Gençliğin Devrimci Güçleri ( Dev- Güç) ” Gençliğin gücüyle barikatı aşıyoruz! Yaşasın 1 Mayıs! ” sloganıyla 1 Mayıs açıklaması yayınladı.
Dev- Güç yayınladığı açıklamada 1 Mayıs’a AKP-MHP faşizminin, virüsü bitirmeye yönelik değil; virüsü kendi çıkarına kullanmaya yönelik hamleler yaptığı bir sürecin gölgesinde gelindiğini vurgulayarak “İşçiler, emekçiler ölümcül koşullarda önlemler alınmadan fabrikalarda, atölyelerde çalışmaya mahkûm edilirken; alanların, meydanların işçilere, emekçilere, gençlere ve ezilenlere yasaklandığı 1 Mayıs günündeyiz.” denildi.
Açıklamada İstanbul Sözleşmesi’ne saldırarak kadınların yaşamlarını tehdit edildiği, LGBTİ+’ların varlığını inkâr ederek cinsel yönelimlere ve cinsiyet kimliklerine saldıran patriyarkal kapitalizmin korkularını şiddetiyle örtbas etmeye çalışıldığı, kayyum rektörlerle irademizi gasp edenlerin, üniversiteleri sermayeye peşkeş çekenlerin özgürlüğü savunan öğrencilere yönelik baskı ve saldırıların sürdüğü belirtildi. Ankara’dan İzmir’e, Türkiye’den Kürdistan’a, kampüslerden fabrikalara, sokaklardan meydanlara, zindanlardan Taksim’e yasakları tanımanmadığı belirtilerek “Gençliğin gücünü kuşanarak barikatları aşmak için yürüdüğümüz, isyan bayrağını kavga gününde yükselttiğimiz 1 Mayıs günündeyiz.” denildi.
Açıklamanın devamında ise şunlar vurgulandı;
1 Mayıs’a gelirken ticari amaçlı olmayan her türlü faaliyetlerin yasaklandığı, Kod-29’la işçi düşmanlığının, sendikal örgütlenme hakkı gaspının ayyuka tırmandığı, iktidarın siyasi faaliyetlerine hız kesmeden devam etmesine karşın toplumsal muhalefete siyasetin fiilen yasaklandığı bir süreci geride bıraktıkHalkın tüm kesimleri, salgının dahada derinleştirdiği yoksulluk ve geleceksizlik ile boğuşurken, AKP-MHP faşizmi tüm kaynaklarını kendi patronlarını kurtakmak üzere harcaması, AKP-MHP faşizmin safını bir kez daha göstermiş oldu. İçinden geçtiğimiz süreç, patronları, sermayedarları zengin ederken, işçilerin, emekçilerin sofrasına ise açlık, yoksulluk, virüs ve ölümden başka bir şey getirmemiştir. Kürdistanı savaş politikalarıyla kana bulayan, milyonlarca insanın iradesiyle seçilmiş temsilcileri tutuklayan, Kürt belediyelerine kayyum atayan faşist sistemin, zulümle, kanla, halkları yok saydığı bir süreçten geçtik, geçiyoruz. 8 Mart’ta, Newroz’da, faşist uygulamalarla uzlaşmayan, bu çürümüş sisteme rıza göstermeyen, hesap soran milyonların zapt ettiği alanları gördük, özgürlüğün sokağa, direnişin her yere yayıldığı bir süreci geride bıraktık. Onlarca tutuklama, ev hapsi, gözaltına rağmen mevzii genişleterek kampüsleri, sokakları zapt eden Boğaziçi Direnişimizle üniversitelerde yaratılmak istenen yıkımların, gençliğin bileğine vurulan geleceksizlik zincirinin karşısına tek ses, tek yumruk olup dikildik. AKP-MHP faşizminin kayyum rektörler eliyle üniversitelerde gerçekleştirdiği anti-demokratik, kayyum siyasetine dayanan gayrimeşru uygulamaları kabul etmedik, bilimsel eğitimden, özerk-demokratik üniversite talebimizden, irademizden vazgeçmedik. 1 Mayıs, gençliğin bu isyanının eşik atlama günüdür. Nasıl ki üniversitelerimizi savunurken önümüze diktiğiniz barikatları tanımadıysak, memleketin her yerinde 1 Mayıs’ı yasaklamak için öfkesini kuşanan milyonlarca insanın önüne diktiğiniz barikatları da tanımıyoruz!
Egemenler özgürlük mücadelesinin önüne diktiği duvarları yıkılmaz sanıyorsa, yasaklarıyla, polisiyle, ablukasıyla 1 Mayıs’ı sessizliğe gömeceğini sanıyorsa gözünü çevireceği yer sokaklar olsun! Gökkuşağına yeni bir renk eklemek için, emeğimizi, irademizi, geleceğimizi savunmak için, rant-talan savaş politikalarına karşı yaşamı savunmak için, kapitalist sistemin dayattığı yıkımlara karşı hayatı durdurmak için oradayız!
Tüm bu süreçler bütünüyle, yasaklarla, baskılarla, tehditlerle katliamlarla, kapitalist sistemin doğayı ve insanları esir alan virüsüyle geldiğimiz 1 Mayıs günündeyiz. Koronayı fırsata çevirme çabasındaki AKP-MHP iktidarının yasakladığı 1 Mayıs’ta; bizlere düşen görev işçilerin, gençlerin, kadınların ezcümle bütün ezilenlerin öfkesini örgütlemek ve yaşamın her alanını direnişe çevirmek; her sokakta, her meydanda, Ankara’da, İzmir’de, Kürdistan’da, Taksim’de barikatı aşmaktır!
İnsanlar evde kalamaz, açlık ve ölüm dışında bir seçenek ararken bize dayatılan bu çemberi kıracak birleşik mücadele gücü ellerimizdedir!
