Gündem, Umut Yazıları

Suriye’de provokatör bir MİT eli: Son gelişmeler – İsmail Güldere

Son haftalarda çoğunluğu Kuzey-Doğu Suriye özerk yönetiminin kontrolünde bulunan Qamişlo ve Hesêkê kentlerinde Suriye devletine bağlı rejim milisleri olan Difaa El Watani üyelerinin saldırıları sonucunda gerçekleşen çatışmalar yaşanıyor. Şimdiye kadar çatışmalarda her iki taraftan da sivil ve askerler ölürken, bu çatışma ortamının nereye kadar ve ne kadar büyüyebileceği esas soru oluyor.

Neler Oluyor?

-Esad rejim güçleri, Halep’in Al-Müslimiye, Ahz ve Fafin kentindeki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerini ve Halep’in kuzey kırsalındaki Şehba bölgesinin kasaba ve köylerini bir süredir kuşatma altında tutuyor. Aylardır tıbbi malzeme, yiyecek ve yakıt girişlerine izin verilmiyor ve Halep’e girmek-çıkmak isteyen bölge halkına özellikle de Efrîn halkına zorluklar çıkarılıyor.

– 2 Ocak’ta Difaa El Watani ile Şam hükümetine bağlı askeri güçler arasında Hesekê’de yaşanan çatışma esnasında Difaa El Watani’nin bir üyesi halkın arasına bomba atıyor. Olay sonucunda 1’i çocuk olmak üzere 2 sivil hayatını kaybediyor ve 20’den fazla sivil de yaralanıyor. Ertesi gün, Şam’a bağlı milisler Qamişlo’da çok sayıda sivili tutukluyor. Özerk yönetime bağlı iç güvenlik güçlerinin ise olaya müdahale etmesi sonucu uzun saatler boyunca çatışma yaşanıyor. Difaa El Watani daha sonra Qamişlo’nun güneyinde bulanan Hilko mahallesindeki güvenlik dörtyolu olarak bilinen noktada bulunan halka ateş açılıyor. 23 Ocak’ta ise sivillerin evlerine ateş açılıyor. En son 31 Ocak’ta Hesêkê’nin Merşo Mahallesine bağlı Qamişlo sokağında çoğunluğu Difaa El Watani üyelerinden oluşan grup (sivil kıyafetli ve askeri teçhizatlılar) Kuzey Doğu Suriye İç Güvenlik Güçleri’ne ait noktalara doğru yürüyor. Grup, İç Güvenlik Güçleri noktalarına doğru yaklaştığı anda grubun içerisinde bulunan Difaa El Watani üyeleri provokasyon yaratıyor.İç Güvenlik Güçlerine taş ve sopalarla saldıran gruptaki Difaa El Watani üyeleri silahları da ateşlemeye başlarken, ateşin nereden açıldığını gizleme amacıyla sis bombaları da atıyorlar. Yaşanan çatışma ve arbede sonucunda Şam hükümetine bağlı bir polis ölüyor ve 3 kişi de yaralanıyor.

– İşgalci Türk devletinin iş makinaları 29 Ocak günü El Mişerfê köyü yakınlarındaki bir askeri noktayı, askeri bir üsse dönüştürmek için noktanın etrafını toprakla çevreliyor. Askeri nokta, El Mişerfê köyü ve M4 yoluna 1 km, Eyn Îsa’ya ise 3 km uzaklıkta kalıyor. Rus güçleri ile Şam hükümeti güçlerinin ortak noktasına ise 1 km uzaklıkta bulunuyor.Yeni askeri üs kurma çalışması işgalci Türk devletinin Eyn Îsa’ya yönelik saldırılarının sonrasına denk geliyor.İşgalci Türk devletinin 5 Ocak’ta El Melaq köyünde içinde radar, askeri araçlar ve ağır silahların olduğu askeri bir üs inşa ettiği biliniyor.

İşgalci Erdoğan, şantajcı Esad

DAİŞ’in Suriye’de Kobane’den başlayarak Deyrezor’a kadar QSD güçleri tarafından yenilgiye uğratılmasından sonra bölgede başta QSD ve Suriye devleti ile bir anlaşma ve istikrar beklenirken, Türkiye’nin Efrin işgali ile yeniden savaşın tırmandığı, istikrar ve kaosun hâkim olduğu bir bölge gerçekliği yaşanıyor. Tel Abyad ve Serekaniye işgalleriyle de bu durum sürüyor.

Faşist Türk devletinin hem Kürt düşmanlığı hem de iç siyasetteki daralmayı aşma eşiği olarak yöneldiği Kuzey-Doğu Suriye’de Ayn İsa saldırıları ile yeni bir işgal cephesi açma çabaları sürerken bir taraftan da Kuzey-Doğu Suriye iç siyasetinde yaşananlara müdahale ederek bir kargaşa yaratmaya çalışıyor.

Suriye rejiminin, demokratik bir Suriye’den çok kendi küçük Suriye’sinin liderliğini yürüttüğü bir politik yönelim ile özerk yönetiminin tüm ortak yol yürüme hamlelerini boşa düşürmesinin ardından kendi topraklarını savunmada dahi kirli pazarlıklar yürüttüğü bir noktaya geliniyor. Türk devletinin saldırısı altında kalan bölgelerden QSD güçlerinin çıkartılmasına dayalı Rusya-Türkiye anlaşmalarına ortak olan Esad rejimi, DAİŞ’e karşı direnç sergileyemediği topraklarda bu şekilde varlık sağlamaya, ben olmazsam Türkler bu noktaları işgal eder mantığı ile hareket etmeye başlıyor.

Bu mantık planının arkasında Rusya-Türkiye-Suriye güçlerinin oturduğu QSD’yi, özerk yönetimi bitirme masası bulunuyor. Bir süre önce yaşanan Efrin, Tel Abyad ve Serekaniye işgallerini engellemek için Esad rejimi ve Rusya’ya açılan kapıda görüldü ki bir kere Türkler işgal saldırılarına başlarsa QSD burayı tek başına savunmakta zorlanır, rejime ya da uluslararası güçlere ihtiyaç duyar. Bu noktada Esad rejimi buralara konumlanırsa bir süre sonra Rusya’nın desteği ile buradaki toprakları yeniden kendi nüfusuna hiç savaşmadan katabilir. Ayn İsa’ya yönelik işgal saldırılarında da aynı taktik yürütülüyor. Kürtlere buradan çıkın, rejim güçleri yerleşsin, yoksa Türk’ler işgale başlar deniliyor. QSD’ye karşı işgal saldırıları rejim ve Rusya tarafından bir şantaja dönüştürülüyor.

Türkiye-Rusya-Suriye’nin MİT başkanı Hakan Fidan’ın Şam ziyaretiyle birlikte QSD’yi daraltacak yeni planlar yaptığı yaşanan son gelişmelerde bir bir açığa çıkıyor. DAİŞ’in yenilmesinden sonra önemli bir düzeyde istikrar ortamına kavuşan kentlerde yeniden kaos, kargaşa yaratılmak isteniyor. Bunun birinci sebebi Esad seçimlere hazırlanıyor, Difaa El Watani milis güçlerinin kontra saldırıları ile gerilim yüksek tutularak rejimin yaşadığı ekonomik-siyasi krizler QSD’nin bölgedeki varlığına yöneltilmeye çalışılıyor. İkincisi Halep’in bazı bölgelerinde QSD güçlerinin bulunduğu alanlar kuşatılarak, ekonomik ambargo uygulanarak bu bölgelerde tek parça Suriye varlığı sağlanmaya çalışılıyor. Efrin üzerindeki işgalci kuşatmada kalan halk işgalcilerin insafına terk ediliyor. Üçüncü olarak MİT desteği ile bu planlar başarıya ulaşılırsa zayıflayan bir QSD’yi Kuzey’de Türkiye’nin içerde ise rejim saldırıları ile bitirilmesi hedefleniyor.

Şam hükümetinin bu siyasi tavır alışına karşı özerk yönetim doğrudan verdiği demeçlerle bu gelişmelerin MİT müsteşarı Hakan Fidan gizli Şam ziyareti ile geliştiği vurgusunu yapıyor. Esad rejimini uyaran özerk yönetim, bataklığa girme diyor. Ancak yaşanan gelişmeler Esad rejiminin bataklıkta ki eli çoktan sıktığını gösteriyor.

Hiç şüphe yok ki faşist Erdoğan rejimi Kuzey-Doğu Suriye’de yaşanan bu son gelişmeleri ellerine ovuşturarak izliyor. Çünkü bir türlü açamadığı yeni işgal cephesinde Suriye rejimi ile QSD güçlerinin çatışması her iki gücü de zayıflatacak nitelik taşıyor.

Güney Kürdistan’da TSK-KDP iş birliği ile ablukaya alınan Mahmur kampı ve Halep’de Esad tarafından kuşatılan alanların taşıdığı benzerlik yine sivil kıyafetlerle halk gibi gösterilmeye çalışılan rejim milislerinin kontra faaliyetleri, QSD’ye bağlı güçlerin kaçırılmaları ve tutuklanmaları, işkenceye maruz kalmaları, yaşanan çatışmaların ve kuşatmanın taktik yönetiminde MİT provokasyonu ve yönetiminin faaliyetlerinin olduğunu gösteriyor.

Özerk yönetimin önemli bir gücünün bulunduğu Qamişlo ve Hesêkê kentlerinde Esad rejiminin MİT eli ile örgütlediği bu provokasyonlar sonucunda sınırlı bölge ve mahallelerde QSD denetimine girebilir, rejim denetiminde tuttuğu alanlardan da olup bir çıkış momentinden bataklık ortağı faşist Erdoğan rejiminin yaşadığı gibi bir çöküş momentine girebilir.

Paylaşın