Ormanlar yanıyor, halkın iradesi gasp ediliyor, yoksulluk ve savaş büyüyor.
Erdoğan ve Bahçeli’nin liderliğindeki AKP-MHP faşist bloğu Türkiye ve Kürdistan halklarına yönelik uyguladığı teslim alma, diz çöktürme politikasına devam ediyor.
İzmir’deki orman yangınlarıyla yeni maden sahalarına, otellere yer açılıyor, halkın iradesi atanan kayyumlarla gasp ediliyor, ekonomik kriz başta Güney Kürdistan’da devam eden savaşla derinleşiyor.
Savaşın maliyeti halklara can çekiştiriyor
Türkiye’de sadece bu yılın ilk yedi ayında 993 hektarlık orman yanarken sadece İzmir’de son çıkan yangınla 500 hektarlık ormanlık alan küle döndü. Orman yangınları söndürülemiyor. Çünkü THK’ya ait olan yangın söndürme uçakları özelleştirildiğinden ve kiralama maliyeti yüksek olduğundan kaynaklı kullanılmıyor, tercih edilmiyor. Savaşa ayrılan bütçe yanan ormanları söndürmek için gündem dahi olmuyor. S-400’lere 2 milyar dolar , bir F-16 savaş uçağının bombasız 1 saat dolaşması 22.500 dolar, bombalar ve diğer savaş araçları kullanıldığında bu rakam 100 bin doları bulabiliyor. Sadece çıkan orman yangınları ile değil 3.havalimanı, 3.köprü gibi kapitalist faaliyetlerle de AKP-MHP faşizmi ülkeyi betonlaştırıyor, nefessiz bırakıyor.
Türkiye’nin yıllık savaş maliyeti 200 milyar doları aşmış, açlık sınırı dört kişilik bir aile için 2.075 TL, yoksulluk sınırı ise 6.760 TL’yi bulmuş durumda. Halklara mermi hesabı yaptıran faşist iktidar ülkeyi açlık ve yoksullukla sınayacaklarını peşin peşin söylüyorlar. Güney Kürdistan’da Kürt Özgürlük Hareketi’ne yönelik sürdürülen savaş, Rojava’ya yönelik işgal hazırlığı ise faşizmin ideolojik dayanakları oluyor. Zamlar, işten çıkartmalar, işçilere verilmeyen haklar bu dayanaktan besleniyor, patronların, sarı sendikaların eli güçleniyor. İşçiler, kadınlar, gençler bir bütün olarak toplum AKP-MHP faşizminin savaş politikalarının esiri haline getiriliyor.
Yerel seçimlerin intikamı ve faşizmin gasp politikası kayyumlar
Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyeleri atanan kayyumlarla halkın iradesi yok sayılıp HDP’nin elinden alınıp, faşizmin eline geçiriliyor.
31 Mart yerel seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Adana, Mersin gibi büyükşehirleri Kürt oylarının önemli bir etkisiyle kaybeden AKP-MHP faşist ittifakı şimdi Kürt halkının kendi iradesi ile seçtiği belediyeleri kayyumlarla gasp etmeye başladı.
Bir önceki yerel seçimlerde de HDP’nin aldığı belediyeleri kayyum ile gasp eden AKP iktidarı, son seçimlerden öncede kayyum sopasını gösterip, HDP’yi tehdit etmişti.
Bir tarafta yerel seçimlerdeki başarısızlığın intikamını Kürtlerden alan faşizm bir taraftan da savaş politikalarının devamı olarak içerde ve dışarda Kürtlere saldırılarını sürdürüyor. Afrin işgalinde aldığı emperyalist onayı Rojava işgali için alamayan AKP-MHP faşizmi içerde işgal politikasını derinleştiriyor. Kürdistan belediyelerine atanan kayyumlar işgal politikasının devamı oluyor.
Kürtlere yönelik başlatılan bu savaş ve işgal hareketine, yoksulluğa, doğa katliamlarına karşı ise direnişten başka çare kalmıyor.
Birleşik Direniş Zamanı
İzmir’de ve tüm ülkede ormanları yakan, ormanlık alanları maden sahalarına pazarlayan, Kaz Dağları, Hasankeyf gibi alanları yok etmek için çabalayan; işçilere, kadınlara, gençlere yoksulluğu, erkek şiddetini, geleceksizliği dayatan; Kürt’e zulmü de ölümü de reva gören AKP-MHP faşizmine karşı birleşik devrimci direnişin tam zamanı.
Tüm topluma ve doğaya savaş açmış AKP-MHP faşist ittifakına karşı geliştirelebilecek tek mücadele yöntemi birleşik devrimci direniş olarak önümüzde duruyor. AKP-MHP faşizminin yenilmesi işçi sınıfı , Türkiye ve Kürdistan ezilen halkalarını bir araya getirecek birleşik devrimci direnişle mümkündür.
Faşizme karşı direnişte militan bir eylem ve mücadele hattını örgütlemek için; faşizmin başta siyasi ve ekonomik kurumların hedef almak, faşizmin şiddetine karşı devrimci şiddeti örgütlemek, birleşik devrimci direnişe öncülük etmek gerekiyor. Şimdi birleşik direniş zamanı, AKP-MHP faşizmini yenmek için bir adım öne çıkalım.
