Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 797’nci haftasında 5 Temmuz 1991 yılında JİTEM tarafından kaçırılarak katledilen Kürt siyasetçi Vedat Aydın’ın faillerini sordu. Açıklamada, kayıpların akıbetinin bir an önce bulunması için yetkililere çağrıda bulunuldu.
Aydın’ın oğlu Felat Aydın, kendilerini polis olarak tanıtan bazı kişilerin evlerine gelerek bir ifade işlemi için babasını götürdüklerini hatırlatarak, “Ne yazık ki babam gitti ve bir daha dönmedi” dedi. Babasının işkence edilmiş bedeninin 7 Temmuz’da Elazığ’ın Maden ilçesinde bir yol kenarında bulunduğunu anımsatan Aydın, yüzbinlerce kişinin katılımıyla düzenlenen cenaze töreninde polislerin açtığı ateşte onlarca kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Olayın üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen aydınlatılması için hiçbir girişim yapılmadı. Ne kimse tutuklandı, ne kimse yargılandı ne de sistem bu olayı kabullendi. Biz de diyoruz ki davanın takipçisiyiz. Bu olay ve benzer diğer olaylar aydınlanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diye belirtti.
Keskin: “Ona borcumuzu ödemeye çalışacağız”
Ardından konuşan Aydın’ın avukatlarından İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Vedat Abi 1990 İHD kongresinde o güne kadar kimsenin cesaret edemediği bir şey yaptı. Kürtçe konuşma yaptı ve ardından hemen tutuklandı. Cezaevinde bir aydan fazla kaldı. Sonra hakkında açılana davada yine Kürtçe konuşmaya devam etti. Ve bu mücadele sonunda da Kürtçeyi yasaklayan yasayı kaldırmak zorunda kaldılar. Biz o zaman Vedat abiye yönelik son derece kötü kararlar alınmış olabileceğini düşünüyorduk” diye anlattı. Keskin, Aydın’ın katledilme sürecini de anlatarak, ”Oda diğer kontr-gerilla cinayetleri gibi sonuçsuz kaldı. Bir gün işkence edilerek katledilen birinin cenazesini morga getirmişlerdi. Biz de o cenaze ile ilgileniyorduk. Vedat Abi, bana ‘biz bunların hakkını nasıl ödeyeceğiz’ demişti. Şimdi biz de ona borcumuzu ödemeye çalışacağız” diye konuştu.
Daha sonra söz alan gözaltında katledilen Gazeteci Metin Göktepe’nin kardeşi Meryem Göktepe, devleti yönetenlerin, cezasızlığı ve suçun tekrarlanmasını engellemek için etkin soruşturma yapılması taleplerine kulaklarını tıkadığı için, kayıpların dosyalarının cezasız bırakılmaya devam ettiğini ifade etti. Göktepe, Vedat Aydın’ın kayıp hikayesi ve dosyası ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: “38 yaşındaki üç çocuk babası Vedat Aydın Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanıydı. 5 Temmuz 1991 gecesi kendilerini Siyasi Şube polisleri olarak tanıtan silahlı, telsizli kişiler tarafından ‘ifade vermek için emniyete götürülmek üzere’ denilerek evinden gözaltına alındı. Gözaltına alınmasının hemen ardından Aydın’ın avukatı, Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdu, ancak kendisine Vedat Aydın’ın emniyette olmadığı söylendi.
Ertesi sabah Aydın’ın eşi ve avukatı, Diyarbakır’daki ilgili tüm idari, adli ve askeri makamlara başvurdu. Ancak yetkililer “bilgimiz yok” dedi. Bir gazeteci, 7 Temmuz 1991 tarihinde Ergani-Maden yolu üzerinde bulunan bir erkek bedeninin Maden Mezarlığı’na defnedildiği bilgisine ulaştı. Bunun üzerine aile ilgili savcılığa başvurdu. Söz konusu mezar açıldı ve ağır işkence izleri taşıyan bedenin “kimliği meçhul kişi” olarak defnedilen Vedat Aydın’a ait olduğu açığa çıktı. Aydın’ın bedeni 10 Temmuz 1991 günü ailesi tarafından teslim alındı. Aynı gün yapılan cenaze törenine onbinlerce insan katıldı. Törene katılanların üzerine açılan ateş sonucunda çok sayıda insan öldürüldü. Yüzlerce insan da yaralandı. Emniyette ifade veren Şükran Aydın, eşini gözaltına alanların eşgal bilgilerini detaylı bir biçimde verdi ve bu bilgilerle kişilerin robot resimleri çizildi. İfadesinde “Eşimi devlet öldürdü” diyen Şükran Aydın bu ifadesini çekmesi için tehdit edildi. Onlarca kez evi basıldı, gözaltına alındı. Beş yıl boyunca evinin önünde “beyaz toros” bekletildi. JİTEM mensubu Abdulkadir Aygan’ın soruşturma dosyasına alınan ifadesinde ve JİTEM mensubu Murat İpek’in basına yaptığı açıklamalarda, Vedat Aydın’ın katledilmesinin JİTEM Komutanı Cem Ersever ve ekibi tarafından Diyarbakır Alay Komutanı İsmet Yediyıldız’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiği yer aldı.
Kendileri de suça iştirak eden Aygan ve Demir, Vedat Aydın’ı gözaltına alan, sorgulayan ve infaz eden kişileri isim isim açıkladı. Dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı hem yazdığı “Haliç’teki Simonlar” isimli kitabında hem de mahkemeye verdiği ifadede Vedat Aydın’ın JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyledi. Avcı kitabında; kaçırılan Vedat Aydın’ında da içinde olduğu 3 aracın rahatça seyredebilmesi için yol güzergahındaki trafik kontrol polislerinin, sahte kaza ihbarı yapılarak ters yöne gönderildiğini yazdı. Bu talimatın Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Harekat Merkezi’nden geldiğini öğrendiğinde de olayın artık kimin tarafından gerçekleştirildiğini net olarak anladığını belirtti.”
Bugüne kadar Aydın’ın dosyasında etkili, tarafsız ve bağımsız bir soruşturma yürütülmediğini belirten Göktepe son olarak şöyle devam etti: “Devlet, 29 yıldır Vedat Aydın’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili hakikatin açığa çıkartılması ve adaletin sağlanması görevini yerine getirmedi. 797. haftamızda bir kez daha siyasi ve adli makamlara sesleniyoruz: Vedat Aydın dosyasında inkara ve cezasızlığa son verin! Hemen şimdi hukuku işletin, bilinen failleri ve sorumluları yargılama ve cezalandırma görevinizi yerine getirin. Vedat Aydın için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 98 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.” (HABER MERKEZİ)
