sınıf mücadelesi ve ezilenlerin özgürlük mücadelesi açısından oldukça büyük bedellerin ödendiği, büyük fedakârlıkların yaşandığı bir 10 yıl oldu.
Aziz Güler öğrenci gençlik hareketi içerisinden mücadeleye katıldı ve devrimci siyaset saflarında görev aldı. Onun mücadelesi sadece öğrenci hareketinin mücadelesiyle sınırlı kalmadı. Yoksul mahallelerden işçi sınıfı içerisinde örgütlenmeye uzanan bir mücadele pratiği ile Aziz hep yeniyi aradı, daha devrimci olanı yaratmaya çalıştı.
Gezi Ayaklanması sırasında Gezi Parkı’nda ve Taksim barikatlarında kararlı devrimci duruşuyla örnek bir devrimci pratik sergiledi. Onun mücadele anlayışında, verilen görevin hakkını verme ve bedel ödemekten korkmama vardı. Gezi Direnişi boyunca gençlik stantlarında, meydanın içinde ve Tarlabaşı barikatlarında bitmek bilmez bir enerjiyle mücadele etti. Onun Gezi Direnişi sırasındaki devrimci pratiği, aynı zamanda netleşmesine ve düzenle olan bütün bağlarını koparma eğiliminin kendini güçlü bir şekilde hissettirmesine yol açtı.
Aziz Güler, gençlik hareketinden ayrılıp tam anlamıyla proletaryanın devrimci savaş örgütünün kadrosu oldukça, mücadelede daha kararlı ve nitelikli görevler almaya başladı. Örgütün ona verdiği görevler temelinde sırtına çantasını alıp her türlü göreve sorgulamadan giden ve ödenmesi gereken bedelleri koşulsuz ödeyen bir devrimci oldu.
Rojava Devrimi, IŞİD saldırısıyla tehdit edildiğinde Kobani’nin savunulması için gönüllü olan devrimcilerden biri de o oldu. Onun hamurunda vefa, kararlılık ve tereddütsüz devrime bağlılık vardı. Bu sebepten Kasım Atılımı olduğunda da en önde görev alma talebini yoldaşlarına iletti.
Sonrasında bütün süreç boyunca, Kasım Atılımı’nın onun somutlanmış şekli olan Birleşik Özgürlük Güçleri’nin komutanı olarak mücadele mevzilerinde görev aldı. Onun şahsında Gezi Direnişi ve Kobani savunması birleşmiş oldu.
Türkiye’li bir devrimci olarak proletarya sosyalizminin şanlı bayrağını önce Kobani’de, sonra Cizre Kantonu’nun diğer alanlarında en güçlü şekilde dalgalandırdı. Bizler, proletarya sosyalistleri, onun ölümsüzleşmesi sonrasında mücadelenin bütün alanlarında onu bütün imkânlarımızı seferber ederek sahiplendik.
Onu ait olduğu topraklara getirebilmek için yüzlerce yoldaşı gözaltına alındı. Sokaklarda onun adı en güçlü şekilde sahiplenildi. Sonrasında Gazi Mahallesi’nde on binlerin katılımıyla ölümsüzlüğe uğurlandı. Onun adını dost düşman herkes duydu, hafızasına kazıdı.
Devrimci savaş alanlarında görev alan yeni yoldaşları onun adını aldı. Yeni doğan çocuklara onun ismi verildi. Aziz, insana ait olan erdemli özelliklerin hepsini taşıyan yiğit bir devrimciydi. Onun aziz hatırası bugün mücadeleye yeni katılmış ve hâlen mücadeleyi sürdüren yoldaşları tarafından en güçlü şekilde sahiplenilmeye devam ediyor.
Tarih boyunca sınıf mücadelesinin içinde, ezilen sınıfların eylemlerinde büyük bedeller ödenmiştir. Aziz Güler de bu ödenen büyük bedellerden biridir. Onun uğruna ölüme yürümeyi göze aldığı bir davası ve bu davaya inancı vardı. Bu tarihsel gerçek asla unutulmamalıdır.
Aziz, insan olmanın en büyük erdemlerinden biri olan düşünen ve sorgulayan bir devrimciydi. Onun düşünme ve sorgulama eylemi, yaşadığı sömürü dünyasından tamamen kopması ve devrimci mücadeleye bütün benliğiyle katılmasıyla sonuçlandı.
Bugün bizler, Aziz Güler’in yoldaşları olarak onun mücadelesinin mirasının ve tarihsel görevlerinin farkında olarak yaşamalıyız. Onun davası ve idealleri çok büyüktü.
“İnsan bir kez yaşar, bir kez ölür. Devrimci ikisini de düzgün yapandır.” demişti Komutan Ulaş Bayraktaroğlu. Aziz de ikisini de doğru yapan yoldaşlarımızdandı.
Bizlere de düşen, Aziz ve ölümsüz diğer komünarlar gibi mücadeleyi en güçlü şekilde sahiplenmek, onların davasına ortak olmaktır. Bugün bizleri var eden, onların mücadele mirasıdır.
Onların hatıralarına sahip çıkmak, aynı zamanda onların yoldaşı olmak anlamına gelmektedir. Onların yoldaşı olmak da onların yoldaşlığına layık olmaktan geçmektedir. Onların yoldaşlığına layık olmak ise ne olursa olsun örgütlü mücadele saflarını terk etmemekten ve mücadele bayrağını daha da yükseltmekten geçmektedir.
Aziz Güler’e, onun devrimciliğine ve mücadelesine sonsuz saygıyı belirtirken; aynı zamanda ona mezarı başında verdiğimiz bağlılık sözünden de asla vazgeçmeyeceğimizi, uğruna bedeller ödenen davasını, davamızı zafere taşıyacağımızı bir kez daha kararlılıkla ifade etmeyi görev bilirim.
Bugün devrimci siyasetin yürütüldüğü bütün mevzilerde Aziz Güler’in adı, onurla bayrağımızla birlikte en yüksekte dalgalanmaktadır. Devrimci savaş mevzilerinde, savaş tünellerinde, zindanlarda, işçi sınıfı saflarında, gecekondu sokaklarında ve barikat başlarında Aziz Güler’in davası, onun dava arkadaşları tarafından en güçlü şekilde sahiplenilmektedir.