“9-16 Mayıs Ölümsüzler Haftası” içerisinde bulunuyoruz. 9 Mayıs 2017’de, Devrimci Komünarlar Partisi / Birleşik Özgürlük Güçleri önderi Mehmet Yoldaş (Ulaş Bayraktaroğlu) ölümsüzleşti. Bu tarih, hem partimiz açısından hem Türkiye devrimci hareketi açısından oldukça önemli bir tarihti.
Ulaş Bayraktaroğlu, TDH içerisinde pratik devrimci faaliyetiyle, duruşuyla, teorik katkılarıyla, yaşamdaki devrimci örgütlenme anlayışıyla kendi farkını, orijinalliğini yaratmış bir önderdi. Kısa gençlik hayatı boyunca hep mücadelenin en önünde oldu. Mücadeleyi daha ileriye taşımak, daha güçlü bir devrimcilik yaratmak, var olan statükoya hapsolmayan, yeniyi arayan, daha ileriye taşıyan bir devrimcilik anlayışının temsilcisi oldu.
Gençlik yıllarından itibaren, içinden geldiği Kurtuluş geleneğinin, var olan 90’lı yıllardaki hakim, düzeniçileşme, tasfiyeci, düzen siyasetine hapsolmuş anlayışına bir tepki, bir tavır alış olarak devrimcilik arayışında oldu. Bu nedenle de uzun tutsaklık süreçleri yaşadı. Sonrasında, hapishane süreçlerinde, hapishane direnişlerinde yer aldı. Hapishaneler direnişlerinde en önde, direnişi en ileri taşıma anlayışına sahip oldu.
2000’li yıllar boyunca, içinden geldiği Kurtuluş geleneğinin tasfiyeciliğine onun içerisinde var olan yasalcı anlayışlara karşı devrimcilik anlayışı ile, pratik mücadeleyi, sokak mücadelesini daha ileriye taşıma, Kurtuluş mücadelesi tarihinde ölümsüzleşen devrimcileri sahiplenme anlayışında, bunların mücadele geleneğini bugüne taşıma anlayışında, duruşuyla, örgütlenme anlayışıyla öncüleşmiş bir yoldaştı.
Özellikle İstanbul başta olmak üzere Ankara’da, birçok şehirde gençlik eylemlerinde öncüleşerek, anti-faşist mücadelede, sosyalizm mücadelesini ileri taşımada, militan mücadele hattında farkını koyan bir devrimciydi. Onu tanıdıktan sonra hiç kimse onu unutmaz, hatıralarını aklında tutar, çünkü duruşuyla, yaşama katılmasıyla, devrimci kararlılığıyla hegemonya yaratan bir yoldaştı. Yaşam içerisinde doğal duruşuyla, yoldaşlık ilişkileriyle öncüleşen bir yoldaştı.
Anti-emperyalist mücadele içerisinde Ulaş Bayraktaroğlu, NATO protestolarında, İMF protestolarında, bu süreci örgütleyerek, o dönemki Sosyalist Demokrasi Partisi’nin daha militan bir mücadele hattı içerisine girmesi, sokakta düzen içerisi sınırları zorlayan bir militan mücadele hattının inşa edilmesinde rolü olmuştu.
Gezi Direnişi sürecindeki tutum alışı, o süreci örgütleyişi önemli bir yerdeydi. Gezi Direnişi’ni örgütleyen, bu direnişin daha ileri taşımasında, barikatların kurulmasında, meydanın kazanılmasında, sonrasında kararlı bir mücadele hattıyla Taksim’de, AKP-MHP iktidarının o dönemki temsilcileri, meydanın halktan, devrimcilerden arındırılması eylemine karşı güçlü bir duruş sergilemişti. Bu anlamıyla Gezi Direnişi’nde sembolleşmiş isimlerden biriydi. Bu anlamıyla Ulaş Bayraktaroğlu, TDH’nin, son 20 yıllık mücadele tarihinin hafızası ve taşıyıcısıydı. Kurtuluş geleneği açısından, içinden geldiği geleneğin devrimci mirasını sahiplenip daha ileriye taşıyan, o hareketin geri noktaları, düzen içi anlayışlarıyla, küçük burjuva devrimcilik anlayışlarıyla hesaplaşan ve o geleneğin devrimci mirasını daha ileriye taşıyarak günün devrimci koşullarına uygun bir devrimciliği inşa etme arayışıydı Ulaş Bayraktaroğlu’nun pratiği. Bugün Ulaş Bayraktaroğlu’nu anarken onun bu devrimci mirasından bahsetmeden, onun devrimci kararlılığından, devrimci mücadele anlayışından bahsetmeden bir Ulaş Bayraktaroğlu değerlendirmesi yapmak doğru olmayacaktır.
Şunu belirtmek istiyorum; Ulaş Bayraktaroğlu, bir insanın, devrimci militanın bir siyasi geleneğe ve mücadele anlayışına etkisini ciddi bir şekilde hissettiren bir yoldaştı. Onun devrimciliği yaşamın her alanında kendini hissettiriyordu. Onunla yan yana olan yoldaşlarımız, bizler, hepimiz o varken daha güvende, ona inanan, onun bu yolu açacağını, onun bu yolu daha ileri taşıyacağı, onun bir savaşçı, bir komutan, bir militan, bir örgüt insanı olarak her zaman bizlere yol göstereceğini, doğru olanı, devrimci olanı anlatacağına sonsuz inanıyorduk onunla yan yanayken.
Bugün onun aramızdan ayrılışının 8. Yıl dönümünde üzerine konuşmak bazı tarihsel gerçekleri daha iyi kavramak açısından bizlere önemli fırsatlar veriyor. Öncelikle Mehmet yoldaşın, Ulaş Bayraktaroğlu’nun partisi, örgütü bugün savaşmaya, mücadele etmeye devam ediyor. Onun açtığı yoldan yürümeye, kararlı bir şekilde onun ideallerine sahip çıkarak, bir devrimcilik anlayışında ısrarcı olarak, mücadeleyi daha ileriye taşıma konusunda kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Ulaş Bayraktaroğlu’nun en önemli özelliği, somut durumun ihtiyaçlarına, mücadelenin ihtiyaçlarına cevap veren bir devrimcilik anlayışına sahip olmasıydı. Bu anlamıyla Gezi Direnişi sonrasında Kobane Direnişi onun Rojava Devrimi’ne katılması, Medya Savunma Alanları’na sonra Rojava Devrimi topraklarına gelmesi onun aslında bölgede gelişen bir devrime tepkisiz ve tavırsız kalmaması, enternasyonalist bir devrimci olarak buradaki görevini yerine getirmesi, bizler açısından önderlik ederek, rehberlik ederek geleceği kurma konusunda örnek bir devrimci duruş.
Şunu söylemek istiyorum; Ulaş Bayraktaroğlu’nun açtığı yol, o mücadele anlayışı, onun takipçisi olan bizler, genç yoldaşlar, devrim topraklarında olanlar, devrimci savaş alanında olanlar, zindanlarda olanlar, sokaklarda, işçi sınıfı saflarında, gençlik saflarında olan bütün yoldaşlar açısından, Ulaş Bayraktaroğlu’nun açtığı yol, onun yürüttüğü mücadele, bizlere rehberlik etmeye devam ediyor.
Bu anlamıyla onu anarken, onun mücadele anlayışına, onun devrimcilik anlayışına ve onun açtığı yola bağlılığımızı net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Onun açtığı yolda yürümeye, onun devrimcilik anlayışını devam ettirmeğe, onun düzeniçi sınırlara hapsolmamış, statükoyu reddeden, Kesintisi Devrimci Taaruuz olarak ifade ettiği örgütsel görevleri sonuna kadar yerine getiren, mücadelenin anlayışını kararlı bir şekilde ileri taşıyan devrimcilik anlayışına sahip çıkıyoruz. Bu çizgiyi devam ettireceğiz. Ulaş Bayraktaroğlu, bizlerin mücadelesinde yaşamaya devam edecek. Onun idealleri, onun amaçları olan Türkiye devrimini gerçekleştirmek, kararlı bir şekilde bu yolda yürüyerek bizim nihai hedefimiz olmaya devam ediyor. Bu anlamıyla Ulaş Bayraktaroğlu’nun ödediği bedeller, açtığı yol, onun yoldaşları tarafından, onun takipçileri tarafından gelecek kuşaklara aktarılacak ve ileriye taşınacaktır.
Ulaş yoldaş, Rojava Devrimi topraklarında ölümsüzleşti. Kürt özgürlük mücadelesi ile omuz omuza yoldaşlık yaptı. Bugün, AKP-MHP iktidarı yine Kürt halkına dönük, geride bıraktığımız 8 yıllık süreçte ağır baskılara, operasyonlara, katliamlara ve çeşitli saldırılara imza attı. Bu anlamıyla bizler, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin her zaman yanında olduk. Partimiz DKP/BÖG, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin başarıya ulaşmasını her zaman destekledi. Bu anlamıyla Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin, demokrasi talebinin, eşitlik talebinin kendi kaderlerini tayin hakkı çerçevesinde sonuçlanmasını destekliyoruz. Bizler, Kürt halkının özgürlük mücadelesini destekliyoruz ve bugün oluşan ortam içerisinde, Kürtlerin elde ettiği bütün kazanımları, onların mücadelesinin ödediği bedellerin ve onların yürüttüğü mücadelenin bir sonucu olduğunu görüyoruz. Bu anlamıyla da enternasyonalist devrimci gelenek, enternasyonalist bakış açısı, ulusların kendi kaderini tayin hakkı temelinde Kürt halkının özgürlük mücadelesini, demokrasi mücadelesini, eşitlik mücadelesini desteklemekten geçmektedir.
Şunu belirmek istiyoruz; Özellikle geçtiğimiz mart ayının ortasından itibaren, İBB’nin başkanının tutuklanma sürecinden itibaren gelişen bir halk hareketi var. Türkiye’de ciddi bir anti-faşist dinamik ortaya çıkmış durumda. Özellikle gençlik alanında bunun ciddi bir etkisi var. Sokaklarda bir militan meşru mücadele hattı gelişiyor. Bu anlamıyla Ulaş Bayraktaroğlu’nun mücadele çizgisi, partimizin mücadele çizgisi, esasen sokakta kitlelerle beraber mücadele eden, kitlelerin devrimci öfkesini örgütleyen, bunu ileriye taşıyan bir mücadele hattı olmuştu her zaman. Biz bu anlamıyla, sokaktaki militan mücadeleyi, anti-faşist halk dinamiklerini görerek bunların doğru bir temelde örgütlenmesi, işçi sınıfının, emekçilerin, ezilenlerin gelecek mücadelesinde bu mücadelenin önemli bir yerde durduğunu ve bunun yarattığı devrimci olanakların en güçlü şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
İçinde bulunduğumuz tarihsel dönem, işçi sınıfının, emekçilerin, ezilenlerin mücadelesi açısından, büyük olanakları ve büyük riskleri taşıdığı bir dönem. Bu dönem DKP/BÖG olarak, Ulaş Bayraktaroğlu ve bütün ölümsüz yoldaşlarımıza sözümüz; onların açtığı yolda en kararlı şekilde yürüyeceğimiz, onların ideallerinden, onların devrimci mücadele anlayışından bir adım bile geri atmayacağımız, onların çizgisini en kararlı şekilde ileri taşıyacağımızı belirtmek istiyorum.
Son söz olarak, Kürdistan özgürlük mücadelesinde ölümsüzleşen, Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun yoldaşları da saygıyla anmak istiyorum. Onlar aynı zamanda Kürdistan özgürlük mücadelesinin şehitleri olduğu kadar, Birleşik Devrim mücadelesinin de şehitleridir. Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan ömürlerini Kürdistan özgürlük mücadelesine vermiş devrimcilerdir. Anıları mücadelemize rehber olmaya devam edecek.
Ulaş Bayraktaroğlu Ölümsüzdür!
Yaşasın DKP/BÖG!
Yaşasın Devrim Yaşasın Sosyalizm!
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!