Eşber Kaya, Umut Yazıları

Pamuk üreticisinin emeği ithalata feda ediliyor! -Eşber Kaya

Pamuk hasadı devam ediyor olmasına rağmen hasat zamanı gerçekleştirilen ithalat, yüksek girdi maliyetleri ve yetersiz destekleme ödemeleri sebebi ile üreticinin yaşadığı sıkıntılar halen sürüyor. Hayvan yemi, konfeksiyon ve yağ üretimi gibi bir çok alanda kullanılan pamukta üretim azalırken; daha doğru bir ifade ile tekellerin güdümündeki tarım bakanlığının yaklaşımları yüzünden çiftçi üretimden vaz geçirilirken ithalat ise her yıl artıyor.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Feyzullah Korkut, yaptığı açıklamada; Türkiye’de bu yıl pamuğun ekim alanlarının geçen yıl yaşanan olumsuzlukların etkisiyle 350 bin hektara düştüğünü belirten Korkut, son 24 yılda ekim alanlarındaki en büyük daralmanın da Antalya’da yaşandığını ve bu süreçte ekim alanlarındaki toplam daralmanın yüzde 37 olduğu bilgilerini paylaştı. (1)

TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri göre, Türkiye’nin geçen yıl yüzde 13 artışla 1,5 milyar dolar değerinde 935 bin tonluk lif pamuk ithalatı yaptığına dikkat çeken Korkut, pamuk üretim alanlarının mutlaka arttırılması gerektiğini kaydetti. Ancak üreticinin pamuk üretimi ve pamuk fiyatındaki yaşadığı sorunlar oldukça fazla.

Tarımsal üretim anlamında bir endüstri bitkisi olması sebebi ile pamuk, hem uluslararası ticaret politikalarından, hem de devletin destekleme politikalarındaki yanlış yaklaşımlarından dolayı en öncelikli olarak etkilenen tarımsal ürünlerden biri. Üretimi öncelemeyen daha doğrusu üretim ile alakası olmayan ‘’Doğrudan Gelir Desteği‘’ denen ve belirli bir planlama çerçevesinde ödenmeyen destekler yüzünden pamuk üreticisi üretimini artırmak yerine, AKP iktidarının ithalatçı politikalarını gördüğü için pamuk üretiminden vaz geçiyor.

Ziraat Mühendisleri Odası’nın açıklamalarına göre; pamuk üretimi için verilen destekler yeterli değildir. Bu nedenle Ege ve Çukurova bölgeleri pamuk üretimi için son derece uygun olmasına rağmen üreticiler başka ürünleri üretmeye yönelmiştir. Ayrıca, pamuk prim hak endişesi, çiftçilerin istenen evrakları tamamlanmasındaki güçlükler ve prim miktarlarının geç açıklanması gibi sorunlar üreticileri olumsuz yönde etkilemektedir.

Dünyada şu anda Türkiye’nin ithalat yaptığı çoğu ülkede pamuk üretimi ciddi ve planlı bir biçimde desteklenirken, Türkiyeli pamuk üreticileri ithalat silahı karşısında sözde desteklerle savunmasız bırakılıyor. Önemli tarım yazarlarından Ali Ekber Yıldırım’ın yazısına göre sezon bazında bakıldığında dünyada pamuk takvim yılı 1 Ağustos – 31 Temmuz olarak kabul edilir. Türkiye’nin 2018-2019 sezonunda lif pamuk ithalatı 760 bin 858 ton olurken, 2019-2020 sezonunda Haziran sonu itibariyle 918 bin 416 tona yükseldi. Temmuz sonu itibariyle ithalatın 1 milyon ton sınırına dayandığı ifade ediliyor. (2)

Türkiye’de pamuk üretim miktarı ithalat ve buna bağlı olarak çiftçinin üretimden vaz geçmesi sebebi ile ihtiyacı karşılayamamaktadır. Bu durumu destekleyen veriler Ziraat Mühendisleri Odası’nın yaptığı açıklamalarda da görülebilmektedir. AKP iktidarı boyunca pamuk ekim alanlarının en az %30 oranında azalmıştır.

2002 yılında 549 bin ton olan pamuk ithalatı, 2019 yılında yaklaşık 785 bin ton olarak gerçeklemiş. Aynı dönemde; 2002 yılında pamuk ithalatı için 497 milyon dolar iken bu sayı 2019 yılının onuncu ayı verilerine göre 1,33 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Yani AKP iktidarı kendi üreticisini yoksulluğa mahkum ederken, diğer ülkelerin üreticilerini desteklemekte bir beis görmemiş.

Girdi maliyetlerinde ki artış (mazot, gübre, kimyasal ilaç, tarla kirası vb.) karşısında üreticiyi pamuk üretiminden kopuşa sürüklemiştir. Üretim maliyetinin yüksekliği üreticinin beklediği geliri aşağı çekmekte ve çiftçinin rekabet gücünü azaltmaktadır.

Pamuk üretimindeki standardizasyon, kalite ve kalıntı gibi sorunların varlığı pamuğun piyasa değerini düşürmektedir. Yaşanan bu soruna bağlı olarak yerli pamuğun yurt dışı pazarlarda değeri azalırken diğer yandan yurt içi piyasada ithal pamuğa yönelim artmaktadır.

Tüm bu açıklamalar ışığında söylenebilecek en doğru söz çiftçinin tarım üretiminden uzaklaştığıdır. Paramız var ki alıyoruz diyebilecek kibire sahip olanların tarımsal üretimden anlamadıkları artık gözümüzün içine sokuluyor adeta. Kurdaki yükseliş de göz önünde bulundurulduğunda yıldan yıla artan miktarda paranın ithalata harcandığı pamukta ise üreticiye üç yıldır sabit olarak verilen destek primi ise seksen kuruş.

Yaşanan ve daha da yaşanması muhtemel üretimdeki planlama ve ithalatçı yaklaşımlara dair sorunların çözümünü kendi mecrası içerisinde aramak belki de en büyük yanılgı. Var olanın ihtiyaca cevap olamadığı her durumda en radikal biçimde savunulup uygulanması gereken; sorunun kaynağının ortadan en etkili bir biçimde ortadan kaldırılmasıdır. İşte bu yüzden, üretim ve üretici üzerindeki artık küstahlaşmış körlüğe; karşı en temel, denenmiş ve sonuç alınmış yöntem olan üretici birliklerini kurmak, bunlar içerisinde örgütlenmek ve üreticilerin birliğini savunmak en sağlıklı çözüm yoludur. Zulme karşı birleşip mücadele etmek bir tercih değil, zorunluluktur.

Paylaşın