Trump savaşa devam ederse Ukrayna’nın daha fazla toprak kaybedeceğini söylüyor. ABD’nin en tepesindeki isim olarak konuyla ilgili sağlam bilgi kaynaklarına dayanıyor.
Trump ile Putin’in Alaska’daki buluşmasından sonra Batı cephesi büyük bir telaş içinde. Oluşan ortam hakkında en anlamlı manşetlerden birini Guardian attı. “Zelenskiy, Beyaz Saray’a zorlu bir yolculukla karşı karşıya – ancak bu sefer yalnız olmayacak”. Alaska buluşmasından sonra Zelenskiy’i arayan Trump, onu Beyaz Saray’a davet etti. Zelenskiy’nin bugün Beyaz Saray’da olacağı duyurulmuştu ancak Avrupa’yı kaplayan büyük telaş nedeniyle, İngiltere Başbakanı, Fransa Devlet Başkanı, Alman Şansölyesi, NATO Genel Sekreteri, Finlandiya devlet başkanı da bugün Beyaz Saray’da olacak. Trump önce Zelenskiy’le görüşecek daha sonra Avrupalı liderleri kabul edecek.
Zelenskiy’nin önceki Beyaz Saray ziyaretinde yaşananlar, onun Avrupalı müttefikleri yanına alarak ABD’ye gitmesinin temel nedeni. Batı basını, Avrupalıların Trump’ın karşısına “birleşik bir cephe” olarak çıkmak istediğini yazıyor. Avrupalı liderler, “Putin’in etkisi altında olan” ABD başkanına Rus ekonomisinin ne kadar küçük AB ekonomisinin ne denli büyük olduğunu anımsatacakmış. Avrupa’nın yönetici seçkinleri panik içinde çünkü ABD eliyle içine çekildikleri savaşta yalnız bırakılma korkusunu iliklerine dek hissediyorlar. Ödedikleri haraçlarla birlikte yaşadıkları güvensizlik duygusu da sürekli artıyor.
Trump Alaska buluşmasından önce, ateşkesi kabul etmediği takdirde Rusya’yı cezalandıracağını ve çok sert ekonomik yaptırımlar uygulayacağını söylemişti. Avrupalı müttefikleri çok keyiflendiren bu sözlerden sonra, dünya sahnesinden izole edildiği söylenen Rusya devlet başkanı, ABD toprağında kırmızı halıyla karşılandı. Görüşme sonrası konuşan Trump ateşkesle ilgili bir gelişme olmadığını söyledi. Yeni yaptırımlar da yoktu. Dahası, çeşitli televizyon kanallarına konuşan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Putin Macron’la görüşmeyecek, İngiltere’yle görüşmeyecek… Bu iki tarafı bir araya getirme şansına sahip dünyada tek bir lider var… O da Başkan Trump ve ek yaptırımlar uyguladığınız anda bu rolü kaybedersiniz.” dedi. Bunlar Avrupalı liderler için kabullenilmesi güç gerçekler…
Rubio Rusya’ya uygulanacak ekonomik yaptırımların etkisinden kuşku duyduğunu söyledi ve bunun nedenini şu sözlerle açıklamaya çalıştı: “Rus ekonomisi temelde tam zamanlı bir savaş ekonomisine dönüştürüldü.” Rubio başka bir soruyu yanıtlarken, “Kimse Ukrayna’yı toprak vermeye zorlamıyor” ifadesini kullandı. Rubio’nun bu sözlerinden sonra Trump kendi sosyal medya platformunda bir taraftarının sözlerini paylaştı. Paylaşımda şu ifadeler yer almıştı: “Ukrayna Rusya’ya bir miktar toprak kaybetmeye razı olmalı, aksi takdirde savaş uzadıkça daha fazla toprak kaybetmeye devam edecekler!!” Tüm veriler, ABD başkanının Rusya ile belirli bir olgunluğa ulaşmış bir anlaşmaya doğru yol aldığını gösteriyor ve Avrupalı liderlerin büyük telaşı da bunun bir başka önemli bir göstergesi.
Avrupalı liderleri telaşlandıran sözler bunlarla sınırlı değildi. Rubio Trump’a politik karşıtları tarafından yöneltilen, “Trump saldırgan Putin’e dünya sahnesinde haksız bir yer verdi.” suçlaması hakkında konuşurken, “Putin artık dünya sahnesinde.” dedi. Joe Biden’ın başkanlığı döneminde en sık kullandığı ifadelerden biri, “Saldırgan Rusya’nın dünya sahnesinden izole edilmesiydi.” ve görülüyor ki, ABD’nin en yetkili ağızları bunun gerçekleşmediğini ifade ediyor. Trump’ın Putin görüşmesi sonrasında “hemen ateşkes” konumundan “bir barış anlaşması” noktasına çekilmesi, sahada askeri kazanımlar elde etmeyi sürdüren Rusya’yı önemli ölçüde rahatlatacaktır. Ukrayna devlet başkanı ve diğer Avrupalı liderler “hemen ateşkes” çağrısı yapmaya devam ediyor ama bu çağrıların herhangi bir etki yaratması mümkün değil.
Batı basınında yer alan haberler, Alaska Zirvesi’nin Ukrayna’da büyük bir rahatsızlık yarattığını, ABD’ye duyulan kızgınlığın arttığını vurguluyor. Zelenskiy’nin ABD tarafından bir anlaşmaya zorlanması, Zelenskiy’e muhalefet edenlerin elini oldukça güçlendirecektir. Zelenskiy ABD ile uyumlu bir rotaya girer ve bir anlaşma için adımlar atarsa, içeride büyük bir muhalefetle karşı karşıya kalacaktır. Madem anlaşılacaktı, bunca kaybın neden verildiği kuşkusuz sorgulanacak ve sonuna kadar savaş diyenlerin sesi daha gür çıkmaya başlayacaktır. Zelenskiy Alaska buluşmasının kaybedenidir. An itibariyle iki ateş arasındadır.
Zelenskiy ve Avrupalı ortakları ABD olmadan bu savaşı yürütemeyeceklerini çok iyi bilmektedir ancak gelinen nokta itibariyle keskin bir dönüş yapabilme olanakları da yarattıkları ortam nedeniyle son derece sınırlıdır. Savaşta ısrar etmeleri halinde ABD yönetiminin savaşa destek için yeni faturaları önlerine koyması yüksek bir olasılıktır. NATO ittifakı en ciddi krizlerinden birini yaşamaktadır. Alaska’da ortaya çıkan tablo, bölünmüş bir Batı karşısında tüm tehditlere rağmen birliğini koruyan Doğu’dur. Putin Alaska’ya yalnız gitti ama ittifaklarının destek ve dayanışmasıyla. Bu tablonun dünya sahnesinde çeşitli etkiler yaratması kaçınılmazdır. Alaska buluşması çok kutuplu bir dünyanın kapılarının açılmakta olduğunun bir işaretidir.
Çin yönetiminin görüşlerini yansıtan Global Times gazetesinin editoryası Alaska Zirvesini değerlendirdiği yazısında, diyalogun önemini vurguluyor ve Avrupalı liderler için ifade edildiği açık olan şu ifadelere başvuruyordu: “Son üç yıldır, bazı büyük güçlerin ateşi körükleme ve tek taraflı yaptırımlar uygulama girişimleri, çatışmanın seyrini değiştirmedi; aksine, çatışmayı uzattı ve kayıpları artırdı. Savaşı savaşla yönetme yaklaşımı, gerginliği azaltmaya yardımcı olmadığı gibi, diyaloğun kapısını kapatarak taşma riskini artırdı. Tarih, dış müdahalelerin durumu daha da karmaşık hale getirdiğini defalarca göstermiştir.”
Gelinen noktanın, Çin tarafından başlangıçtan beri savunulan nokta olduğuysa şöyle vurgulanmıştı: “Bu toplantı, ABD-Rusya ilişkilerinin seyrine yeni değişkenler getirmekle kalmadı, aynı zamanda Ukrayna krizinin çözümü için yeni fırsatlar da yarattı. Daha da önemlisi, tarihin defalarca kanıtladığı bir dersi bir kez daha teyit ediyor: Diyalog ve müzakere, krizden çıkışın tek yoludur. Bu aynı zamanda Çin’in de tutarlı ilkesi ve duruşudur. Çin, Şubat 2023 gibi erken bir tarihte, “Çin’in Ukrayna Krizinin Siyasi Çözümüne İlişkin Tutumu”nda bu noktayı açıkça ortaya koymuş ve diyalog ve müzakerenin Ukrayna krizine tek uygulanabilir çözüm olduğunu vurgulamıştır.” ABD Dışişleri Bakanı iki hafta önce, Çin’i ve Hindistan’ı Rusya’nın savaş ekonomisini ayakta tutmakla suçlamış ve bunun bedelini ödemeleri gerektiğini belirtmişti. Alaska’da ABD’nin pozisyon değişimi en net ifadesini kazandı.
Global Times’ın konuyla ilgili geniş bir haberinde vurgulanan temel nokta, ABD’nin değişen tutumu karşısında Avrupalı liderlerin yaşadığı “şaşkınlık” oldu. Onları Zelenskiy’nin yanında Beyaz Saray’a taşıyan bu şaşkınlıktır. Önlerine konulacak faturalar karşısında şaşkınlıklarının artması kuvvetle muhtemeldir. ABD emperyalizmi savaştan uzak topraklarında iki büyük emperyalist savaşın meyvelerini toplayarak kapitalist dünyanın hegemon gücü konumuna geldi. Savaş yine Avrupa topraklarında ve bir kez daha bunun keyfini çıkarmaya çalışıyor. Böyle olduğu için, İngiltere Başbakanı Keir Starmer yaptığı açıklamada, bir taraftan Trump’ın “Rusya’nın Ukrayna’daki yasadışı savaşını sona erdirme çabalarını” övüyor, diğer taraftan da, Avrupa’nın “kırmızı çizgilerini” anımsatıyor. “Barışa giden yolun Zelenskiy olmadan belirlenemeyeceğini” bildiriyor. Rusya’ya ağır ekonomik yaptırımlar çağrısı yapıyor.
Bugün gerçekleşecek toplantılar ne tür sonuçlar yaratacak kestirmek kolay değil ancak Ukrayna’yı ve Zelenskiy’i çok daha zorlu günlerin beklediği açık. Ukrayna’da iç mücadelenin sertleşmesi kaçınılmaz. Trump savaşa devam ederse Ukrayna’nın daha fazla toprak kaybedeceğini söylüyor. ABD’nin en tepesindeki isim olarak konuyla ilgili sağlam bilgi kaynaklarına dayanıyor. Bu durum kaçınılmaz olarak, bu savaşın nedenlerini ve sorumlularını yeniden tartışmaya açacaktır. Ukrayna’nın savaş dönemi liderliği bu sorumluluğun bedelini ağır ödeyecektir.
