Emperyalist-kapitalist sistemin olanca gücüyle işçi sınıfı ve ezilen halklara saldırılarını sürdürdüğü bir yılı daha geride bıraktık. Sınıf mücadeleleri açısından hatırlanacak olan 2020 yılı, 2021’e evrilirken kapitalizm halklara sanki her şey yolundaymış gibi bir tablo çizerek hayallerini, umutlarını 2021’de daha diri tutmalarını istiyor.
Doğrudur, kapitalizm için işler hala tıkırında ilerliyor. Sömürü çarkları dönmeye devam ediyor. İşçiler köleleştiriliyor, yoksullaştırılıyor. Salgında sağlık tedbirleri patronlara göre düzenleniyor. İşçiler bu sefer teker teker iş cinayetlerinde değil bilmediğimiz yaygınlıkta hem iş cinayetlerinin hem de salgın koşullarında çalışmanın kurbanı oluyor. Patronların karı artıyor, sermayeleri genişliyor. Devlet kuşu hep zengine vuruyor; Cengizler, Limaklar, Kalyonlar için hayat neşeyle doluyor, yeni yıl yeni sömürü planlarıyla onlara mutluluk veriyor.
Her şey bir yeni yıl hazırlığı ve coşkusu yaratılarak bir anda o günlüğüne de olsa unutturulmaya, kapitalizmden medet ummaya göre en ince şekilde ayarlanıyor. En yoksul eve kadar umut piyango çekilişlerinin çalışarak kazanılamayacak miktarları senin de olabilir denilerek dağıtılıyor, eğlence programları buna göre örgütleniyor. Yoksul evlerde kimin kağıdının çinko olacağı bir “Mutlu Yıl” tombalası daha çekilmiş oluyor.
Eğer kapitalizmde bir şans ve mutluluk aranıyorsa, kapitalizmi yıkmak bir o kadar zorlaşıyor. Kapitalizm de bu doğrultuda en iyi savunmasını yoksul halklara umut ve mutluluk vadederek kuruyor. Örneğin, Takvim Gazetesi bir yıl içerisinde onlarca kez yapılan “emekliye zam” haberi ile bu umudu iktidar lehine propaganda ediyor. Bir reklam filmi ile “Cengiz”in hayat ağacından herkesin meyve yiyebileceği gösteriliyor. Bu sabah da uyandığımızda daha fazla yoksullaştığımız bir gün olduğu unutturuluyor. Asgari ücret zammında kopardıkları yaygara, ettikleri laf yoksulun sofrasında silinip gidiyor. 2021 sabahına elektrik, doğal gaz zamları ile uyanılıyor. “Al bir cepten, koy ötekine” tarzı işletiliyor.
Kapitalizmin köleleştiren ve bağımlılaştıran bu işletim sisteminden tek kurtuluş, gerçek bir “mutlu yılı” örgütlemek onunla mücadele etmekten, dövüşmekten geçiyor. Bu sebepten devrimciler yeni yıl mesajlarını verirken bir kavga yılı diyorlar ve ekliyorlar: Emperyalizmi, kapitalizmi, faşizmi yıkacağımız bir zafer yılı bizi bekliyor. Zafer yılı denmesi egemenlerle verilecek mücadelenin boyutuna işaret ediyor. Demek ki bir zafer yılı deniyorsa onu kazanacak bir kavgayı da örgütlemek gerekiyor. İşçi sınıfı ve ezilen halkların, kadınların mutluluk dolu bir yılı bu kavganın gelişkinliğine, sonuçlarına bağlanıyor.
AKP-MHP faşizmi emperyalist-kapitalist sistemin çıkarları doğrultusunda hem çöküş sürecini geciktirmeyi hem de işçi sınıfı ve ezilen halklara yüksek yoğunlukta bir saldırı dalgası örgütlemeyi hedefliyor. “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” derler. Faşist Erdoğan-Bahçeli ittifakı bu gelişi 2020’den duyurdu, 2021’i halklara zehir etmeyi planlıyorlar. Tüm demokratik kurumların tasfiyesi, hak arama mücadelesinin sıfırlanmasını istiyorlar. Kadınlar sussun istiyorlar. Kürdün dilini kesmek istiyorlar.
Bu faşist iktidara karşı örgütlenecek anti-faşist birleşik devrim cephesinin şimdi tam sırasıdır. İşçi sınıfı ve ezilen halkların “mutlu yılı” sosyalizmdir ve bunu başarmanın ilk adımı AKP-MHP faşizminin yıkılması olacaktır.