En Çok Okunanlar, Umut Keçer, Umut Yazıları, YAZARLAR

Adalı’nın düşünü gerçek kılmaya – Umut Keçer

Necdet Adalı, 12 Eylül askeri diktatörlüğünün ilk idam edilen devrimcisi olarak adını işçi sınıfı ve ezilen halkların mücadele tarihine altın harflerle yazdırdı.

12 Eylül rejimi, Türkiye işçi sınıfı ve ezilen halkları teslim almak için emperyalizm ve oligarşinin ortak planı olarak hayata geçti.

Necdet Adalı ve askeri cunta tarafından idam edilen bütün devrimciler, toplumu teslim alma sürecinin bir parçası olarak bu plan çerçevesinde katledildi.

Necdet Adalı’nın idamının üzerinden tam 55 yıl geçti. Bu 55 yılda yetişen birçok genç devrimci, Altındağ’ın “Altın Saçlı Çocuğu” olan Necdet Adalı’nın idam sehpasında gösterdiği kararlı duruşun takipçisi oldular. Necdet’in hiç yaşlanmayan resmi, birçoğumuzun zihninde ve zulasında hep sızlayan bir hatıra olarak kendini hatırlatmaya devam ediyor.

Necdet’in mezarı başında verilen sözlerde ve atılan sloganlarda hep bir öfke ve hesap sorma bilinci vardı. Adalı’nın özlemi olan Türkiye devrimini gerçekleştirmek için yola çıkan devrimcilerin gözlerinde de hep aynı kararlılık ve net bir duruş vardı.

1990’lı yılların tasfiyeci dalgası içerisinde Adalı’nın uğruna ömrünü adadığı devrimci idealler hiçbir zaman sahipsiz kalmadı. Genç Kurtuluşçular olarak örgütlenen gençlik hareketi, Adalı’nın ismini ve onun uğruna idama gitmekte tereddüt etmediği devrimci idealleri en sıkı şekilde sahiplendi.

Necdet Adalı’nın adı yeniden barikatlarda, sokaklarda, özgürlük dağlarında ve devrimci savaş mevzilerinde hatırlandı, tekrar tekrar onurlandırıldı. Ulaş Bayraktaroğlu önderliğinde Kurtuluş Hareketi içerisinden çıkan devrimci siyaset, Adalı’nın düşünü gerçek yapmak için canla başla mücadelede en ön saflarda olmaktan geri adım atmadı.

Adalı’nın düşünü gerçek yapmak için en zorlu mücadele mevzilerinde en ağır görevler alındı. Tıpkı Adalı gibi kararlı bir şekilde, genç devrimciler ölümü hiçe sayarak devrimcilik bayrağını ömürlerinin baharında onurlandırdılar.

Bugün emperyalizmin, siyonizmin ve faşizmin Ortadoğu halklarına dönük zulmü devam ediyor. Filistin halkı, siyonist İsrail’in bombalarıyla katlediliyor; Türkiye işçi sınıfı kapitalist sömürü düzeni tarafından en ağır şekilde sömürülüyor; emperyalizm dünya halklarının geleceğini tehdit etmeye devam ediyor.
Emperyalizmin, siyonizmin ve faşizmin saldırıları karşısında işçi sınıfı ve ezilen halklar özgürlük, adalet ve sosyalizm mücadelesi bayrağını yükseltmeye devam ediyorlar. Bu mücadele, Necdet Adalı gibi ölümsüz devrimcilerin ödedikleri bedeller sayesinde bugünlere taşınmıştır.

Belki de her zamankinden daha güçlü bir şekilde Adalı’nın düşüne sahiplenmeye ihtiyacımız var. Onun gibi kararlı bir şekilde mücadele eden devrimcilerin pratikleri bizlere rehber olmalıdır.

Kapitalist sömürü sisteminin insana ait her türlü değere saldırdığı ve her şeyi içini boşaltmaya çalıştığı bir tarihsel dönem içerisindeyiz. Egemen sınıflar, işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesine ümitsizliği ve karamsarlığı yaymak için çabalıyorlar. Mücadele etmenin ve örgütlü olmanın çözüm olmadığının propagandasını yapıyorlar.

Bugün her zamankinden güçlü bir şekilde örgütlü olmaya ve devrimci mücadelenin tarihsel haklılığını anlatmaya ihtiyacımız var. Dünya ve ülkemiz coğrafyasında egemen sınıfların kurduğu sömürü düzeni, sistemin kendi ürettiği krizlerle sarsılıyor. Dünyanın birçok coğrafyasında emekçiler, özgürlük ve adalet için alanları dolduruyor.

Türkiye sokaklarında, faşizmin bütün baskısına rağmen işçi sınıfı ve ezilenlerin özgürlük mücadelesi kararlı bir şekilde sürdürülüyor.

Bütün bu tablo içerisinde, Adalı’nın düşü olan mücadeleyi zafere taşımak daha fazla önem kazanıyor.
İşçi sınıfı saflarında, kampüslerde, zindanlarda ve devrimci savaş mevzilerinde Adalı’nın düşünün takipçisi olanlar mücadeleye dört elle sarılıyor. Onun düşlerini gerçek yapmak için, sayıların azlığına düşmanın çokluğuna bakmadan mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürüyorlar.

Tarih yazılırken direnenlerin ve bedel ödeyenlerin yeri her zaman ayrı bir öneme sahip olacaktır. Bizler, bu tarihsel bilinçle Adalı’nın gözlerindeki kararlılığın aynısını taşıyarak onun mücadelesinin bugün taşıyıcısı olarak tarihsel sorumluluğumuzun bilincinde olmalıyız.

Adalı’nın duvarda asılı olan siyah-beyaz resmi, onun mücadelesini sahiplenerek kendi mücadelelerine rehber edinen genç devrimciler tarafından sahiplenildi. Tıpkı Necdet Adalı’nın resmi gibi duvarda resimleri yer alan ölümsüz özgürlük gücü savaşçılar, Adalı’nın düşünün bugün içinde yaşadığımız tarihsel koşullara en doğru devrimci uyarlanmasını ifade etmektedirler.

Bugün emperyalizme ve faşizme karşı verilen mücadelede, Özgürlük Gücü yürüyüşü idam sehpasında en kararlı şekilde mücadele eden Adalı’nın düşlerinin gerçekleşmiş hâlidir.

İçinde bulunduğumuz tarihsel anda, düşmanın bütün baskılarına ve zulmüne karşı en kararlı şekilde devrimcilikte ısrar etmek tarihsel bir sorumluluk anlamına gelmektedir. Unutmayalım ki tarihe yön verenler, direnenler ve mücadele edenler; egemen sınıfların her türlü engelleme çabasına rağmen haklı davalarını zafere ulaştıracaklardır.

Zafere giden yol, zafere gerçekten inanmış ve bu idealler için her türlü bedeli ödemeyi göze almış devrimcilerin emekleri tarafından örülecektir. Zafere giden yol, aynı zamanda Adalı’nın düşünü gerçek yapma anlamına gelecektir.

Adalı’nın düşünü gerçek yapmak için savaşan, bedel ödeyen ve geleceği örgütleyenlere selam olsun.

Paylaşın