Mücadele Birliği dergisi editörden imzası ile “Bütün Sosyal Reformistler Birleşin” ve “İki Blok, İki Demokrasi” adlı iki makale yayınladı. İki makale de, dokuz sol-sosyalist partinin imzaladığı HDP’ ye açılan kapatma davasına karşı yayınladıkları bildiriye ait eleştiriler üzerine kurulu.
Mücadele Birliği Platformu (MBP), “sosyal reformist” ilan ettiği bu dokuz partiden ikisi ile (Devrimci Parti ve ESP) birleşik mücadele güçlerinin bileşeni olarak yan yana, omuz omuza kavga yürütüyor. Üstelik imza attığı BMG deklerasyonuna göre, bu iki partide dahil, yedi bileşeni “devrimci güçler” olarak kabul ederek, ”bu düzeni değiştireceğiz” diyor.
Kuşkusuz Devrimci Parti ve ona ruhunu veren devrimci siyaset anlayışı “MBP”yi stratejik yürüyüşünde ve yoldaşlaşma da “devrimci özne” olarak görüyor. Onun yürüyüşünü “an”da ki adımlarıyla ya da bu yazılarda ki kullandığı uslupla değil, uzun yürüyüşümüzde ki programatik ve eyleminin muhtevasına göre değerlendiriyor. Çok yönlü taktik farklılıklarımıza rağmen stratejik olanı esas alıyor. Bu BMG içerisinde yer alan yapıların birbirlerini eleştirmeyeceği anlamına gelmez. Bizler açısından birleşik mücadelenin kendine ait yarattığı kültüre uygun eleştirmek “devrimci” olandır. Hem bu yapıları oluşturan kadro ve sempatizanlarda, hem de birçok mevzi de siper yoldaşlığı yapan güçler arasında onlarca kanal oluşmuşken, onlarca “kader” belirleyen mesailer yapılırken, eleştirinin kendisi değil, yapılış biçimi, dili “MBP” içerisinde birleşik faaliyete katılan yoldaşlarında emeğine haksızlık olacaktır.
Taşıdığımız sorumluluk ve siper yoldaşlığı açısından benzer yöntemsizliğe düşmeden politik açıdan bir kaç başlığın altına çizerek ilerlersek, belirtmek gerekir ki, bu bir polemik ya da cevap yazısı değildir. Aksine bu yazı ile muradımız birleşik mücadele ruhuna güç vermektir. Çok kısa zaman önce anmasını gerçekleştirdiğimiz, THKO’lu Denizlerin idamını engellemek için, THKP-C’ li Mahir’lerin Kızıldere’ de canlarını ortaya koyduğu devrimci dayanışma ve siper yoldaşlığı kültürünü güçlendirmektir. Amacımız yine hepimize “rekabetin değil” yoldaşlaşmanın mirasını bırakan Bayram’ın Taylanlaşması, Taylanın Bayramlaşmasını büyütmektir. Kuşkusuz yoldaşlarımızın yayınladığı bu iki makaleye yönelik karşılıklı yapılacak eleştiriler, devrimci yöntem olarak ortak mevzilerde devam edebilir. Ancak devrimci siyaset açısından yöntem bellidir. Bu yöntem “birleşik devrimde yoldaşlaşmanın” yöntemidir.
Devrimci Parti ve devrimci siyaset çizgisinin birlik ve ittifaklara yaklaşımı;
“Devrimci siyasetin programatik varlık nedeni emperyalist-kapitalist dünyada onun mülkiyet ilişkilerine son verecek işçi sınıfı öncülüğünde sömürü düzenini ortadan kaldıracak sosyalizmin inşasıdır. Bu stratejik olandır… Bu kurmaylık; hükümet partilerini ve devletin yönetim biçimlerini aşan, doğrudan kapitalist devlet aygıtını ve ilişkilerini hedefleyen bir devrimci hattın kurucu öznesini yaratmaya muktedirdir. Devrimci siyasetin kurmaylığı “birleşik devrimci merkezin” inşası ile şekillenebilir. O nedenle devrimci siyasetin “birlik ve ittifaklara” yaklaşımında esası teşkil eden şey, bu stratejiye sahip güçlerle sömürünün kalbine taarruzu esas alan birleşik merkezin inşasıdır.” Devrimci siyaset, mücadele birliği platformu ile kurduğu ilişkiye bu stratejiden yaklaşır.
“Belirli hedefler doğrultusunda gelişen taktik ittifaklar, dönemlik güç birlikleri, geçici cepheler, deklarasyonlar, “an” daki bir gündeme dair ortak açıklamalar, devrimci siyaset için her daim yer alınabilecek zeminlerdir. Somut gündemler altında birleştirici yöntemler geliştirmek ve mücadele cephesini genişletmek stratejik hedefi olan yapılar için kaçınılmaz. Hele ki devrimci savaşı büyütmeye aday özneler için cephe genişletmek elzemdir. Meseleye esneme, ödün verme, ödün alma tartışmalarının sığlığından değil, devrimci bir mevzi oluşumunda açığa çıkaracağı fırsatları değerlendirme olanaklarına göre bakılmalıdır.” Devrimci siyasetin, bir takım sol ve anti-faşist güçlerle kurduğu ilişkide bu taktik yaklaşımı esas alır.
Nihayetinde “12 Mart Platformu” nda MBP’de, Sol Parti, SYKP, TKP gibi partilerle ortak imzacıdır. Şimdi denilebinir ki, “biz imzacıları değil içeriğini eleştiriyoruz” O zaman da peki bu içerikten hareketle “sosyal reformist” ilan ettiğiniz ESP ve Devrimci Parti ile nasıl bir devrimci öncülük inşa edeceksiniz? Bu durum sizin deyiminizle söylersek “Nasreddin Hoca misali eşeğe ters binmiş görünmez mi?”
“Gerçekten “adil” bir toplum istiyorsanız önce kapitalist üretim ilişkilerini, burjuva egemenliği ortadan kaldırmanız gerekir. Bu büyük eyleme devrim denir.” demiş editör, çok doğru ama niyetlerinden bağımsız, yoldaşlarımızın örneği eksik anlaşılmasın, gereksiz polemiklere yol açmasın diye katkı yapalım. Bunu bizim istememiz gerçekleşmesine yetmez, bu ancak proleteryanın öncülüğünde zora dayalı bir devrimle mümkün olur. Bu açıdan devrimci siyaset neyi ve nasıl örgütlemesi gerektiğini biliyor. O nedenle de bu yönelime sahip parti – yapılarla ilişkilenmeye ve birleşik devrim fikrine stratejik yaklaşıyor. Ve devrimin zaferi için bu amaçla hemhal olmuş farklı öncü partilerin birleşik kurmaylığının devrime kazandırcağı niteliğe ikircimsiz yoldaşlaşma ilkesi ile yaklaşıyor.
“Açıklamadan öğreniyoruz ki, adı geçen partiler, “adil demokratik barış içinde yaşanacak günler” için mücadele ediyorlar.” diye ifade etmiş editör yoldaşımız. Ancak Birleşik Mücadele fikrinde yol aldığı devrimci “dostlarının”niteliğini bu açıklamadan öğrenmiş olması şaşırtıcı. Ortada 5 yıllık birleşik mücadele fikri ve pratiği varken “yoldaşlarını” bir basın metninden öğrenmiş ve niteliğini tanımlamış olması, editörün bizlere yönelttiği “Bu kadar cehalet ancak tahsille olur, demek zorundayız artık” cümlesine rağmen (biz böyle demek zorunda değiliz) isabetsiz bir tespit olmuş. Oysa Marks’ın deyimiyle “görünen gerçek olsa bilime gerek kalmazdı” Editörün gerçeği görmek için bir metine değil, bir külliyata ve bir tarihsel pratiğe bakması daha fazla yoldaşlaşmaya hizmet edecektir.
“…sizin devrim gibi bir amacınızın olmadığını biliyoruz.” “….Marksist düşüncenin sınıf mücadelesine ilişkin vardığı sonuçları sonuna kadar götürmemekte ne kadar dikkatli ve ısrarcı olduğunuzu da ele vermiş oluyorsunuz ” tespiti yapan editör yoldaş, cümleleriyle adeta birini suç üstü yakalamanın verdiği yanılsamalı heyecana kendini kaptırmış olabilir. Bu yanılsamalı heyecan öyle bir göz kararması yaratır ki, gerçek suçluya odaklanmanı dağıtır ve “suçlu” diye tuttuğunun “dostun” olduğunu ancak bu göz kararma halinin etkisi geçince anlaşılır. O halde “an”lık göz kararmaları ile birleşik mücadeleye odaklanmayı dağıtmamak, siper yoldaşlığının ruhunu paralize etmeden “eleştiri yöneltmek” ve devrimci güçleri cepheleştirerek “gerçek suçlu” burjuvazinin üzerine yürütmeyi esas almak devrimci tutumdur.
Son olarak editör yoldaşın merak ettiği “sınıf mücadelesinin sonuçlarını sonuna kadar götürüp, götüremeyeceğimizi” anlaması için, yürüdüğümüz sınıf mücadelesinin yolunda birlikte yürümemiz ve sonuçlarını karşılarken de yan yana olmamız gerekli ki, aynı açıdan karşılıklı bir yargıya varabilelim. Görüldüğü üzere bu yargısının ispatlanması için de “birleşik” bir yürüyüşe ihtiyaç var.