Gündem, Hasan Gezgin, Umut Yazıları

Faşizmin insan hakları eylem planı – Hasan Gezgin

Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın insan hakları eylem planı adıyla kamuoyuna sunduğu bir düzenlemeden bahsedildi. Bu son günlerde AKP-MHP faşizminin toplumda gelişen dinamiklere ve dış siyasette özelinde de AB ile ABD ile girişilen yeni dönem ‘uyumsuzluğuna’ cevap oldurulmaya çalışılan bir düzenleme görüntüsü yaratmaktadır. Toplumsal dinamiklere elbette ki bir özgürlük ortamı sağlamaya çalışmayacağı açık ve aşikardır. Ama bu konudaki beklentisinin ne olabileceğine dair en genel işaret dış ilişkiler konusunda yaşadığı belli başlı sorunları örtbas etmesi açısından özel bir noktada duracağıdır. Çünkü burada yer alan hiçbir konu özü itibariyle halkların sorunlarını çözecek bir niteliğe sahip değildir. O sebeple örneğin ‘ifade ve örgütlenme’ özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi noktasında yer alan ifadeye bile başta Avrupa ülkelerinin en hassas konu başlıklarından biri olarak lanse edildiği için yer verilmektedir. AKP her ne zaman bu ifade ve örgütlenme özgürlüğü konusunu gündeme açtığında bu konuyu sadece bir dönem tartıştırıp belki hatta yasalarla ‘koruma altına’ aldığında dönemin sonu tam tersi sonuçlarla bitmektedir.

Yeni anayasa tartışmalarının şu ilk günlerinde bu insan hakları eylem planının faşizmin istediği toplumsal dönüşümlerin belirli noktalarda şekilsel olarak törpülendiğini göstermektedir. Zira anayasa tartışmalarının bugüne kadar hiçbir şekilde ezilenler yararına bir sonucu olmamışken AKP-MHP faşist ittifakının böyle bir anda kendisinden taviz veriyor imajını düşünmek büyük bir hata olacaktır. Hatta dün olan bir habere göre “AKP kadına yönelik şiddetin araştırılması için önerge” vermiştir. Anormal bir haber servisi değildir bu. AKP-MHP faşizminin birinci olarak; karşısına yüklenmiş olan toplumsal muhalefetin enerjisini belirli noktalarda yumuşatmaya çalışması. Bunu da açarak söylemekte yarar var, AKP-MHP faşizmi paramiliter güçleri dışında devlet tekelinde şiddeti kullanmaktan geri kalmayacaktır. Zira bu haberin servis edildiği tarih 9 Mart iken, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne yönelik olarak kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik saldırıları hiç de AKP’nin böyle bir insan hakları eylem planı realitesi olmadığını göstermektedir. İkinci olarak; bunun geçtiğimiz aylarda yapılan AB Liderler Zirvesi ve ABD ile olan ilişkilerin geldiği boyutla alakalı bir bağının olduğu da görünmektedir. Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye dair yapılan değerlendirmelerin belli bir kısmında ‘görece daha yüksek düzey’ – ekonomik olarak- yaptırımların mart ayına ötelendiği görülmekteydi. Ayrıca Joe Biden yönetiminin Türkiye’de insan haklarına dair yaptığı açıklamaların düzeyinin çok üst perdeden oluşu iktidarı çeşitli şekillerde zorlamaktadır. Üçüncüsü; Gare’ye işgal girişimi ve askeri sonucunda askeri yenilgi ile özellikle HDP ve bileşenlerine, birleşik mücadele güçlerine yönelen faşist iktidarın yaratacağı hukuksuzlukların bunlar üzerinden gelişeceğinin çeşitli göstergeleri. Bu nokta devletin bu eylem planı açıklaması ile temelden terstir. Çünkü ana başlıklar ile sıralamaya çalıştığım bu noktalar şu çok kısa süreç içerisinde AKP’yi sarsan ve sarmalayan esaslı sorunlardır.

Bu ve benzeri maddelerin birbiriyle ilişkilendiği nokta AKP-MHP faşist ittifakının ülke içerisinde kitle kaybettiği ve emperyalist bloklar arasında sürekli ikilemler yaşamasının verdiği iktidar içi sorunlardır. Bütün bu sonuçlar yönetememe halini yaratmaktadır. Yönetememenin sonuçları belki insan hakları eylem planı açıklamak gibi bir şey olmasaydı başka yöntemler denenirdi ama en nihayetinde gelip dolaşılacak yer AKP’nin bu yönetememe krizinin açığa çıktığını gördüğü noktada yaptığı hamlelerin kendisinden asla taviz vermeyeceğidir. Bu planlar iktidarın kaybettiği ve ‘rızasını’ öyle ya da böyle kazanmak istediği kitlelere şirin gözükmekten başka bir şey olmayacaktır. Çünkü hem HDP’yi kapatmak hem işçilere-kadınlara-gençlere saldırmak ve hem de devrimci örgütlenmeleri tasfiye etmeye çalışıp da faşist örgütlenmelerinin önünü açmak söylediği her şeyin arka planında başka bir planın olduğunu gösterir. İnsan hakları eylem planı ekonomik yaptırımları yumuşatmak, yokuş aşağı giden yönetememe halini yönetimde tutma isteği ve sokaklarda direnen ezilenlerin gündemini değiştirmekten öte bir şey değildir. Hukuk ve ekonomi reformunu da geçtiğimiz günlerde gündemleştiren faşist iktidar ne doların düşmesini ve alım gücünün normalleşmesini garantileyebildi ne de hukuk alanında yaşanan ihlallerin sonlandırılmasına dair adım attı. Bu yüzden faşizmin yok etmek istediği her insana bugün gelip ‘insan haklarını’ anlatması kadar ‘ucuz siyaset’ yoktur. Faşizm kendisini kurtarmak için oynaması gereken rolü oynamaktadır ama kaybedecektir.

 Siyasi, askeri ve ekonomik olarak yönetememenin bütün halini yaşayan iktidar, geçilen kısa zaman dilimi içerisinde kendisine nefes alma boruları yaratmaya çalışmaktadır. Ancak bu eylem planı açıklaması da dahil olmak üzere her bir hamlesi kendi boğazına yine batıyor ve sadece anlık rahatlamalar yaratmanın ötesinde hiçbir işe yaramamaktadır. AKP sadece olgusal sorunlar üretmekle kalmayıp ve bunların sürekli mantar gibi türemesine neden olan  yapısal sorunlu bir rejim inşaa eden bir yapıdadır. Bu yönetememe krizi, ülke içerisinde ezilenlerin cephesinde çok önemli gelişmeler kaydedecektir. Ülkede ayaklanmalar olmasına dair birçok gösterge mevcuttur. Önemli olan onu lehimize çevirebilecek gücün örgütlenmesinde ve özgürleşmesindedir. İnsan hakları eylem planı AKP’ye bugün küçük ama yarın önemli düzeyde fayda sağlayacak olan bir projedir. AKP hala aynı partidir ve faşisttir. Ne ekonomi ne hukuk reformu ve şimdi de insan hakları eylem planı onu ‘başka’ AKP yapmayacaktır.

Bu ayaklanmalar arifesinde ezilenleri birleşik mücadele içerisinde örgütlemek ve faşizme karşı eyleme geçirmek önemli anahtar kelimelerimizdendir. Hukuk, ekonomi, anayasa vs. alanların reform tartışmaları işçilerin ve ezilenlerin isteklerini karşılamamaktadır. Bu eylem planı da aynı kefededir. Ezilenlerin tek eylem planı birleşik mücadeleyi güçlendirmesi ve kendi gündemini örgütlemesi olmalıdır.

Paylaşın