İsmail Güldere, Umut Yazıları

Faşizmle uzlaşma olmaz! – İsmail Güldere

Türkiye devrimci siyaseti açısından her ne kadar faşizmi yıkma mücadelesinde taktik durağanlık yaşansa da faşizmi yıkma iradesi hiç olmadığı kadar güçlü gelişiyor. Özellikle faşizmin süresinin dolduğu, içinde bulunduğu bataklıkta sadece vücudunun bir parçasının yer üstünde kaldığı görülüyor. Faşist iktidar elini her yöne yardım çığlığı şeklinde uzatıyor, ABD-AB-Rusya başta olmak üzere emperyalist-kapitalist politika bile ona eldivenle el veriyor, faşist Erdoğan tutunacağı eli bir türlü kavrayamıyor; sıkışıyor, çözülüyor, çürüyor, çöküyor ve yıkılıyor.

Bu faşist iktidarın nasıl bir yıkılış sürecinde olduğu sadece kendinde açığa çıkan pisliğin kokusu ile değil toplumsal yansımasının gündem olan başlıkları ile de çürümenin boyutu görülüyor. Sadece Elmalı davasında yaşananlar, toplumsal diğer başlıkları yok edercesine bu iktidarın yıkılmasından başka bir yol yok dedirtiyor.

Şimdi bu çürümeye kim tedavi bulmak istiyorsa, kim bu bataklıkta AKP-MHP faşizmine yardım eli uzatıyorsa, kim bu can simidini taşımak istiyorsa en büyük karşı-devrimci faaliyeti yürütüyor demek oluyor.

Burjuvazi bile kendi içinde Erdoğan’a destek vermeli mi vermemeli mi diye bir tartışma süreci yürütürken, HDP saflarında milyonlarca işçinin, kadının, Kürt’ün, Alevi’nin oyunu almış olan, halkların umudu olan bir partiden beklentisi AKP’ye karşı mücadele olan seçmene, Katırcıoğlu’nun biz iktidardan teklif gelirse uzlaşırız demesi, milyonlarca kişinin iradesine yönelik gasp ve aldığı sorumluluğu, görevi halklara karşı kötüye kullanmak oluyor.

Erol Katırcıoğlu bir haber ajansına verdiği röportaj da “Erdoğan adım atarsa tabii ki AKP ile tekrar uzlaşırız” diyerek faşizmin dümenine su taşıyan, halkların bilincine ise kan sıçratan bir dizi soruya sanki AKP, Erdoğan, Bahçeli bu ülkede faşist saldırganlığın yürütücüleri değil de sütten çıkmış AK kaşıkmış gibi cevap veriyor. Erdoğan-Bahçeli iktidarına toz kondurmuyor, aksine PKK’yi, devrimci güçleri faşist saldırganlığın en yüksek aşamasında bir sağduyuya, demokrasi adı altında iktidara teslimiyete çağırıyor. Faşist Erdoğan’ın PKK’den ateşkes talep etmesi, Deniz Poyraz’ın karşı devrimci örgütlenme tarafından katledilmesi, bir demokrasi aralığı oluşturacak eşikler değil, faşizmin içinde bulunduğu krizin kanlı canlı çöküş çırpınışlarıdır. AKP-MHP faşizmi ile uzlaşma fikrini zikretmek dahi şu an faşizme karşı birleşik mücadele zemininde buluşan devrimcilerin ve onlara inanan halkların mücadele ritmini bozmak anlamına geliyor.

Erol Katırcıoğlu soruları bir HDP siyaseti bakış açısı ile değil içinde bulunduğu sınıfsal konumu ile yorumluyor. Katırcıoğlu yıkılan kentleri, yakılan ormanları, yürütülen savaşın düzeyini görmeden ekonomiden bahsediyor, barıştan bahsediyor. Bu köprünün altından sular değil, kanlar aktı. Kürdistan coğrafyasının her santimetrekaresi yok edilmeye çalışılırken, hayali kurulan uzlaşma ile can verilmesi planlanan ekonomi oluyor. Katırcıoğlu’nun baktığı sınıfsal pencere ile işçi sınıfı ve ezilenlerin baktığı pencere arasında ciddi bir açı farkı bulunuyor. O, faşist iktidar yıkıldığında burjuvazinin yaşayacağı zorlukları hesaba katarak konuşuyor, biz faşist iktidar yıkıldığında tüm burjuvazi yok etmek için, iktidarı tümüyle almak için konuşuyoruz.

Bugün HDP, Türkiye’de demokratik muhalefet siyasetinin ana merkezlerinden biridir. Ve savunduğu program ileri demokrasi çerçevesinde geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Ancak bu yelpaze genişliği Erol Katırcıoğlu’nun verdiği cevapları kapsayamaz, kapsamamalı. Çünkü HDP, halklardan ve halkların mücadelesinden bağımsız bir parti değildir. HDP, halkların sözü ve iradesi ile HDP’dir. Bugün burjuva yasalcılığı içerisinde kendisini Türkiye’nin etkin muhalefet partilerinden biri noktasına taşıyan HDP’nin gücü uzlaşmaz, diz çökmez politik aksiyonundan gelmektedir. Bunu kaybeden Bir HDP, halkları da kaybeder. Erol Katırcıoğlu HDP’siz (Halkların iradesi dışında) HDP adına konuşarak halkların devrim seçeneğine darbe vurmaya çalışmış ya faşist saldırganlık ya da uzlaşma seçeneğini ortaya koymuştur. Bugün HDP’nin 3. Yolunda Katırcıoğlu’nun fikirlerine yer yoktur, olmamalıdır.

Katırcıoğlu’nun verdiği cevaplar, soru soran kişinin bile sorularındaki tarza yansıyor, verilen cevaplar karşısında şaşırdığı belli oluyor. Bu tip uzlaşmacı fikirler karşısında şaşırmamalı ve daha fazla faşizmle mücadelenin yanında, daha fazla ideolojik mücadele ile de bu liberal-reformist akıllara karşı bir tutum geliştirilmedir. Bugünden sonra Katırcıoğlu fikirleri için karar HDP’nindir, ancak halkların birleşik mücadelesi açısından karar açıktır, faşizmle uzlaşma olmaz, kırk katır da kırk satır da kabul edilemez. Faşizmi yıkmak, özgürlüğü kazanmak için ilerlemekten başka yol yoktur.

Paylaşın