Gündem

Devrimci Parti: 10. yılında Devrim yürüyüşümüz sürüyor

Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, ”Bizler devrimci parti olarak emperyalist kapitalist düzenin yıkılması ve adil bir düzenin kurulması için mücadele ediyoruz” diyerek konuşmasına başladı. Konuşmanın tam metin;

Emperyalizme Karşı Mücadele

Emperyalist kapitalist sistem, dünya ve ülkemiz halklarının geleceğini tehdit eden bir karanlık yaratıyor. Dünya coğrafyasının her toprağında emperyalizmin yarattığı savaşlar ve yıkımlar yaşanmaya devam ediyor.
Kapitalist sömürü düzeni yeryüzünde var olduğu sürece, insanın insanı sömürmesi var olmaya devam edecektir. Bizler devrimci parti olarak, emperyalist kapitalist düzeninin yıkılması ve daha adil bir düzenin kurulması için mücadele ediyoruz.

Bugün Donbas’tan Ortadoğu’ya, oradan Latin Amerika’ya, oradan Uzakdoğu’ya uzanan bir tarihsel coğrafyada emperyalist sistemin saldırıları devam ediyor. Elbette bu saldırılar karşısında direnenler de var tarih sahnesinde.

Emperyalizmin ve kapitalist sömürü düzeninin yıkılması için devrimcilerin her zamankinden daha fazla örgütlü mücadeleye ve enternasyonal dayanışmaya ihtiyacı var.

Dünya kapitalist sistemin insanlık için gelecek sunmadığı her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Bizler, işçi sınıfının ve ezilenlerin kapitalist sömürü düzeninin yerine daha eşit, özgür ve adil bir düzen kurabileceklerine inanıyoruz.

Bundan yıllar önce Paris Komünü’nde nasıl gerçekleştiyse, Ekim Devrimi’nde nasıl gerçekleştiyse ve Küba Devrimi’nde nasıl gerçekleştiyse, Türkiye devrimi de uzak bir geleceğin meselesi değildir. Dünya halklarının özgürlük mücadelesi yükselmeye devam ediyor. Bizler de özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesi için Türkiye topraklarından sesimizi yükseltiyoruz.

Dünyanın farklı coğrafyalarında direnen halklar, işçi sınıfı ve emekçiler yalnız değildir. Türkiye’den devrimciler de onlar gibi mücadele ediyor. Emperyalizme, faşizme ve her türlü sömürgeciliğe karşı direniş bayrağını yükseltiyor.

Ortadoğu Halklarının Özgürlük Mücadelesi

Emperyalist sistem Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiş durumdadır. Gazze’de gerçekleştirilen katliam, emperyalist sistemin ne kadar acımasız olduğunu gözler önüne seriyor. On binlerce Filistinli öldürüldü, yüz binlercesi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Bizler Filistin halkının özgürlük mücadelesini destekliyoruz. Filistin halkına dönük her türlü emperyalist ve Siyonist politikanın karşısında, onunla dayanışma duygularımızı ifade ediyoruz.

ABD ve İsrail merkezli olarak Ortadoğu’da gelişen müdahale süreci, bölge halkları için ölüm, yıkım ve gözyaşından başka bir gelecek sunmamaktadır.

Emperyalist güçler ne kadar güçlü görünürse görünsün, tarih boyunca her zaman son sözü direnen halklar söylemiştir. Bu karanlık atmosferin içerisinde halkların özgürlük mücadelesi ve enternasyonalist devrimcilik bayrağının yükseltilmesi, bizlere geleceğe dönük daha umutlu bakma olanağı sunmaktadır.

Rojava Devrimi ve Enternasyonalizm

Rojava Devrimi, emperyalist kapitalist sistemin Ortadoğu’ya dönük mücadelesinde ortaya çıkan tek devrimci demokratik halkçı yönetim olmuştur. IŞİD eliyle Ortadoğu halkları karanlığa boğulmaya çalışılırken, Rojava’da direnen halklar, dünya halkları açısından devrimin mümkün olduğunu bir kez daha tarihsel olarak ispatlamışlardır.

Rojava Devrimi ile omuz omuza direnen enternasyonalist devrimcilik çizgisi, Türkiye devrimi açısından da önemli bir tecrübe ve deneyim biriktirmiştir.

Bugün Gezi direnişinden Kobane direnişine uzanan mücadele anlayışı, partimizin enternasyonalist devrimcilik anlayışının temelleri olan proleterya sosyalizmi anlayışının sureten gerçeğe dönüşmüş şeklidir.

Faşizme Karşı Özgürlük Mücadelesi

Faşist iktidar, Türkiye topraklarını adeta bir halklar hapishanesine çevirmiş bulunuyor. Türkiye halkının her türlü hak ve özgürlük talebi, faşist iktidar tarafından yok sayılmış ve bastırılmaya çalışılmıştır. Partimiz, kurulduğu günden itibaren işçi sınıfının ve emekçilerin haklı mücadelesinin sözcüsü olmuş ve bu mücadelesi nedeniyle faşizmin baskılarının hedefi olmuştur.

Devrimci Parti, faşizmin baskıları karşısında büyük bedeller ödeme pahasına asla geri adım atmamıştır. 10 yıllık yaşamı boyunca faşizme karşı diz çökmeyen bir devrimcilik anlayışının örgütleyicisi ve yürütücüsü olmuştur.

Bugün de ezilenlerin devrimci eylemi tarihe yön vermektedir. Faşizmin baskıları karşısında diz çökmeyen devrimcilik anlayışı, devrimci partinin mücadelesinde sürdürülmektedir. Partimiz, faşizmin baskıları karşısında işçi sınıfı ve ezilenlerin özgürlük taleplerinin savunucusu ve onların mücadelesinin yürütücüsüdür.

Türkiye sermaye sınıfının artan kar hırsı ve sömürü politikaları, işçi sınıfı ve emekçilerin politik özgürlük taleplerinin karşısında faşist politikaları koymaktadır. Bu politikalar karşısında işçi sınıfı ve ezilenlerin politik özgürlükler mücadelesini yükseltmek için birleşik mücadele bayrağını yükseltmeleri tarihsel bir sorumluluktur.

Faşizmin karşısında özgürlük mücadelesi, faşizmin saldırılarının hedefi olan bütün kesimlerin ortak mücadele cephesinde birleşmesi anlamına gelecektir. Bu amaçla birleşik mücadele, aynı zamanda en geniş anti-faşist güçlerle bir arada olarak özgürlük mücadelesini yükseltme görevini de içermek zorundadır.

İşçi Sınıfının Mücadelesi

Türkiye işçi sınıfı, emperyalist kapitalist sistemin içinde bulunduğu krizin etkilerini yaşamın her alanında hissetmektedir. AKP, iktidara geldiği günden bugüne neoliberal emek düşmanı politikaların uygulayıcısı olmuştur. Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin tarihsel kazanımları, neoliberal politikalar tarafından elinden alınmaya çalışılmaktadır. Emek düşmanı politikalar karşısında, birbirinden bağımsız bir şekilde işçi sınıfının birçok kesimi direniş içerisinde yer almaktadır.

İktidarın temel hedefi, ülke ve bölge düzeyinde yürütülen savaş politikalarının yürütülebilmesi için işçi sınıfı üzerindeki sömürü politikalarını daha da derinleştirmektir. Emeğin tarihsel kazanımları yağmalanırken, devam eden hayat pahalılığı işçi sınıfı için hayatı zorlaştırırken aynı zamanda patronların karlarına kar katmaktadır.

Kapitalist sömürü çarkı işlesin diye gerçekleşen işçi cinayetleri ile patronlar karlarına kar katmaktadırlar. Sömürü düzeni, işçi sınıfının dökülen kanı üzerinden yükselmektedir. Bu politikalar karşısında işçi sınıfının örgütlülüğü her dönemkinden daha fazla bir ihtiyaçtır. İşçi sınıfının örgütlülüğünü zayıflatan iktidar, dünya ve bölge planında neoliberal politikalar temelinde yeni ittifak ilişkileri kurmaktadır.

Partimiz, kurulduğu günden bugüne işçi sınıfının haklı mücadelesinin yanında olmuş, onun mücadelesinin zafere ulaşması için bütün imkanlarını seferber etmiştir. İşçi sınıfının örgütlenmesi ve onun içerisinde var olan şovenist eğilimlerin etkisizleştirilmesi, partimizin önüne koyduğu ve koyacağı görevlerin başında gelmektedir.

Kürt Halkının Özgürlük Mücadelesi

Partimiz, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin her zaman yanında olmuştur. Türkiye’de Kürt sorununun içinde bulunduğu çözümsüzlük durumu, işçi sınıfı ve emekçiler üzerinde şovenist politikaların beslendiği en önemli zemin olmuştur.

Bugün Kürt sorunu yeni bir çözüm sürecine girmiş bulunuyor. Bizler, Kürt halkının bu süreci mücadelesi sayesinde elde ettiğinin bilincindeyiz. Bu yönüyle Kürt özgürlük hareketinin içinde bulunduğu süreçte en güçlü kazanımları elde etmesi, Türkiye işçi sınıfının mücadelesi açısından da ön açıcı olacaktır. Kürt sorununun içine girdiği çözüm süreci, kitlelerde var olan şovenist eğilimleri geriletirken, sorunun daha fazla konuşulur hale gelmesi açısından önemli bir zemin oluşturmuştur.

Bu sürecin güçlü bir şekilde ilerlemesi, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi açısından da ön açıcı olacaktır. Özellikle Kürt özgürlük mücadelesinin taleplerinin karşılanması, doğrudan mücadelenin önemli bir kazanımı olacaktır.

Gelinen aşamada İmralı tecridinin kaldırılması, mücadelenin önemli bir kazanımıdır. Ancak Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü noktasında muhatap olarak özgür olması ve çözüm masasında Kürt halkının özgürlük taleplerini özgür bir şekilde savunabilmesi, sürecin önemli bir mücadele kazanımı olacaktır.

Kadın Özgürlük Mücadelesi

Kadın özgürlük mücadelesi, toplumdaki diğer özgürlük mücadelelerinin gelişimi ve anlam kazanması açısından da kritik bir yerde durmaktadır. İktidarın kadın düşmanı politikaları karşısında, kadın özgürlük mücadelesinin gelişmesi ve daha güçlü bir zeminde yürütülebilmesi, daha geniş bir toplumsal mücadele ile mümkün olacaktır.

Kadın özgürlük mücadelesinin gelişmesi ve kadınların erkek egemen sisteme karşı yürüttükleri mücadele, daha geniş bir kadın mücadelesinin örgütlenmesi görevini önümüze koymaktadır.
AKP iktidarı boyunca artarak gelişen kadın cinayetleri ve erkek egemen yasalar, kadın düşmanı politikaların bir sonucudur.

Bu politikalar karşısında kadınların örgütlü mücadelesi, partimizin kuruluş temeli de olan kadın özgürlük mücadelesinin geliştiği zemindir.

Gençliğin Politik Örgütlenmesi

Gençlik, Türkiye’de ve dünyada gelişen bütün özgürlük mücadelelerinin en önünde yer almıştır. Bugün ülkemizde de faşizme karşı özgürlük mücadelesinin yürütücüsü olarak gençliğe büyük tarihsel görevler düşmektedir.

Partimiz, kuruluşundan itibaren gençlik mücadelesinin içerisinde, mücadele alanlarında hep mücadelenin en önünde yer almaya çalışmıştır. Bizlerin mücadele tarihimizi daha ileriye taşıyacak olan, daha genç kadrolarla partinin daha güçlü bir hatta örgütlenmesidir.

Bu yönüyle Devrimci Parti, Gezi direnişinden Kobani direnişine uzanan ve buradan bugüne taşınan bir mücadele hattında, her zaman gençlik partinin en enerjik ve öncü pratik gücü olmuştur. Partimiz, önümüzdeki dönemde gençliğin militan enerjisine daha çok ihtiyaç duyacaktır. Bu konuda genç arkadaşların üzerlerine düşen sorumlulukları layıkıyla yerine getireceklerine inanıyorum.

Hapishanelerde Direniş

Faşist iktidarın baskıları en yoğun bir şekilde hapishanelerde kendini hissettirmektedir. İktidarın toplumu teslim alma politikasının bir ayağını da zindanlarda yürütülen teslim alma politikasıdır. Son dönemde yoğunlaşan Kuyu tipi cezaevleri, devrimci tutsaklara dönük baskıları yoğunlaştırmaktadır.

Hapishanelerde faşizmin bütün baskılarına karşı direnen devrimci tutsakların onurlu direnişini selamlıyorum. Onların mücadelesi, yaşamın bütün alanlarının faşizme karşı direniş alanı olduğunun ispatıdır.

Ezilenlerin Devrimci Eylemi Tarihe Yön Veriyor

Tarih boyunca ezilenlerin eylemi tarihe yön vermiştir. Bugün Türkiye gerçekliğinde olan da budur. İşçi sınıfının direnişi, Kürt halkının özgürlük mücadelesi, kadınların özgürlük mücadelesi, gençliğin militan mücadelesi, yaşamın birçok alanında ezilenlerin mücadelesi olarak yaşama yön vermektedir. Partimiz, bu mücadeleyi büyütme ve Türkiye devrimine taşıma iddiasına sahiptir.

Bu iddiayı hayata geçirmek için, yeni mücadele döneminde devrim ve sosyalizm bayrağını daha yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu mücadelede, geçmişte bizlerle birlikte yer almış ve bugün mücadelenin dışına düşmüş bütün arkadaşlara ve dostlara çağrımız; yeniden partimizin yükselttiği demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesine güç vermeleridir.

Zeki Erginbay’dan Necdet Adalı’ya

Necdet Adalı’dan Ulaş Bayraktaroğlu’na, bu tarih bizim tarihimizdir. Türkiye devrimci hareketinde uzun yıllara dayanan bir devrimcilik anlayışının yürütücüsü olduk. Zeki Erginbay’dan Necdet Adalı’ya, Necdet Adalı’dan Ulaş Bayraktaroğlu’na uzanan bu tarih, bizlerin içinde bulunduğu bir tarihtir.

Zeki’lerin ve Necdet’lerin mücadelesi, Gökhan Taşyakan, Göze Altunöz ve Ulaş Bayraktaroğlu’nun mücadelesiyle bugünlere taşınmıştır. Yoldaşlarımızın duvardaki resimleri ve hiç eskimeyen devrimci sözleri, bizlere yol göstermeye devam ediyor. Onlarla birlikte yazdığımız bir tarihle mücadeleyi bugünlere taşıdık. Devrimcilik iddiasını sınıf mücadelesinin somut gerçekliği temelinde yaşamlarıyla somutlayan ölümsüz yoldaşlara sözümüz; onların ideallerinin taşıyıcısı olan Devrimci Parti’yi daha ileriye taşımak olacaktır.
Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Devrimci mücadelede, nesiller boyu taşıdığımız mücadele anlayışını, bugün devrimci görevler nerede yürütülmesi gerekiyorsa orada yürütmeye devam edeceğiz.

Zeki Erginbay’dan Necdet Adalı’ya uzanan mücadele tarihini, birilerinin geçmiş dönemde yaşanmış kahramanlık anıları olmasına izin vermedik. Devrimciliği somut durumlarda örgütleyerek gelecek kuşaklarla yeniledik ve bu idealleri bugün devrimci siyaset anlayışımızla mücadelenin bütün alanlarında dalgalandırıyoruz.

Bugün somut görevimiz, emperyalizme ve faşizme karşı mücadeleyi Türkiye topraklarında yükseltmektir. Kızıldere’den 1974’e, 1974’ten 12 Eylül zindanlarına, Gezi direnişinden Kobani direniş mevzilerine, Kürdistan dağlarından Türkiye metropollerine uzanan bir mücadele mirası bizlere güç vermektedir.
Bugün Devrimci Parti olarak, geçmiş mücadele mirasımızla işçi sınıfı ve emekçileri örgütleyerek, fiili meşru mücadele hattını geliştirmek görevi, tarihimize ortak olan eski ve yeni bütün mücadele arkadaşlarımıza çağrımızdır. Mücadeleyi daha ileri taşımak için bizlerin mücadelesine omuz verin.

Bütün bu tarihsel sorumlulukla, güncel devrimci sorumluluğumuzun farkındayız. Şimdi görevimiz, tarihsel sorumluluğa uygun yaşayarak devrimcilik bayrağını daha yükseklere kaldırmaktır.

Yaşasın Devrim ve Sosyalizm
**İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği

Paylaşın