Doğa - Ekoloji, Gündem

Ekolojistler: Kalıcı barış için doğayla barışın

Doğa özne olmadan adil ve kalıcı barışın olmayacağını belirten 86 ekoloji örgütü, 50 yıl boyunca Kürdistan’da “güvenlik” gerekçesiyle yapılan doğa katliamına ilişkin rapor hazırladı. Ekolojistler, taleplerini sıraladı.

“Güvenlik” gerekçesiyle Kürdistan’da kentler yerle bir edildi, toprağı, ormanları, nehirleri, kültürel değerleri talan edildi. Ekoloji örgütleri 50 yıl boyunca yaşanan doğa katliamına ilişkin hazırladıkları Doğayla Barış Raporunu, süreç kapsamında Meclis’te kurulan Komisyona iletilmek üzere Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü İbrahim Akın’a teslim etti.

86 ekoloji örgütünün hazırladığı raporun teslim edilmesinin ardından ekoloji örgütleri Tarım Orkam-Sen Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi. Basın metnini okuyan Ecehan Balta, doğanın bir özne olarak sürece dahil edilmediği müddetçe kalıcı ve adil bir barıştan söz edilemeyeceğini söyledi. Balta, “Rapor; köy boşaltmaları, güvenlik barajları, orman yangınları, yasak bölgeler, ekosistem tahribatı ve kadınların doğadan koparılması gibi çatışma süreçlerinde yaşanan ekolojik yıkımları kayıt altına alıyor. Sadece silahların susması değil; toprağın, ormanların, nehirlerin, kültürel yaşam biçimlerinin ve gelecek kuşakların haklarının da korunması gerektiğini vurguluyoruz” diye konuştu.

Talepleri sıralayan Balta, doğanın özne olarak tanınmasını, ekolojik hakikat komisyonlarının kurulmasını, ekolojik zarar envanterinin çıkarılmasını, yıkıma yol açan kurum ve şirketlerin hesap vermesini, barış sonrası süreçte doğanın yeniden talana açılmasının engellenmesini istediklerini söyledi.

En temel meselelerden birinin çatışmalı dönemin yol açtığı ekolojik tahribatların envanterinin çıkarılması olduğuna vurgu yapan ekolojist avukat Mehmet Horuş ise, “Biz bu konuda raporda bir yol haritası sunduk. Ancak yıllardır süren çatışmaların yarattığı büyük yıkım, kamu olanaklarıyla programlı bir şekilde ortaya konmalı ki toplumsal olarak kalıcı barışa ilerlenebilsin. Ekoloji hareketlerinin en büyük kaygısı ise bu sürecin sermaye ve şirketler için fırsata çevrilmesidir. Son torba yasa bunun somut örneği. Kaya gazı ve petrol aramaları, güneş santralleri ve orman kıyımlarıyla eko kırım süreçleri sürüyor. Biz de doğayla barışılmadan kalıcı barış olmayacağını söylüyor, sermayenin fırsatçılığına karşı duruyoruz. Zeytin, barışın simgesidir. Bugün Filistin’den Afrin’e, Akbelen’e kadar aynı ekokırım yöntemleri sürdürülüyor. Bu pazar Muğla’da zeytinleri savunmak ve barış için buluşacağız. Kamuoyunu da bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz” çağrısı yaptı.

Kaynak: Etha

Paylaşın