Ukrayna yönetimi bir yandan ABD’nin “barış planı” nedeniyle sıkıntılı günler yaşarken, ülke içinde önemli gerilimler yaratan yolsuzluk operasyonlarında yeni bir gelişme yaşandı. Batı basınına göre, “Başkan Zelenskiy’nin en yakın danışmanı, en sadık ortağı ve baş uygulayıcısı” Andre Yermak’ın evi yolsuzluk soruşturması nedeniyle basıldı. Yermak görevinden istifa etmek zorunda kaldı. İngiltere’nin Guardian gazetesine göre, “Ukrayna siyasi sistemi mini bir devrime hazırlanıyor.”
Yorumcular, Yermak’ın Zelenskiy iktidarının çekirdeğindeki merkezi ve belirleyici konumuna işaret ediyor. ABD, AB ve diğer ülkelerle yürütülen görüşmelerde baş müzakereci konumunda yer alan Yermak’ın önemli pozisyonu herkes tarafından biliniyor ve yolsuzluk soruşturmasının onun evine dek uzanmış olması son derece manidar. İktidarın çekirdeğindeki en belirleyici unsurun evi yolsuzluk soruşturması nedeniyle basılıyorsa, o iktidar kendini yolsuzluk gölgesinden nasıl kurtarır? Yorumcuların vurguladığı önemli bir nokta, yolsuzluk soruşturmalarının Ukrayna halkında büyük bir öfke yaratmış olması.
ABD’nin Rusya’yla müzakere ettikten sonra Ukrayna’nın önüne koyduğu “barış planı”, Cenevre’de gerçekleşen toplantılar sonunda revizyondan geçirildi. ABD ve AB yetkilileriyle bu görüşmeleri yürüten Ukrayna heyetine Yermak başkanlık yapmıştı. Yermak’ın Cenevre’den dönmesinin üzerinden çok geçmeden evi yolsuzluk soruşturması kapsamında basıldı ve istifa etmek zorunda kaldı. Yermak’ın Zelenskiy’i korumak amacıyla istifa ettiği yönündeki iddialar Batı basınında giderek daha fazla yer buluyor. Bu iddialar Zelenskiy’nin de yolsuzluk iddialarından bağışık olmadığı anlamına geliyor. Zaten en yakınları bu soruşturmayla hedef alınan birinin, bu süreçlerle ilişkisiz olması beklenemez.
ABD’nin sunduğu “barış planı” hakkındaki ilk yazımızı, “Sürecin akışını büyük ölçüde Avrupalı emperyalist yönetici seçkinlerin direnci belirleyecektir. Çok hassas bir sürece girildiği açıktır. Her tür provokasyona açık bu süreçte, İngiltere’nin provokatif kabiliyetleri büyük önem kazanmıştır. Son Ukraynalıya kadar savaş ve ölüm yaklaşımıyla, ABD’nin benim daha önemli işlerim var ve bunun için kaynak ve öncelik planlarımı gözden geçirmem gerekiyor yaklaşımı arasındaki çatışma sertleşecek mi? Bunun işaretleri hızla görülmeye başlayacaktır.” cümleleriyle bitirmiştik.
Avrupa’nın yönetici seçkinleri “sonuna kadar savaş” anlayışları doğrultusunda Cenevre’de hamleler yaptı. ABD ve AB arasında Rusya konusunda yaşanan derin bölünme bu süreçte daha açık biçimde gözler önüne serildi. AB yönetici seçkinleri ABD Senatosundaki destekçilerini harekete geçirdi ve ABD yönetimini sıkıştırmak için adımlar atmalarını sağlamaya çalıştı. Tam da bu gelişmelerin yaşandığı sırada Karadeniz’de Rusya’nın petrol satışlarında kullanılan iki petrol tankeri Ukrayna tarafından vuruldu. Rusya’nın ekonomik yaptırımlar karşısında petrol satışında kullandığı “gölge filo” uzun zamandır ABD ve AB yönetimlerinin hedefindeydi. Rusya’nın savaşı “gölge filo” aracılığıyla yaptığı petrol satışlarıyla finanse ettiği ve bunun engellenmesi gerektiği sık sık dile getiriliyordu. Petrol tankerlerine yönelik saldırıyı Ukrayna üstlendi ancak pek çok kaynak saldırıda kullanılan drone’ların İngiltere tarafından Ukrayna’ya aktarıldığını belirtiyor. İngiltere’nin bu saldırının arkasında olması şaşırtıcı değildir, beklenen bir gelişmedir. AB yönetici seçkinleriyle birlikte savaşın büyütülmesi ve uzatılması İngiltere’nin temel hedefidir. ABD’nin “barış planı” İngiltere ve AB’ye hemen hiç bir şey vermezken, sırtlarına yeni yükler dayatmıştır.
Yermak’a yönelik soruşturma baskınına da bu çerçeveden bakmak gerekir. Yermak savaşın büyütülmesi ve uzatılması yönünde hareket eden bir isimdi ve muhtemelen ABD elindeki bilgilerle onun konumunu zayıflatmayı seçti. ABD bunu yaparken Zelenskiy’e de güçlü bir mesaj vermiş oldu. En yakınların hakkındaki yolsuzluk dosyaları elde ve bunları dikkate almalısın. ABD heyetiyle müzakereler için Florida’ya giden Ukrayna heyetinde Yermak yoktu. New York Times gazetesine konuşan bir ABD üst düzey yetkilisi, Yermak’ın ABD yetkililerini kızdırdığını, bazı konularda verdiği yanlış bilgilerle doğru olmayan kararların alınmasına yol açtığını belirtti. Ukrayna muhalefetinin en büyük parçasını oluşturan Avrupa Dayanışma Partisi yaptığı açıklamada, yolsuzluk soruşturmasında kapsam içine alınan isimlerin hemen görevlerini bırakmasını istedi. Bu isimlerin görevde kalmasının, müzakerelerde Rusya’nın elini güçlendireceğini savunan ADP, örtük olarak Zelenskiy iktidarının devamının Rusya karşısında dezavantaj yarattığını ifade etti.
Yermak’ın evine düzenlenen baskından hemen önce evinde Batılı yayın organlarını kabul eden Yermak, istifasından hemen önce şunu ifade etmişti: “Kiev Rus birlikleri tarafından işgal edilmiş bölgeleri asla teslim etmeyecektir.” ABD’nin “barış planı” Donbas’ın Rusya’ya verilmesini kabul ediyordu ve Yermak istifasından önce bu yaklaşıma karşı tutumunu ortaya koymuştu. Bu verilerin tümü, ABD’nin elindeki dosyalarla önemli tasfiyeler yapabildiğini, direnmesi durumundan sıranın Zelenskiy’e gelmesinin çok da şaşırtıcı olmayacağına işaret ediyor. Yermak’ın istifası sonrasında Zelenskiy’nin en zayıf anları yaşamaya başladığı noktasında hemen herkes hemfikir. Ukrayna egemenleri arasındaki çelişkileri derinleştiren bu gelişmeler bir anlamda Pandora’nın kutusunun açılmasına da yol açabilir.
Zelenskiy Florida’da ABD yetkilileriyle görüşecek Ukrayna heyetinin başına Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Umerov’u atadı. Umerov daha önce Savunma Bakanı olarak görev yapmıştı. Ukrayna’nın Kyiv Post gazetesine yazan Bohdan Nahaylo, Zelenskiy’nin bu kararını sert bir biçimde eleştirdi. Nahaylo Rüstem Umerov’un daha önce yüz yüze geldiği yolsuzluk skandallarını gündeme getirdi ve Rüstemov’un bu durumunun müzakerelerde Ukrayna’nın elini zayıflatacağını savundu. Yolsuzluk soruşturmalarını yürüten kurumun geçtiğimiz aylarda Umerov’un ailesinin sahip olduğu mal varlıkları hakkında sorular sorduğunu, ABD’de satın alınan sekiz lüks mülkü gündeme getirdiğini anımsatan Nahaylo, böylesi bir kişinin ABD yetkilileriyle müzakerelere başkanlık etmesinin ne derece doğru olduğunu sordu. Rüstemov’un ABD’deki mülklerin sadece üçü hakkında açıklama yapabildiğini söyleyen Nahaylo beş lüks mülk hakkında açıklamanın mevcut olmadığını vurguladı. Yani Ukrayna egemenleri savaş ganimetini nasıl bölüşecekleri konusunda derin bölünme ve çatışmalarla karşı karşıya. Halkın kanı üzerinden elde edilen servetlerden kim daha fazla pay alacak bunun kavgasını veriyorlar.
Yermak savaş sürecinde yaptığı birçok konuşmada, Ukrayna’nın Atlantik ittifakının ön cephe savaşını yürüttüğünü, Batı’yı koruduklarını ifade etmişti. Yermak’ın bu sözlerinde ifadesini bulan, esas olarak Ukrayna halkının kanının Atlantik ittifakına pazarlanmasıydı. Pazarlamacılar bu ticaretten aslan payını almak için hamleler geliştirdiğinde tokadı yemeye başladı. Bu pazarlamacıların faaliyetleriyle gelinen nokta, Ukrayna için bir felaket. ABD başkanı Trump geçtiğimiz günlerde “barış planı” hakkında konuştu. Donbas’ın Rusya’ya verilmesine yönelik eleştirileri yanıtlarken, savaşın devam etmesi durumunda Rusya’nın Donbas’ın tümünü ele geçireceğini belirtti. Trump’ın bu öngörüsünün savaşın gidişatına dair bilgilere ve savaşın geçmişine dair analizlere dayanması kuvvetle muhtemel.
Fransa’nın Le Monde gazetesi Ukrayna’daki gelişmeleri değerlendirdiği bir yazıda, Yermak’ın istifasının “Avrupalıları sersemlettiği ve ABD’nin işine yaradığı” tespitlerini yaptı. Sersemleyen Avrupalılar petrol tankerlerine yönelik son saldırılarla ellerinde kartlar olduğunu göstermeye çalıştı. Fransa’da Macron’un açıkladığı yeni askeri program, Fransa gençliğini militarizm için seferber etme hedefini yüksek sesle dile getirdi. Humanite gazetesinin yorumuna göre, yeni askeri program, gençleri ordunun yedek gücü haline getirme ve toplumu savaş politikalarına uyumlu bir düşünce dünyasına zorlama hedeflerini somutlaştırıyor. Avrupa’nın yönetici seçkinleri savaş bataklığına doğru koşar adım ilerliyor ancak son tanker saldırıları türünden eylemler sadece “gösteri” amaçlı, savaşın gidişatını etkileme şansına sahip değil. Gösteri militarizasyona uygun bir ortamın yaratılması, güç gösterisi için gerçekleştiriliyor. Petrol tankerlerine yönelik saldırı ABD tarafından Rusya’ya karşı müzakere masasında kullanılacaktır, Alaska buluşması sonra açıklamalar yapan ABD yetkilileri Rusya’nın “gölge filosu”nun etkisizleştirilmesi gerektiğini belirtmişti.
ABD’nin “barış planı” hakkında konuşurken dikkate alınması gereken bir noktayı Ukrayna’daki Neo-Nazi gruplardan Azov Taburu’nun eski komutanlarından Maksim Zhorin bir söyleşide ifade etti. Zhorin savaşın gidişatı hakkında şu ifadeleri kullandı: “Bazı bölgelerde, acil kararlar alınmadığı için durum kritik bir hal alıyor. Aslında, uzun zamandır düşmanın böylesine hızlı bir ilerleyişini hatırlamıyorum. Şimdi mesele, belirli yerleşim yerlerinin kaybı değil, genel olarak, düşmanın tüm sektörlerdeki operasyonel konumunda önemli bir iyileşme.” Sahadaki bu durum ABD’yi harekete geçiren temel etkendir ve Trump sürekli olarak bu durumu gündeme getirmektedir. Avrupa yönetici seçkinlerinin bu durumu değiştirmek için umutsuz çırpınışları sadece kan ve yıkımı arttırmaktadır. Kan ve yıkım artmakta ancak savaşın gidişatı üzerinde ciddi bir etki yaratmamaktadır.
Ukrayna egemenlerinin halklarının kanını satma faaliyetleri de kesintisiz devam etmektedir. Ukrayna egemenleri Batılı patronlarından sürekli yeni kaynaklar talep etmektedir. ABD’nin “barış planı” ve son yolsuzluk soruşturmaları bu noktada Ukrayna iktidarına sınırlar çizme arzusunun ürünüdür. Petrol tankerlerine yönelik saldırı bu noktada gidişat üzerinde ciddi bir etki yaratmayacaktır ancak daha büyük provokasyonlara açık bir süreç ilerlemektedir. Büyüyecek provokasyonlar savaşın yoğunluğunu ve alanını genişletme tehlikesi yaratmaktadır. Bu noktada, Florida’da yürütülen ABD Ukrayna görüşmelerinin sonuçları önem kazanmaktadır. Bu görüşmeleri takip etmek ve ortaya çıkacak tabloyu değerlendirmek sürecin akışına dair veriler açısından önem kazanmıştır.
