Umut kitap tanıtımında bugün sizlerle, 19. yüzyıl’ın sonlarının Rusya’sında, Çarlık döneminde sınıf ilişkilerinin köylülükten kente doğru kopmaya başladığı, işçi sınıfının doğduğu ve geliştiği, karanlık fakat bir o kadar da yüzü aydınlığa dönmüş bir zamanda geçen bu roman işçi sınıfının tüm zorluklara rağmen dik, baş eğmez duruşunu bir birbirleriyle yolları kesişen dört öncü işçi üzerinden anlatan ”Fırtına Kuşları”nı paylaşıyoruz.
Yazar Ostrover’in tanıttığı dört kahraman, işçi sınıfı ve emekçi halk arasında sürdürdükleri başarılı mücadelenin sonucu olarak işçi sınıfının 1917 Ekim Devrimi ile elde edilen mücadelesinin zaferini muştulayan “Fırtına Kuşlarıdır”.
Yazar L.Ostrover’in de bir işçi olarak yer aldığı bu roman işçi sınıfının içinden işçilerin çetin ve engellerle dolu mücadelesini anlatıyor. Çar hükümdarlığının tüm baskı aygıtları, sürgün tehditleri, hapishane ve idam cezalarının yanı sıra fabrikalarda çok ağır koşullarda çalışmaya mahkûm edilmiş işçilerin direnişleri ve başkaldırı eylemleri ile Rus işçi sınıfının tarihi şekilleniyor. Dört fırtına kuşu, Rus işçi sınıfı ile başlayan ve gelecek döneme yön verecek olan şiddetli fırtınanın habercisi oluyor.
Dört işçinin birbirleri ile kesişen yaşamlarında devrimci mücadele ile tanışmaları, kazanımları, zaferleri ve bu yolda katlanmak zorunda kaldıkları zorluklar, yenilgiler kapitalizmin gelişim dönemi vahşiliği içerisinde okuyucuyla sade, öz bir anlatımla buluşuyor.
Köleci, feodal dönem ilişkilerinin kapitalist dönem ilişkileri ile yer değiştirdiği bu dönem ve aynı zamanda bu döneme isimlerini fırtına kuşları olarak yazdıran öncü işçiler için Lenin:
“Orağın ve dövenin Rusya’sı hızla sabanın ve harman makinesinin, buhar değirmeninin ve buharlı dokuma tezgâhının Rusya’sına dönüşmeye başladı…
Önümüzde, bütün gücüyle düşman kalesi duruyor ve üzerimize yağdırdığı kurşun ve gülleleriyle en iyi savaşçılarımızı vuruyor. Bu kaleyi ele geçirmek zorundayız ve bu kaleyi, eğer uyanan proletaryanın tüm güçlerini Rus devrimci güçleri ile ortak bir partide, Rusya’da diri ve dürüst olan her şeyin çekim merkezi olan bir partide birleştirebilme yeteneğini sergileyebilirsek, bu kaleyi ele geçiririz. Sadece o zaman Rus devrimci işçisi Pyotr Alekseyev’in kehaneti hayat bulur, ete kemiğe bürünür: Emekçi halk adaleli kollarını kaldıracak ve süngülerin yardımı ile korunan despotizmin boyunduruğu tuz buz olacaktır.”
Lenin’in adını ve sözünü andığı Alekseyev, Çarlık Rusya’sında büyüyüp, gelişen Ekim Devrimi’nin ön habercisi “Fırtına Kuşları” ndan birisidir.
Aslında yaşananlar 19. yüzyıl sonlarını ele alsa da gerçekler 21. yüzyıl işçi sınıfı mücadelesinin koşulları ile örtüşüyor. Bu anlamıyla işçi sınıfının erken mücadele tarihinden bugüne yansıyanlar arasında ki bağıntı onları sömürenlere karşı mücadelenin içeriği benzer özellikler taşıyor. İşte o kurutulması gereken bataklıktan “O zaman ben anlatayım: Ağalar ve fabrikatörler aynı bataklıktan gelirler. İşte bu bataklığın kurutulması gerekiyor.” bu cümlelerle onlarda bahsediyor.
İşçi sınıfının kendi gücünün farkına vardığı kölelik koşulları içerisinde geçen bir diyalog, işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin gücünü keşfetmesinin sonucunu çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Güncelliği apaçık ortada duran “Çünkü bizim gücümüzün farkında değil, gücümüzü göremiyor. Küçük dört duvarlarımızın ardında gözyaşı döküyor ve fabrikatöre kin kusuyoruz, ama ona yumruklarımızı gösteremiyoruz. İşi bırakın, bırakın dokuma tezgâhları paslansın, o zaman tüm Guçkov bir araya gelse ne yazar! O çok kazanmaya alışkın, ama siz işi bırakırsanız, o zaman ortada kazanç diye bir şey kalmaz.” bu satırlar işçi sınıfının şalteri indirme eyleminin belki de o muazzam sonucunu en yalın haliyle anlatıyor.
Hiç kuşku yok ki işçi sınıfı bir kere ayaklanmaya başladığında kapitalistler çökecekler.
Fırtına kuşlarından Alekseyev “Biz milyonlarız!” dedi seslice. “Sadece körler bizi göremez!” diye başladığı savunma taslağını hazırlarken işçi sınıfının dünyayı yaratan çoğunluğunun, gücünün farkında bulunuyor. Onun, mücadelesini yürüttüğü sınıfa olan güveni de buradan geliyor ve onu son ana kadar ayakta tutuyor.
Pyotr Alekseyev, Viktor Pavloviç Obnorskiy, Stepan Halturin, Pyotr Anisimoviç Moiseyenko…ve sayısız, isimsiz kahraman “Fırtına Kuşları” Ekim devriminin zaferini muştuladılar. Şüphesiz onlar hem Rusya hem de tüm dünya proleterleri için yol göstermeye devam ediyor.
Adlarını saymakla bitiremeyeceğimiz “Fırtına Kuşları” yeni Ekim’leri müjdeliyor. Devrimci okumalar.
