Gündem

AKPM üyesi Andrej Hunko’dan Ecevit Piroğlu açıklaması: Türkiye’den siyasi baskı var

Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi üyesi ve Almanya Sol Parti (Die Linke) üyesi Andrej Hunko Nisan ayı başında Sırbistan’da Türkiye’nin iade talebi nedeniyle hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunan Ecevit Piroğlu’nu ziyaret etmişti.

Piroğlu’nun durumuna ilişkin Sirbistan’da çeşitli kurumlarla da temaslarda bulunan Hunko 13 Nisan tarihinde Almanya’da yayın yapan Junge Welt gazetesinden Henning von Stolzenberg’in Sırbistan ziyareti ve Piroğlu’nun durumuna ilişkin sorularını yanıtladı.

Söyleşinin tam hali şu şekilde:

Geçenlerde Sırbistan’a bir seyehat gerçekleştirdiniz. Seyahatinizin sebebi neydi?

Kürt-Türk siyasi tutuklu Ecevit Piroğlu’nu cezaevinde ziyaret etmek istedim. Burada İnterpol yasalarının ihlali söz konusu.

Piroğlu, yaklaşık iki yıl önce Belgrad havaalanında Interpol’ün „kırmızı bülteni“ nedeniyle tutuklandı ve Türkiye’ye iade edilecek. Siyasi davalar, Interpol tüzüğüne göre açıkça yasaklanmıştır. Buna rağmen, bu tür tutuklamalar tekrar tekrar oluyor. Özellikle Türkiye bu durumu yoğun bir şekilde kullanıyor. Ayrıca, uluslararası durum hakkında konuşmak için Belgrad’daki siyasi aktörlerle de görüştüm. Sırbistan, Ukrayna’daki savaşı kınayan birkaç Avrupa ülkesinden biri. Silah teslimatları hala yaptırımlarla destekleniyor ve bu nedenle AB tarafından büyük baskı altına alınıyor. Bununla birlikte, 1999’daki NATO bombalamasının ve 1990’ların acımasız yaptırımlarının hatırası kamuoyunda oldukça mevcuttur.

Piroğlu’nun durumu nasıl?

Yaklaşık bir saat yüz yüze konuşabildim. Anlayabildiğim kadarıyla, geçen yıl uzun bir açlık grevine rağmen, zihinsel ve fiziksel durumu normaldi. Siyasi olmayan beş Sırp mahkumla birlikte yaklaşık on metrekarelik bir hücrede kalıyor ve günde 2 saat hücreden çıkabiliyor. Yani 22 saat hücrede. Sırpça bilmediği için dilsel olarak iletişim kuramıyor.

Piroğlu neden hala gözaltında ve siyasi mülteci olarak neyle suçlanıyor?

Konu „terörizm“. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan, neredeyse tüm siyasi muhalifleri terör iddiasıyla suçluyor. Terör teriminin bu son derece „esnek“ kullanımı uluslararası düzeyde eleştirilmiş ve sonrasında Strazburg’daki İnsan Hakları Mahkemesi nihayet Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın tahliyesine karar vermiştir. Piroğlu özellikle Gezi eylemlerine katılmaktan ve Rojava’yı desteklemekten suçlanıyor.

Sırp yasalarına göre, kişi iade işlemlerinde en fazla bir yıl tutuklu kalabilir. Bu, yasadışı bir şekilde yarım yıl uzatıldı. Sonunda ocak ayında serbest bırakıldı, ancak dört gün sonra „ilginç“ bir nedenle tekrar tutuklandı. Neden ise, bulunduğu arabada Fransız pasaportu ele geçirilmesi. Fakat Piroğlu ile hiçbir bağlantısı olmayan bir olaydı. Burada bir bahane üretildiğine ve Türk makamlarının etki yaratmaya çalıştığına dair birçok işaret var.

Türkiye’ye iadesi ciddi bir tehlike mi?

Elbette. Dışişleri Bakanları Çavuşoğlu ve Daciç birkaç hafta önce bir araya geldiklerinde, Türk Dışişleri Bakanı Piroğlu’nun iadesini istedi. Dolayısıyla çok büyük bir siyasi baskı var. Ancak Sırbistan bir muz cumhuriyeti değil. İadesi, bir alt mahkeme tarafından üç kez onaylandı, ancak bariz usul hataları yapıldı. Bu nedenle Yargıtay, bu hataları düzeltmeden davayı iki kez iade etmiştir. Önümüzdeki birkaç hafta içinde Yargıtay’ın davayı kendisinin devralması oldukça olası. Anladığım kadarıyla iade reddedilecek ve Piroğlu serbest bırakılacak.

Piroğlu’nu desteklemek için hangi imkanları devreye sokuyorsunuz?

Uluslararası alanda daha çok dikkat çekmeye çalışıyorum. BM İşkenceye Karşı Komite, Piroğlu’nun davası ile ilgilendi ve iade edilmemesine karar verdi. Belgrad’dayken oradaki UNHCR’yi de ziyaret ettim. Destek sözü verdiler ve süreci izlemek istiyorlar. Avrupa Konseyi’de Sırbistan hakkında bir rapor hazırlıyor ve raportörleri bu konuda bilgilendireceğim. Türkiye’deki muhaliflere yönelik uluslararası baskı uygulamasına derhal son verilmelidir.

Not: Röportaj çevirisi Atik‘ten alınmıştır.

Paylaşın