
*Muhafazakâr neoliberalizmin saldırısına karşı direnişin sürdüğü bir dönemde Tricontinental: Sosyal Araştırmalar Enstitüsü ilk yayını olan Mücadelenin Kadınları, Mücadeledeki Kadınlar‘ı sunuyor. Bu, Afrika, Asya ve Amerika kıtalarındaki kadın mücadelelerinin giriş niteliğinde bir analizidir. Neoliberalizm ve neofaşizm politikaları, güvencesizliğin, baskının ve sömürünün birincil ve asıl hedefi haline gelen kadınlar üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor.
Mücadelenin Kadınları, Mücadeledeki Kadınlar dizisinde, 20. yüzyıl boyunca feminist direniş ve mücadelenin yollarını açarak sadece geniş siyaset alanına değil, özellikle kadın örgütlerinin kurulmasına öncülük eden mücadeleci kadınların hikâyelerine yer vereceğiz.

Yirminci yüzyılın ikinci yarısına Afrika ve Asya’nın sömürgeleştirilmiş ülkelerindeki ulusal kurtuluş mücadeleleri damgasını vurdu. Latin Amerika’da yeni sömürgeci yapılar, on dokuzuncu yüzyılın başında bağımsız ülkeler olarak kurulan cumhuriyetleri ikincilleştirmiş ve uluslararası işbölümündeki madun konumlarını pekiştirmişti.
Küresel krizin yaşandığı on yıllar boyunca (1914-1948) Latin Amerika, ekonomik çöküşün bedelini işçi sınıfına ödetmeye çalışan bir oligarşi ile iki süreçten güç alan bir sol eğilim arasındaki mücadelelere sahne oldu: bir yanda büyüyen köylü ve sendika örgütleri, diğer yanda ise radikalleşen bir orta sınıf. Cumhuriyetçi demokrasi vaatlerini imkansız kılan yeni maddi mülksüzleştirme biçimlerini gözlemleyen köylü ve işçi örgütleri, sınıf çatışması ile ataerkil ve yeni sömürgeci tahakkümü vurgulayan bir söylem geliştirdiler. Ayrıca, Meksika Devrimi ve Rus Devrimi’nin gerçekleştirdiği seferberlikler ve kamu gücü dönüşümlerinden esinlenerek, ulus devlete ilişkin yeni vizyonları ve gelişmekte olan faşizme karşı demokratik ve sosyalist enternasyonalizm perspektiflerini dile getirdiler.
Günümüzün anti-emperyalist mücadelelerinde emekçilerin önderliğinde eşitlik ve kurtuluş mücadelesi devam etmektedir. Kadınlar oligopolistik, ataerkil, ırkçı ve yeni sömürgeci kapitalizme karşı verilen bu mücadeleyi sayısız yolla güçlü bir şekilde şekillendirdi ve şekillendirmeye devam ediyor. Tricontinental: Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün Mücadelenin Kadınları, Mücadeledeki Kadınlar serisinde, sadece daha geniş siyaset arenasına katkıda bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda kadın örgütlerinin kurulmasına öncülük ederek yirminci yüzyıl boyunca feminist direniş ve mücadelenin yollarını açan mücadeleci kadınların hikayelerini sunuyoruz.
Teori ve örgütsel mücadele yöntemlerinin değiştiği ve tarihe yanıt verdiği bilgisi olarak praksis, baskıyla yüzleşmek için süregelen mücadeleleri besler. Militanlar olarak, bu kadınların çeşitli örgütsel yöntemlerini yalnızca siyasi katkılarını daha iyi anlamak için değil, aynı zamanda bugün baskı ve sömürüye karşı mücadelemiz için gerekli örgütleri inşa ederken bize ilham vermesi için de inceliyoruz.
Bu üçüncü çalışmada, Ekvadorlu bir halk savaşçısı olan Nela Martínez Espinosa’nın hayatını ve mirasını ele alıyoruz. Nela, erken yaşlardan itibaren enternasyonalist deneyime sahip bir yazar ve komünist aktivistti[i] . Ekvador parlamentosuna seçilen ilk kadın olarak 1938’de ülkenin ilk kitlesel kadın siyasi örgütlerinden birini kurdu ve ilk kadın içişleri bakanı olarak Mayıs 1944’te La Gloriosa ya da Şanlı Mayıs Devrimi olarak bilinen ayaklanmayı izleyen kaotik üç gün boyunca ülkeyi fiilen yönetti.
Nela’nın yaşamı boyunca sürdürdüğü zengin aktivizmi bize, kadın haklarını yirminci yüzyıl boyunca anti-kapitalist, anti-faşist, ırkçılık karşıtı, sömürgecilik karşıtı ve anti-emperyalist mücadelelerle ilişkilendiren yerel, ulusal ve uluslararası mücadelelerdeki kadınların tarihi hakkında bilgi vermektedir. Nela, 2003 yılında (ölümünden bir yıl önce) Ekvador Ulusal Kongresi’nde yaptığı bir konuşmada, 1945 yılında ilk kadın yasa koyucu oluşundan bahsetmiştir:
İlk kez [parlamentoya], hala kendisiyle mücadele eden ama o zamana kadar baskısını yoğunlaştıran bir diktatörlükten kurtarılmış olan bu vatana duyduğum sevginin trans halinde geldim. Daha sonra bizden esirgenen bir devrimi talep etmenin tehlikelerini yaşayan bizler, tek kelimeyle duygulandık. Kongre’de sadece dinleyenler arasında değil, konuşanlar arasında da bir kadın var mıydı? Yönetenler, sömürge sırasında yerli halkların kültürünü […] yok eden sömürgeci düşünme ve davranma biçimini miras aldılar; bu, daha sonra cumhuriyetin liderleri olanlar için bir norm, bir yaşam biçimi haline geldi. Bahsettiğimiz uygulama sosyal normlarda ve özellikle de davranışlarda devam etti. Bu nedenle Ulusal Kongre’de varlığım garip karşılandı ve siyasi liderler ilk kez kadın vatandaşları iktidarın üst kademelerinde tanıdılar.
İlk Yıllar
Nela Martínez, 1912 yılında Ekvador’un güneyinde And Dağları’nın koruduğu küçük bir kasaba olan Cañar’da toprak sahibi ve son derece dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası César Martínez Muhafazakâr Parti üyesiydi. Annesi Enriqueta Espinosa, on beş çocuğuna okuma, bilgi ve kültür sevgisi aşılayan, liberal eğilimleri olan eğitimli bir kadındı.
Nela, çocukluğu boyunca babasının arazisinde çalışan ve sömürge döneminden miras kalan ekonomik ve ırksal sömürüye maruz kalan ve İspanya’dan bağımsızlığın ardından cumhuriyet döneminde de devam eden yerli işçilerin çocuklarına yakınlık duydu. Nela, Tania Laurini’ye “Yerli sorunlarına olan bağlılığımın nedeni budur” dedi. ‘Çok gençken, yerli halkların dünyasının toprak sahiplerinin dünyasından çok uzak olduğunu gördüm. Yerli halk oradaydı, her şeyin içindeydi ama aynı zamanda yoktu’. Nela on ya da on bir yaşındayken, yerli tarım işçileri tarafından babasına karşı gerçekleştirilen bir protestoya katıldı.[ii]
Nela on iki yaşındayken güneydeki Cuenca kentinde Colegio de los Sagrados Corazones Katolik yatılı okuluna girdi. Ergenlik döneminin bu aşamasında devrimci metinlerle ilk kez temas kurdu. José Carlos Mariátegui’nin Lima’da (Peru) editörlüğünü yaptığı ve yayınladığı Amauta dergisi okuduğu ilk devrimci metinlerden biriydi. Ailesinin kendisine verdiği harçlığı kitaplara harcadı ve And sosyalizmi üzerine çalıştı. O dönemde kadınların mezun olmasına izin verilmediği için 1927’de memleketine diplomasız döndü.
Liberal Devrim ve Radikal Liberal Projenin Krizi
General Eloy Alfaro liderliğindeki 1895 Liberal Devrimi, Ekvador’daki toprak sahibi muhafazakar devletin temellerini sarsan zorlu süreci başlatmıştı. Bu devlet, cumhuriyetin ulusötesi kiliseye tabi kılınması, basına ve Ekvador Radikal Liberal Partisi’nin (PLRE) siyasi temsilcilerine ve radikalizme sansür uygulanması ve Sierra bölgesindeki köle yerli toplulukların ata topraklarının ellerinden alınmasıyla boyun eğdirilmesiyle karakterize ediliyordu.
Bu yeni siyasi ufuklar geniş kırsal kesimleri, kentli kitleleri ve hatta burjuvazinin marjinal kesimlerini harekete geçirdi. Bu gruplar arasındaki başarılı koordinasyon, geleneksel aşırı muhafazakar ve ruhban toprak sahibi partininkine karşıt yeni bir devlet inşası rotasına işaret eden askeri zaferi destekledi. Liberal patlamanın etkisi devlete nüfuz etti ve sonraki on yıllarda ilerici kesimlerin sosyal kimliklerini şekillendirdi. Ancak, kakao üretimi ve ihracatına dayalı ekonomik genişleme ve Ekvadorlu elitlerin dış ticarete olan mali ve ticari bağımlılığı, Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen küresel kriz sırasında daha da belirgin bir oligarşiyi karakterize etti.
Muhafazakarların siyasi nefreti ve PLRE içindeki anlaşmazlıklar, 1912 yılında Eloy Alfaro’nun bir linç çetesi tarafından acımasızca öldürülmesine yol açtı. Bu olay liberal rejimin sonunu getirmedi ama iç güçlerin yeniden şekillendiği bir dönemi başlattı. Ülkenin kıyı bölgesinin ticaret ve bankacılıkla ilişkili oligarkları ile PLRE’nin yapılarında yerleşik yeni burjuvazi arasındaki yeni ittifak, işçilerin, köylülüğün ve yerli toplulukların en ilerici ve devrimci kesimlerinin (en iyi Alfaro’nun eğilimi tarafından temsil edilen) tepki göstermesine ve liberal hegemonyayı sorgulamasına neden oldu.
1922 Guayaquil Genel Grevi: Sınıf Bilinçli Örgütlerin Gücü
Artan eşitsizlik ve bunun sonucunda ortaya çıkan halk hoşnutsuzluğu karşısında liberal hükümet daha şiddetli ve titiz bir baskıya başvurdu. Ülkedeki en büyük işçi sınıfı nüfusuna ev sahipliği yapan liman kenti Guayaquil’de, çok sayıda profesyonel sektörün ve sanayi proletaryasının taleplerini bir araya getiren başarılı bir genel grev patlak verdi. Şehir günlerce tamamen felç olduktan sonra, liberal hükümet grevi ezmek için orduyu gönderdi ve 15 Kasım 1922’de yüzlerce insanın katledilmesiyle sonuçlandı. Joaquín Gallegos Lara bu işçi katliamını, Guayas Nehri’nde yüzen cesetlere atıfta bulunarak Las cruces sobre el agua (‘Sudaki Haçlar’) adlı romanında ölümsüzleştirdi.
Bu acımasız olay, hoşnutsuzluğu bastırmak bir yana, işçi sınıfının en örgütlü ve devrimci kesimlerini radikalleştirdi. Büyüyen sınıf çatışması bağlamında baskı, mücadelede ortaya çıkan yeni siyasi aktörleri güçlendirdi. Bunlar arasında daha önce devlet ve oligarşi tarafından siyasi güç ve temsilden mahrum bırakılan yerli hareketi, köylü hareketi, yeni ortaya çıkan sanayi proletaryası ve kadınlar yer alıyordu.
Bu yeni figürlerden bazıları liberal projenin yönünü kaybetmesine radikal bir eleştiri getirdi. Bir yandan PLRE içindeki radikal gruplar ticari ve mali oligarşi ile kurulan yeni ittifakları sorguladı ve sonunda Ekvador Sosyalist Partisi’ne katıldı. Diğer yandan, toprakları ellerinden alınan ve güçlü toprak sahiplerinin (ister muhafazakar ister liberal elitlerle ittifak halindeki yeni toprak sahipleri olsun) artan baskısına maruz kalan yerli ve köylü topluluklar, liberal devletten siyasi tanınma taleplerini yoğunlaştırdı. Üçüncü olarak, kentli işçi kitleleri (yeni sanayi proletaryası), Ekvador Komünist Partisi’nin önemli bir rol oynadığı bir süreç olan, yeni oluşturulan sektörel ve yerel sendikalar aracılığıyla örgütlenme ve mücadele için yeni araçlar geliştirdi. Liberal rejimden memnun olmayan diğer kesimler, öğretmenlerin geniş kesimleri, genç entelektüeller ve ordunun ilerici kesimleri de dahil olmak üzere ilerici muhalefeti besledi.
Ekvador Komünist Partisi (PCE) 1931 yılında, 1926 yılında kurulan Ekvador Sosyalist Partisi’ndeki (PSE) bir bölünme sonucu kuruldu. Üçüncü Enternasyonal’e katılıp katılmama konusundaki anlaşmazlık, PSE liderleri arasında sadece doktriner ve ideolojik alanlarda değil, aynı zamanda örgütlenme ve taktikler açısından da büyüyen görüş ayrılığının son bölümüydü. PCE kurulduktan sonra Komintern’e katıldı.
PSE, yeni kurulan Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanlığı aracılığıyla hayata geçirilen devlet reformlarında kilit rol oynamıştır. Bu reformlar arasında yerli topluluklara toprakların yeniden dağıtılması, topraklı mülklerde bağlı işçiliğin yasaklanması, işçi haklarının güvence altına alınması ve işçi sınıfının, yerli halkın, öğretmenlerin ve kamu görevlilerinin Senato’da temsil edilmesinin sağlanması yer alıyordu. Sosyalistler, radikal demokratik reformu gerçekleştirmek için devlet yapıları içinden müdahaleye olan bağlılıklarına rağmen, elitlerin özerk işçi sınıfı örgütlerini bastırmaya yönelik baskısını engelleyemediler. Sosyal adalet, siyasi temsil, sosyal ve siyasi haklar ve (yerli kesimler söz konusu olduğunda) ataların haklarının tanınmasına yönelik reformist talepler 1928 Anayasası’na dahil edildi ve sosyalist kadrolar ve avukatlar bu reformların yasalaşmasında kilit rol oynadı.
Bu arada PCE hem kentsel hem de kırsal işçi sınıfının örgütlenmesinde aktif bir rol oynadı. Yeni Anayasa’da yer alan hakların yerine getirilmesi için işçi sınıfı arasında örgütlü eylemin güçlendirilmesinin öneminin farkında olan komünist liderlik, orta dağlık bölgelerdeki yerli topluluklar ve mülksüzleştirilmiş köylü kesimlerle yakın çalışmayı önerdi; kolektifler arasındaki dayanışmayı güçlendirmek ve hem yerel düzeyde hem de sendika ve profesyonel sektörlerde grevlerin örgütlenmesinde işçi sınıfının sektörleri arasındaki bağlantıları teşvik etti; ve güçlü, eleştirel bir basın geliştirerek fikir savaşında kilit rol oynadı.
Yeni kurulan bir siyasi örgüt olarak PCE, kendisini çok aktif ve bölgeler arasında iyi bağlantıları olan birkaç üyeden oluşan yerel hücreler şeklinde örgütledi. Bu yapı, parti üyelerinin dağlık bölgelerin merkezi ve kuzeyindeki yerli topluluklar ve kıyı bölgesi, sendikalar ve diğer dernekler de dahil olmak üzere çok çeşitli örgütlerle bağlantılar kurmasına olanak sağladı. Bazı tahminlere göre Parti 1943 yılında 600.000 kadar köylüyü örgütledi.[iii] Komünist Parti’nin 1941’den itibaren işyerlerinde, topluluklarda ve giderek kurumlarda (genellikle daha fazla sayıda kadroya ve kurumsal temsile sahip olan PSE ile koordinasyon içinde) sendikalar ve köylü örgütleriyle yan yana yürüttüğü militan taban çalışması, onu La Gloriosa ya da Şanlı Mayıs Devrimi olarak bilinen 1944 ayaklanmasına katılacak güçleri bir araya getirme çabalarının ön saflarına yerleştirdi.

Önce Aktivizm: Sendikalar, Ekvador Komünist Partisi ve Ekvador Yerli Federasyonu
1930 yılında Nela Martínez annesiyle birlikte Guayaquil’i ziyaret etti. Orada, ikisinin de hayatını sonsuza dek değiştirecek olan Joaquín Gallegos Lara ile tanıştı. Joaquín 21 yaşındayken sendika dünyasıyla bağlantılı bir yazar ve Komünist Parti üyesiydi. Nela, Gallegos ile ömür boyu sürecek ortak bir aktivizm bağı ya da kendi deyimiyle ‘kolektif gelecek aşkı’ keşfetti.
Nela 1933’te orta dağlık bölgelerde bir şehir olan Ambato’ya taşındı ve öğretmen olarak mütevazı bir iş buldu. O yıl, yerel hücredeki tek kadın olarak Komünist Parti’ye katıldı ve işçi ve köylülerle yoğun bir taban örgütlenmesi çalışması yürüterek siyasi faaliyetlerine başladı. Bu dönemde çeşitli sendikalarla ilişki kurdu, radikal devrimci metinler yayınladı, protesto ve gösteriler düzenledi.
Nela ve Joaquín arasındaki fiziksel mesafe, ilişkilerinin kişisel düzeyde giderek daha samimi ve siyasi düzeyde daha kararlı hale gelmesini engellemedi. Yıllar boyunca yazışmaları, aşk ilişkilerinin temel dayanağı ve dağlık bölge ile kıyı bölgesi arasındaki diyaloğu zenginleştiren verimli siyasi fikir alışverişinin aracı oldu. Nela 19 yaşındayken Joaquín’e yazdığı mektuplardan birinde, babasının kendisini bir toprak sahibinin oğluyla evlendirme girişimine atıfta bulunarak kadınların durumuna ilişkin görüşlerini dile getiriyordu:
Beni günlük rutinin bilinçsizliğine hapsetmek, ben olmam gereken şeyin gerçekliğine teslim olurken düşüncelerimi -benden bildiği az sayıdaki şeyi- ironi haline getirmek istiyor. Bana Katolik bir koca vermek istiyor ki ne çocuklarım ne de gelecek nesiller değişsin, ben de annemin olduğu gibi, bu dünyanın sefil kadınlarının olduğu gibi olayım: kadın/kurban, kadın/şey, kadın/köle. Benim kesin reddiyem onu çileden çıkardı.[iv]
Nela’nın babası Joaquín ile olan ilişkisine hiçbir zaman sıcak bakmadı. Babasının itirazlarına rağmen 1934 yılında Ambato’da evlendiler. Kısa bir süre sonra Nela ve Joaquín yerel yetkililerin siyasi zulmünden kaçarak Guayaquil’e taşındı. Nela’nın komünist bir aktivist, sendikacı ve ajitatör olarak tanınması istikrarlı bir iş bulmasını engelledi. Zorluklara rağmen, çift hem dağlık hem de kıyı bölgesinde çalışarak politik olarak çok aktif kaldı. Komünist Parti’nin liderleri ve organik entelektüelleri olarak oynadıkları rol – işçi sınıfının farklı kesimleri ve entelijansiya ile bağlantılar ve ittifaklar kurmak – işçi sınıfının birleşik eylemini mümkün kılacak sektörel ve bölgesel bölünmelerin üstesinden gelmek için kilit önem taşıyordu.
1935 yılında PCE, Nela’yı ülkedeki farklı siyasi kesimlerle görüşmesi için Quito’ya gönderdi. Başkente yerleşmeye karar verdi ve kısa bir süre sonra Joaquín de onu takip etti. Evliliklerini ve siyasi çalışmalarını sürdürmelerine rağmen ilişkileri kötüleşti ve sonunda ayrı yaşamaya başladılar.
Aynı yıl Joaquín, Ekvador edebiyatının ufuk açıcı eserlerinden biri olan Los Guandos’un ilk bölümlerini yazdı. Los Guandos, dağlık bölgelerdeki yerli halkın mülksüzleştirilmesi ve boyun eğdirilmesini, toprak sahibi sınıfın dayattığı tahakküm sisteminin acımasızlığını ve modernleşmenin çelişkilerini etkileyici bir şekilde anlatıyordu. Nela ve Joaquín tarafından ortaklaşa yazılan roman, Nela’nın çocukluk ve gençlik yıllarında tanık olduğu yerli halkın şiddetle sömürülmesine dayanıyor. Joaquín 1930’da ona yazdığı bir mektupta romanı “Yerli bir kitap” olarak tanımlar. Ekvador’umuzda yapılmış ilk yerli kitap. Yeni bir kitap. Ama ortaya çıkan sadece benim adım olmayacak. Kitabı birlikte yazacak ve yayınlayacağız’.[v] Yıllar sonra, 1980’lerde Nela, Joaquín 1947’de öldüğünde yarım kalan metni yazmayı bitirecek ve yayınlayacaktı. Eser, yerli olmayan yazarların yerli halklar hakkında yazdığı ve onları ulusal miraslarını kurtarma mücadeleleri bağlamında savunmaya çalıştığı indigenista olarak bilinen Ekvador edebi tarzının bir parçasını oluşturmaktadır.[vi]
Joaquín intihar girişiminde bulunduktan sonra, 1936 yılında, yürümesini engelleyen bir hastalıkla doğduğundan beri kendisine hep bakan annesiyle birlikte Guayaquil’e dönmeye karar verdi. Bu yeni ayrılığın kesin olduğu ortaya çıktı; Nela Joaquín’e boşanma isteğini ifade eden bir mektup yazdı. Ancak evliliklerinin sona ermesi, Joaquín’in ölümüne kadar aktivizmlerini ve yaşamlarını paylaşmaya devam etmelerini engellemedi.
Boşanmanın ardından Nela Komünist Parti’deki siyasi çalışmalarına devam etti ve partinin ilk genel sekreteri ve PSE ile yaşanan ayrılığın mimarı Ricardo Paredes ile bir ilişki yaşamaya başladı. Evli olan Paredes boşanmayı reddettiği için oğullarını tek başına büyütmeye devam etti. Bekar bir anne olarak Nela, ilk günden itibaren oğluyla sokakta açık bir şekilde yürüyerek yüzleştiği son derece muhafazakar bir toplumun kınamalarıyla yüzleşmek zorunda kaldı.[vii] Kendisi gibi öğretmen ve PCE üyesi olan arkadaşı Luisa Gómez de la Torre ile birlikte yaşamaya başladı ve on yıl boyunca oğluna bakmasına yardımcı oldu.
O yıllarda Nela, Ekvador’da yerli halkları temsil eden ilk ulusal örgüt olan Ekvador Yerli Federasyonu’nun (FEI) kuruluşunda yakından yer aldı. FEI, 1920’lerden beri var olan ve beyaz Ekvadorluların sahip olduğu topraklarda çalışan yerli köylülere yönelik vahşete karşı mücadele eden, etkin eşitlik, toprak ve kimlik hakkı talep eden çeşitli sendika ve örgütlerden 1944 yılında kuruldu. 1930 yılında Pesillo arazisinde (Cayambe’de, dağlık bölgede) federasyonun kuruluş etkinliği olacak bir grev düzenlendi. Komünist Parti bu ve sonraki eylemlerde yer aldı. Bu süreçte Nela, yerli hareketinin ve PCE’nin kilit isimlerinden biri olan ve ‘Mama Dolores de los indios’ (‘Yerlilerin Dolores Anası’) olarak bilinen yerli lider Dolores Cacuango ile tanıştı.
Dolores Cacuango okuma yazma bilmediği için Nela onun sekreterliğini yaptı. Bu dönemde Nela, özgürleştirici bir araç ve süreç olarak eğitimin önemi konusundaki farkındalığını derinleştirdi. 1940 gibi erken bir tarihte Dolores, Nela ve Luisa yerli çocukların düzgün bir eğitim alabilmeleri için iki dilli okullar kurmaya başladılar. Bu okullar, çocukların sadece öğretmen değil, aynı zamanda lider ve aktivist olmaları umuduyla eğitilmeleri için tasarlanmıştı ve bu da halk seferberliğini destekleyecek araçların yaratılmasını destekleyecekti.
FEI, harekete geçen bu yerli grupların yanı sıra bazı beyaz ve melez Ekvadorlular tarafından kurulmuştur. Her iki grupta da çok sayıda komünist aktivist vardı ki bu da FEI ile PCE arasında FEI’nin kuruluşundan beri var olan yakın ilişkinin bir kanıtıdır.
Anti-Faşist Mücadele ve Ekvadorlu Kadınlar İttifakı
Nela Martínez 1930’lardan itibaren İtalyan ve İspanyol faşistlerinin yanı sıra Alman Nazilerinin etkisine direnen Ekvadorlu anti-faşist, totaliterlik karşıtı hareketin içinde yer aldı. Nazi gündemi radyoda ve Ekvador üniversitelerinde geniş çapta yayılıyordu ve Alman Nazi sempatizanları ülkede özellikle petrol endüstrisinde güçlü bir ticari varlığa sahipti. SS subayları, Ekvador devlet başkanının ofisine yakın bağımsız Alman casusların ve askeri stratejistlerin operasyonlarını yönetiyor, hükümetin ve ordunun nasıl yapılandırılacağı konusunda onlara danışmanlık yapıyordu. General Franco’nun faşist hükümeti, Muhafazakar Parti ile olan bağları sayesinde Ekvador’da da etkili oldu. Bununla birlikte, faşist İspanya’ya karşı çıkan İspanyollar ve Ekvadorlulardan oluşan bir özgür İspanya hareketi ve özellikle İngiliz ve Sovyet hükümetleriyle işbirliği ve iletişim içinde olan çeşitli anti-faşist gruplar da vardı.
1941’de Quito’da, esas olarak Fransız Nazi karşıtı aktivist Raymond Mériguet tarafından yönetilen, solcu bir anti-faşist örgüt olan Ekvador Anti-Totaliter Halk Hareketi (MPAE) kuruldu. MPAE’nin örgütlenme ve propaganda sekreteri olan Nela, çeşitli medya organlarında anti-faşizm hakkında yazılar yazdı ve hareket tarafından düzenlenen halk meclislerinde seferberlik çağrısında bulundu. Bu meclisler, hem Ekvadorlu hem de yabancı çeşitli eğilimlerden anti-faşist aktivistlerin Mihver güçleriyle işbirliğine karşı birlik oluşturmasına tanık oldu. Nela 1942 yılında MPAE’nin Kadın Kolları sekreteri oldu.
Komünist Parti’nin hem merkez komitesinin hem de yürütme komitesinin bir üyesi olan Nela, tabanda örgütlenme çalışmasının gerekliliğine sıkı sıkıya inanıyordu. Bu görevde yer alması, özellikle kadınların aktif katılımı konusunda parti yapılarına birden fazla kez meydan okudu. 1931 gibi erken bir tarihte Joaquín’e yazdığı bir mektupta şöyle diyordu
Sosyalist ideoloji, kadınların kendine has özelliklerinde ancak onları kendi hareketine kanalize ederek tam bir zafer keşfedebilir… Yeni kadına karşı nefretlerini ilk başlatanlar kimler? Onu eleştirenler, ona iftira atanlar ve onun kurtarıcı eylemlerine imkansız engeller koyanlar? Erkekler.[viii]
Nela, yıllarca süren taban aktivizminin sağladığı meşruiyete ve basındaki makaleleri aracılığıyla kamuoyu tartışmaları üzerindeki etkisine dayanarak, özellikle yerli kesimler ve kadınlarla birlik ve koordinasyon alanlarının genişletilmesine katkıda bulundu. Dışlanan bu kesimlerin seslerinin duyulmasını sağlayacak özerk örgütlerin kurulmasını destekledi. Ayrıca diğer önde gelen bölgesel komünist liderleri ve aktivistleri de bu birlik alanlarına dahil etmenin öneminin farkındaydı.
Ekvador’daki işçi sınıfı mücadelelerinde kadınların önemli katılımları ve hatta liderlik rolleri olmasına rağmen, bu durum siyasi partilerin liderliklerine yansımıyordu. Nela 1935’te Quito’ya yaptığı gezi sırasında sağcı ve dindar kadın örgütlerinin varlığını öğrendi, ancak solcu kadınları bir araya getiren hiçbir örgüt yoktu. Böylece, sol partilerden ve farklı geçmişlerden gelen tüm kadınları ortak amaçlar için mücadele etmek üzere bir araya getirme vizyonunu hayata geçirdi ve 1938’de Ekvadorlu Kadınlar İttifakı’nın (AFE) kuruluşuna katıldı. Bu, kadınlara oy hakkı için mücadele eden ilerici liberaller, Dolores Cacuango gibi yerli liderler, Nela gibi komünistler, sosyalistler ve mahalle komitelerinden işçiler ve kadınlar da dahil olmak üzere farklı sosyal ve siyasi sektörlerden gelen kadınların oluşturduğu geniş ve çeşitli bir platformdu. Nela kısa süre içinde kadınların ulusal siyasi alanda kendilerini ifade edebilmeleri için siyasi özerkliklerini geliştirmeyi amaçlayan örgütün genel sekreteri ve başkanı oldu.[ix]
AFE’nin felsefesi ‘tüm Ekvadorlu kadınlar için eşit ekonomik, sosyal ve siyasi haklar’ içeriyordu. Ekvadorlu kadınlar 1929 yılında oy kullanma hakkını elde eden bölgedeki ilk kadınlardı. Sonuç olarak, bu talep 1930 ve 1940’larda bölgenin geri kalanında olduğu gibi siyasi gündemlerinin odak noktası değildi. AFE’li kadınlar tüm kadın güçlerini (fuerzas femeninas) kadınların savunulması ve tüm ülkenin dönüşümü etrafında birleştirmeye çalıştılar. Başlangıçta siyasi mücadeleyi sosyal refah kampanyalarıyla birleştirdiler, ancak bu kampanyalar kısa süre sonra üreme ve bakım görevlerinin kolektifleştirilmesini teşvik eden karşılıklı desteğin siyasi organları haline geldi. Quito’daki García Moreno hapishanesinde hapsedilen kadınlar için topluluk mutfakları, çeşitli atölyeler ve okuma yazma eğitimlerinin oluşturulması bu şekilde gerçekleşti. Örgüt, yeni İş Kanunu (1938) ile ilgili ulusal tartışmaların ortasında, eşit işe eşit ücret, hamilelik sırasında iş güvencesi, doğum izni ve kreşlerin kurulması için mücadele ederken, kadınların çalışma hakları için verilen mücadele ile güçlendi. Her ne kadar bu terimlerle ifade etmemiş olsalar da, o dönemde Ekvadorlu kadınlar siyaset hakkında toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri açısından düşünmeye başlamışlardı bile.[x]
Komünist Parti’nin müttefiki olan ancak ona tabi olmayan bir örgüt olarak AFE 1950’ye kadar esas olarak Quito’da faaliyet gösterdi, ancak Ekvador’un diğer bölgelerinde ve hatta ABD’deki delegeleriyle yurtdışında da faaliyetler yürütmeye çalıştı.
Görkemli Mayıs Devrimi (1944)
1940’ta Ekvador’un başkanı olan Carlos Alberto Arroyo del Río, Latin Amerika’nın reformcu devletleri üzerinde sermayenin gücünü yeniden konumlandırmaya çalışan yeni uluslararası finans elitinin bir temsilcisiydi. Bu elit, 1930’larda bölgedeki bazı devletler (Ekvador ve Meksika gibi) tarafından benimsenen yeniden dağıtımcı vergilendirme, stratejik sektörlerin kamulaştırılması ve işçi haklarının genişletilmesi politikalarını frenlemeyi amaçlıyordu.
Oligarşinin geri dönüşüne karşı mücadelede sol muhalefet bir dizi faktör tarafından birleştirildi: Arroyo del Río’nun 1928 ve 1938 anayasalarına aykırı gerici çizgisi; milli eğitim sektörü ve üniversitelerdeki kamu çalışanlarına yönelik düşmanlığı; daha önce güvence altına alınmış toprak ve işçi haklarına yönelik saldırıları ve baskıcı güç kullanımı.[xi]
Temmuz 1941’de Peru, Ekvador’u güneyden işgal etti ve ülkenin neredeyse yarısına denk gelen bir Amazon bölgesini ele geçirdi. Çatışmanın temelinde Avrupalı ve Kuzey Amerikalı şirketlerin bölgedeki zengin petrol yataklarındaki çıkarları yatıyordu. Çatışma sona erdi ve yağma, yeni sınırlar belirleyen Rio de Janeiro Protokolü’nün 1942’de imzalanmasıyla onaylandı. Arroyo del Río hükümetinin çatışmayı ele alışı, oligarşik hükümete karşı ulusal seferberliğin kritik bir anında vatana ihanet olarak değerlendirildi.
1943-1946 arasındaki kısa dönemde, Ekvador’un halk örgütlerinin özerk gücünü inşa etme süreci hızlandı. Önceki yıllarda işçi sınıfını yerel düzeyde ve sektörel bazda harekete geçirmek ve örgütlemek için çaba sarf edilirken, şimdi öncelik ulusal düzeyde ittifaklar kurmak, siyasi ve ekonomik alandaki egemen bloklara etkili bir şekilde karşı koyacak bir güç birikimi sağlamaktı. Bir yanda, ülkenin dört bir yanından sendikaların ve köylü örgütlerinin geniş bir ittifakı olan Ekvador İşçi Konfederasyonu (CTE) vardı. CTE, ittifaklar kurma ve birleşik eylem için alanlar yaratmaya yönelik uzun bir sürecin sonucuydu. Diğer tarafta ise yukarıda bahsi geçen Ekvador Yerli Federasyonu vardı.
PCE’nin ön saflarda yer aldığı solun devrimci güçleri, feodal yapıların üstesinden gelecek ve sosyalizme giden yolda üretici güçleri artıracak bir ulusal yeniden yapılanma projesine bağlılıkları aracılığıyla bir ulusal cephe oluşturulmasını teşvik ettiler. Sadece sosyalist ve komünist sola değil, aynı zamanda eski Başkan José María Velasco Ibarra’nın liberal takipçilerine ve ‘muhafazakar demokratlara’ da kendilerine katılmaları için çağrıda bulundular. Arroyo del Río’nun otoriterliğine karşı mücadele etmeye; oligarşinin krizine ve faşizm tehdidine karşı koymaya; ulusal endüstriyel kalkınma ve demokrasinin savunulması programını ilerletmeye çalıştılar.
Bu çabaların bir sonucu olarak muhafazakar, bağımsız radikal liberal, sosyalist ve komünist partilerin yanı sıra Ulusal Demokratik Cephe ve Ekvador Devrimci Sosyalist Öncü platformlarını içeren bir koalisyon olan Ekvador Demokratik İttifakı (ADE) kuruldu. ADE, dışlanan kesimlerin tarihsel taleplerini içeren ve ulusal yeniden yapılanmaya yönelik birleşik eylemi pekiştiren bir program hazırladı. Programda halk demokrasisi talep ediliyor; örgütlenme ve basın özgürlüğü garanti altına alınıyor; hem sanayi hem de tarımda üretim kapasitesinin arttırılması için ekonomik örgütlenme öneriliyor; işçi sınıfı ve köylülüğün yaşam standartlarının iyileştirilmesi ve geçim ücretinin belirlenmesi vaat ediliyor; yerli halkların ve Montubio’nun tam entegrasyonu savunuluyor; eğitime erişim teşvik ediliyor; Silahlı Kuvvetlerin demokratikleştirilmesi çağrısı yapılıyor ve faşist güçlere karşı kıta çapında işbirliği teşvik ediliyordu.[xii]
Bu bağlamda 28 Mayıs 1944’te Arroyo del Río hükümetine karşı ADE aracılığıyla örgütlenen ve işçiler, öğrenciler, yerli halk ve kadınlar gibi halk güçlerinin önderlik ettiği büyük bir ayaklanma gerçekleşti. 29 Mayıs’ta Başkan Arroyo Kolombiya Büyükelçiliğine sığındı. Ardından ulusal polis ADE merkezini ziyaret ederek saldırmayacaklarını, ancak gerekirse kendilerini savunacaklarını belirtti ve nihayet ordu isyan hakkını ve ADE liderliğini tanıdı. Nela Martínez güç boşluğunu tespit ederek öğrencilerin eşliğinde Hükümet Sarayını işgal etmeye karar verdi ve burada içişleri bakanı olarak görev yaparak üç destansı gün boyunca ülkeyi yönetti.
Bakanlıktan, Arroyo del Río rejimine karşı savaştıkları için farklı vilayetlerde bulunan ya da Doğu’da hapsedilen, başta anti-faşist hareket mensupları olmak üzere, mahkumların serbest bırakılması emrini verdim. Tüm ülke ADE’nin Cumhurbaşkanlığını ele geçirdiği konusunda bilgilendirildi; karşı devrimin harekete geçmesini önlemek için yerel yönetimlerin örgütlenmesini istedik – bu terim kesin olmamakla birlikte. Yapılması gerekeni emrettim: tüm faaliyetlerin ulusal ölçekte koordine edilmesi.[xiii]
Ayaklanma sırasında ülkenin kuzeyinde bulunan José María Velasco Ibarra nihayet geldiğinde ve seçim çağrısı yapmak yerine kendisini doğrudan iktidara getirdiğinde, Nela halk isyanına ihanet edildiğini anladı ve bir hükümet görevini kabul etmeden saraydan ayrıldı. Velasco çalıştığı kamu dairesini derhal kapatarak onu işsiz bıraktı.
İşçilerin ve daha önce dışlanmış toplumsal kesimlerin temsilcilerinden oluşan bir kurucu meclis 1945 yılında yeni bir anayasa kabul etti. Bu anayasa, işçi sınıfı ve yerli halk lehine sosyal hakları güvence altına aldı, özel mülkiyeti kamu yararına tabi kıldı ve topluluk toprakları üzerindeki atalardan kalma hakları tanıdı. Yeni anayasa ayrıca işçilerin, yerli halkın, eğitimcilerin ve daha önce dışlanan diğer kesimlerin ‘işlevsel oylama sistemi’ aracılığıyla parlamentoda temsil edilmesini garanti altına aldı.
Nela’nın önderliğinde AFE kadınları Kurucu Meclis’te resmi siyasi temsil arayışına girdiler; oy kullanma hakkına sahip olmalarına ve La Gloriosa’ya aktif olarak katılmış olmalarına rağmen bunun için mücadele etmek zorunda kaldılar. Kurucu Meclis’e aday göstermek için Ekvador İşçi Konfederasyonu merkezinde düzenlenen toplantıda komünist liderler, aldığı desteğe rağmen meclis üyeliği adaylığının Nela’ya verilmemesini sağlamak için komplo kurdular. Ancak bu onu durdurmadı: yedek meclis üyesi olarak aday oldu ve koltuğu kazandı. Sonunda asıl meclis üyesinin yerine geçti ve 1945 yılında Ekvador’un ilk kadın meclis üyesi oldu. Bu belki de Nela’nın kendi PCE yoldaşlarının çok açık cinsiyet ayrımcılığına karşı vermek zorunda kaldığı ilk büyük iç savaştı.
Ibarra, çok partili, sınıflar arası ADE’deki çatışmalardan faydalanarak 1945 Anayasasını ortadan kaldırmak ve 1946’da kendisini diktatör ilan etmek için manevralar yaptı. Liderliğini yaptığı karşı devrim, devlet içindeki muhafazakar kesimlerin gücünü pekiştirmeye yardımcı olsa da, önceki yirmi yıl boyunca inşa edilen halk örgütlenmesinin ivmesini hemen zayıflatmadı.

Kaynak: Pacheco / Martínez-Meriguet ArşiviEnternasyonalist Komünist Bir Aktivist
Uluslararası Bir Komünist Militan
Mayıs 1944’te halk güçlerinin yenilgisinden sonra Nela hükümetten tamamen uzaklaştı ve uzun yıllarını enternasyonalist mücadeleye adadı. 1946’da Guatemala’daki Amerikalılar Arası Kadın Kongresi’ne davet edilmesiyle başlayan uzun Orta Amerika ülkeleri turunda Nela, diktatörlük tarafından yasaklanan ülkenin komünist partisinin yeniden yapılandırılmasına gizlice yardım etti ve ulusal bir kadın örgütü olan Kadın İttifakı’nı (Alianza Femenina) kurdu. Honduras ve Nikaragua’da komünist aktivistlere yönelik baskıyı ilk elden deneyimledi. Kosta Rika ve Panama’da Nela, daha örgütlü ve ülkelerinin siyasetine katılabilen komünist partilerle temasa geçti. Kolombiya’da, ülkede Kadınlar İttifakı’nın kurulmasında önemli bir rol oynadı.
Nela 1949 yılında Avrupa’da bir yıl boyunca kalmaya başladı. Uluslararası Kadın Federasyonu tarafından davet edilen Ekvadorlu komünist kadınların temsilcisi olarak Paris’e gitti ve burada Birinci Dünya Barış Kongresi’nin düzenlenmesine katkıda bulundu. Daha sonra Moskova’da düzenlenen uluslararası komünist kadınlar toplantısına katılmaya davet edildi. Bu gezi Nela’nın sadece çeşitli Avrupa ülkelerinden değil, aynı zamanda transatlantik yolculuğunun bir durağı olan Küba’dan da komünist liderler ve aktivistlerle tanışmasını sağladı. Küba Devrimi’nin 1959’da zafere ulaşmasının ardından bu bağları daha da güçlendirdi.
Seyahatlerinin ardından Nela, Komünist Parti ve AFE’deki aktivizmine geri döndü. Dolores Cacuango, Luisa Gómez de la Torre ve diğer komünist aktivistlerle birlikte sonraki yıllarda Cayambe’deki yerli okullarının birleştirilmesi için çalıştı.
1950 yılında Nela, Ekvador Anti-Totaliter Halk Hareketi’nin (MPAE) kurucularından ve genel sekreterlerinden biri olan Fransız komünist ve anti-faşist aktivist Raymond Mériguet ile evlendi. Mériguet 1930’larda Ekvador’a yerleşmişti ve ikisi MPAE’nin kuruluşundan beri birbirlerini tanıyorlardı. Birlikte üç çocukları oldu ve Mériguet’nin 1988’deki ölümüne kadar hayatlarını ve aktivizmlerini paylaştılar.
Devrimci Ekvadorlu Kadınlar Birliği
1950’li ve 60’lı yıllarda PCE, silahlı mücadele, kadınların ve gençlerin partiye katılımı konularında büyük bir gerilim yaşadı. Stalin’in 1953’teki ölümü ‘lider kültünün’ sorgulanmasına yol açtı. 1959’da Küba Devrimi’nin zaferi silahlı mücadele konusunda hararetli tartışmalara yol açtı. 1962’deki kongresinde silahlı mücadeleyi devrime giden yol olarak tanımlayan PCE, 1964’te parti gençliğinin kitlesel cephesi olan Devrimci Ekvador Gençlik Birliği (URJE) ile birlikte 1962’de bir gerilla gücü oluşturma girişimini örgütleyen parti üyelerini disipline verdi ve ihraç etti.
1954 ve 1955 yılları arasında PCE Merkez Komitesine, ikisi partinin Ulusal Kadın Komisyonu tarafından önerilen (büyük olasılıkla Nela Martínez ve Luisa Gómez de la Torre tarafından hazırlanan) üç kadın örgütü kurma projesi sunuldu: Demokratik Kadınlar Örgütü ve ardından Demokratik Ekvadorlu Kadınlar Federasyonu. PCE Merkez Komitesinden Pedro Saad ve Rafael Echeverría ise Kadınlar Arasında Çalışma için Örgütsel Planı sundular. Demokratik Ekvadorlu Kadınlar Birliği kuruldu, ancak bugün bu birlik hakkında çok az bilgi mevcut.[xiv]
Genellikle ‘Merkez Komite üyeleriyle iç çatışmalar’ olarak anılan ve ayrıntıları büyük ölçüde bilinmeyen bir olayda, Nela 1957’de PCE’den uzaklaştırıldı. [xv] Sonraki yıllarda, üç küçük çocuğuna bakmanın yanı sıra kendini feminist örgütlenmeye ve kıtadaki çeşitli diktatörlüklerden kaçan mültecilerle dayanışmaya adadı.
PCE, SSCB ile olan ittifakını ve seçimlere katılabilmek için burjuvazi ve küçük burjuvazi ile ittifaklar kurma tutumunu sürdürdü. Bu dönemden itibaren PCE, Çin Komünist Partisi’ni çeşitli vesilelerle sert bir şekilde eleştirdi; ayrıca aşırı solcu olarak etiketlenen bazı parti üyelerini ihraç etti. 1964 yılında bir grup kadro ve aktivist PCE’den ayrılarak Maoist bir eğilim olan Ekvador Marksist-Leninist Komünist Partisi’ni kurdu.
Zaman içinde PCE, Küba Devrimi’nin kadın liderlerinin ve Kübalı Kadınlar Federasyonu’nun kurulmasının yanı sıra Vietnamlı kadın gerillaların etkisiyle kadınlara partide daha büyük (hala sınırlı da olsa) bir rol verdi. Parti, tüm üyelerin olduğu gibi kadınların rolünün de kapitalizme son vermek için sınıf mücadelesine katılmak olduğunu anlamıştı. Bununla birlikte, kadınların yaşadığı özel sorunlar barış mücadelesine ve anne ve dolayısıyla çocukların koruyucusu rollerine indirgenmiştir. PCE, hem hizipçilik riski nedeniyle hem de burjuva feminizminin reformist etkisinden korktuğu için her zaman herhangi bir kadın örgütünün Merkez Komite’nin vesayeti altında olması gerektiğine inanmıştır.[xvi] Parti kitlesel kadın cepheleri kurmaya kararlı olsa da, o dönemde kadınların siyasi temsilini ya da katılım koşullarını iyileştirme ihtiyacına ilişkin hiçbir öneri yoktu ve cinsel iş bölümü sorgulanmıyordu.
AFE sadece 1950’lerin başına kadar faaliyet gösterdi, ancak onu kuran kadınların çoğu siyasi olarak aktif kaldı. 1962 yılında, daha önce üniversite öğrencileri ve sendikacılarla kurdukları bağları güçlendirerek Ekvadorlu Kadınların Devrimci Birliği’ni (URME) kurdular. Birliğin amacı ‘Ekvadorlu kadınların vatandaşlık haklarını kısıtlama ya da sınırlama olmaksızın kullanabilmelerini sağlayacak etkili bir özgürleşme; Ekvador’un egemenliğini tam olarak kullanarak gerçek bağımsızlığı; [ve] hakları sistematik olarak görmezden gelinen ya da ihanete uğrayan bir halkın siyasi, sosyal ve ekonomik ifadesi olarak halk egemenliği’ idi.[xvii]
URME, klasik bir hiyerarşik yapı olmadan, çalışmalarını komisyonlar etrafında organize ederek kuruldu. Örgüt kendisini feminist olarak tanımlamadı; aslında üyeleri bu kavramı burjuva ve reformist olduğu gerekçesiyle tamamen reddetti ki bu görüş o dönemde Ekvador solu arasında genel olarak paylaşılan bir görüştü.
8 Mart 1963’te URME, Barış ve Egemenlik için Birleşik Komite ve Demokratik Ekvadorlu Kadınlar Birliği, Dünya Kadınlar Günü’nde, toplantıyı düzenleyen örgütlerin yanı sıra sosyalist, devrimci sosyalist ve komünist parti üyelerinin de katıldığı bir toplantı düzenledi. Toplantı, 1952 yılında PCE tarafından kurulan bir örgüt olan Üniversiteli Kadınlar İttifakı (AFU) üyeleriyle yaşanan bir tartışma nedeniyle kesintiye uğradı. URME’ye göre, bu örgütün üyeleri toplantıyı sabote etmek amacıyla toplantıya katılmışlardır. Bu olayın ardından, Mart 1963’te PCE Nela’nın artık parti üyesi olmadığını açıkladı. Nela, 1957’de uzaklaştırıldıktan sonra görevine iade edilmeyi talep etmemekle, ‘parti çizgisine aykırı bir tutum’ sergilemekle ve parti liderlerine saldırmakla suçlandı. Yerel hücresinin diğer iki üyesi Primitivo Barreto ve Modesto Rivera da aynı durumla karşı karşıya kaldı. Bu arada Jaime Galarza ve José María Roura partiden ihraç edilmiş, her ikisi de hizipçi olmakla suçlanmış, Galarza aşırı solcu, María ise Maoist olarak tanımlanmıştır. URME liderlerine ve özellikle de Nela’ya göre anlaşmazlık, kadın örgütünün tamamen PCE Merkez Komitesinin himayesi altına girmesine izin vermeyi reddetmelerinden kaynaklanıyordu. Bununla birlikte, Nela ve hücresinin PCE ile diğer siyasi güçler arasındaki ilişki konusunda Merkez Komite ile uzun süredir devam eden farklılıkları vardı ve bu ilişkinin Browderizm’den etkilendiğine inanıyorlardı.[xviii]
URME uluslararası alanda, 1945 yılında kurulan ve 1970’lere kadar PCE’nin komünist kadınlar, talepleri ve örgütlenme biçimleri üzerindeki en büyük etkisi olan küresel bir komünist kadın örgütü olan Uluslararası Demokratik Kadın Federasyonu (WIDF) ile resmi ilişkiler kurdu. Bu bağlılık, kendisini WIDF’nin Ekvador’daki tek meşru temsilcisi olarak gören PCE ile yeni bir çatışma kaynağı oldu.
Nela, 1963’te kurulan URME’nin resmi yayın organı Nuestra Palabra (‘Bizim Sözümüz’) için düzenli olarak yazdı. Dergi, Ekvador kadın hareketinin bir medya kilometre taşını temsil ediyordu ve sadece Afro-Ekvadorlu ve yerli kadınlara yönelik çifte ayrımcılık gibi konular da dahil olmak üzere kadınların durumu hakkında değil, aynı zamanda en önemli ulusal meseleler hakkında da makaleler yayınlıyordu. İlk sayısındaki baş makale örgütün ideolojisini belirtiyordu:
NUESTRA PALABRA yüzyıllardır süren bir sessizlikten, yüzyıllardır süren bir kölelikten, uzun süredir acı çeken bir halkın parçası olarak üzerimize çöken ve kadın olunca yükü daha da artan bir acıdan geliyor. Bir düşünceyi ifade etmek için Sözümüzü söylemek zorundayız: kadınların özgürleşmesi kadınların kendi eseri olmalıdır. Sesimiz susturuldu, dikkate alınmadı, kötülendi. Adaletsiz bir toplumun damgası, Ekvadorlu kadınların kaderinde bir mezar taşı gibi ağırlaşmıştır. Ataerkillik ve feodalizmin, burjuva önyargılarının ve egemen sınıfın bencilliğinin devamlılığı tüm kesimlere, hatta devrimci karakterleri nedeniyle zihinlerindeki örümcek ağlarını ilk temizlemesi gerekenlere kadar uzanmaktadır.[xix]
Nuestra Palabra dört sayı çıktıktan sonra, beşinci sayının darbenin ardından matbaada durdurulmasıyla yayınına son verdi. Yönetimi ele geçiren askeri cunta, başta komünist olanlar olmak üzere tüm sol örgütleri baskı altına almaya başladı ve komünizmi ve PCE’yi resmen yasadışı ilan etti. URME yeraltına çekilmek zorunda kaldı ve birçok aktivist saklanmak ya da sürgüne gitmek zorunda kaldı. Nela üç küçük çocuğuyla birlikte annesinin memleketi Cañar yakınlarındaki evine sığındı.
URME, PCE’nin bazı üyeleri aracılığıyla uygulamaya çalıştığı vesayetin ötesinde, diktatörlüğün sona erdiği 1966 yılına kadar aktif kaldı. URME üyeleri, gözaltına alınan ve zulme uğrayan insanları savunmak; askeri cuntanın eylemlerinde açıkça görülen ABD emperyalizmine karşı çıkmak; Küba’ya karşı ablukayı reddetmek; egemenlik, barış ve dünyanın silahsızlandırılması için toplanmaya ve direniş broşürleri dağıtmaya devam etti. İnsan Haklarını Savunma Kadın Komitesi, Diktatörlüğe Karşı Ulusal Kadın Cephesi ve İnsan Hakları Komisyonu gibi diğer kadın örgütleriyle sürekli işbirliği yaptılar. Örgütün dağılma nedenleri belirsizdir.

Diktatörlüğe Karşı Mücadele ve Sandinista Devrimiyle Dayanışma
Martínez-Mériguet ailesi, özellikle 1970’lerde Latin Amerika’yı kasıp kavuran çeşitli diktatörlüklerden gelen siyasi mültecilere her zaman kucak açtı. Nela 1983 yılında Barış için ve Müdahaleye Karşı Kadın Kıtasal Cephesi’nin oluşumuna aktif olarak katıldı. Hem Ekvador’da hem de uluslararası alanda ABD’nin müdahaleci planını kınayan bu platformun koordinasyon komitesinin bir parçasıydı. Cephe, abluka altındaki ama zafer kazanmış Küba; Reagan’ın dayattığı savaştan muzdarip Nikaragua; halklarının hakları için kahramanca mücadele eden Guatemala ve El Salvador; Pinochet’nin zalim diktatörlüğü altındaki Şili ve otuz bin kişiyi kaybeden ve gözaltına alan sivil-askeri diktatörlüğüyle Arjantin ile Latin Amerika uluslararası dayanışmasının ortasında kuruldu.
Uluslararası toplantı dört kilit noktayı onayladı:
- Kadınların günlük yaşamlarında kurdukları dayanışmayı teyit etmek.
- Güçlü ve mücadeleci bir anti-emperyalizm inşa etmek.
- Kendi kaderini tayin etmeyi gerektirmek.
- Kadınların özgüvenini ve her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etme iradesini güçlendirmek ve kadınların statüsü konusunda farkındalık yaratmak.
Komite ayrıca 1980’li yıllarda Latin Amerika kadınlarına, Güney Amerikalı bağımsızlık kahramanı ve Quito doğumlu Manuela Sáenz’i hem siyasetçi olarak hem de savaş alanındaki katkılarından dolayı tanıma ve onurlandırma çağrısında bulundu.
Küba ile Dayanışma
Nela 1977 yılında diğer entelektüellerle birlikte José Martí Kültür Enstitüsü’nü kurdu. 1979 yılında, son diktatörlük döneminin (1971-1979) ardından demokrasiye dönülmesinin ardından, Ekvador Küba ile diplomatik ilişkilerini yeniden başlattı. Nela, Ekvador’un 1962’de (ABD’nin baskısıyla) diplomatik ilişkileri kesmesine kadar Küba büyükelçiliğinde dalgalanan Küba bayrağını yeni Küba büyükelçisine iade etti.
Oswaldo Guayasamín’in öncülüğünde 1992 yılında Ekvador’un Küba ile Dostluk ve Dayanışma Ulusal Koordinasyon Komitesi’nin kurulması girişimini destekledi ve bu komiteye birkaç yıl başkanlık etti. Guayasamín geçen yüzyılın en önemli Ekvadorlu ressamıydı, Küba Devrimi ile yakın bağları vardı ve José Martí Kültür Enstitüsü’nün önde gelen bir üyesiydi.
Nela ayrıca Nikaragua ile dayanışma amacıyla Ekvador-Nikaragua Casa de la Amistad’ı kurdu ve Amerikamızın Anti-emperyalist Mahkemesi’nin çalışmalarını sürdürdü.[xx]
Nela hayatı boyunca sadece makale ve denemeler değil, aynı zamanda şiir ve bazı kısa öyküler de yazdı. Metinleri bazen gazetelerde, ama özellikle komünist yayınlarda ve dergilerde ve aktif olduğu çeşitli feminist ve anti-faşist örgütlerin yayınlarında yer aldı. Çoğu zaman (bir röportajında belirttiği gibi yüzden fazla kez) takma adlar altında yayın yaptı. Ekvador’da sık sık görülen diktatörlüklerden ya da otoriter hükümetlerden biri, belli bir takma adla yazanın kendisi – komünist bir kadın – olduğunu keşfettiğinde, bu takma ad yasaklandı ve yeni bir takma ad icat etmek zorunda kaldı.
Manta’daki Askeri Üs ve Kolombiya Planına Muhalefet
Nela son günlerine kadar aktif kaldı. 1990’larda Ekvador’un, ABD’nin Uyuşturucuyla Savaş olarak adlandırdığı ancak gerçekte Latin Amerika’nın jeopolitik kontrolüne yönelik sürekli girişimlerinin bir başka adımı olan Plan Kolombiya’ya katılmasına karşı çıktı.
2000 yılında Barış ve Müdahaleye Karşı Kadın Kıtasal Cephesi’nin başkanı olarak Nela, Manta limanında bir ABD askeri üssünün kurulmasına karşı çıkan bir davaya katıldı. Üs inşa edilmiş olsa da, 2008 yılında Ekvador topraklarında yabancı askeri üsleri yasaklayan yeni bir anayasanın onaylanmasının ardından sökülmek zorunda kaldı. Mayıs 2003’te Dr. Matilde Hidalgo de Prócel Ödülü’nü aldıktan sonra Nela şunları söylemiştir
„Sömürgecilik geri dönüyor. Somut olarak, savaşçı ve başkan Eloy Alfaro’nun ülkesi bugün Kuzey Amerika’dır. Manta gemiler ve savaş aletleri için bir üs; yeni Yankee saldırısı için ödünç verilmiş durumda. Esmeraldas ve tüm körfezi ve muhtemelen Galapagos da öyle. Biz hayatta kalanlar -benim durumumda bir manastır okulunda- Bolívar ve yurtsever ordularının kahramanlıklarını sevmeyi öğrendik. Bu sömürgeleştirmeden nasıl kaçacağız? Korkaklığımız karşısında kendimizi nasıl haklı çıkarabiliriz?“[xxi]
1980’lerde geçirdiği bir hastalık Nela’nın neredeyse felç olmasına neden oldu, ancak iki yıl süren yoğun rehabilitasyon sürecini de içeren büyük çabaları sayesinde iyileşmeyi başardı. Hastalığına rağmen, takip eden on yıllar boyunca çok çalıştı.
2004 yılında, zaten oldukça hasta olan Nela, tıbbi tedavi için Havana’ya gitti. Aynı yılın Temmuz ayında orada öldü. Külleri hem Havana’da hem de Quito’da yatmaktadır ve her iki ülkede de içten anma törenleri düzenlenmiştir.

Teşekkür
Bu çalışma, Tricontinental: Institute for Social Research’ten Pilar Troya, tarihçi Valeria Coronel ve Tricontinental: Institute for Social Research ve International Peoples’ Assembly tarafından sunulan ‘Marksizm ve Ulusal Kurtuluş’ başlıklı 2020 kursu sırasında Nela Martínez üzerine oluşturulan araştırma grubunda yer alan Daniela Schroder ve Iván Orosa’dan oluşan bir ekip tarafından yürütülmüştür.
Bu yayın, Martínez-Meriguet Arşivi ile ortak bir çalışmadır; kendilerine arşivlerini açtıkları ve Nela Meriguet Martínez’in özverili işbirliği için teşekkür ederiz.
Quito’daki Bağımsızlık Meydanı’nda Ekvador’daki yabancı askeri üslerin varlığını reddeden çeşitli siyasi hareketlerden kadınlar, 2000 yılı civarı. Kaynak: Martínez-Meriguet Arşivi
Bibliyografya
Cabrera Hanna, Santiago, ed. La Gloriosa, ¿Revolución que no fue? [La Gloriosa: Hiç Olmayan Devrim?]. Quito: Universidad Andina Simón Bolívar ve Corporación Editora Nacional, 2016. Coronel, Valeria.
El Estado Indoamericano: reforma, democracia y socialismo en el Ecuador de entreguerras [Hint-Amerikan Devleti: İki Savaş Arası Ekvador’da Reform, Demokrasi ve Sosyalizm]. Quito: FLACSO, Colección Atrio, 2022 (yakında çıkacak).
‘La Fragua de la Voz: Cartas sobre Revolución, Subjetividad y Cultura Nacional-Popular’ [Bir Ses Oluşturmak: Devrim, Öznellik ve Ulusal-Popüler Kültür Üzerine Mektuplar]. Vienen Ganas de Cambiar el Tiempo içinde. Epistolario entre Nela Martínez Espinosa y Joaquín Gallegos Lara 1930 a 1938, eds. Gabriela Alemán & Valeria Coronel. Quito: Instituto Metropolitano de Patrimonio & Archivo Martínez-Meriguet, 2012.
‘Izquierdas, sindicatos y militares en el bloque democrático del Ecuador de entreguerras (1925-1945)’ [İki Savaş Arası Ekvador’un Demokratik Bloğunda Sol, Sendikalar ve Ordu (1925-1945)]. El movimiento obrero y las izquierdas en América Latina içinde. Experiencias de lucha, inserción y organización Volume I, eds. Hernán Camarero & Martín Mangiantini. Kuzey Carolina: Editorial A Contracorriente ve University of North Carolina Press, 2018.
‘La Revolución gloriosa: una relectura desde la estrategia de la hegemonía de la izquierda de entreguerras’ [Görkemli Devrim: Sol Kanat Hegemonyasının İki Savaş Arası Stratejisinin Yeniden Değerlendirilmesi]. La Gloriosa, ¿revolución que no fue? içinde. Quito: Corporación Editora Nacional & Universidad Andina Simón Bolívar, 2016.
‘Küresel Kriz Sırasında Ekvador Solu: Cumhuriyetçi Demokrasi, Sınıf Mücadelesi ve Devlet Oluşumu (1919-1946). İçinde Güç Sözcükleri, Sözcüklerin Gücü. Uluslararası Perspektifte Yirminci Yüzyıl Komünist Söylemi, ed. Giulia Bassi. Trieste: EUT Edizioni, Università di Trieste, 2019.
Ibarra, Hernán. El pensamiento de la izquierda comunista (1928-1961) [Komünist Solun Düşüncesi (1928-1961)]. Quito: Ministerio de Coordinación de la Política & Gobiernos Autónomos Descentralizados, 2013.
Laurini, Tania. ‘Ser mujer y rebelde nunca fue fácil’ [Kadın ve asi olmak hiçbir zaman kolay olmadı]. Explored, 9 Mart 1992. https://hoy.tawsa.com/noticias-ecuador/nacer-en-1912-ser-mujer-y-ser-rebelde-nunca-fue-facil-61358.html.
Löwy, Michael. ‘Giriş: Latin Amerika’da Marksizm Tarihi için Referans Noktaları’ 1909’dan Günümüze Latin Amerika’da Marksizm içinde: Bir Antoloji, ed. Michael Löwy. Londra: Humanity Books, 1992.
Martínez Espinosa, Nela.
‘Carta a Fidel Castro’ [Fidel Castro’ya Mektup], 21 Mayıs 2003. https://www.voltairenet.org/article121688.html.
‘Carta de Nela Martínez a sus camaradas comunistas’ [Nela Martinez’den komünist yoldaşlarına mektup], 23 Mayıs 2001. https://www.voltairenet.org/article121691.html.
‘¿Cómo es posible cantar el Himno Nacional si asistimos impasibles a la entrega de nuestra independencia? [Bağımsızlığımızın teslim edilmesine seyirci kalırsak İstiklal Marşını söylemek nasıl mümkün olabilir?] Dra. Matilde Hidalgo de Prócel Ödülü’nü alırken yapılan konuşma, 27 Mayıs 2003. https://www.voltairenet.org/article121689.html.
‘El Plan Colombia es para establecer la politica global facista’ [Kolombiya Planı küresel bir faşist politika oluşturmayı amaçlıyor]. Manuela Espejo Ödülü’nü alırken yaptığı konuşma, 8 Mart 2001. https://www.voltairenet.org/article121639.html.
Insumisas. Textos sobre las mujeres [İtaatkâr Olmayan Kadınlar Üzerine Metinler]. Quito: Ministerio Coordinador de Patrimonio, 2012.
Nela Martínez’den Joaquín Gallegos’a mektup, 1 Ocak 1930. Belge N-19300101, Nela Martínez Espinosa ve Joaquín Gallegos Lara arasındaki mektup koleksiyonu. Martínez Meriguet Arşivi, Quito.
Nela Martínez’den Joaquín Gallegos’a mektup, 2 Ocak 1932. Belge N-19320102, Nela Martínez Espinosa ve Joaquín Gallegos Lara arasındaki mektupların derlemesi. Martínez Meriguet Arşivi, Quito.
Joaquín Gallegos’tan Nela Martínez’e mektup, 23 Kasım 1930. Belge J-19301123, Nela Martínez Espinosa ve Joaquín Gallegos Lara arasındaki mektup koleksiyonu. Martínez Meriguet Arşivi, Quito.
‘Manifiesto del Comité Ecuatoriano por la Paz y la Soberanía’ [Barış ve Egemenlik için Ekvador Komitesi Manifestosu], 4 Temmuz 2001. https://www.voltairenet.org/article121693.html.
‘Prólogo’ [Önsöz]. Historia del movimiento obrero ecuatoriano içinde, Segunda parte, Patricio Ycaza. Quito: Centro de Investigación de los Movimientos Sociales del Ecuador (CEDIME) – Centro de Investigaciones CIUDAD, 1991.
Martínez, Nela, ve Costales, Ximena. Yo siempre he sido Nela Martínez Espinosa. Una autobiografía hablada [Ben Her Zaman Nela Martínez Espinosa Oldum: Konuşulan Bir Otobiyografi]. Quito: Universidad Nacional de Educación, 2018
Mériguet Cousségal, Raymond. Antinazismo en el Ecuador. Años 1941-1944 [Ekvador’da Anti-Nazizm: 1941-1944 Yılları]. Quito: Kendi yayını, 1988.
Mériguet Calle, Pablo Raymond. ‘Antifascismo en el Ecuador (1941-1944): Historia del Movimiento Popular Antitotalitario del Ecuador y del Movimiento Antifascista del Ecuador’ [Ekvador’da Anti-faşizm (1941-1944): Ekvador’un Popüler Anti-totaliter Hareketi ve Ekvador’un Anti-faşist Hareketinin Tarihi]. Lisans tezi, Pontificia Universidad Católica del Ecuador, 2013.
Mora, Galo. Revolucionarias del siglo XX [20. Yüzyılın Devrimci Kadınları]. Quito: Ministerio del Trabajo, 2015.
Muñoz Vicuña, Elías. Temas obreros [Çalışma Sorunları]. Guayaquil: Departamento de Publicaciones de la Facultad de Ciencias Económicas de la Universidad de Guayaquil, 1986.
Prashad, Vijay. ‘Belgrad, 1961 Bağlantısızlar Hareketi Konferansı’ ve ‘Havana, 1966 Üç Kıtalı Konferans’. The Darker Nations, A People’s History of the Third World içinde. New York: The New Press, 2007.
Romo-Leroux , Ketty. ‘Nela Martínez Espinosa, revolucionaria ejemplar’ [Nela Martínez Espinosa: Örnek bir devrimci]. El Telégrafo, 18 Şubat 2016. https://www.eltelegrafo.com.ec/noticias/columnistas/15/nela-martinez-espinosa-revolucionaria-ejemplar.
Rodas, Germán. La izquierda ecuatoriana en el siglo XX [20. Yüzyılda Ekvador Solu]. Quito: Editorial Abya Yala, 2000. Salazar-Cortez, Tatiana.
‘La experiencia militante de la Unión Revolucionaria de Mujeres del Ecuador (URME), 1962-1966’ [Ekvadorlu Kadınların Devrimci Birliği’nin (URME) militan deneyimi, 1962-1966]. Yüksek lisans tezi, Universidad Andina Simón Bolívar, 2017a.
‘La militancia política femenina en la izquierda marxista ecuatoriana de la década de los sesenta: La URME y el PCE’ [1960’ların Ekvador Marksist solunda kadınların siyasi aktivizmi: The URME and the PCE], Procesos: revista ecuatoriana de historia 46, 2017b.
‘Una lectura a la versátil militancia de la Alianza Femenina Ecuatoriana, 1938-1950’ [Ekvador Kadın İttifakı’nın çok yönlü aktivizmi üzerine bir okuma, 1938-1950], Trashumante. Revista Americana de Historia Social, no. 11 (2018): 164-186.
‘Ecuatorianas comunistas entre las décadas de los 60 y 70: estrategias locales para intereses internacionales’ [1960’lar ve 1970’lerde Ekvadorlu komünist kadınlar: Uluslararası çıkarlar için yerel stratejiler]. Crisol. Las mujeres en los Andes (siglos XIX-XXI): entre la participación y la disputa, no. 20 (2022).
Ycaza, Patricio. Historia del movimiento obrero ecuatoriano. Segunda parte [Ekvador İşçi Hareketinin Tarihi. İkinci Bölüm]. Quito: Centro de Investigación de los Movimientos Sociales del Ecuador (CEDIME) ve Centro de Investigaciones (CIUDAD), 1991.
SONNOTLAR
[i] Çevirmenin notu: Bu metinde militante İspanyolca orijinalinde ‘aktivist’ veya ‘parti üyesi’ olarak çevrilmiştir. İspanyolcada militante genellikle bir örgütün parçası olan ve kendini tamamen örgüte adamış kişiler için kullanılır ve dünyanın bazı bölgelerinde olduğu gibi silahlı mücadele çağrışımı yapmaz.
[ii] Tania Laurini, ‘Ser mujer y rebelde nunca fue fácil’ [Kadın ve asi olmak hiçbir zaman kolay olmadı], Explored, 9 Mart 1992, https://hoy.tawsa.com/noticias-ecuador/nacer-en-1912-ser-mujer-y-ser-rebelde-nunca-fue-facil-61358.html.
[iii] Valeria Coronel, El Estado Indoamericano: reforma, democracia y socialismo en el Ecuador de entreguerras [Hint-Amerikan Devleti: İki Savaş Arası Ekvador’da Reform, Demokrasi ve Sosyalizm] (Quito: FLACSO, Colección Atrio, 2022 [yakında çıkacak]).
[iv] Nela Martínez’den Joaquín Gallegos’a mektup, 2 Ocak 1932. N-19320102, Nela Martínez Espinosa ve Joaquín Gallegos Lara arasındaki mektup koleksiyonu. Martínez Mériguet Arşivi, Quito.
[v] Joaquín Gallegos’tan Nela Martínez’e mektup, 23 Kasım 1930. Belge J-19301123, Nela Martínez Espinosa ve Joaquín Gallegos Lara arasındaki mektup koleksiyonu. Martinez Mériguet Arşivi, Quito.
[vi] Çevirmenin notu: indigenismo’dan gelen indigenista, Latin Amerika toplumlarındaki yerli halkların statüsü ve sorunlarıyla ilgilenen, siyaset, sosyal bilimler, edebiyat ve sanatı kapsayan geniş bir hareketi ifade eder.
[vii]Nela Martínez ve Ximena Costales, ‘Yo siempre he sido Nela Martínez Espinosa. Una autobiografía hablada’ [Ben Her Zaman Nela Martínez Espinosa Oldum: Konuşulan Bir Otobiyografi] (Quito: Universidad Nacional de Educación, 2018).
[viii] Nela Martínez’den Joaquín Gallegos’a mektup, 1 Ocak 1930. Belge N-19300101, Nela Martínez Espinosa ve Joaquín Gallegos Lara arasındaki mektup koleksiyonu. Martinez Mériguet Arşivi, Quito.
[ix]Tatiana Salazar-Cortez, ‘Una lectura a la versátil militancia de la Alianza Femenina Ecuatorana, 1938-1950’ [Ekvador Kadın İttifakı’nın çok yönlü aktivizmine dair bir okuma, 1938-1950], Trashumante. Revista Americana de Historia Social, no. 11 (2018): 164-186.
[x] Tatiana Salazar-Cortez, ‘La experiencia militante de la Unión Revolucionaria de Mujeres del Ecuador (URME), 1962-1966’ [Ekvadorlu Kadınların Devrimci Birliği’nin (URME) militan deneyimi, 1962-1966], yüksek lisans tezi, Universidad Andina Simón Bolívar, 2017a.
[xi] Coronel, El Estado Indoamericano.
[xii] Çevirmenin notu: Montubioslar, Ekvador’un kıyı bölgesinde yaşayan ve kendilerini tarım işlerine adamış, karışık soylardan gelen etnik bir azınlıktır.
[xiii] Nela Martínez ve Ximena Costales, ‘Yo siempre he sido Nela Martínez Espinosa’.
Nela Martínez ve Ximena Costales, ‘Yo siempre he sido Nela Martínez Espinosa’.
[xiv] Tatiana Salazar-Cortez, ‘La militancia política femenina en la izquierda marxista ecuatoriana de la década de los sesenta: La URME y el PCE’ [1960’ların Ekvador Marksist solunda kadınların siyasi aktivizmi: The URME and the PCE], Procesos: revista ecuatoriana de historia 46, 2017b.
[xv] Ibid.
[xvi] Salazar-Cortez, ‘La militancia política femenina en la izquierda marxista ecuatoriana de la década de los sesenta: La URME y el PCE’; Salazar-Cortez, ‘Una lectura a la versátil militancia de la Alianza Femenina Ecuatoriana, 1938-1950,’ 164-186.
[xvii] Tüzükten alıntı yapılmıştır: Salazar-Cortez, ‘La experiencia militante de la Unión Revolucionaria de Mujeres del Ecuador (URME), 1962-1966’.
[xviii] Browderizm, faşizm tehdidine karşı koymak için komünist partilerin merkez ve sağdaki hükümetler ve kesimlerle ittifaklar kurması ve sınıflar arası cepheler oluşturması gerektiğini savunan kısa ömürlü bir Marksist eğilimdir. Adını ABD Komünist Partisi’nin genel sekreteri (1930-1945) ve başkanı (1932-1945) Earl Browder’dan almıştır. Bu eğilim özellikle Latin Amerika’da etkili olmuştur. Nela Martínez daha sonra konuyla ilgili olarak Mañana, Época III, No. 225, 11 Ocak 1968, s. 16’da yayınlanan ‘Pedro Saad y el browderismo’ (‘Pedro Saad ve Browderizm’) başlıklı bir makale yazdı. (Ycaza, 1991’de alıntılanmıştır).
[xix] Nela Martínez ve Ximena Costales, ‘Yo siempre he sido Nela Martínez Espinosa’.
[xx] Çevirmenin notu: Nuestra América ya da ‘Bizim Amerika’, Orta ve Güney Amerika’nın bölgesel entegrasyonunu teşvik etmek ve Avrupa ve ABD kültür emperyalizmine karşı bir proje olarak Latin Amerika kimliği oluşturmakla bağlantılı bir yapıdır. Kavram, Kübalı ulusal kahraman José Martí’nin 1891 tarihli aynı başlıklı makalesinden kaynaklanmaktadır.
[xxi] Ekvador Ulusal Kongresi (şimdiki Ulusal Meclis) tarafından verilen ve Ekvador’da oy kullanan ilk kadının (1924) adını taşıyan bu ödülü alırken yaptığı konuşma, kadınların oy hakkı mücadelesinde öncü olmanın yanı sıra (1929’da kazanıldı), ülkenin ilk kadın doktoru ve ilk kadın adayı ve seçilmiş belediye meclis üyesiydi.
