Gündem

ÖZEL HABER – 31 Mart Yerel Seçim Çalışmalarını İzmir Milletvekili Murat Çepni Değerlendirdi

Özel Haber (Röportaj) – 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri yaklaşırken, Meclis grubundan HDP vekillerinin Yerel Seçim çalışmaları ve TBMM’nin işleyişini gazetemize değerlendirmelerini istedik. Röportaj serimizin ilk konuğu olan İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin değerlendirmelerini sizlerle paylaşıyoruz.

Umut: Merhaba Sayın Vekilimiz yoğun bir çalışma döneminde olduğunuzu biliyoruz. Öncelikle bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
31 Mart Yerel seçimleri yaklaşırken, önümüzde ki seçim konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Murat Çepni: Yerel seçimler AKP-MHP faşist koalisyonunun bütünüyle Türkiye ve Kürdistan halkları üzerinde yürüttüğü savaş siyaseti, işçi sınıfı ve emekçiler üzerinde geliştirdiği emek sömürüsü siyaseti karşısında, aslında sadece seçim olmaktan ziyade bir demokrasi mücadelesidir. Hem bir yerel seçim hem de referandum ama daha da önemlisi bir faşizme karşı mücadele süreci olarak yaşanıyor, yaşanması gerekiyor.

Her ne kadar yerel seçimler demokrasinin yerelden gelişmesi, yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesi, halkın doğrudan yerel yönetimlere dahil olması açılarından çok önemli bir mevzu olmasına rağmen, fakat bugün egemenlerle ezilenlerin arasındaki çelişkinin geldiği boyut itibarıyla bu düpedüz bütün egemen bloklarla, ezilen bloklar arasında bir doğrudan mücadeleye dönüşmüş durumda. Dolayısıyla her şeyi belirleyen şey, AKP-MHP koalisyonunun beka sorunu diye tarif ettiği, aslında faşist düzenin sürgit devamı, saray rejiminin sürgit devamı, ezilen halklar ve işçi sınıf, emekçiler üzerindeki yeni faşist ablukanın sürgit devamı biçiminde bir politika egemenler safında netleşmiş durumda. Dolayısıyla bizlerin de, demokrasi güçlerinin de; demokrasi güçlerinin, sosyalistlerin, devrimcilerin, komünistlerin yapması gereken de, bir taraftan kuşkusuz yerel seçim çalışması, yerel yönetimler konusunda demokratik halkçı programları anlatmak ama daha da önemlisi 31 Mart’ı sandık ve seçimlerden ziyade daha da çok, kalıcı demokrasi birliklerine ve birleşik mücadelenin örgütlenmesine çubuğu bükmeleri gerekir. Bu aynı zamanda faşizme karşı mücadeleyi mutlaka kapsamalıdır. Faşizme karşı mücadele perspektifi olmayan, fiili meşru mücadele perspektifini savunmayan, seçimlere giren, mecliste olan ve bunu mutlaklaştıran bütün kuvvetlerin faşizme karşı mücadelede zaafiyet yaşamaması kaçınılmazdır. Dolayısıyla bu yaklaşımlar terk edilmelidir.

Biz bu dönem faşizme karşı mücadeleyi her anlamda; kadın özgürlük mücadelesi anlamında, işçi sınıfının temel hakları anlamında, kürt ulusunun ulusal özgürlük mücadelesi anlamında, alevi halkının inanç özgürlüğü anlamında, bütün toplumsal muhalefet güçlerinin talepleri anlamında, topyekün bir birleşik hat içerisinde bir arada olması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu seçimlerin en ayırt edici yanlarından bir tanesi devletin, faşist zorbalık ve şiddet yöntemlerinden başka bir yönteminin kalmadığı, halklara, ezilenlere; AKP iktidara gelirken demokrasi, eşitlik, statükoyla mücadele vb gibi başlıklar altında onları yedekleme becerisi göstermişken bugün şiddetten, zordan, inkardan, imhadan ve OHAL’den başka bir seçeneğinin kalmadığı koşullardayız. Dolayısıyla bu koşullar bir yönetememe krizini ifade ediyor. Yani faşizm bir devlet biçimidir dolayısıyla sermaye bundan başka bir yol yöntemle yönetemez hale gelmiş durumdadır. Ezilenler açısından da çok ciddi gerilimler söz konusudur. En azından hileli seçim sonuçlarına göre bile yüzde ellinin hayır dediği koşullarda aslında faşizme karşı mücadelenin çok güçlü olanaklarının olduğu günlerdeyiz. Umutsuzluk çaresizlik hakim oluyor gibi görünse de esas olarak aslında en büyük zayıflığımızın örgütsüzlük olduğunu söylememiz gerekir. Onun dışında bütün dengelerin bizden yana, ezilenlerden yana, olduğunu çok net olarak görebiliriz. Devrimci bir akıl, sosyalist bir akıl bunu net olarak görebilir. Faşizm kendisinin en güçlü olduğunu ve seçeneksiz olduğunu söyleyemek ve bunun üstünden bir hakimiyet örgütlemek ister. Doğaldır. Ezilenler cephesinden de, ezilenlerin öncüleri de bu süreci iyi okumakla mükelleftirler. Dolayısıyla bu süreçte biz daha güçlüyüz aslında. Faşist koalisyon iç ve dış dengeleri açısından en kırılgan anında aslına bakarsanız, en yalnız anında. Bizlerse en güçlü anımızdayız, fakat sadece örgütlenmemiz gerekiyor, yeni güçlerle buluşmamız gerekiyor, örgütlü demokrasi güçlerinin açık bir kafayla faşizme karşı mücadelede yan yana gelmesi gerekiyor. Yani düzenden bir beklenti anlamına gelebilecek, 31 Mart’ta AKP bir kaç ilde kaybederse faşizm gerileyecek gibi çok fazlasıyla iyimser(ütopik? reformist?) yaklaşımlardan hızlıca uzaklaşmak gerekir. Bu tip yaklaşımlar kitlelerin umudunu da bir biçimde düzene yedeklemeye sebep olur, devrimci iradesini kırar, umutsuzluğu körükler. Dolayısıyla burada esas rol bize düşmektedir, devrimciler sosyalistler bu süreçe; gelişmekte olana, devrimci olana yüzünü dönmeli. Dolayısıyla kitleleri düzene bağlamaya değil düzenden koparmaya yönelmelidirler. Bunun için de faşizme karşı mücadelenin bu dönemin temel vurgusu olduğunu düşünüyorum. Ve kazanacağımıza olan inancımı bir kez daha belirtiyorum.

Umut: Son olarak, mecliste karşılaştığınız AKP-MHP faşizminin engellemeleri neler? HDP bu konuda neler yapıyor?

Murat Çepni: Halkların Demokratik Partisi mecliste de, dışarıda da az önce anlattığım siyasi tabloda temel bir yerde duruyor. Bu faşist koalisyon, tek siyaset olarak HDP’yi tasfiye etmeyi belirlemiş durumda. HDP eşittir tüm ezilenler aslında. HDP burada bir odak. Dolayısıyla bu mecliste de, zaten meclis özellikle başkanlık modeliyle birlikte, öncesinde de zaten ezilenlerin kendini özgürce temsil ettiği bir alan değildi, bugün çok daha doğrudan, tek adamın ağzıyla yasaların yapıldığı, onandığı bir mecra haline geldi. Dolayısıyla orada da biz dışarıda nasıl mücadele ediyorsak, mecliste de HDP milletvekilleri olarak faşizmin gözüne baka baka doğruları haykırmaya, kitlelerin, ezilen sınıfların sesini temsil etmeye, kürsüyü kullanmaya çalışıyoruz. Durum budur, meclis dediğimiz şey budur.

Umut: Tekrardan sizlere teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dileriz.

***

Yerel seçimlere yaklaşırken HDP vekilleri ile yaptığımız Röportaj Serisi’nin yarın ki konuğu; Mersin Milletvekili Rıdvan Turan

Paylaşın