HDP’nin “Geçmişten geleceğe aynı cesaretle” sloganıyla düzenlediği 3. Olağan Kongresi, HDP’nin Eş Genel Başkan Serpil Kemalbay da dahil olmak üzere yönetici, delege ve bileşenlerine yönelik ardı arkası kesilmeyen gözaltı-tutuklama furyasına, kentlerden hareket eden otobüslerin engellenmesine ve Ankara Emniyeti’nin salona girişlerin önünü kesmek için getirdiği türlü yasaklamalara karşın Ankara Arena Spor Salonu’nda başladı.
HDP Kongresi, şarkılar, türküler, sloganlar eşliğinde büyük bir coşkuyla başladı. HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay ile kongrede eş genel başkan adayları olduğu duyurulan Pervin Buldan ve Sezai Temelli’nin salona gelmesiyle coşku doruğa çıktı. Eş genel başkanlar HDP’nin 1 Kasım seçimindeki müziği “İnadına HDP” eşliğinde salonu gezerek kitleyi selamladı.
Konuklar yerini alırken divan seçimi yapıldı. Divan eş başkanlığına Sırrı Süreyya Önder ve Meral Danış Beştaş, üyeliklerine ise Feleknas Uca, Garo Paylan ve Müslüm Doğan seçildi. Divan seçimi sonrası demokrasi ve özgürlük mücadelesine yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşu sırasında salonun tamamı hep bir ağızdan “Çerxa Şoreşe” marşını okudu.
“Şu salon, kongreyi toplayamaz diyenlere en net cevaptır”
Divanın eş başkanı Meral Danış Beştaş “Bugüne kadar HDP kongresini toplayamaz diyorlardı. Ama şu salon onlara en net cevaptır. Bugün faşizm, zulüm ve karşısında birlikteyiz. Emeğiniz kutsaldır. Yeniden hoşgeldiniz” diyerek kitleyi selamladı. Diğer eş başkan Sırrı Süreyya Önder’in “Barışın mimarı olmayı hakken Sayın Öcalan’ı saygıyla selamlıyoruz” sözleri büyük alkış aldı. Önder, salondaki katılımcı sayısının 32 bine ulaştığını da duyurdu.
Divan üyelerinin de konuşması sonrasında HDP’nin mücadele tarihinin anlatıldığı bir sinevizyon gösterimi yapıldı.
Kemalbay: “Faşizm mi; yoksa eşit, laik, çoğulcu demokrasi mi?”
Kürsüye ilk çıkan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay oldu. HDP’nin 7 Haziran seçiminde attığı büyük adım üzerine topyekun bir saldırının başlatıldığını söyleyen Kemalbay, “Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu her zaman söylüyoruz. Yaklaşık 100 yıldır süren inkarcı, sömürücü, tekçi politikalar devam mı edecek, faşizm kurumsallaşarak kendini sürdürecek mi; yoksa halklar bahçesi olan coğrafyamızda eşit, laik, çoğulcu demokrasiyi el birliği ile inşa mı edeceğiz?” diye sordu.
Türkiye’nin tek adam rejiminin inşası için büyük bir karanlığa sürüklendiğini, halkların nefes alamaz hale getirildiğini kaydeden Kemalbay, Afrin savaşının da zora, şiddete ve savaşa bağımlılığın bir sonucu olduğuna dikkat çekti, asker veya gerilla, ölümlere karşı yaşamı savunduklarını dile getirdi. Kemalbay, “HDP barış için mücadele ederken kendi yaşamından yola çıktı. Biz kendi ekmeğimizden, suyumuzdan, çocuklarımızdan söz ediyoruz. Kimsenin çocuklarını savaşa sürmeye hakları yoktur” dedi.
HDP’nin eleştirisini de özeleştirisini de halklarla birlikte yaptığını, bazı eksiklikler gördüğünü söyleyen Kemalbay, son bölümde ise şöyle konuştu:
“Dönemin ruhuna denk gelecek, bir mücadeleyi gerçekleştiremediğimizin özeleştirisini veriyoruz. Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de direnişlerde yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz. Demokratik siyasetin genişlemesini sağlamakta yeterince başarılı olamadığımızı değerlendirdik.
Bütün zorluklara rağmen halklarımızın bizlere gösterdiği bu büyük bağlılığı ve bize verdiği cesareti çok daha iyi değerlendirebiliriz. Faşizm varsa onun karşısında demokrasi mücadelesi vardır. Faşizm karşısında büyük bir direnişi, halkları birleştirerek gerçekleştirebiliriz.
Bizler 3. Büyük Kongremizden sonra hem politik hem örgütsel olarak mücadelemizi çok daha ileriye taşıyacağız. HDP büyük bir değişimin gücü olmaya devam edecek. Bu gemi limana varacak. Biz kazanacağız. Mutlaka kazanacağız! Serkeftin!”
Demirtaş ve Yüksekdağ kongreyi selamladı
Demirtaş’ın mesajından:
“Bilmenizi isterim ki, kalbim olanca sıcaklığıyla kongre salonunda atıyor. Sizlerin mücadelesi, emeği, morali ve desteği beni her zaman ayakta tuttu ve güç verdi. En büyük kaygım bu anlamlı desteğe layık olmak ve sizleri mahcup etmemektir. (…) Direnişe faşizmin cevabı tutuklama olacaksa, bin tane daha yeni hapishane yapsalar, bizi dolduracak yer bulamamalılar. HDP böylesi bir kararlı ve cesur duruşu, geç kalınmış öncülüğü derhal üstlenmelidir. (…) Kongremizin büyük bir başarı, coşku ve heyecan ile tamamlanacağına olan inancımla büyük bir hasretle hepinizi kucaklıyorum. Büyük direneceğiz, büyük kazanacağız! Mutlaka kazanacağız!”
Yüksekdağ’ın mesajından:
“Radikal demokrasi utku ve pratiğiyle Türkiye’nin HDP’lileşeceği, yani herkesin adalet, onurlu barış, eşitlik, özgürlük ve farklılıklarıyla bir arada yaşayabileceği bir ortak vatan için birlikte yürüyeceğiz. Bugün bölgeyi savaş cehennemine çeviren bütün zalim, sömürücü, işgalci iktidarlar karşısında yeni bir demokratik siyasi model, yeni bir ufuk yükseliyor. Ankara’dan Afrin’e bizleri birleştiren aynı ufka bakıyor olmaktır. Bütün inancımızla bir kez daha söylüyoruz: Savaşa karşı, ölüme karşı yaşam, zaferimiz olacak.”
Leyla Halid: “Ankara’da Filistin’i gördüm”
Demirtaş ve Yüksekdağ’ın selamlamalarının ardından kongreye gönderilen mesajlar okunmaya başlandı. Konuşmalar içinde FHKC ve Filistin Ulusal Yönetimi üyesi Leyla Halid’in konuşması öne çıktı. Filistinli direnişçilerin selamını getirdiğini söyleyen Halid, bugün Ankara sokaklarında Filistin’dekine benzeri bir manzara ile karşılaştığını söyledi. Halid, “Bizler, Afrin’deki savaşa karşı sesimizi sizlerle yükseltiyoruz. Savaşlar her zaman hayatı değil ölümü yaratır. Halklar yaşamı ve geleceği yaratırlar. Bu salondan dünyadaki mücadele eden tüm halklara selam olsun” dedi.
Buldan: “Başka bir Türkiye ve başka bir dünya umuduyla kendimizi yeniden kurmalıyız”
Kurum temsilcilerinin dayanışma mesajlarının okunmasının ardından kürsüye HDP Eş Genel Başkanı adayı Pervin Buldan çıktı.
“Ey insanlığı tüketenler! Savaşı yüceltenler! İşte umudu ve barışı çoğaltanlar olarak buradayız. Bir aradayız. Bizim insanlığa ve özgürlüğe olan inancımız, tutkumuz sizin körüklediğiniz korku ve nefretten daha büyüktür. Her zaman olduğu gibi biz kazanacağız, büyük insanlık kazanacak!” diyerek sözlerine başlayan Buldan, tüm ayrıştırmalara, ötekileştirmelere, düşmanlaştırmalara karşın HDP’nin kardeşliğin, eşitliğin, özgürlüğün ve yaşamın kendisi olduğunu belirtti.
Buldan, “Milli mesele” denilerek halkın temel sorunlarını ve taleplerinin örtüldüğünü, yolsuzluğun, yoksulluğun, açlığın, sefaletin, işsizliğin diz boyu hale geldiğini, çaresiz insanların bedenlerini ateşe verdiğini, KHK mağdurluğunun sürdüğünü, şiddetin ve tecavüzün kol gezdiğini, insanların umut beslemediğini dile getirdi.
“Çözüm savaşta değil barıştadır. Çözüm ölme ve öldürmede değil, yaşama ve yaşatmadadır. Çözüm Afrin’e girmede değil, İmralı’ya gitmededir” diyen Buldan, konuşmasının sonunda ise şöyle dedi:
“HDP’nin talepleri, sesi bir asırdır Türkiye siyasetinde yer bulmayan milyonların temsilcisi ve sesidir. HDP Türkiye’nin toplumsal uzlaşma, demokratikleşme umududur. Bu ülkenin aydınlık geleceği ile ilgili en güzel en değerli umutları bizler taşıyoruz. Bu umuda sahip çıkmamız bu zorlu süreci aşacak güçlü bir mücadelenin sahibi olmamız gerekir.
Artık barışı sadece istemek yetmiyor. Onu toplumsal zeminde kurmak ve tüm siyasi partileri bu toplumsal basınca muhatap kılmak gerekiyor. Bugün demokrasiyi savunmak, HDP’nin kurulduğu 5 yıl öncesinden daha zor. Bu nedenle de daha değerli ve daha önemli, daha kıymetli.
Kendimizi bu dönemin koşullarına göre yeniden kurmalıyız. Karar süreçlerimiz, ilişkilerimiz, dayanışma ve işbirliklerimiz bu yükü taşıyabilecek şekilde yeniden yapılandırmalıyız. Bu karanlığı yırtacak yeni bir sayfa açmalı ve geleceğe umutla yürüyebilmek için yeni başlangıçları göze alabilmeliyiz. Babalarının tabutlarına sarılmaya mahkum edilen çocukları da, çocuklarının cenazeleri mezarından çıkarılan anaları da başka bir Türkiye’nin, başka bir dünyanın mümkün olduğunun umudu ile donatmalıyız.”
Kaynak: Sendika.org

 
             
                     
                     
                    


 
                                            