On yıl önce bugün iki kişinin cesareti milyonların dünyayı görme biçimini değiştirdi. 2003’te egemen Irak devletini yasadışı şekilde işgal eden kendi ülkesinin yaptıklarıyla ilgili okudukları iletişimden tiksinti duyan bir Amerikan askeri, ABD’nin savaş suçlarını teyit eden binlerce iletişimi Wikileaks’e sızdırdı.
Wikileaks, 2006’da tam da güçlü ülkelerin karanlık manevralarına ışık tutmak için kurulmuştu. Chelsea Manning savaş suçlarını teşhir ederek hapse atılma riskini göze aldı. Julien Assange sızdırılan bu dosyaları yayınlayarak ve ABD hükümeti ve ordusunun insanlığa karşı işlediği korkunç suçları ve yalanları ifşa ederek hapse atılma riskini göze aldı.
Dün Irak savaş raporlarının ortaya çıkmasının onuncu yıldönümünün arifesinde Edinburgh’da Sputnik radyo için Julian Assange’ın babasıyla röportaj yapma onurunu ve ayrımcılığını yaşadım. John Shipton, yedi yıldır Ekvator elçiliği içinde hapis tutulan ve Londra Yüksek Mahkemesi’nin sınır dışı etmeye yönelik göstermelik duruşma kararını beklerken geçen ay yüksek güvenlikli hapishane HMP Belmarsh’a tıkılan oğlunu tutkuyla ve üstüne basa basa savundu.
John bu adalet saçmalığı boyunca duruşma salonunda oturdu ve 103 yıllık ve asla kullanılmamış Ajanlık Yasası’na göre yargılanmak üzere Julian’ın zorla Amerika’ya gönderilmesini haklı çıkarmak için uydurulmuş yalanlardan oluşan ABD tezi karşısında oğlunun cesaret ve inanılmaz metanetine tanık oldu. Son on yılda ABD, Britanya, Avustralya ve İsveç hükümetlerinin Julian Assange ile ilgili Niagara Şelalesi gibi akan yalan ve saptırmaları dikkate aldığımızda, Amerika’da adil bir yargılanma olanaksızdır. Julian Assange önyargılı ABD duruşmasında kaçınılmaz olarak suçlu bulunacak ve kişisel güvenliğinin asla sağlanamayacağı tehlikeli bir yüksek güvenlikli hapishanede 175 yıl hapis cezasına çarptırılacak.
Julian Assange Devlet Suçlarını İfşa Etti, Devlet Sırlarını Değil
Ajanlık Yasası 1917’de hainleri Amerika’nın güvenliğini tehdit eden devlet sırlarını ifşa etmekten caydırmak için getirildi. Julian Assange, ABD devleti sırlarını ifşa etmekten suçlu değildir, ABD devletinin savaş suçlarını ifşa etmekten “suçlu”dur. Chelsea Manning ile birlikte hapis cezasını hak etmezler, olmazsa olmaz insancıl ve gazetecilik görevlerini yerine getirdikleri için ödül hak ederler. Onlar dünyaya ABD ordusunun Irak’ta, Afganistan’da ve rejim değişikliği hedef alınan öteki egemen ülkelerdeki davranışıyla ilgili acı gerçeği gösterdiler. Tüm dünyada insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin önemiyle alakalı dersler vermeye kalkan bir ülke, en büyük insan hakları ihlalcisi, demokrasi düşmanı ve büyük bir savaş suçları destekçisi olarak tüm detaylarıyla açık seçik ifşa edildi. ABD’nin savaş suçlarından ve insan hakları ihlallerinden çok insan zarar gördü ama ABD suçlu olduğunu kabul etmedi. Wikileaks onların hem yalanlarını hem de suçlarını teşhir etti.
Yıllar boyu Irak’taki sivil zayiatı inkâr ettikten sonra, on yıl önce, 2005-2009 arasını ve neredeyse 400 bin ordu saha raporlarını kapsayan Wikileaks Irak savaş raporları, Irak’ta sivil ölümlerinin tüm kayıt altına alınan zayiatın üçte ikisinden fazlasını oluşturduğu korkunç gerçeğini ortaya koydu. Binlerce ölüm kasten kayda geçirilmedi, ama kayda geçirilen 109 bin ölümden 66,081’i sivildi. Iraq Body Count Project bu raporları kullanarak sivil ölümlerinin in az 183.249 ile 205.785 arasında olması gerektiği yolunda güvenilir bir tahminde bulundu, öteki nüfus ve aile röportajlarına dayalı araştırmalar da sivil ölümlerin bir milyondan fazla olduğunu tahmin ediyor.
Kitle İma Silahları (KİS) ve Irak’ın bunları kullanmaya hazır olmasıyla ilgili uydurulmuş bir yalan üzerine bir milyon civarında silahsız, masum sivil katledildi. Irak’tan gelen bir KİS tehdidi yoktu, çünkü Irak bu silahlara sahip değildi ve Amerika’da 2001’deki 9/11 korkunç saldırılarıyla Irak’ın bir bağlantısı yoktu, çünkü Irak topraklarında tek bir Taliban ya da el Kaide mensubu faaliyet göstermiyordu. Irak yalanlar ve kandırmacalar temelinde yasadışı olarak işgal edildi, tarumar oldu ve bir milyondan fazla insan katledildi ve 22 Ekim 2010’da Wikileaks, ABD’nin yeryüzündeki en büyük savaş suçlusu olduğunu teşhir eden belgeleri yayınladı.
Wikileaks İfşaatları ABD’nin Teröristlerle Birlikte Çalıştığını Gösteriyor, Onlara Karşı Değil
Wikileaks’in 25 Temmuz 2010’da Amerika’nın Afganistan’da keyfi sivil suikastlarında işbirliği yapması, savaşçı olmayanların sistematik işkenceden geçirilmesi ve suçlarını örtmek için büyük yalan söylemesini ifşa eden savaş raporlarını yayınlaması sonrasında ABD ve dünya hâlâ büyük bir sarsıntı içindeydi. Wikileaks, soluk kesen bir ikiyüzlülükle hedeflerine ulaşmaya çalışırken yalan söyleyen, aldatan ve suç işleyen güçlü devlet ve şirketleri ortaya çıkarma seferberliğine devam etti. Sızdırılan Suriye raporları, ABD ve müttefiklerinin küresel egemenlik hedefi için ne kadar ileriye gidebileceğini gösterirken, İŞİD teröristlerini ve Suriye’deki çeteleri açıktan kınar ve nefretini ifade ederken Esad hükümetine karşı vekalet savaşı vermek için tam da aynı grupları nasıl finanse ettiğini ve desteklediğini kanıtlarla sunar. Dünyayı ABD’nin İŞİD gibi islami terör gruplarıyla savaş halinde olduğuna inandırmaya çalışırken, aslında Suriye içinde onları silahlandıran ve yanı sıra savaşan müttefiklerle işbirliği içindedir.
John Shipton emeklilik yıllarının keyfini çıkarması gerekirken, oğlunun Britanya ve ABD hükümetleri tarafından korkunç kötü muameleye tâbi tutulduğuna ilişkin dünyayı haberdar etmek ve hemen serbest bırakılmasını talep etmek üzere kampanya düzenliyor. Julian’ın Wikileaks ifşaatlarının aslında ABD askerlerinin Irak’tan çıkarılmasına ve dolayısıyla hayat kurtarıldığına dikkat çekiyor. Boş manşetlere ve suçlamalara karşın tek bir kişi Wikileaks yayınları sonucunda zarar görmemiştir ve tüm kanıtlar, Julian Assange’ın savaş raporlarındaki herhangi bir potansiyel hedefin ismini yayınlamamak için titizlikle çalıştığını gösterirken, günler boyu yüksek profilli ifşaatlar ve para basan kitapların keyfini süren Guardian gazetecileri, ona ihanet ederek Julian’ın çaresizce gizli tutmaya çalıştığı ayrıntıları yayınladı aslında.
Parmaklıkların Ardında George Bush ve Tony Blair Olmalıdır. Julian Assange Değil
John’un benimle konuşurken sesinde acı bir tonun olmaması dikkate değer ve dünyadaki olayları anladığının bir kanıtı. Oğlunun cesareti ve gücüne duyduğu hayranlık muazzam. Julian Assange bir suç işlemedi. O bir hapishane hücresindeyken George Bush ve Tony Blair gibi gerçek savaş suçluları adaletten kaçıyor. Yalan söyleyen, zorbalık yapan, Irak işgalini haklı çıkartmak için ikinci bir karar yayınlanması için BM’ye rüşvet veren ve şantaj yapan asıl onlar. Bunda başarılı olamadılar.
Saldırı ve sonrasında gelen işgal yasadışıydı ve bunun sonucunda ortaya çıkan bir milyon sivil ölümünden dolayı onlar sorumlu tutulmalıdır. Chelsea Manning’in otuz beş yıllık cezası Barack Obama tarafından hafifletilmeden önce yedi yılını parmaklıkların ardına geçirmiş olması bir rezalettir. Manning geçen Mart ayında yeniden hapis cezası aldı, çünkü Julian Assange’a karşı ifade vermeyi reddetti. Mart 2019 ile Mart 2020 arasında bir yılını hapiste geçirdi. Chelsea Manning cesaret ve karakter bütünlüğünün somut simgesidir. Assange’a karşı ifade vermeyi reddetmesi onun karakter gücünü ve onurunu göstermiştir.
Julian Assange Britanya’da Gözaltında Psikolojik İşkence Kurbanıdır
Julian Assange’ın babası, BM raportörünün oğlunun hapisliği sırasında işkence ve keyfi gözaltıyla ilgili sayısız soruşturma yaptığına dikkat çekti. Profesör Nils Melzer ziyaretler ve ayrıntılı değerlendirmeler aracılığıyla, Juliar’ın gerçekten de sistematik psikolojik işkence kurbanı olduğunu ve Britanya’nın ağır bir sorumluluk taşıdığını gösteren ağır kanıtlar topladı.
“Vaka üç farklı açıdan benim yetki alanıma girer: Birincisi, Assange sistematik işkence kanıtlarını yayınladı. Ama işkenceden sorumlu olanlar yerine yargılanan Assange’dır. İkincisi, öyle kötü muamele gördü ki, artık kendisi psikolojik işkence semptomları gösteriyor. Üçüncüsü, onun gibi insanları Uluslararası Af Örgütü’nün işkence olarak tanımladığı hapislik koşullarında tutan bir ülkeye sınır dışı edilmek üzere. Özetlersek: Julian Assange işkenceyi ortaya çıkardı, kendisi işkence gördü ve ABD’nde ölümüne işkence görebilir. Bunun gibi bir vaka benim sorumluluk alanımın bir parçası olmamalı mı? Bunun da ötesinde, bu vakanın simgesel bir önemi vardır ve demokratik bir ülkenin her bir vatandaşını etkiler.”
Profesör Nils Melzer’in söylediklerini defalarca okuyun lütfen ve çeşitli raporlarını araştırın. Tam tamına on yıl önce ABD’nin korkunç savaş suçlarını, sistematik işkenceyi ve uluslararası hukukun pervasızca ihlal edilmesini deşifre eden bu adam, suçları ifşa eden bu adam parmaklıklar ardında, oysa ki bu suçları örgütleyenler, yardımcı olanlar ve failler parmaklıklar ardında olmalı.
Fesat Belası
Röportajımız sırasında John Shipton’a, Julian’ın Londra’daki duruşması sırasında verdiği bir röportajda kullandığı tam cuk oturan bir ifadeyi hatırlattım. Oğlunun “fesat belası”na maruz kaldığını söylemişti. Bunun, Julian’ın ceza mahkemesinde yargılanmadığını, siyasal olarak zulüm gördüğünü anlatan bir kitabın başlığı olması gerektiğini önerdim. Julian’ın onları tecrübeli suçlular, yalancılar ve katiller olarak ifşa etmesinin intikamı olarak zulüm görüyor. Julian Assange bir İngiliz mahkemesi tarafından ABD hükümetinin savaş suçlarının kanıtlarını yayınladığı için Amerika’da ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya kalmak üzere iade edilirse, bu araştırmacı gazeteciliğin ölüm fermanı ve yüzlerce yıldır görülen ifade özgürlüğünün en ciddi ihlali olur. Amerika’nın bir gazeteciyi savaş suçlarını ifşa etmekten başka bir şey yapmadığı halde ağır ceza için kendilerine verilmesi talebi kabul görürse, dünya ortaçağ hanedanlarının karanlık çağlarına ve demokratik hak ve özgürlüklerin inkârına hızla geri döner. Ünlü yazar ve adli toplumsal yorumcu George Orwell’in dediği gibi, gazetecilik birilerinin yayınlanmasını istemediğini yayınlamaktır; diğer her şey halkla ilişkilerdir. Ama şunu da nasihat etti:
Namussuzluk zamanlarında gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.
Lütfen Julian Assange’ın serbest bırakılmasını talep eden çeşitli kampanyalara, online dilekçelere ve destek gruplarına katılın. Onun devlet destekli siyasal zulüm görmesinin adaletle hiçbir ilgisi yoktur ve intikam, hınç ve biz geri kalanlara ağır uyarıyla ilgisi vardır. Julian Assange’a reva görülen aynı kişisel ağır zulüm ve karakter imhasına maruz kalacağınız korkusuyla gerçeği söylemekten, sesinizi yükseltmekten ya da hükümetlerinizin adaletsizliklerine ve işledikleri büyük suçlara karşı ayağa kalkmaktan imtina etmeyin.
Julian Assange davası ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve hükümetler ve güçlüler suç işledikleri zaman kamuoyunun bunu bilme hakkı davasıdır. Bugün Assange’ı sınır dışı etmeyi başarırlarsa yarın içimizden biri olabilir. Bunu yüksek sesle söyleyin, bunu açık seçik söyleyin -savaş suçlarını ifşa etmek suç değildir – Julian Assange’ı serbest bırakın.
*Umut gazetesi için Ayşe Baran tarafından Sputniknews’tan çevirilmiştir. 26.10.20 https://sputniknews.com/columnists/202010221080849088-10yrs-on-from-iraq-war-logs-bush-blair-should-be-in-prison-not-assange/
